Sanat eserleri, onu oluşturan ressamlarıyla birlikte pek çok anlam ifade etmektedir. Şehir silüeti, el ele tutuşan çiftler, keçi sembolü veya bir ev, yaratıcısının elinde farklı anlamlara gelmektedir. Ressamın gözünden hayatı görmek isteyenler için resim, ilgi çekici bir araç hâline gelebilmektedir. Marc Chagall; eserleriyle yaşantısını harmanlayan, sembolizmin temsilcilerinden bir ressamdır.
Marc Chagall Kimdir?

Rus-Fransız ressam Marc Chagall sanat anlayışı olarak sembolizm, kübizm ve fovizm gibi sanat akımlarından etkilenmiştir. Yaşadığı dönemde oldukça ses getiren eserlere imza atmıştır. Sanat aşkı, onu şehir şehir dolaştırmış ve birçok ressam çevresi edinme fırsatına sahip olmuştur.
Chagall, pek çok yerde resim yaptığından onun çalışmalarını sınıflandırmak zordur. Doğup büyüdüğü Belarus‘un halk yaşamından esinlenmiştir. Yahudi temellerini gösteren dinsel temaları işlemiştir. 1960’lı yıllarda kamusal alanlarda, belediye binalarında, dini binalarda birçok projeye imza atmıştır. 1. Dünya Savaşı döneminde avangart akımlardan etkilenmesiyle kübizm ve fovizm gibi popüler sanat akımlarına daha yakın olduğunu gözlemlenmiştir.
Dokuz çocuklu, Yahudi bir ailenin en büyüğü olarak dünyaya gelen Chagall, mutlu bir çocukluk dönemi geçirmiştir. Eserlerinde mutluluk ve iyimserlik temasının hakim olduğu görülür. Eşine olan sevgisini yaptığı çalışmalarda sıklıkla yer vermiştir. Bazen bir mutfakta mutluluktan ayakları yerden kesilmişken, bazen de açık bir havada eşinin elini tutmuş bir hâlde gözlenebilmektedir. Bu eserlerdeki renkler oldukça canlıdır ve çift mutlu bir yaşama boyalı camlar ardından bakan izleyiciler gibidir.
Chagall eserlerinde kendine özgü farklı bir sembolizm dili geliştirmiştir. Chagall’ın kasabası Vitebsk doğum, ölüm ve evlilik gibi pek çok anlamlara gelmektedir. Hayattaki önemli anlarda müzik yapan kemancı figürü, özgürlüğü çağrıştıran atlar, insanın içindeki yaratıcılığı yansıtan sirkten manzaralar, babasının bir balık fabrikasında çalıştığını düşündüren ringa balığı, gökyüzünü ve özgürlüğü simgeleyen Eyfel Kulesi gibi anlamları bulunmaktadır.
Modern Sanatta Aşk Teması
Modern sanat akımları denildiği zaman akla başta empresyonizm olmak üzere pop art, kübizm, fovizm, sürrealizm ve dadaizm gelmektedir. Modern sanatta bireysel ifade, deneysel teknikler, farklı materyallerin kullanımı ve izleyici ile etkileşim ön plandadır. Modern sanatta aşk teması ünlü ressamlar tarafından pek çok kez işlenmiştir. Sanatçılar aşkı ve sevgiyi yansıttıkları bu eserlerinde sanat dünyasında sıcak bir iz bıraktı.
Birthday

Birthday adlı eserin, Chagall’ın eşi Bella Rosenfeld‘in doğum günü için resmettiği bilinmektedir. Ressamın bu eseri 28. yaş günü için eşine hediye ettiği söyleniyor. Bu eseri ise Bella’yla evlenmeden birkaç hafta önce çizmiş. Tabloda Bella zemin üzerinde dururken, Marc Chagall sevgiyle yükselmiş bir pozisyonda bulunuyor ve onu öpmek için geriye doğru eğilmiş bir şekilde resmedilmiş. Kırmızı, mavi ve yeşilin hakim olduğu tablo için Chagall, paletinde tek bir renk olan sevginin olduğunu ifade etmiştir.
The Kiss

Avusturyalı ressam Gustav Klimt tarafından yapılan eser oldukça ün yapmıştır. The Kiss adlı resimde birbirini kucaklayan bir çift tasvir edilmektedir. Eserde sarı renkli uzun giysiler içinde yer alan kadın ve erkek tek vücut haline gelmiş şekilde resmedilmiştir. Klimt’in yağlı boya üzerine yaptığı bu çalışma, sanat tarihçilerine göre gerçek aşkı olan Emilie Louise Flöge’i resmettiği konuşulmaktadır.
Francesca da Rimini

Francesca da Rimini eseri birbirine aşık iki insanın trajik hikayesini konu almaktadır. Ressam eserini, Dante Alighieri’nin “The Inferno” adlı şiirinden ilham alarak resmetmiştir. Dante’nin eserinde, yaşlı Gianciotto ile evli olan Francesca eşinin kardeşine kitap okur ve ardından birbirlerine aşık olur. Gianciotto çiftin aşklarına şaşırır ve onları öldürür. Ressam Dyce’ın ilham alarak ele aldığı bu tablo aşkı ve trajediyi bir araya getirmiştir.
Marc Chagall’ın Aşıklar Serisi
Chagall’ın aşıklarla dolu eserleri, sevginin birliği için merkezi bir konuma sahiptir. Birbirini kucaklayan, havada uçan veya dans eden insanlara eserlerinde çokça yer vermiştir. Kullandığı hayvan motifleri, şehir yaşantısı ve evin içindeki insan figürleri onun özlem duyduğu alanların resimde vücut bulmuş hali gibidir.
Blue Lovers

Chagall bu eserde kendisi ve Bella’yı resmetmiştir. Burada Columbine ve Harlequin olarak resmedilmişlerdir. Bu karakterler 17. yüzyılda Paris’te İtalyan tiyatro topluluklarının sergilenen doğaçlamanın ön planda gerçekleştiği Comedia Dell’Arte’ye aittir. Oyunda Pierrot karakteri Columbine’e aşıkken Columbine karakteri Harlequin’e aşıktır. Dudakları birleşen iki yüzün aldığı form kalp şeklindedir. Renk paletine hakim olan çeşitli mavi tonlarıyla, iki figür arasında bir kucaklaşma tasvir edilmiştir. İki karakterin de yüzü şefkatle dokunuyor, bir figür elini nazikçe diğerinin yanağına koyuyor. Bir figürün başının yanında bitki motifleri bulunuyor. Chagall’ın çalışmalarında sıkça yer verdiği romantizm ve büyüme duygusu ifade edilmiştir.
Pink Lovers

Pink Lovers, Chagall’ın Bella’yla evlenmesinden sonra yaptığı eserlerinden birisidir. 1916 yılının yazında yapılmış bu eser, çiftin kaldıkları yazlıkta resmedilen bir dizi çift portrenin bir parçasıdır. Chagall’ın eşine adamış olduğu farklı renk tonlarına dayanıyor. Gri Aşıklar ve Yeşil Aşıklar gibi bir serisi de bulunmaktadır. Belirli bir şekil ve renk basitliği oluşturularak güçlü bir eser ortaya çıkarmıştır. Burada çift yoğun, parlak pembe bir arka plana karşı görünür. Gözleri kapalı olan genç kadın, sevgilisine sokuluyor ve şefkatle başını öne doğru eğiyor. Çift nazik bir kucaklaşmayla birleşir, Chagall’ın yüzü sevdiği kadının arkasına gizlenmiş bir şekilde tasvir edilmiştir.
Eyfel Kulesi’nin Nişanlıları

Bu tuvalde büyük, kırmızı bir horoz tarafından taşınan ressam ve karısı resmedilmiştir. Sağ altta sanatçının memleketi Vitebsk, kadifemsi gri ve mavi tonlarda görünmektedir. Zirvede bir melek figürü göze çarpmaktadır. Eyfel Kulesi’ni geçerek güneşe doğru yükselişi resmedilmiştir. Sanatçının resminde, hayatında önemli deneyimler edindiği Paris ve Rusya bulunmaktadır. Kompozisyonun sağında yeşil ve dopdolu bir ağaç bulunmaktadır. Gelecekte sanatsal yaratım için gerekli olan köklerin sembolizmini temsil etmektedir. Alttaki melek kemancı ve üstteki keçiden kemancı, gölgelik altındaki çifte bağlıdır. Yeni evlilere koruma sunan bir yapıda görünen horoz figürü törensel bir hava oluşturmuştur.
Şehrin Üzerinde

Chagall ve karısının büyüdüğü küçük bir kasaba olan Vitebsk üzerinde uçuşlarını göstermektedir. Ressam bir eliyle karısını sarmalayarak ona yakınlığını göstermektedir. Arka plandaki kırmızı ev hariç diğer evler aynı renktedir. Gökyüzü mavi renkten daha çok açık beyazdır. Her iki kişinin de gökyüzünde koyu renklerle tasvir edilerek öne çıkmaları sağlanmıştır. Eşi Bella’yla evlendikten sonra, aşklarının bir çift olarak nasıl birleştiklerinin kutlamasıdır. Chagall’ın nişanlısı Bella Goldenberg, nişanlarının coşkusunu şöyle ifade etmiştir:
“Birdenbire havalanıyormuşuz gibi hissettim. Sen de tek ayak üzerindeydin, sanki küçük oda artık seni tutamayacakmış gibi. Tavana kadar yükseliyorsun. Kafan bana döndü ve benimkini sana çevirdi… Çiçek tarlalarının, kapalı evlerin, çatıların, bahçelerin, kiliselerin üzerinden uçtuk.”
Yürüyüş

Türkçeye Yürüyüş veya Gezinti şeklinde çevrilen eser, ressamın Şehrin Üzerinde adlı tablosuyla benzerlik göstermektedir. Ressamın elde ettiği sanatsal başarısıyla birlikte çift, yaşam için coşkulu bir profil çizmektedirler. Yeni gerçekleşen Ekim Devrimi’nin heyecan verici özgürlük ve iyimserlik duygusu eserde gözlenmektedir. Genç Chagall, hayattaki olumsuz koşullara rağmen Bella’yla hayatına büyük bir mutluluk katma sevinci içindeydi. Bu eserde, hayata karşı yüksek ruhlu ve coşkulu bir tutum içinde bir çift resmedilmiştir. Şehrin arka planına karşın resim Bella’ya odaklanmıştır.
Hayatında karşılaştığı pek çok zorluğu yumuşatan aşk, Chagall’ın eserlerinin en önemli konusuydu. Sevgisini resimlerinde farklı şekillerde gösterdi. Bazen bir pencere kenarında sevinçten uçan çiftler olarak, bazen de sevgilisinin gölgesine sığınmış şefkatli bir kompozisyonla ifade etmiştir. Her aşık kadar onun da sevgisini gösterme biçimi birbirinden farklıydı. Chagall bir sözünde eserlerini yaratma biçiminden bahsetmiştir: “Kalpten yaratırsam, neredeyse her şey çalışır; eğer kafadan, neredeyse hiçbir şey.”
Sanat ve romantizmi eserlerinde birleştiren Chagall, ruhumuzu ısıtan eserlere imza atmıştır.
Kaynakça
“Marc Chagall Quotes.” Marc Chagall, Web. Erişim Tarihi: 02.03.2025


