Mitoloji, insanoğlunun kendisiyle ve doğayla arasındaki bağı kuvvetlendirmek için oluşturduğu bir araç olarak ortaya çıkmıştır. Mitolojinin aktarımı ve anlamlandırılması tarih boyunca edebi bir anlatı içinde olmuştur. Mitler, bireyin ve zihninin bir parçası olarak edebiyatla bir bütün oluşturmaktadır ve bu etkileşim bugüne değin uzanmaktadır.
Mit Kavramına Genel Bir Bakış

Mitos (mythos), Yunanca’da söylenilen ve duyulan söz anlamından devşirilerek anlatı, efsane, öykü anlamlarına gelmektedir. Tarih öncesi insanının doğal fenomenleri, insan davranışlarını ve görülenden ibaret olan dünyayı anlamlandırması yolunda başvurduğu bir kılavuz olarak da temellendirilebilir.
Ölümün ve diğer doğa fenomenlerinin bir bilinmeyen olduğu antik çağlarda insanların korkularına karşın zihinlerinde can bulan düşünceler vardır. Gecenin karanlığında yakılan ateşin başında bu düşünceler dudaklardan dökülerek binlerce yıllık bir serüveni başlatır. Kuşaktan kuşağa aktarılarak günlük hayatın akışını kolaylaştıran bu hikâyeler, insanlığın ortak bilinçdışına (arketip) dayandığından olacak ki nesillerin ortak paydasında yer almakta ve her çeşit kültürde benzer/örtüşen motiflerle (örneğin yılan, toprak ana, gök baba, güneş, ay…) karşımıza çıkmaktadır. Mitolojinin özündeki bu evrensellik ise onu zaman aşımına uğratmadan her devirde geçerli kılmaktadır.
Mitlerin Edebiyat İçerisinde Alımlaması

Edebiyatın ilk örneklerini sunan mitler; sözlü edebiyatın bir türü olarak tarihte başlangıcını yapmıştır. Mitoloji, insanın kendisini ve çevresini ifade etme ihtiyacına hitaben ilerleyen çağlarda da insanların edebiyat içerisinde daima başvurduğu bir kaynak olmuştur. Yaratılış destanlarından tragedyalara, edebiyat dünyasının en önemli yazarlarının eserlerinde yer almasına ve çağdaş düşünce yapısındaki temel taşları atan fikirlerin ardındaki güç olmasına kadar varlığını koruyan mitoloji evreni; mantığın ve rasyonel görüşlerin öneminin ivme kazanarak ilerlediği son yüzyıllarda dahi hâlâ hayatın bir parçası halindedir.
Mitoloji, edebiyatın tamamlayıcı bir elementi olarak varlığını sürdürmektedir. Mitlerin alımlaması ve bir anlama oturtulması konusunda başat bir unsur olan edebî atmosfer, okuyucu ile anlatının bütünleştiği noktadadır. Bu ilişki, zaman içerisinde dönemin şartlarına da uygun olarak değişimlere uğrayarak kendini geliştirmiştir.

Mitlerin tek bir bakış açısıyla yazılması, olayların detaylardan uzak olup yüzeysel bir anlatımla aktarılması, karakterlerin herhangi bir derinliğe sahip olmaması, arka planı okuyucuya sunulmaksızın doğuştan iyi veya kötü kahramanların tanıtılması gibi boşluklar sebebiyle bir miti yeniden anlatmanın birçok yolu ortaya çıkmıştır. Edebiyat tarihi boyunca yazarlar, bu boşlukları kendi hayal güçleriyle sıvayarak doldurmuş ve her seferinde farklı üslup ve perspektiflerle okura taze hikâyeler servis etmiştir.
Günümüzde de mitler, yeni boyutlar kazandırılarak aktarılmakta ve çözümlenmektedir. Mitolojik ögeler, yeniden yazılma süreci sonucunda ve çağın akışına uygun amaçlar doğrultusunda kurguya harmanlanmaktadır. Bu tür kurmaca metinler; gölgede kalmış kadın bir karakterin hayat hikâyesini ortaya çıkaran feminist bir bakış açısıyla, dönemin politik haritasını çizmek amacıyla, evrensel bir sorunu ele alır bir perspektifle, sembolik ve alegorik katmanlar eklenerek, kahramanları psikolojik ve duygusal bir derinlikle karakterize ederek, vb. gibi değişikliklerle yazın dünyasını yeniden şekillendirmektedir.
Modern Edebiyattan Öneriler
James Joyce – Ulysses
“Kaçtığını sanıyorsun ama dönüp geldiğin yer kendi benliğin. Gittiğin en uzak yolun sonu hep eve dönüşün.”
Joyce‘un Odysseia‘nın omurgası üzerine inşa ettiği Ulysses, Homeros‘un yapıtının modern bir parodisi olarak okuyucunun karşısına çıkmıştır. Tragedyalara uygunluk gösteren üç birlik kuralı misali olaylar tek günde yaşanır. Kurgu, kahramanın yolculuğu şemasına paralel olarak bir yolculukla başlar ve sıralı hadiseler gelişir.
Madeline Miller – Galateia: Bir Öykü
“Ey ulu tanrıça, sen benim kalbimin en gizli kuytularını bilirsin. Yalvarırım sana, kurtar beni bu azaptan.”
Pygmalion mitinin yeniden yorumlandığı bu kitapta isimsiz kalan ve eşine hayatını adayan bir kadının, kadın bir yazarın elinden kendi sesini buluşunu okuma şansı elde ediyoruz.
Genevieve Gornichec – Cadının Yüreği
“Mızraklarını kadının içinden geçirip onu üç kez yaktılar ve o da üç kez yeniden doğdu.”
Daha önce birçok mitolojik revizyonla okurlarla buluşan Gornichec, bu kitabında İskandinav mitolojisinde üzerinde durulmayarak sadece Loki‘nin eşi olarak anılan Angrboda‘ya bir ışık tutarak onun acısını, sevincini, hüznünü ve aşkını ele alıyor.
Natalie Haynes – Bin Gemi
“‘Üstünde bir şey yazıyor,’ dedi Hera elmayı elinde evirip çevirirken. ‘Te kalliste.’ (…) ‘Bu elmanın üstüne ‘En güzel olan için’ kelimeleri kazınmış,’ diye açıkladı Hera. ‘Elmanın kime ait olabileceğine dair bir tartışma var.'”
Kadınların hırsı yüzünden başladığı aktarılan Troya Efsanesi, savaşın içindeki kadınlar gözünden birebir aktarılmaktadır. Tarih boyunca savaşan epik erkeklerinin hikâyesinin yanında özgürlüğü için savaşan cesur ama görmezden gelinen kadınların ve onlara dair bir dünyanın kapılarını aralıyor bizlere yazar.
Salman Rushdie – Geceyarısı Çocukları
“Hayatım boyunca yeni ve inanılmayacak biçimde şekil değiştirmiş bir dünyaya yuvarlanmak için bir köşeyi dönmem yetti hep. Bir merdiven çıkıyorsun, bir de bakıyorsun ki orada seni bir yılan bekliyor.”
Geceyarısı Çocukları, Hindistan‘ın tarihi ve toplumsal değişimlerinin arka planında büyülü bir dünyanın gerçeküstü anlatımıyla yazarın adını duyurmuş bir kitaptır.
Toni Morrison – Süleyman’ın Şarkısı
“Yapılmamış her iş, ödenmemiş her fatura, her hastalık, her ölüm Beyaz Adam’ın suçuydu.”
Nobel Ödüllü yazar Toni Morrison; Afro-Amerikalı karakterlerin gözünden, kölelik kaldırılmasına rağmen siyahilerin yaşadıkları ayrımcılığı, kendi toprakları ve benlikleri arasındaki çekmeyi, “beyaz adamlarla” ve kendi içlerindeki hiyerarşik ilişkileri kadim dinlerden ve efsanelerde yola çıkarak masalsı bir anlatımla anlatan bir kurguyla okuyucunun karşısına çıkmaktadır.
Nazlı Eray – Orphee
“Bugünün insanı, önce bedenin kurtulması gerektiğini sanıyor. Bu uğurda ruhun bir süre için ölmesine bile razı oluyor. Ama ruh, bir süre için ölebilir mi?”
Orijinal anlatımda, Orphee’nin ölen sevgilisi Eurydice için yeraltında yolculuğa çıkıp onu kurtarması fakat yeryüzüne çıkarken bir anlık gafletle arkasını dönüp sevgilisine baktığı için onu sonsuza kadar kaybetmesi konu almaktadır. Nazlı Eray, bu miti tersine çevirerek ve birçok fantastik elementle okuyucuya sunarak Eurydice’ın Orphee’yi aradığı bir yolculuk etrafında dönen bir kurguyla karşımıza çıkıyor.
Buket Uzuner – Tabiat Dörtlemesi
“Yaşamak tabiatın ‘efendi’si değil, onun parçası olduğunu hissetmektir, çünkü ona döneceğiz!”
Dört kitaptan oluşan seri; şamanlığın temelindeki su, toprak, hava ve ateşten ilham alarak baş karakter Defne Kaman’ın çevresinde, Türk mitolojisinden Kutadgu Bilig‘in şifresine uzanan çeşitli maceraları eko-feminist bir bakış açısıyla okuyucuya sunmaktadır.
Kaynakça:
- “Myth in Literature: Definition, and Using Myths to Explore New Ideas”. web. Scribophile. 19.10.2024
- Chandrakar, Fanish; Diwan, Garima. “The Influence of Mythology on Modern English Literature”. International Journal of Early Childhood Special Education. Vol 10. 2018; 381-387.
- Sivri, Medine; Köylü, Işıl. “Karşılaştırmalı Edebiyat ve Mitoloji İlişkisi”. Humanitas 2. 2013; 185-207.