Monet’in Tablosu 50 Milyon Dolara Satılacak!

Sema Sude Civelek
Sema Sude Civelek
Omnia mutantur, nihil interit
spot_img
Editör:
Esra Şahin
spot_img

Dünyaca ünlü müzayede evi Sotheby’s, Claude Monet‘in 1908 yılına tarihlenen “Le Grand Canal et Santa Maria della Salute” adlı tablosunu, 17 Mayıs’ta New York‘ta düzenlenecek olan Modern Sanat Müzayedesi‘nde açık arttırmaya koyarak bölgede 50 milyon dolara satışa çıkaracaklarını duyurdu.

Resim, 1908’de Monet tarafından boyanmış olan Büyük Kanal ve Santa Maria della Salute Kilisesi‘nin bir tasvirini içeriyor. Monet bu kiliseyi daha önce beş defa daha resmetmiş ve satışa çıkarılacak olan eser, kilisenin toplamda altı görüntüsünden yalnızca biri. Ayrıca, Monet’nin altı görüntünün tamamı arasında çizdiği, Palazzi Barbaro‘nun basamaklarını içeren üç görüntüden biridir.

Monet’in bu eseri, en son Mayıs 1994’te, yine Sotheby’s tarafından, New York’ta 7-8 milyon dolarlık bir ön satış tahmini ile teklif edildiğinde ve 5,7 milyon dolarlık son bir teklif aldığında müzayedede görülmüştü.

Monet’nin eserlerinin son zamanlarda değer kazanması, Sotheby’nin tahminini oldukça doğru gösteriyor. Sotheby’s, “Le Grand Canal et Santa Maria della Salute” tablosunu en son 1997’de Kimbell Sanat Müzesi‘nde sergilendiğini belirtiyor. Tablo, Mayıs ayında satışa çıkmadan önce 20 Nisan’da Venedik Bienali sırasında Palazzo Gritti‘de gösterildi, hemen ardından eser Londra’ya (23-26 Nisan) ve son olarak müzayedeye çıkarılacağı New York’a gidecek.

Şimdi tabloyu yakından inceleyelim…

   Kaynak www.sothebys.com

Le Grand Canal et Santa Maria della Salute, yalnızca Monet’nin Venedik serisinden değil, aynı zamanda tüm sanatsal üretiminleri arasında bir başyapıt olarak görülüyor. Büyük Kanal ve Santa Maria della Salute’nin parıldayan, ışıltılı bir görüntüsünü sunan bu tuval, sanatçının Venedik’te kaldığı süre boyunca yarattığı en iyi eserlerinden biri. Eser, Monet’yi eşsiz ve vizyon sahibi sanatsal seslerden biri yapan özelliklerin cüretkar bir özetini sunar. Monet, hayatının özgün bir döneminde karısı Alice ile Venedik’e gitmeye karar verdi, ve ikili ayrılana kadar orada kaldı. Başlangıçta bu bir tatil olarak tasarlanmış fakat varışlarından sonraki bir hafta içinde, sanatçının tavrı Venedik’i “resmi yapılamayacak kadar güzel” bulduğu için, farklı bir hal aldı.

Aslında Monet’yi bir ziyaret fikriyle ilk karşılaştığında rahatsız eden, Venedik’in ünüydü. 17. yüzyıldan itibaren Venedik şehri, iyi yetiştirilmiş İngiliz ve Avrupalı ​​varlıklı genç erkekler için Büyük Tur‘un önemli bir durağıydı ve 19. yüzyılın ortalarından sonlarına kadar bu, kadınlar ile Amerikalılar arasında da yayıldı. Ticari sanatçılar, kendileri için uygun buldukları bir izleyici kitlesini ele geçirdiler ve bu durum yeni bir resim türü olan, günümüzde bilinen en ünlü manzaraları tasvir edilen Venedik’i yarattı. Monet ise, şehrin serap benzeri niteliğini kendine özgü biçimsel tekniğiyle vurguladı. Ama bazen sahnelerini o kadar nemli bir ışıkla doldurdu ki binalar ayrıntılarını yitirdi – bu çoğu manzara ressamının başarmak istediğinin tam tersiydi – ya da ışıklar ve karanlıklar arasındaki kontrastı artırarak ayrıntıları bastırdı. Her iki durumda da benzer etkiler elde etti; binalar, onları saran atmosferden gizemli bir şekilde çıkıyor veya sürekli hareket eden suyun yüzeyinde sihirli bir şekilde yüzüyor gibi görünüyordu.

Monet, kendisini Venedik’in daha geleneksel ressamlarından ayırmak için atmosferik efektleri kullandı. Venedik’te, binaların su kenarına yakınlığı, onu daha soyut kompozisyonlar keşfetmeye yöneltti. Monet taşları, suyu ve gökyüzünü ametist, leylak ve kobalt mavisiyle doldurmuştur. Venedik’te Monet her biri diğerlerinden ayırt edilebilecek bir dizi farklı motife odaklandı. Sanat tarihçisi Joachim Pissarro’ya göre: “Bu, şüphesiz Monet’nin en sistematik serilerinden biridir. Altı tuval neredeyse tamamen aynı boyutlarda. Motifin yerleşimi hemen hemen hepsinde aynı ve tuvallerin her biri günün aynı saatinde, muhtemelen öğleden sonra boyanmış. Monet’nin Palazzo Barbaro-Curtis’in basamaklarını örten ve ortaya çıkaran gelgit değişikliklerini temsil etmeyi seçmesi tesadüfi değil, o kasıtlı olarak tatlı suda değil, denizde olduğumuzu vurguluyor.

Kaynak:

1-https://theartwolf.com/news/monet-grand-canal-sothebys-2022/

2-https://www.sothebys.com/en/buy/auction/2022/modern-evening-auction/le-grand-canal-et-santa-maria-della-salute-2

Öne çıkan görsel: www.sothebys.com

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.