80’li yıllarda mafya eşi olduğunuzu hayal edin. Sizce nasıl görünürdünüz? Zihninizde daha rahat canlanması için “Mob Wife” akımına yakından bakalım. “Mob Wife” akımı (Mob Wife Aesthetic), 1980’ler ve 1990’lardaki mafya eşlerinin (özellikle İtalyan-Amerikan mafya filmleri ve dizilerindeki karakterlerin) abartılı, lüks ve özgüvenli stilinden ilham alır. Özellikle 2023’ün sonunda Instagram ve TikTok’ta popüler hale gelen Mob Wife akımı ise sadece bir sosyal medya akımı değil aynı zamanda bir moda ve yaşam tarzı trendidir. Bu göz alıcı estetiği daha yakından anlayabilmek için önce akımın öne çıkan stil kodlarına bakalım.
Mob Wife Akımı Özellikleri

Mob Wife akımı, gösteriş ve abartıyı özgüvenin anahtarı olarak sunuyor. Gösterişli kürkler, leopar desenleri, deri kıyafetler, saten kumaşlar akımın olmazsa olmazlarından. Aynı zamanda altın takılar, büyük küpeler, kalın kolyeler, yüksek topuklu ayakkabılar ve büyük güneş gözlükleri Mob Wife kadınlarının ayırt edici aksesuarlarından. Dikkat çekmekten asla korkmayan Mob Wife kadınları, koyu ve belirgin makyaj yapmayı tercih ederler. Abartılı tırnaklar ve kuaförden çıkmış gibi fönlü ve kabarık saçlar da onların vazgeçilmezleri.
Aslında bu tarz, yalnızca dış görünüşe değil, aynı zamanda bir tavır ve yaşam biçimine de işaret eder. Kendine güvenen, güçlü, “ben ne istersem o olur” havasına sahip Mob Wife kadını varlığını güçlü bir şekilde hissettirir. O, lüksü sever. Lüks restoranlar, pahalı çantalar ve etkileyici bir duruş. Her adımında kontrolün kendisinde olduğunu hissettirir, sessiz kalmaz, geri planda durmaz; her zaman sahnededir.
“Clean Girl” Akımına Bir Başkaldırı Mı?

Mob Wife akımı, son yıllarda sosyal medyada yaygınlaşan “clean girl” estetiğine bir karşı duruş olarak değerlendirilir. Başka bir deyişle akım birçok yönden, sade ve doğal görünümleri yücelten “clean girl” estetiğine adeta bir başkaldırı niteliği taşır. Clean girl, “uyumlu, düzenli ve sessiz kadın” imajını beslerken; mob wife “görünür, gürültülü ve meydan okuyan” bir kadın figürünü ön plana çıkarır. Bu açıdan akım, kadınların toplumun dayattığı “ideal kadın” tanımlarına isyanını da temsil eder. Onlar için fazlalık, şıklığın değil, gücün sembolüdür.
Clean Girl sadelik için çabalarken, Mob Wife görünürlük için mücadele eder. Bu iki figür taban tabana zıttır. Sonuçta biri kendini sadeleştirirken görünmez olur, diğeri ise görünürlük üzerinden bir güç alanı kurar. Ancak her iki durumda da kadın, toplumun onayladığı bir “ideal” kadın imajına yaklaşmaya çalışır. İki stil de kadınlara dayatılan farklı ama benzer biçimde kısıtlayıcı beklentilerin ürünüdür. Her iki akım da kadın bedenini belli kalıplara sokar ve dış görünüşü üzerinden bir değer biçme pratiğine sokar. Kimi zaman özgürlük gibi görünen bu stiller, aslında kadının kendilik algısını toplumsal bakışa göre şekillendirmesinin yeni yolları olabilir.
Gerçek Bir İsyan Mı? Yoksa Bir İllüzyon mu?

Mob Wife akımı ilk bakışta kadın üzerindeki önyargılara bir başkaldırı olarak görülebilir. Abartılı ve cesur kıyafetler, belirgin makyaj, gösterişli aksesuarlar, kadınların kendilerini yüksek sesli ifade ediş biçimi olarak kabul görebilir. Kadınlar özgüvenli bir şekilde gücü sahipleniyor gibiler. Ancak yakından bakıldığında “güçlü” kadın imajının altında kadınlar yine bir kalıba sıkıştırılmaya çalışılıyor. Mob Wife tarzı, kadına “sözde” bir güç alanı sunarken, onu yine estetik ve tüketim kalıplarıyla tanımlıyor.
Burada da kadın tüketim kültürünün bir nesnesi hali gelmiş durumda. Kadının değeri, yine dış görünüşü ve satın aldığı markalarla ölçülür. Kadın özgür değildir. Aksine güçlü görünmek zorunda kalan kadın baskısına maruz bırakılmıştır. Sosyolog Jean Baudrillard’ın “gösteri toplumu” ve “simülasyon” kavramları ise bu durumu çok iyi açıklar: Tüketilen objeler sadece nesneler değil, aynı zamanda anlamlardır. Mob Wife tarzı da bu anlamda gerçek bir özgürlük değil, özgürlüğün simülasyonu olabilir. Kadın, güçlü görünmeye çalışırken aslında bir başka normatif yapının içinde yeniden şekillendirilir.
Diğer yandan, bu stilin çoğu zaman sosyal medya üzerinden yayılması da kadın üzerindeki baskıyı açıkça göstermektedir. Kadın, stilini kendi mutluluğu için değil başkalarına sergilemek üzere üretir. Stil, bireyin kendisi için değil, dijital gözlemciler için şekillenir. Bu da kadının kendilik algısını yine dış onaya ve estetik başarıya bağımlı hale getirebilir.

Sonuç olarak Mob Wife akımı, kadınlara geleneksel kadınlık rollerine meydan okuma, görünür olma ve yüksek sesle var olma fırsatı veriyor gibi görünse de arka planda işler hiç de öyle ilerlemiyor. Kadınlar üzerinde kurulmuş gizli denetim biçimlerinden bir başkasını görüyoruz. Kadınlar, bu akım doğrultusunda estetikle güçlü ve özgür görünmeye çalışırken aslında başka bir idealin izinden gitmek zorunda bırakılırlar. Kadın kimliği bir kez daha belirli kalıplar içinde tanımlanır ve kadını kendi bedeninden çok, toplumsal bakışa göre var etmeye çalışır. Yine kadın özgürlüğü ilanının arka planında erkek egemen kapitalist sistemde kadınlar para harcamaya ve sistemi yüceltmeye devam ettirilir.
Kaynakça
- Dökeroğlu, Özlem Tekdemir, and Özcan Tekdemir. “BAUDRİLLARD’IN ‘SİMÜLASYON HİPERGERÇEKÇİLİĞİ’ ÜZERİNDEN, HAKİKAT SONRASI ÇAĞDA DİJİTAL SANATI ANLAMAYA ÇALIŞMAK: BEEPLE ÖRNEĞİ.” Sanat Ve Tasarım Dergisi, May 2024, pp. 475–95. https://doi.org/10.20488/sanattasarim.1602987.
- Ümer, Engin. “Adorno, Debord Ve Baudrillard’da Kültür Ve Sanat.” Sanat Ve Tasarım Dergisi, vol. 0, no. 17, July 2016, p. 171. https://doi.org/10.18603/std.95869.
- Çıldız, Yağmur. “Mob Wife Trendine Dair Her Şey.” OGGUSTO, 15 Jan. 2024, www.oggusto.com/moda/moda-trendleri/mob-wife-trendi.


