Klasik müziğin önde gelen isimlerin başında yer alan Ludwig van Beethoven, eserleri ile müzik dünyasında değiştirilemez bir yer edindi. Etkileyici ve duygu dolu besteleri ile müzik dünyasına büyük bir katkıda bulunan ve küçük yaşta müziğe başlayan besteciyi bu kadar önemli kılan bir diğer özellik ise yaşamı boyunca uğraştığı sağlık problemlerinden biri olan işitme kaybının sanatının önünde bir engel olmasına izin vermemesi oldu.
Moonlight Sonata
1801 yılında başlayan bu süreç sonunda 1817 yılında tamamen işitme kaybına uğrayan Beethoven bu dönem ve sonrasında müziklerini bestelemeye devam etmiştir.

Bestelediği önemli eserlerden biri olan 14. Piyano Sonatı “Quasi una Fantasia” diğer bir ismiyle Moonlight Sonata (Ayışığı Sonatı), Beethoven’ın en popüler bestelerinden biri olarak bilinmektedir.
1801 yılında tamamladığı eserini ertesi yıl yayımladığı bilinmektedir. Beethoven kendi deyimiyle, “Sonata quasi una fantasia (Bir fantezi tarzında Sonata)” olarak eserini adlandırır.
Adagio sostenuto, allegretto ve presto agitato olmak üzere üç bölümden oluşan eser, o zamanların aksine daha yavaş bir şekilde başlar. Romantik tarzın daha baskın olduğu bu eserin önemli bir diğer özelliği ise sakin ve yavaş bir ezgiyle başlayan müziğin ikinci bölümünde daha haraketli ve canlı, üçüncü bölümünde ise şiddetli ve yoğunluğu ile üç bölümde de bambaşka duygular hissettirmesidir.
Rivayetler
Beethoven’ın bu unutulmaz önemli eserini öğrencisi Kontes Giulietta Guicciardi’ye ithaf ettiği düşünülmesiyle birlikte eserin ortaya çıkmasında iki farklı rivayet daha bulunmaktadır. Gelin, bu rivayetler nelermiş bir bakalım.
Halk arasında bilinen bir rivayete göre Beethoven, bir bunalım yaşamaktaydı. Bir yandan yaşadığı sağlık problemleri derken mevcut işitme kaybının da zamanla artmasıyla birlikte bu bunalımlı süreçte Beethoven yaşamına son vermeyi dahi düşünür. Bu süreçte doğaçlama yazdığı bir eseri büyük bir ilgi görür.
Bu dönemde sokakta yürürken bir evden piyano sesi duyar ve bu sesten çok etkilenir. Kimin çaldığını öğrenmek için evin sahibiyle tanışmaya gittiğinde piyanonun başında küçük bir kız görür. Kızın yanına yaklaştığında kızın kör olduğunu fark eder. Bu durumdan fazlası ile etkilenen Beethoven küçük kızdan, kendisinden bir şey istemesini söyler. Küçük kız ise ay ışığını hiç görmediğini ve ona ay ışığını tasvir etmesini ister. Bunun üzerine Beethoven, Moonlight Sonata‘yı besteler.

Bir diğer hikaye ise ayrıntıları tam bilinmemekle beraber genel olarak kabul gören bir rivayettir. Bu rivayete göre Beethoven, hayatı boyunca tek bir kadın sevmiştir: Elis.
Bu hikayenin öğrenilmesindeki en büyük detaylardan biri, birbirlerine yazdıkları mektuplarıdır. Hatta öyle ki ona olan aşkını “Für Elise” adlı eserinde dile getirmektedir. Beethoven ve Elis birbirlerine olan aşkın yükü ile kaçmaya karar verirler. Buluşma yeri ve saati kararlaştırmışlardır. Elis vaktinde orada olurken, Beethoven yağan yağmurdan hareket edemeyecek hale gelen faytondan dolayı orada olamaz. Çamur deryasından kurtaramadıkları faytonu daha fazla bekleyemeyen Beethoven kendi çabaları ile varmaya çalışır fakat geç kalmıştır. Elis, Beethoven’ın gelmeyeceğini düşünür, dayanacak gücü kalmamıştır ve gitmeye karar verir. Tam bu zamanda Beethoven da varır lakin ikisi de binanın iki yönlü merdivenin farklı taraflarına yönelirler ve birbirlerini göremezler. Bu olaydan sonra bir daha kaçma planını denemeyen aşıklar bir araya gelemezler. Beethoven bunun üzerine Ayışığı Sonata‘yı besteler. Bu bestesiyle birlikte Elis’e ulaşmaya çalışır.
Bu rivayetlerin doğruluğu ve yanlışlılığı tam bilinemese de üç farklı bölümünde de hissettirdikleri duygular, büyüleyici ezgileriyle ve farklı duygular yaşatmasıyla Beethoven’ın unutulmaz bestelerinden biri olarak listelerimizde yer almaya devam edecektir.
Bizler de bu eşsiz Sonata’yla sizleri baş başa bırakıyoruz:
Kaynakça:
- Yordama, “Moonlight Sonata’nın Hikayesi”, (23.03.2022)
- Bilimkutusu, “Beethoven Moonlight Sonata ve Diğer Eserleri”, (23.03.2022)