Morgan Freeman: Oyunculuğun Tanrısı

Editör:
Işılay Güzel Yılmaz
spot_img

Ustalara saygı serisi kapsamında oyunculuğuyla Hollywood’un gözdelerinden biri olan Morgan Freeman’ı mercek altına aldık. Hem bilgeliği hem mütevazılığıyla dikkat çeken aktör, oyunculuğu kadar kişiliğiyle de örnek alınacak karakterlerden biri. Amerikan sinemasındaki başarısıyla, gerek yazılan yazılarla gerek hakkında çekilen belgesellerle kendinden söz ettiren usta oyuncu yaptığı işlerle geçmişten günümüze hâlâ kendinden söz ettiriyor.

Oyunculuktan Önceki Hayatı

Morgan Freeman, Haziran 1937’de Amerika’nın Tennessee eyaletine bağlı Memphis kentinde dünyaya geldi. Morgan Portelfield Freeman ve Mayme Edna çiftinin dördüncü çocuklarıydı. 8-9 yaşlarındayken okulundaki bir tiyatroda sahne alarak ilk oyunculuk deneyimine adım atan Freeman, 12 yaşında eyalet çapında bir drama yarışmasının kazananı oldu.

1955 yılında Broad Street Lisesi’nden mezun olan Freeman, Jackson State Üniversitesi’nden gelen drama bursunu reddederek Birleşik Devletler Hava Kuvvetlerine katılmayı tercih etti. 1955-1959 yılları arasında orduda hizmet veren Freeman, 60’ların başında Los Angeles’a taşındı ve Pasadena Playhouse’da oyunculuk dersleri almaya başladı.

Oyunculuğa Giriş

Morgan Freeman, Pasadena’daki oyunculuk derslerine devam ederken bir yandan da dans dersleri almıştı. 1964 yılında Dünya Fuarı’nda dansçı olarak çalıştı. Bu dönemde tamamen ilgisini oyunculuğa vermiş olan Freeman, sinema hayatına da The Pawnbroker filmindeki figüranlığıyla başlamış oldu.

Ön Plana Çıkış

Who Says I Can’t Ride a Rainbow? ilk itibarlı işi olmasına rağmen, Amerikan piyasasında tanınması Another World ve The Electric Company işleriyle gerçekleşti. 1968’de Brodway sahnesindeki ilk işi olan Hello, Dolly! çok kişi tarafından bilinmese de kariyerindeki önemli bir basamak denebilir. 1971’de Who Says I Can’t a Rainbow? adlı sinema filminde rol aldı. 1980 yılında dram, suç konuları içeren Brubaker filminde Walter karakterine hayat verdi. 80’li yılların ortalarına kadar hayat verdiği roller onun bilge bir kişilik olarak tanınmasını sağladı.

Oscar Adaylıkları

Morgan Freeman, 1987’de Street Smart filmiyle Fast Black adında önceki karakterlerinden farklı olarak sokak dolandırıcısı olan bir adamı canlandırdı. Bu karakteri aynı zamanda ona En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar adaylığı ve Altın Küre adaylığı getirmiş oldu. 1989 yılında rol aldığı, büyük gişe yapan Driving Miss Daisy (Bayan Daisy’nin Şoförü) filmiyle Hoke Colburn karakteri ona hem Oscar adaylığı hem de şöhreti getirmiş oldu. 1994’te mutlak suretle izleyenlerin daima favori gösterdiği The Shawshank Redemption yani Esaretin Bedeli filmindeki akıllara kazınmış Ellis Boyd Redding karakteriyle üçüncü kez Oscar Ödülleri‘ne aday gösterildi.

Oscar’ı Getiren Film

2004 yılında Clint Eastwood’un yönetmenliğini üstlendiği aynı zamanda Hillary Swank ile başrollerini paylaştığı, Morgan Freeman’ın Eddie Dupris karakteriyle dahil olduğu Million Dollar Baby filmiyle aktör Oscar Ödülü’nün sahibi oldu.

Freeman’ın En İyileri

Street Smart (1987)

Street Smart, Jerry Schatzberg‘in yönettiği ve Christopher Reeve, Morgan Freeman ve Kathy Baker‘ın oynadığı 1987 Amerikan dramatik suç gerilim filmidir. İşini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olan dergi muhabiri Jonathan Fisher (Christopher Reeve), fuhuş üzerine sert bir hikaye yazacağına söz verir. Ancak sokaklarda aradığı hikayeyi bulamaz o da bunun üzerine kendi hayal dünyasına dayanarak bir fuhuşçu hikayesi çıkartır. Muhabir bu hikayeyle kariyerinde tekrar yükselişe geçer; ancak polis ve bölge savcısı, hikayedeki fuhuşçunun gerçek olduğunu ve cinayetten arandığını düşünür. Bu nedenle Jonathan’a kadın satıcısının kimliğini açıklaması için baskı yaparlar. Kadın satıcısı ve polis şüphelisi olan Fast Black (Morgan Freeman), hikayenin kendisiyle ilgili olduğuna inanınca olaylar gelişmeye başlar.

Driving Miss Daisy (1989) / Bayan Daisy’nin Şoförü

Bayan Daisy Werthan (Jessica Tandy), 1950’lerde iyi bir yaşamı olan, kendisini hiçbir zaman zengin görmeyen ve fakir olduğu günleri de unutmayan kendi halinde yaşlı bir kadındır. Araba kullanmak olmak üzere, çeşitli sorunlar yaşamaya başlayan Bayan Daisy’nin oğlu bu durum üzerine, iş yerinde becerikliliğini gösteren Hoke’yi (Morgan Freeman) annesinin şoförü olarak işe alır, ancak Daisy bir şoför istememektedir. Hoke’un kötü birisi olduğunu ve birçok hata yaptığını düşünmektedir. Onu birçok kez azarlar. Sonunda Hoke kendisinin iyi bir şoför olacağı konusunda Daisy’i ikna eder. Bu arada Daisy’nin bilmediği bir şey vardır; o da gelecekte Hoke’u çok seveceğidir.

Unforgiven / Affedilmeyen (1992)

İnsanlara zarar veren ve kasabada adeta bir diktatör gibi davranan şerif Küçük Bill (Gene Hackman), davranışlarıyla kasabayı yaşanmaz bir hale getirmiştir. Ancak bir gün, yıllar önce silahlarını kaldırıp çiftçiliğine dönmüş olan yaşlı haydut ve katil William Munny (Clint Eastwood), artık bu duruma karşı sessiz kalamayacağını anlayıp, harekete geçmiştir.

Clint Eastwood’un Western türünde çektiği bu film, 90’lı yılların en önemli filmlerden biri olarak kabul edilmektedir. Clint Eastwood’un yönetmenlik kariyerine damgasını vuran bu film, En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Gene Hackman) ve En İyi Kurgu olmak üzere dört dalda Oscar Ödülü kazandırmıştır.

The Shawshank Redemption (1994) / Esaretin Bedeli

Masumiyetini iddia etmesine rağmen karısını ve sevgilisini öldürdüğü gerekçesiyle Shawshank Devlet Cezaevi’nde yaklaşık 20 yılını geçiren bankacı Andy Dufresne’in (Tim Robbins) hikayesini anlatıyor. Cezaevinde kaldığı süre boyunca diğer mahkumlardan Ellis Boyd Redding (Morgan Freeman) ile arkadaşlık kuran Dufresne, cezaevi müdürünün para aklama faaliyetlerine yardım etmeye başladıktan sonra gardiyanlar tarafından korunuyor. Sürekli hayata dair umutlu olan Dufresne, tüm mahkumları parmaklıklar arkasında bile özgür bir yaşam olabileceğine inandırıyor.

Seven (1995)

David Fincher imzalı Yedi, seri cinayetler işleyen bir katilin peşine düşen iki polis dedektifinin (Brad Pitt, Morgan Freeman) hikayesini anlatıyor. Bu katil, Hristiyanlık dinine göre 7 ölümcül günahı işleyenleri kendi yöntemleriyle öldürmektedir. İki polis dedektifinin bu seri katilin peşine düşmesi üzerine olaylar gelişir.

Million Dollar Baby (2004)

Frankie Dunn ringlerde yaşadığı yıllar boyunca müthiş dövüşçüler yetiştirmiştir. Öğrencilerine verdiği en önemli ders ise kendi hayatı için de benimsediği düşüncesi, her şeyin üzerinde kendini korumaktır. Onu kızından soğutan ve uzak tutan acı deneyimi sebebiyle uzun zamanlar boyunca hiç kimse ile yakın olmaya çalışmayan Dunn’ın tek arkadaşı Scrap’tır (Morgan Freeman). Scrap onun spor salonuna göz kulak olmaktadır. Aynı zamanda arkadaşı Frankie’nin kaba dış görünümünün altında 23 yıldır yakasını bırakmayan bir affedilme beklentisi olduğunu bilmektedir. Günün birinde Maggie Fitzgerald spor salonuna gelir ve boksör olmak istediğini söyler böylece olaylar gelişir.

 

Kaynakça:

“Milyonluk Bebek”. Sinemalar. Web. 26.02.2023

“Neredeyse Her Filmde Gördüğümüz Yaşayan Efsane Morgan Freeman’ın En İyi 19 Filmi”. Listelist. Web. 26.02.2023

“Morgan Freeman”. Biyografi.info. Web. 26.02.2023

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Tarihi Eser Rotası: Geçmişten Müzeye Serüven

Müzelerde sergilenen her bir eserin yolculuğu o kadar uzun ki... Gelin, sergilenme sürecine kadar rotaya bir göz atalım...

Bir Günde Geçen 5 Roman

Hızlı geçen yirmi dört saatimizi bir de romanlardan okuyup hissedelim. İyi okumalar.

Editor Picks