Modada Androjenlik: Normların Ötesinde Giyinmek

Editör:
Sıla Varol
spot_img

Cinsiyetsiz bir beden ve ruh, tarihte ve felsefede dikkat çeken bir fenomen olarak karşımıza çıkar. Bugünkü cinsiyet algılarımızdan farklı bir perspektif sunan çift ruhlu ve çift bedenli bireyler, birçok ‘ilkel’ kültürde ilgiyle karşılanmış ve kadın ile erkeğin içsel gücüne bir arada sahip olan ayrıcalıklı kişiler olarak görülmüştür. Zamanla iki cinsiyet içine sığdırılamayan bu kişilere karşı toplumun algısı değişmiş, iş bölümü ve hiyerarşi ile cinsiyetler arasında keskin sınırlar belirlenmişse de günümüzde bu durum değişiyor gibi gözükmektedir. Androjen modanın gelişimi, cinsiyetler arası hiyerarşik sınırları kırma ve geçmişte sahip olunan içsel özgünlüğü kazanmada bu değişikliğe önemli bir katkı sunmaktadır.

‘Androjen’ Nedir?

Kanadalı modacı Rad Hourani’nin unisex haute couture kıyafet tasarımları. Kaynak: Ka Magazine

Antik Yunanca’da erkek ‘andr’ ve kadın ‘gyne’ kelimelerin birleşimiyle oluşturulan androjen kelimesi, modern Batı dillerinde erkeğe benzeyen, çift cinsiyetli anlamlarında kullanılmıştır. Bugün ise daha çok iki cinsiyetten birine ait olmayan, sınıflandırılamayan kişi, durum ve nesneler için androjen kelimesi kullanılabilmektedir. Moda sektöründe ise cinsiyet atfedilememiş bir modayı tanımlamak için cross dressing, unisex giyim, genderless fashion veya androjen moda gibi çok farklı isimler kullanılmıştır. Bu kullanımlar hemen hemen aynı anlama gelseler de moda dünyasında ortak bir kullanım söz konusu değildir.

Modada androjenlik sadece kadın veya sadece erkekler için üretilmeyen, cinsiyeti belirtilmemiş kıyafet, aksesuar, renk, model, koleksiyon, işleme vb. unsurları içerir. Çoğunlukla kıyafetlerin geleneksel kodlarıyla oynanır; kadınlara atfedilen parçaları erkekler, eril bir imajı barındıran parçaları kadınlar kullanabilir. Güzellik, zarafet, karizmatiklik, güç gibi değerlerin yerini özgürlük, bireysellik ve konfor alır. Bu açıdan androjen modanın bugünü, cinsel özgürlükler ve bireyselleşmeyi içeren Batı kültürünün etkisi altındadır. Ayrıca, bu kültüre paralel bir gelişim göstermektedir. Ancak androjen giyim kesinlikle yeni bir moda değildir ve kökleri Batı’nın ötesini işaret etmektedir.

Tarihten Androjen Örnekler

Antik Yunan’dan unisex bir kıyafet olan peplo. Kaynak: Wikimedia.org, World history enclyopedia

Antik Yunan ve Roma’da kıyafetler kadın ve erkekler için neredeyse ortaktır. Kıyafetler, peplo adı verilen dikiş veya iğneyle tutturulan kolsuz bir iç kıyafeti ve peplonun üzerine giyilen uzun ve keten chimation adı verilen kıyafetten oluşmaktadır. Roma’da da Yunan şehirlerinde olduğu gibi uzun ve kolsuz tunikler unisex olarak kullanılmıştır. Aslında Roma’da giyime dair farklılıklar mevcuttu, ancak bu ayrımlar cinsiyetler arasında değil, sınıflar arasında oluşturulmuştu. Örneğin, Toga adı verilen, omuza atılarak kullanılan yün örtüler, insanlar arasında bir hiyerarşiyi işaret etmekte ve köleler tarafından giyilememekteydi.

Japon geleneksel kıyafeti kimono. Kaynak: Tienda Tokio

Başka coğrafyalarda da unisex kıyafetler mevuttur. Ortadoğu ve Hindistan’da kullanılan şalvar ve çarıklar, Uzakdoğu’da Kimono ve Yukata adı verilen vücuda sarılı ve geniş kollu kıyafetler, Orta ve Güney Amerika’da pançolar, Pakistan ve Hindistan’da Kurta adı verilen diz hizasında biten kıyafetler, androjen giyimin bugüne kadar ulaşmayı başarmış geleneksel örnekleridir.

Androjen Modanın Tekrar Canlanışı

Kot pantolonlar ilk çıktıklarında yalnızca işçiler tarafından kullanılıyordu. Kaynak: Sihirli Fasulyeler

Androjen eğilimlerin kapsamlı değişiklikler yaratma gücüne sahip olması ve modern olanla ilişkilendirilmesi yaklaşık iki yüz senelik bir tarihe sahiptir. Sanayileşmenin yaygınlaşması ve büyüyen işçi sınıfıyla Avrupa aristokrasisinin benimsediği renkler terk edildi. Siyah ve gri gibi, o döneme kadar alt sınıfların kullandığı renklerin moda dünyasında etkili olmaya başladı. Bu dönemde üst sınıf soylu kadın ve erkeklerde var olan makyaj yapma, geniş kıyafet veya etekler, uzun ceketler, dantel vb. süslemeler terk edilerek frapan görünümün yerini sadelik ve işlevsellik aldı. Özellikle erkekler için koyu renkli kıyafetler gelenekselleşti. Kadınların pantolon giyebilmesi ise artan eğitimleri ve toplumsal yaşama katılımlarıyla mümkün oldu.

Her iki cinsiyet için de kullanılabilen ilk modern kıyafetlerden olan kot pantolonların ortaya çıkışı bu dönemde işçi sınıf erkekler tarafından başlatıldı. Zamanla kot pantolonun sınıfsal kimliği ortadan kalkarak herkes tarafından kullanılır hale geldi. Özetle, bugün kadın ve erkeklere atfedilen ve evrensel gibi algılanan kıyafet kodlarının temeli, yalnızca bu iki yüz yıllık dönemi içermektedir ve kültürel etkileşimler aracılığıyla tek bir kıtadan tüm dünyaya yayılmıştır.

Modada kalıpların yıkılması ise 60’lı yılların gençlik hareketleri ve cinsel özgürlük talepleriyle paralel ilerledi. Renkler tekrardan ortaya çıktı ve çok kültürlü Hippi modası sayesinde geleneksel androjen kıyafetler yeniden hatırlandı. Ardından müzik ve film sektöründe androjen sanatçı ve oyuncuların ortaya çıkışı, özellikle gençler arasında modada cinsiyet sınırlarının kaldırılması için daha cesur girişimleri başlatmıştır. Bu eğilimi fark eden moda sektöründe, çok sayıda marka ve modacı androjen kıyafetler tasarladı. Başlangıçta artan talep karşısında harekete geçen moda sektörü ve daha sonraları androjen giyim, öne çıkmak isteyen birçok yeni modacının uğrak noktası oldu. Androjen moda, klasik moda kalıplarıyla kendini ifade edemeyen farklı kimlikler ve alt kültürler için duygularını, kişiliklerini ve cinsel kimliklerini yansıtmada yeni bir yol açtı.

Moda ve Sanatta Androjen Temsiller

Coco Chanel (sol), Katherina Hepburn (orta) ve Marlene Dietrich (sağ) androjen görünümler içinde. Kaynak: Stylefrizz

1900’lerden itibaren Avrupa başkentleri ve ABD’de ardından 70’li yıllarda Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerde androjen tasarımlar ve tasarımcılar ortaya çıkmıştır. Coco Chanel ve Yves Saint Laurent gibi ünlü isimlerin unisex pantolon takım tasarımları ardından Jean Paul Gaultier, Kansai Yamamoto gibi tasarımcılar, Uzak Doğu’nun geleneksel androjen kıyafetlerini modern androjen tasarımlara dönüştürmüşlerdir.

David Bowie, Elton John gibi şarkıcıların renkli ve ışıltılı sahne kostümleri tasarımcıları daha marjinal ve iddialı tasarımlar yapmaya teşvik ederek, muhafazakar görüşlere karşı özellikle genç bireyleri cesaretlendirdi. Bu dönemde öne çıkan diğer androjen görünümler ise drag queenler tarafından gerçekleştirilmiştir. İlk olarak 1800’lü yıllarda tiyatro ve şovlarda ortaya çıkan drag queenler, toplumsal cinsiyet rollerini dönüştürerek moda ve popüler kültüre ilham verdiler.

David Bowie’nin hareketli sahne stili. Kaynak: Pinterest, Vogue, Sabah

Androjen moda 2000’li yıllardan itibaren kapsamını genişletti ve böylece kalıcılığını kanıtladı. Özellikle 90’lardan sonra erkek modasına yönelik tasarımlar, ataerkil toplumda var olan erkeklik, güç, maskülenlik, sertlik gibi kültürel kodları yıkmayı amaçladı. Aynı zamanda, androjen ve feminen tasarımların sadece eşcinsel ve trans bireylere yönelik olduğu algısını da kırmayı hedefledi. Böylece hem erkek modasına yönelik talep arttı hem de erkek modasına yönelik çalışan tasarımcılar kendilerine daha geniş bir alan bulabildi. 2000’li yıllarda hızlı modaya yönelik üretim yapan markaların da unisex tasarımlara yer vermesi, geniş halk kitlelerinin unisex modayla tanışmasını sağladı.

Bu dönemde Haute Couture tasarım yapan modacılar, sahne kostümleriyle şarkıcılar, film ve günlük stilleriyle oyuncular tarafından sürdürüldü. El çantaları, çiçek desenleri, ipek kumaşlar ve şallar erkek aksesuarları arasına girdi. Topuklu ayakkabıların büyük numaraları üretilmeye başlandı. Aynı şekilde blazer ceketler ve yelekler, yakalı spor tişörtler, kamuflaj gibi erkeklere özgü desenler kadınların dolabına girdi. Rugan ayakkabılar ve postallar kadınlar tarafından tercih edilmeye başlandı. Bugün Telfar, No Sesso gibi markalar ve Rad Hourani gibi androjen modaya yoğunlaşarak üretim yapan tasarımcıların yanı sıra Balenciaga, Gucci ve Prada gibi büyük markalardan da androjen tasarımlar çıkmaktadır.

Türkiye’de Androjen Moda

Zeki Müren’ in Androjen stili. Kaynak: Messy nessy chic, Sabah

Androjen moda her coğrafyada aynı devrimci etkiyi göstermedi. Yerel pazarların sınırları ve moda sektörünün Avrupa ve ABD’deki hakimiyeti, Türkiye gibi muhafazakar kültürlerde androjen modanın algılanışını etkiledi. Burada androjen moda, cinsiyetsizleştirme veya feminenleşme olarak görülüp, toplumsal normları alt üst edeceği endişesi yarattı. Örneğin androjen moda ve maskülenlik çoğu zaman karıştırılıyor ve “kadınların erkeksi giyinmesi”, “kadınlar için üretilmiş erkek kıyafetleri” olarak tanımlanıyor. Bu durumun sebebi, giyinme ve süslenme gibi uğraşların kadınlara atfedilmesinden ya da halihazırda moda konusunda erkeklerden daha bilgili olan kadınların, androjen modayla tanışıklığının daha fazla olmasından kaynaklı olabilir. Avrupa’da da olduğu gibi kadınların iş hayatına ve toplumsal yaşama daha fazla katılımının da maskülen veya androjen tasarımları benimsemelerinde kolaylaştırmış olabilir. Diğer taraftan erkekliğin değerli ve ulaşılması gereken bir ideal olmasına karşın kadınlığın ikinci karakteri, erkeklerin kadınlara özgü ögeleri üstünde taşımasını engellemiş ve erkekliği değersizleştirişi bir tutum olarak görülmesine yol açmış olabilir.

Türkiye’de androjen giyim, büyük oranda belirli gruplara, özellikle eşcinsel ve trans bireylere özgü bir stil olarak görülüyor. Bu durum, yaygınlaşmasını zorlaştırıyor. Ancak sınırlı da olsa belli başlı unisex parçalar benimsenmiş ve hızlı modaya yönelik üretim yapan yerel ve yabancı bazı markalar, androjen tasarımlara yer vermiştir. Kısıtlı da olsa Zeki Müren ve Seyfi Dursunoğlu gibi isimler sayesinde cross dressing ile tanışılmıştır.

Androjen modaya dair çekinceler ve yanlış anlaşılmalar varlıklarını sürdürüyor olsa da tüm bu gelişmelere bakarak androjen modanın kalıcılığını kanıtladığı ve evrensel hale geldiğini söyleyebiliriz. Artık androjen modaya dair tartışırken, geçici bir heves ve yozlaşma belirtisi olup olmadığından ziyade, çoğunlukla Haute Couture ve lüks moda olarak karşımıza çıkmasından dolayı, androjen modanın herkes için ulaşılabilir ve işlevsel olup olmayacağını sorgulamalıyız.


Kaynakça

Kapak Görseli: Randolph Street Market

“Androjin”. Etimoloji Türkçe, (t.b.).Web. 30 Haziran 2025.

“Androjen Giyim Tarzı Nedir?”. Giyim ve Moda, (t.b.). Web. 01.07.2025.

“Androjen nedir?”. Tekstil Sayfası, 2020. Web. 01.07.2025.

“Kimono ve Yukata nedir?”. Yolculuk Tutkusu,(t.b.). Web. 30.06.2025.

Markovic, Nikola. “Androgynous Fashion in 2024”. Offbinary. 2024, Web. 30 Haziran 2025.

“Smoking Hot: The Woman’s Tuxedo”. BBC, 2024, Web. 30 Haziran 2025.

Tatar, Barış. “Modada Cinsiyetsizlik Kavramının Etkileri”. Yüksek lisans eser metni. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, 2019.

Zorlu, Yasemin. “Bir Stil İkonu Olarak Zeki Müren”. Wannart, 2019, Web. 30 Haziran 2025.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.