Yapımcılığı Pentagram’ın bas gitaristi olan Tarkan Gözübüyük tarafından üstlenilen, Türkiye’de satış rekorları kırarak mor ve ötesi’nin en yakın konserini bekleyenlerin sayısını artıran albümdür “Dünya Yalan Söylüyor”. 2001’de çıkan “Gül Kendine” adlı albümlerinin ardından dinleyicileri tarafından merakla beklenen bu albüm, üç sene sonra yine bir parçanın adı değil de parçanın içinde geçen ve dönemin şartlarına atıfta bulunan bir isimle müzik tarihine adını kazımıştır.
“Hiç değişmemek bizim için kabus gibi bir senaryo.” diyerek her fırsatta yeniliğe, değişime açık olduklarını belirten grubun; Gül Kendine’den sonra özellikle “Aşk İçinde”, “Bir Derdim Var” ve “Cambaz” şarkılarının içeriğinde kendi topraklarının melodik zenginliklerini kullanmaları da bu düşünceyi albümlerinde nasıl hayata geçirdiklerine dair bir örnek.

Fakat Dünya Yalan Söylüyor‘un bu denli çok satılmasının tek nedeni şarkıların kalitesi değil, aynı zamanda hem albümün isminde ve fotoğraflarında hem de şarkılarda geçen, dönemin dünyasındaki karışıklıklara gönderme yapan içeriklerdir ki en büyük “karışıklık” da ABD ve Irak arasında yaşanan savaştır. O dönemde birçok insan tarafından müziğe bu tarz düşüncelerin karıştırılması eleştirilse de mor ve ötesi’nin bir röportajında grubun davulcusu Kerem Kabadayı, bu konudaki duruşlarını şu şekilde ifade etmiştir:
“Müzik dinleyicisi içerisinde tanımlaması çok zor olan bir kitle bu tür mesajların bu kadar açıklıkla verilmesinden hoşlanmıyor. Zamanında şarkı sözlerinde bu tür mesajları işleyen mesela Bulutsuzluk Özlemi gibi gruplar da yıllardır çok eleştirilir, işte ‘Müziğe niye böyle şeyler yüklüyorlar, biz müziğimizi dinlemek istiyoruz, illa klip yapacaksanız klibinizde yapın ama yani politik şeyleri biz de biliyoruz ama konuşmuyoruz ne gerek var?’. Mesela daha geçenlerde bu kapakla ilgili birisi ile konuşuyordum. ‘Bu bombaların atıldığını biz de biliyoruz. Herkes biliyor dünyada bombalar kullanıldığını, savaşlar olduğunu ama biz söylemiyoruz. Ne gerek var bunu söylemeye?’ dedi. Biz tam zıttı yerdeyiz o görüşün. Böyle şeyler yapılıyorsa bunları söylemek lazım ve dünyada söylenen yalanların yerine başka yalanlar yaratmamak lazım.”
Yardım Et

“Kimler yalansız ki onlar ağlasınKimler günahsız ki onlar saklasınYalandan kim ölmüş, zamandan kim korkmuşDünya yalan söylüyor”
“Yardım Et”, albümün ilk parçası olmakla birlikte ismini de içinde barındıran şarkı olarak birinci sırada yer alıyor. Dünyada en çok yalansız olanların ağladığını, en çok günahsız olanların bir şeyleri saklaması gerek diye düşündüğünü dinleyenin iliklerine kadar hissettiriyor “Yardım Et”. Daha ilk saniyelerinde başlayan ve devamında “Hayat bir bombadır, düşer zaman zaman” sözünün arka fonunu oluşturan bomba sesiyle daha da etkileyici hale bürünen ses efektleri, tüyleri diken diken ederken arka vokallerden tanıdık bir ses de şarkıya eşlik ediyor: Şebnem Ferah.
“Teksas’tan gelen küstah tokatlarZalimin durduğu yerdeyim şimdiBu bir karnaval nerdeyim şimdi?”
Dönemin ABD-Irak savaşını iliklerine kadar hisseden korku içindeki halkın sesi olan mor ve ötesi, ayrıca savaşla aynı yıllarda yaşanan tüketim çılgınlığı içindeki diğer insanların karnavalı arasındaki tezatlığı vurgulayarak da Yardım Et’in sadece bir şarkıdan ibaret olmadığını hissettiriyor. İçindeki derin anlamlar ve prodüksiyon birleşince neden albümün ilk şarkısı olduğu da netleşiyor.
Cambaz

“Yandı dertler, bitti tasaBen kurbanım bu cambazaİki gözüm kadar eminim, sen yoksun”
Gerek müzik videosundaki karmaşayla gerekse sözlerinde barındırdığı anlamla mor ve ötesi’nin en ses getiren parçalarından biridir “Cambaz”. Yine ABD-Irak savaşının bir dışavurumu olan parça, bu defa gerçekleri anlatmayan veya anlatmaktan kaçan, objektiflikten uzak olan basının eleştirisini barındırıyor sözleri arasında. “Ne habersin, ne Türk’sün” sözleri de o dönemde bazı tartışmalara yol açan eleştirilerden biri olarak örnek verilebilir bu duruma. Grubun gitaristi ve solisti Harun Tekin, bu parçanın adını bir röportajda şu şekilde açıklıyor:
“Cambaz kelimesi aslında orijinali ‘canbaz’ olan ve Farsçadan gelen bir kelime, canıyla oyun yapan kimse anlamına geliyor. Fakat biz ‘Cambaz’ olarak yerleştirmişiz dilimize ve biz şarkının adını cambaz koyduk, camla oyun yapan kimse. Cam deyince tabi beyaz cam, televizyon aslında kastedilen şey.”
Şarkıda geçen afet-i azam ise o dönem çıkacağına inanılan 3. Dünya Savaşı için kullanılan ve büyük felaket anlamına gelen bir kelimedir. Aslında bütün şarkıya bakıldığında yaşanan felaketlere karşı sessiz kalan dünyanın eleştirildiği, büyük bir felaketin kapıda olmasına rağmen herkesin hayatına devam etmesinin verdiği rahatsızlığın yansıması görülüyor.
“Bütün dünya izler dururAfet-i azam bekler dururHedefini al, piyasanı al, her şeyi al”
Bir Derdim Var

“Bir Derdim Var”, mor ve ötesi’nin birçok dinleyicisi tarafından “ötesine” geçtiği şarkı olarak yorumlanan ve grubun en çok dinlenen şarkısıdır. İlk kez dinleyenin bile diline dolanmasına sebep olan melodisi ve sözleriyle çıktığı ilk günden bu yana dinleyicilerinin kalbinde ve dilinde yer edinen şarkı, ilk olarak Çağan Irmak’ın yönetmenliğindeki Mustafa Hakkında Her Şey‘in son sahnesinde çalarak dinleyicilerle buluşmuştur.

mor ve ötesi’nin albüm sonlarına sakladığı “gizli” parçalarından biri de bu albümün sonundaki 17 dakikalık, Bir Derdim Var‘ın enstrümantal ve emprovize versiyonudur. O yılların dinleyicilerine albümün son şarkısı Uyan‘dan sonra aniden çalmaya başlayarak şok etkisi yaratmış bu parça, bugünlerde ise hala o şok etkisini yeni dinleyicilerine yaşatmaya devam ediyor.
Re

“Yine de geldim dünyayaHiç zamanım da yok kiYine de geldim dünyana”
Albümün ilk üç parçasından sonra bir anda insanın içini kıpır kıpır ettiren dördüncü şarkıdır “Re”. Daha çalmaya başlar başlamaz insanın içine işleyen enerjisinin sebebi ise belki de şarkının dünyaya gelmekte olan bir bebeğin ağzından yazılmasındandır. Harun Tekin‘in de bir röportajında belirttiği gibi şarkı, “Çok da gelmek istemiyordum ama ne yapalım gelmek lazım” diyerek bu dünyaya inen bebeğin şarkısıdır aslında.
Sevda Çiçeği

“Şimdi artık, seni koklar yalnızlığımSeni arar, seni sorar sevda çiçeğim”
“Sevda Çiçeği”, ilk olarak 1983 yılında Fikret Kızılok‘un Zaman Zaman albümünde müzik severlerin karşısına çıkmıştır. O dönemin en çok dinlenen şarkılarından biri haline gelen “Sevda Çiçeği”, yaklaşık yirmi sene sonra mor ve ötesi’nin yorumlamasıyla daha da popülerleşmiştir. Gerek yorumlamayı tamamen kendi tarzlarını yansıtır şekilde yapmaları gerekse şarkının sözlerini ve ismini değiştirmeden orijinaline sadık bir yoldan bunu gerçekleştirmeleri Fikret Kızılok’un dinleyicilerini de etkilemelerini sağlamıştır.
Serseri

“Düşledim kayboldum, konuştum ziyan oldum
Eskinin huzurunda el pençe divan durdum
Ah, devrimim benim, nedir senden çektiğim
Sen gelmedin ama ben değiştim”
Belki de albümün en ikonik şarkısı denilebilir “Serseri” için. Bunun en büyük nedeni ise şarkının bir kısmını oluşturan çocuk korosudur tabii ki. “Aldım, verdim, ben seni yendim; kaçtın, sattın, beş paraya sattın” sözlerini çocuk korosu eşliğinde söylemeleriyle şarkının vuruculuğu artarken hiç beklenmeyen bu girişin barındırdığı sitem sadece çocuksuluktan ibaret değildir. Aksine insanlara karşı yapılan ve belki de en saf kırgınlıkları ve kızgınlıkları barındıran bir söz olarak çıkmıştır dinleyicilerin karşısına. Yayımlandığı günden bu yana herkesin her yerde bağırarak eşlik ettiği bu koroyu ise grubun bas gitaristi Burak Güven’in dört yeğeni, abisinin komşusunun oğlu ve Tarkan Gözübüyük’ün yeğeni oluşturmuştur.
Aşk İçinde

“Aşk içinde yalan içindeTek bir ayna, bin bir biçimdeAşk içinde yalan içindeHepsi aynı, hepsi içinde”
Sözlerinin düşüncelere daldırdığı, belki de ortamdan soyutlattığı albümün “o şarkısı”, “Aşk İçinde”. İnsanı ağlatmıyor belki ama hayatına en az bir sözüyle dokunuyor denilebilir bu parça için. “Bugün varsın, yarın yoksun”ları hatırlarken atamadığı kocaman çığlıklar gelir tekrar insanın boğazına. Hayal kırıkları ve hüzünleri bir araya getirip bir parça oluşturmuştur adeta mor ve ötesi. “Aşk İçinde” bilinen bir aşk şarkısı değildir, insanı umutlandırmaz, aksine gerçeklerle yüzleştiği günlere götürür.
Az Çok

“Su damlası gibi hayat, özgürüm
Islak, çıplak, pırıl pırıl bir damla içimde
Uzak bir ışık, bir çığlık gibi
Çağırıyor beni”
Konserlerde Harun Tekin’in şarkıdan önce herkesi ritme alıştırdığı ve bilmeyenlerin bile bir şekilde eşlik ettiği sürükleyiciliğiyle hep bir ağızdan “Biliyorsun az çoktur!” diye eşlik edilen bir mor ve ötesi şarkısıdır “Az Çok”. İlk albümlerini hatırlatan havasıyla tatlı ama aynı zamanda kafa karıştıran sözleriyle de düşündürücü bir parça olarak çıkmıştır müzik dünyasının karşısına. Zıtlıklardan oluşan isminin tersinin “çok az” olmasıyla dinleyenleri şarkının adındaki anlamı aramaya sürüklese de şimdiye kadar bilinen tek şey azın çok olmasından ibaret.
Son Deneme

“Son deneme, saat kaç, saat kaç ki?Seni buldum, sesi gür yüzü eskiArtık bir şey yapamam, yapamam ki”
Ayrılık, özlem, umutsuzluk gibi duyguları barındıran, albümün sondan bir önceki şarkısı, “Son Deneme”. “Elimde boş bir tabanca, dua et ki patlasın” sözüyle belki de bir vazgeçişin ya da pes edişin hikâyesi olarak da yorumlanabilen parça, her ne kadar albümün çok dinlenen parçaları arasına giremese de sevenlerini yıllar boyunca bulmuş ve bulmaya da devam edecek gibi görünüyor.
Uyan

“Canım kardeşim, bak, senin ellerinde hayatımızUçan kuştaki güzelliği kaybettik, hastayız”
“Uyan”, aslında grubun 2000 yılından beri konserlerinde söylediği fakat Dünya Yalan Söylüyor albümü ile dinleyicileriyle buluşan bir şarkı. İlk defa söylendiği konserden beri beklenen parça, yapılan birkaç düzenlemenin ardından 1968 yapımı The Glass Harmonica filminin kesitlerinden oluşan klibiyle günümüze ulaşıyor. Klip, simgesel anlatımlarla yozlaşan toplumsal düzenin bir eleştirisi aslında. Toplumdaki sınıfsal ayrım ve ötekileştirmenin sebep olabileceği kötü gelecek anlatılırken bir yerden sonra bu geleceğin nasıl değiştirileceğine yönelen bakış açısıyla devam ediyor. Zamanın öneminin vurgulandığı klipte sevgi ve masumiyet, saflık ön plana çıkarılırken en sonunda masumiyet de bir kenara bırakılarak sevgiyi yücelten bir toplum modeli ile klip son buluyor. Yani aslında parça, toplumu içinde bulunduğu koşullara karşı uyandırmayı amaçlıyor.
Tüm bunlar ışığında denilebilir ki Dünya Yalan Söylüyor, mor ve ötesi’nin adeta kendi özünü bulduğu parçaları barındırarak ve yirmi senedir de dinleyicilerinin dilinden düşüremediği şarkılarıyla en iyi albümlerinden biri olarak müzik tarihine adını kazımıştır.
Kaynakça
- “mor ve ötesi – ‘Dünya Yalan Söylüyor'”. Youtube.com. albümü çıktığı gün (2004) yılında yapılan röportaj”. Web. 13.07.24
- “mor ve ötesi Hidden Track from ”Dünya Yalan Söylüyor”. Youtube.com. Web. 13.07.24
- “mor ve ötesi: Dünya Yalan Söylüyor”. Derki.com. Web. 14.07.24
- “mor ve ötesi Uyan Müzik Klibi Analizi”. Youtube.com. Web. 14.07.24
- “mor ve ötesi – Bir Derdim Var (Klip Kamera Arkası / 2005)”. Youtube.com. Web. 14.07.24
- Yazı içerisindeki görseller Pinterest sitesinden alınmıştır.



Bunca zamandır severek dinlediğim şarkıların gerçek hikayelerini görmek bana çok etkileyici geldi .