Şiiri ilk okuduğunuzda “Şimdi ne anlatıyor bu adam?”, “Mor külhani ne demek ?”, Abiler de kim?” dediğinizi biliyorum çünkü ben de Ece Ayhan’ı tanımadan bu şiiri okuduğumda aynı soruları sormuştum. Bu sebeple ilk olarak hayatından bildiğimiz kadarıyla kısa kesitler vereceğim. Daha sonra şiirin konusundan ve üslubundan yola çıkarak Mor Külhani’nin bulmacasını çözeceğiz.
Kapalı Kutu Ece Ayhan

“Biz şiirin sokak çocuklarıyız.” diyen Ece Ayhan Çağlar, 1931 yılında Muğla’nın Datça ilçesinde dünyaya gelmiş, küçük yaşta babası ailesini terk etmiş terk etmiş bu sebeple ablası ve annesiyle hayatını sürdürmüştür. Babasızlık, II. Yeni şairlerinin çoğunda olduğu gibi onun da şiirine yansımıştır. Ne yazık ki Ece Ayhan, 1974’te beyninde çıkan tümörden dolayı felçli kalmış, 2022 yılında kendi tercihi ile yalnız başına İzmir’de bir huzurevinde hayata gözlerini yummuştur. Bir dönem devlet memuru olan Ayhan’ın özel hayatıyla ilgili bilgiler oldukça sınırlıdır. Evlendiğini, bir çocuğu olduğunu, bir dönem sinema dergisinde müdürlük yaptığını ve pazar postasında farklı bir isimle yazdığını biliyoruz. Kendi istediğinde hayatıyla ilgili küçük detaylar verse de bildiklerimiz onun bize aktarmak istediği kadarıdır. Erdoğan Kul, “Ece Ayhan’ın Şiirleri Üzerine Bir Araştırma” adlı tez çalışmasında, Ece Ayhan’ın Çocukluğuyla ilgili iki anısından bahseder. Bunlardan biri “… Halkın da göreceği biçimde gerçekleştirilen, hatta bir ara ilköğretim öğrencilerinin de seyre götürüldüğü idam uygulamaları” diğeri ise: “… Dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün çocuklarının, “cumhurbaşkanlığı forsu” taşıyan bir deniz aracıyla amcalarını ziyarete gidişleri sırasında kendisinin de aralarında bulunduğu yoksul çocuklar tarafından alkışlanmış olmaları.”dır. Erdoğan Kul’a göre bunlar, şiirlerindeki siyasi tutumunu etkileyen en önemli olaylardır. Ece Ayhan’ın yaşadığı geçim sıkıntılarını, babasızlığını ve son dönemindeki bilinçli yalnızlığını, içinde yaşadığı dönemin siyasi tutumunu ve ona verdiği tepkileri göz önünde bulundurduğumuzda şiirindeki kapalılığı bir nebze de olsa anlayabiliyoruz. Bu öyle bir kapalılık ki onu ikinci yeni şiiri arasında en kapalı şiire sahip kişi yapmış. Hatta onu şiirlerini anlamak adına sözlük dahi oluşturulmuş. Ece Ayhan’ın hayatı hakkında çok bilgi olmaması hayatından şiirlerine temas eden yerleri de bulmayı güçleştirse de bu bilinmezlik beni ve benim gibi okuyucuları onun şiirine çeken şey sanırım. Onun şiiri benim nazarımda bir bulmaca gibi. Kendine has oluşturduğu kelimeleri, karakterleri, şiirlerindeki mitolojik unsurları bulamaca çözer gibi çözümlemek benim gibi hala “gizli olanın daha değerli olduğunu düşünen okuyucular” için ilgi çekici olacağı fikrindeyim.
Mor Külhani’nin Bulmacası

Ne anlatıyor bu şiir? Bu bulmaca nasıl çözülür? Bunları anlamak için ilk önce Ece Ayhan’ı anlamak gerek. Onun şiiri; düşmüşlerin, ötekileşmişlerin şiiri bence. Ölümünün ardından bir arkadaşının da dediği gibi “Ece Ayhan, ne söylese edebiyat dünyasında büyük yankı uyandırmış”. Çünkü ötekinin yanında olmayı ömrü boyunca – belki kendisini de öteki gördüğünden- hiç bırakmamış. Mor Külhani‘ye gelecek olursak, evet şiirde kelimeler birbirinden bağımsız gibi ama ilginç bir şekilde şiiri okuyunca anlam veremediğiniz bir bütünlük hissiyle karşılaşıyorsunuz. Bana kalırsa bunun en büyük sebebi Ece Ayhan’ın, her İkinci Yeni şiirinde olduğu gibi “cehennet”, “aparthan” vb kendine has kelimeler kullanmasının yanında roman karakterlerine benzer “Mor Külhani”, “abiler” gibi karakterler oluşturulması. Şiirde ilgi çekici olan diğer unsur ise hayatından izler taşıyan İstanbul ve Çanakkale ilçelerinden ve sokaklarından -“Valide Atik, Eski Şair Çıkması”, “Beşiktaş”, “Karabiga”, “Topağacı” ve “Üsküdar”- yola çıkarak oluşturduğu metaforlar. Ben bu metaforları okuduğumda izbe bir sokakta düşmüş kadınların acılarına, orada varoluş sebeplerine bakıyor gibi hissettim. Kötü olansa bu kadınlara sözde ahlaklı olan adamların davranışlarından utanç duydum. Ece Ayhan’ın “Şiirinin neden erkek emzirdiğini, gül kuruttuğunu ve kara olduğunu.” anladım. Tam da bu noktada bir uyarıda bulunmalıyım. Şair bu şiirde “bunu” anlattı demiyorum. Bana kalırsa şiiri şiir yapan da budur. Şair meramını hisle bütünler. Sanırım Ece Ayhan’ın şiirindeki büyü de tam olarak bu. Onu her okuduğunuzda bu bütünlüğü farklı açılardan hissedebilir; adeta bulmaca çözer gibi kelimelerinin peşine düşüp onun bize açık açık anlatmaktan kaçındığı dünyasını izleyebilirsiniz.
Mor Külhani’nin Konusu

Mor Külhani şiiri için Kayseri’de memurluk yaptığı dönemde bir hayat kadının hikayesinden etkilendiğini bir röportajında dile getirir, Ece Ayhan. “Şiirimiz karadır abiler,” seslenişi de buradan çıkmıştır. Hulisi Geçgel, “Çanakkaleli Bir Şair: Ece Ayhan ve Şiiri” makalesinde Ayhan’ın hayat kadınlara bakış açısını: “… Şiirlerinde hayat kadınlarına ve cinselliğe de çok sık yer vermiştir. Toplumun “düşmüş” bir kesimi olarak gördüğü hayat kadınlarının çaresizliklerini ve onlara yapılan kötü muameleleri sosyal bir yara olarak şiirine taşımıştır.” şeklinde özetler. Mor Külhani şiirinde de Külhan Beyi söylemlerle hayat kadınlarının gözünden sisteme seslenir Ece Ayhan. Bir yandan da apartmanlarla yok olan mahalleler onun kadrajındadır. İnsanlar, apartmanlar ve renklerin çatışmasıyla toplumsal ötekileşmeyi fotoğraflar.
Mor Külhani’nin Renkleri

Ece Ayhan diğer şiirlerinde olduğu gibi Mor Külhani şirinde de renk metaforları kullanmıştır. Şiirde “kara, mor, yanık karemela, civit” renkleri geçmektedir. Bu renklerin bazıları gerçekte var olmayan ancak Ece Ayhan’ın his dünyasında maddesel unsurlarla birleştirilerek oluşturulmuştur. Bunun yanı sıra Ebru Özgün‘ün “Ece Ayhan’ın şiirinde toplumsal renkleri katmanlayan renkler” adlı makalesinde söylediği gibi, Ece Ayhan’ın renklerinde alt tabaka ve üst tabakayı ifade eden renkler vardır. Onun kullandığı renkler rastgele değildir. Genellikle tarihi, mitolojik unsurlarla bağlantılıdır. Mor Külhani şiirinde geçen civit rengi alt tabakanın maruz kaldığı şiddeti ifade eder. Ezilen hor görülen kent insanının hem tradejidisini hem de gizil gücünü anlatır. “Düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?” mısrasında bence anlatmak istediği; apartmanlarda git gide bireyselleşerek yok olan insanın, yeniden düz ayak evlerde bir olabileceğine dair inancıdır. Kendisi de buna emin olamaz. Yine şiirde adeta bir karaktere dönüşen Mor Külhani’deki mor bir yandan yitime uğramış insanı bir yandan da külhan beyi olarak üstten üstten konuşan bir beyi temsil eder. Bunların yanı sıra sarı rengi şiirde geçmese de sarı rengini hatırlatan yanık karamela renginde sarıyla bağlantı kurulduğu fikrindeyim. Ebru Özgün’e göre bazı şiirlerinde sarı iktidar anlamında bazı şiirlerinde hastalık anlamında kullanılmış. Mor Külhani şiirinde de şair, bu ikilemde kaldığı için “Yanık karamelalar satar aşağısı kesik kör bir çocuğun.” mısrasında sarı yerine yanık karemela rengini kullanmış olabilir. Genel olarak değerlendirmek gerekirse Ece Ayhan’ın civit rengi, mor ve yanık karemela renkleriyle yaptığı metaforlarda geleceğe dair ikilemde kaldığı fikrindeyim. Bununla beraber şiirde geçen “Şiirimiz karadır abiler.” mısrasında kara renginin günümüzdeki olumsuzluk anlamında kullanıldığını düşünüyorum.
Mor Külhan’in Üslubu

Ece Ayhan, Mor Külhani şiirinde kendine has kelimeler kullanımı ve renk metaforları yapmış bununla beraber nazım biçimi olarak serbest ölçüde yazmıştır. “Dirim kısa ölüm uzundur cehennette herhal abiler” derken cennet ve cehennem göndermesi yapmıştır. Şiirde “Şeye dar pantolonlu kostak delikanlılar”, “Kötü caddeye düşmüş bir taze”, “Yarısı silinmiş bir ejderhanın düzüşüm üzere eylemde” gibi vurucu cümleler kullanmış, sert söylemlerden diğer şiirlerinde olduğu gibi kaçınmamıştır. Şiiri dörtlük formunda değil “şiirimiz” şeklinde kalıplaşmış bir kelime üzerine kurgulamıştır. Mor Külhani şiirinde beni en çok etkileyen daha önce de söylediğim gibi sert ve net üslubunun yanında şiirleri için oluşturduğu karakterler.
Sonuç olarak, Ece Ayhan‘ın Mor Külhani‘si kendine has üslubu ile yazdığı toplumsal bir eleştiridir. Onu daha iyi anlayabilmek için daha önce de söylediğim gibi hayatını anlamak gerektiğini düşünüyorum. Benim söylediklerim dışında Ece Ayhan’ı kendi dilinden dinlemek isterseniz şuraya çok güzel bir röportajını bırakıyorum:
Kaynakça:
- Hulisi Geçgel, “Çanakkaleli Bir Şair: Ece Ayhan ve Şiiri ” Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, Sayı:3, Mart 2005
- Ebru Özgün, “Ece Ayhan’ın Toplumsal Renklerini İmleyen Renkler”, Türkbilig, 2019/38: 43-66
- Zeliha Ayçelik, “Ece Ayhan’ın Biyografisinin Eserlerine Yansıması”, Hars Akademi,2022, , 5 (2), 489-500.
- Kul, Erdoğan, ECE AYHAN’IN ŞİİRLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA, (Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı ( Yeni Türk Edebiyatı) Ana Bilim Dalı, 2007


