Modern Resimde Oryantalizmin Doğuşu

Editör:
Gülizar Nehir Gülkanat
spot_img

Avrupa sanatında Doğu ilgisi, 19.yy.ın siyasi ve sosyal dönüşümlerinden filizlenmiş, özellikle resim alanında ön plana çıkmıştır. O güne kadar pek bilinmeyen Doğu’yu kendi gözünden çizen Batılı Oryantalist sanatçılar, gerçekliği çarpıttıkları ve hatta dönemin mevcut politik tartışmalarından hareketle yeni bir Doğu yarattıklarına dair birçok eleştiri almıştır. Döneminde ve sonrasında oldukça ilgi çeken Oryantalist sanata gelin yakından bakalım.

Oryantalizm nedir?

Oryantalizm sözcüğü, köken olarak Latince güneşin doğuşunu ifade etmek için kullanılan “oriens” kelimesinden türetilerek Doğu medeniyetini ele alan her türlü Batılı çalışmayı tanımlamak için kullanılmıştır. Arkeoloji, edebiyat, resim, siyaset gibi alanlarda etkisini gösteren Doğu ilgisinde, Doğu’ya olan tavır ve tutumlarda bir ortaklığın var olması, Oryantalizmin bir ideoloji olarak görülmesine yol açmıştır. Avrupa’nın politik, ekonomik ve toplumsal yapısından kök alan birikim, Batı’nın sömürgeci idealleriyle birleşince Avrupa insanı için kıta dışında kalan dünya ilkel, tekinsiz, hantal ve kontrolsüz bir karaktere büründürülmüştür. Doğu’nun Batı tarafından yapılmış bu tanımı, Batı sanatına da doğrudan yansımış ve sanatta Doğu dünyası vahşi, kavgacı ve ahlaki değerlerden yoksun şekilde betimlenmiştir. 20.yy. ile ortaya çıkan Oryantalizm eleştirilerine kadar Oryantalist sanatçılar, özellikle resim alanında, gerçeğiyle uyuşmayan abartılı Doğu sahnelerine eserlerinde çokça yer vermişlerdir.

Modern Sanatta Oryantalizm

Kökenlerinin Haçlı Savaşları’na kadar uzandığı düşünülen Doğu ön yargısı, Avrupa’nın sömürgecilik politikalarıyla doruk noktasına ulaşmış, bilimsel bilgi dahi oldukça yanlı biçimde Doğu’yu, bazen de Batı dışında geriye kalan coğrafyaları, geride kalmış ve müdahale gerektiren bir karaktere büründürmek için kullanılmıştır. Nihayetinde arkeolojik kazı ve seyyahların gözlemleriyle Doğu kültürü ve yaşam tarzı 19.yy. resim sanatında kendisini güçlü bir biçimde göstermiş, dönemin Romantizm akımıyla birleşen Oryantalist ressamlar, Doğu medeniyeti ve onun insanlarını oldukça tartışmalı imge ve biçimlerde resmetmişlerdir.

Napolyon’un doğu seferinin Doğu’ya olan siyasi ve kültürel ilgiyi açığa çıkarması, Oryantalist sanatçıların çoğunlukla Fransız kökenli oluşunu açıklamaktadır. Cami, türbe gibi Doğu’ya ve İslamiyet‘e özgü yapılar, harem ve hamam gibi kadınların yoğunlukla bulunduğu mekanlar, el yapımı halılar, müzik aletleri gibi egzotik aksesuarlar, silahlı erkek figürleri ile çıplak/yarı çıplak kadın figürleri bu resimlerde sıklıkla kullanılan ögelerden olmuştur. Bu tarz ögelere yer veren Oryantalist ressamların genellikle Doğu’ya hiç seyahat etmemiş ve bölgeye ait materyallere ikincil kaynaklardan ulaşmış olmaları, resimlerde ele alınan tema ve figürlerin büyük oranda çarpıtılmış hayal ürünleri olduğuna dair tartışmaları körüklemiştir. 20.yy. ile birlikte üretimde kaybolan Oryantalist eğilim, çağdaş sergiler aracılığıyla tüketicinin ilgisini hâlâ çekmektedir.

Oryantalist Sanatçılar Ve Eserleri

The Harem Servant – Paul Trouillebert

The Harem Servant 1874. Kaynak: wikiart

Fransız sanatçı Paul Trouillebert‘ın (1809-1900), asıl tanınırlığını manzara resimleriyle kazanmasına rağmen kariyeri boyunca Oryantalizme de merak sarmış olduğu bilinmektedir. Resamın Oryantalist tarzda çizdiği Harem Hizmetçisi Kız adlı çalışma, aynı zamanda ressamın en bilinen eserlerinden biridir. Bir kadın hizmetçinin betimlendiği resimde hizmetçi kızın altın takıları ve başlığının biçimi, seçilen mekanın Mısır olduğuna işaret ederken genç kızın çıplak bir biçimde tasvir edilmesi, Oryantalist resimde sıklıkla başvurulan kadın çıplaklığının bir başka örneğidir. Hizmetçi kızın yüz ifadesi ve bakışları, diğer pek çok Oryantalist resimde var olan insan çizimlerine benzer biçimde donuk ve etrafına karşı kayıtsız olarak betimlenmiştir. Bu betimlemenin, Doğu’nun geride kalmışlığının bir göstergesi olarak insanlarının uyuşuk ve donuk tabiatlı tasvir edilmesi eğiliminin bir sonucu olduğu söylenmektedir.

The Great Bath At Bursa – Jean Leon Gerome

The Great Bath at Bursa 1885. Kaynak: wikimedia

Oryantalizm denilince akla gelen ilk isimlerden biri olan Gerome‘un (1824-1904) 19.yy. Osmanlı günlük yaşamını konu edinen pek çok resmi arasında Bursa’da Büyük Hamam adlı tablosu öne çıkmaktadır. Işık kullanımıyla etkileyici bir derinlik barındıran resimde çıplak kadın figürleri, siyahi köleler, uzun hamam terlikleri, renkli kumaşlar, nargile içen kadınlar ve Osmanlı mimarisinden izler ile resmin Oryantalist kimliğinin altı çizilmektedir. Gerome’un bu eserini klişeleşmiş Oryantalist unsurlardan ayıran nokta sahnede var olan güçlü dinamizmdir. Bir hamamın resmedilmiş olmasına rağmen sahnede yer alan karakterlerin duruş ve tavırları durağanlık ve dinginlikten yoksundur. Resmin sağında yer alan sarışın erkek çocuğu ise görünüşünün farklılığıyla resme sonradan iliştirilmiş gibi sahnenin bütünlüğüne uymamaktadır.

Ressamın Bursa gezisinden elde ettiği gözlemlerden yararlanarak çizdiği hamamda yer alan çıplak kadın figürleri, dönemin Osmanlı yaşamını bilinçli olarak erotize etme çabası şeklinde değerlendirilmiştir. Gerçekten de ressamın kadınların hamam geleneklerini ancak ikincil kaynaklar aracılığıyla elde edebileceği göz önüne alındığında Gerome’un bu resim için hayal gücünü zorladığı, dönemin ilkellik ve şehvet düşkünlüğü üzerinden tanımlanan Doğu insanı algısını onaylayacak biçimde fırçasını kullandığı düşünülebilir.

The Snake Charmer – Jean Leon Gerome

The Snake Charmer 1879. Kaynak: Wikiart

Sanatçının dikkate değer bir diğer tablosu Yılan Oynatıcısı‘dır. Resimde vücuduna dolanmış bir yılanla ortada çırılçıplak duran erkek çocuğu ve onu izleyen insanlara yer verilmiştir. Duvara dizili izleyicilerin arasında bir adam, kıyafetinin görkemi ve iki yanında silahlı adamların bulunuşu ile ön plana çıkmaktadır. Büyük bir ihtimalle kendisi bu topluluğun lideridir. İzleyicilerin yüz ifadeleri, grubun erkeklerden oluşması ve çıplak figürün bir çocuk oluşu sahneye pedofili şüphesiyle bakılmasına neden olmuştur. Dönemin Avrupa’sında şehvet ve ahlaki bozulmalarla “adı çıkmış” Doğu dünyasına dair ön kabuller, Gerome’un böyle bir mesajı bilinçli bir şekilde vermiş olabileceği ihtimalini akıllara getirmiştir.

Kilim, mavi duvar süslemeleri, silahlarla birlikte resmin sağında çalınan üflemeli çalgının Doğu atmosferini güçlendirdiği resimde diğer eserden farklı olarak mekan tam olarak kestirilememektedir. Mavi duvar süslemeleri ve yerdeki kilim Osmanlı’ya dair izler taşırken insanların dış görünüşü Kuzey Afrika‘yı anımsatmaktadır. Ancak yılan oynatma geleneğinin daha uzaklara, Hindistan’a ait bir kültür olması kafaları karıştırmaktadır. Oryantalist pek çok resimde karşımıza çıkan bu karışıklığın, çoğunlukla ressamın Doğu’ya dair gözlemi ve deneyiminin sınırlı olması ve boşlukları hayal gücüne yaslanarak doldurma eğilimi sonucu meydan gelmiş olduğu düşünülmüştür. Ressamın Mısır ve Osmanlı seyahatleri göz önüne alındığında, dikkatini çeken görsel ve mimari özellikler ile farklı kültürlerden dikkatini çeken ögeleri hayali bir sahne üzerinde birleştirmiş olabileceği ihtimali ilginç gelmemektedir.

The Death Of Sardanapalus – Eugene Delacroix

The Death of Sardanapalus 1827. Kaynak: Obelisk Art History

1798- 1863 yıllarında yaşayan Fransız sanatçı, Sardanapalus’un Ölümü eserinde olduğu gibi, tarihi ve mitsel olaylara eserlerinde sıklıkla yer vermiştir. Ressamın Oryantalist tarzda yapılmış eserlerinin ilhamı ise büyük ölçüde gerçekleştirdiği Kuzey Afrika seyahatinden kaynaklanmıştır. Ressamın Sardanapalus’un Ölümü eseri, hem bir efsaneyi ele alışı hem de Oryantalist unsurlar barındırmasıyla dikkate değerdir. Hikayeye göre Asur Kralı Sardanapalus esir düşeceğini anlayınca kendisini öldürmeyi düşünür. Ancak tüm cariye, köle ve hizmetkarlarının da kendisinin ölümüyle birlikte ateşe verilmesini ister. Bu acımasız istek Delacroix‘in resminde farklı bir biçimde yer bulmuştur. Kırmızı tonlarının ağır bastığı resimde sahnenin kaosu, eşyaların ve insanları düzensizliği, sahnedeki unsurların iç içe geçişleriyle betimlenmiştir. Fakat tüm bu düzensizlik içinde resmin iki noktası açıkça ön plana çıkmaktadır. Biri bir asker tarafından vahşice öldürülen kadın cariye, diğeri ise resmin ortasında yatağa kayıtsız bir yüz ifadesiyle uzanmış olan Sardanapalus’tur. Sardanapalus’un kararından pişmanlık duymadığına işaret eden tavrının, Doğu dünyasının vahşi ve acımasız tarafına dikkatleri çekme kaygısı taşıdığı söylenmektedir. Bu resimde olduğu gibi diğer Oryantalist eserlerde kan, kılıç, hançer ve asker gibi tasvirlere sıklıkla başvurulmuştur.

Exit of the Turkish School – Honore Daumier

Exit of the Turkish School. Kaynak: Wikiart

Fransız ressam, heykeltıraş ve karikatürist Daumier (1808-1879), tam olarak Oryantalist eğilimli bir sanatçı olarak kabul edilmese de, Exit of the Turkish School adlı çalışmasında Oryantalist bir eğilim göze çarpar. Kıyafetlerden Osmanlı’nın geleneksel bir eğitim kurumu olduğu anlaşılan bir binadan öğrencilerin birbirini ezercesine çıkışlarına şahitlik edilmektedir. Okul girişinin karanlığıyla dış mekânın aydınlık tasvirîndeki tezatlık, çocukların heyecanlı bir şekilde okuldan çıkışlarını açıklar ve bu izdihamı destekler. Sahnedeki dinamizm ve gürültünün Doğu kültürüne özgülüğü, resmin dikkatleri üstüne çeken asıl unsurudur.

Odalisque – Pierre Auguste Renoir

Odalisque 1870. Kaynak: artsy

Fransız sanatçı Renoir (1841-1919), izlenimcilik akımının en önemli ressamlarından birisi olarak kabul edilir. Onu bu listeye dahil eden eseri ise, ressamın ana eğiliminin dışında kalan Odalık adlı çalışması olmuştur. Ressamın Cezayir seyahatinden ortaya çıktığı düşünülen resimde, sultanların hizmetlisi oldukları bilinen bir odalık/cariye uzanırken resmedilmişidir. Kadının giyinik olması, ressamın erotik bir bakışı yansıtmasına engel olmamış aksine kadının yüz ifadesi ile detayları iyi çizilmiş geleneksel kıyafetleri sahneye güçlü bir egzotik etki bırakmıştır. Diğer Doğulu kadın betimlemelerinde olan aşırı beyaz ten ve bir anatomik kusura neden olacak şekilde ön plana çıkartılmış beden parçalarının yokluğu, ressamın bir modelle çalışması sebebiyle açıklanabilir. Resmin ayrıntılarına inildiğinde ise en az kadının üstündeki kıyafetler kadar üzerinde durulduğu anlaşılan Doğu’ya özgü materyallerle karşılaşılmaktadır. Sol köşede duran su testisi, odadaki duvar motifleri, yerdeki halı ve kadına paralel biçimde yere serili duran şal resimle bir bütünlük sağlamıştır.

Oryantalizme Eleştiriler

19.yy.’da altın çağını yaşayan Oryantalizm, 20.yy.’ın ikinci yarısında itibaren etkisini yitirmeye başlamıştır. İki dünya savaşının ardından sömürge ülkelerde meydana gelen dönüşümler, Avrupalı devletlerin bu ülkeler üzerindeki kontrollerini kaybetmeye başlamalarına neden olmuştur. Süreç içerisinde eleştiri okları, emperyalizmin ideolojik tarafı olarak düşünülen Oryantalizme doğru çevrilmiştir. Ancak Oryantalizmin bir ideoloji olarak ele alınıp eleştirilmesi, sömürgelerin yerel elitlerinden çok Batı’da eğitim almış Doğulu entelektüeller tarafından gerçekleştirilmiştir. Edward Said, Anwar Abdel Makel gibi isimler genel bir çerçeveden oryantalizmi Doğu’nun Batı tarafından yapılmış gerçekdışı bir tasviri olarak betimleyerek Oryantalizmi, sömürgeciliği haklı çıkarmakla suçlamışlardır. Doğunun barbar, uyuşuk ve uygunsuz doğası, modern Batı’nın Doğu karşısında parlamasına, Doğu’yu bu karanlıktan çıkartacak tek yol olarak tarih sahnesine çıkmasına hizmet etmiştir. Bu eleştiriler karşısında Oryantalizm ve Oryantalist resim eski etki ve itibarını yitirerek yavaş yavaş sönümlenmeye başlamıştır.

Eleştirmenler, Oryantalist resimdeki Doğu ve gerçek Doğu arasında belirgin farklılıklar olduğuna dair eleştirilerinde haklıdır. Oryantalist sanatçıların kendi hayal güçleri ve mevcut Doğu tasavvurları üzerinden hareket ettikleri konusunda da… Peki sanatçıları hayal güçlerini kullandıkları ve dönemin anlatılanlarından ilham aldıkları için eleştirebilir miyiz ? Modern üretim araçlarından mahrum, eğitimsiz, güçlü bir entelektüel kapasitesi olmayan ve bugünün iletişim kanallarından yoksun, 19.yy.ın Doğu dünyası, yabancıların elinde başka nasıl betimlenebilirdi? Ve bugün dahi Doğu kendisini istediği biçimiyle tanımlayacak kanallara, özgün ve güçlü bir dile sahip mi? Çoğu Oryantalist eleştirmen, Doğu’nun çarpıtılmış bu yansımalarının bilinçli bir söylemin elinden çıktığına dair hemfikirdir. Ancak Oryantalist resim, gerçekle olan bağlantısının zayıflığı üzerinden yargılanmak yerine kendi kurduğu gerçekliği üzerinden, teknik kusuru veya kusursuzluğu sebebiyle değerlendirilmeyi daha çok hak etmektedir.


Kaynakça

Çoşkun, Zeki. “Oryantalizm Edward Said ve sanat tarihinde değişimler.” Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, C. 3, S. 2, 2019. web  (erişim tarihi: 08.04.2025)

Kaya, Yunus. “Oryantalizm postkolonyalizm ve sanat.” İdil Dergisi, C. 6, S. 30. 2017, ss. 647-665. web (erişim tarihi: 08.04.2025)

“Jean Leon Gerome değişim çağında kültürel etkileşimler”. Pera Müzesi. 25 kasım 2020, web (erişim tarihi: 10.04.2025)

“Sardanapalus’un Ölümü the death of sardanapalus- Delacroix”. Sanata Başla. 30 haziran 2016, web(erişim tarihi: 10.04.2025)

“Exit Of The Turkish School by Honore Daumier”. Artchive. web(erişim tarihi: 10.04.2025)

“Pierre Auguste Renoir hayatı eserleri ve bilinmeyenleri”. Oggusto. 4 aralık 2023, web (erişim tarihi: 10.04.2025)

Kapak Görseli: reprodart

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Tarihi Eser Rotası: Geçmişten Müzeye Serüven

Müzelerde sergilenen her bir eserin yolculuğu o kadar uzun ki... Gelin, sergilenme sürecine kadar rotaya bir göz atalım...

Bir Günde Geçen 5 Roman

Hızlı geçen yirmi dört saatimizi bir de romanlardan okuyup hissedelim. İyi okumalar.

Editor Picks