Mitolojinin ve Edebiyatın Sevilen Âşıkları: Pyramus ve Thisbe

Bir varmış, bir yokmuş; dut ağacının o yoğun kıpkırmızı taneleri kar kadar beyazmış. Rengi ise tuhaf ve oldukça üzücü bir şekilde değişmiş. Buna neden olan şey, iki gencecik aşığın ölümüymüş.

Pyramus ve Thisbe’nin hikâyesi, mitolojide karşılaştığımız aşk hikâyelerinden sadece bir tanesidir. Birçok şair, edebiyatçı bu hikâyeden esinlenerek zamanında çok güzel eserler ortaya çıkarmıştır. Bunlardan en bilineni ise Shakespeare’in Romeo ve Juliet’idir.

Pyramus ve Thisbe: Ölümlü Bir Aşk

Pyramus en yakışıklı delikanlılardan, Thisbe ise tüm Doğu’nun en güzel genç kadınlarındanmış. İkisi de Kraliçe Semiramis’in şehri olan Babil’de yaşarmış. Evleri birbirine o kadar yakınmış ki sadece bir duvar varmış bu iki aşığın arasında. Evlenmeyi arzulasalar bile aileleri buna izin vermezmiş. Aşk, onlar için âdeta yasakmış.

Thisbe John William Waterhouse 1909

Evlerinin arasındaki duvarda bu iki âşık dışında kimsenin daha önce hiç fark etmediği küçük bir çatlak varmış. Bu çatlak arasında birbirleriyle fısıldaşıp onları ayıran duvara, “Eğer sen olmasaydın öpüşebilir, birbirimize dokunabilirdik. En azından sen bizim konuşmamıza izin veriyorsun. Bu sevgi dolu sözcüklerin âşık kulaklara ulaşması için bir geçit sunuyorsun bize. Hiç de nankör kimseler değiliz.” derlermiş. Böylelikle saatlerce konuşurlar, gece kendini göstermeye başlayınca ise dudaklarının değmesine izin vermeyen duvarı sözde birbirlerini öper gibi öpüp ayrılırlarmış.

Her gün şafak sökerken gelir o çatlak arasından fısıltı içinde konuşur, aşklarını yaşarlarmış. Öyle bir gün gelmiş ki, artık dayanamamaya başlamışlar. Bir gece yarısı evden kaçıp en azından özgürce birlikte olup aşklarını yaşayabilecekleri bir ülkeye gitmeye karar vermişler. Oldukça bilinen uzunca bembeyaz meyvelerle dolu bir dut ağacının altında Ninus’un Mezarlığı’nda buluşmaya karar vermişler. Sanki gün bitmeyecekmiş gibi gelse de en sonunda güneş batıp gece yükselmeye başlamış. Söz verdikleri yere ilk gelen Thisbe olmuş. Gecenin o karanlığında her ne kadar korksa da sevgisinin onu güçlü kılacağına inanarak Pyramus’u beklemeye başlamış. Aniden ayın ışığıyla birlikte bir aslan görmüş Thisbe. Vahşi yaratığın çenesinin kanla kaplı olmasından birini öldürdüğü oldukça açıkmış. Aslan, genç kızın üstüne gelmeye başlasa da Thisbe’nin hâlâ kaçabilecek alanı ve zamanı varmış ancak kaçarken pelerinini düşürmüş. Aslan ise ormanının derinliklerine karışmadan önce pelerini parçalara ayırmış.

Aslandan Kaçan Thisbe Antonio Tempesta 1606

Birkaç dakika sonra gelen Pyramus, kanlar içinde parçalanmış halde olan sevgilisinin pelerinini görünce şaşkına dönmüş. Thisbe’nin öldüğünden o kadar eminmiş ki, başka hiçbir ihtimal düşünemez olmuş.

Aşkını burada tek başına bırakmış ve onu koruyamamıştı. “Benim onu öldüren, benim…” Pelerinden geriye kalan birkaç parçayı alıp öperek dut ağacına taşımış ve “Şimdi… Benim kanımı da içmelisin.” demiş kendi kendine. Kılıcını çekerek hiç düşünmeden kendine saplamış. Öyle bir kan akmış ki, o kan dut ağacındaki tüm meyvelere sıçrayıp hepsini koyu bir kırmızıya boyamış.

Pyramus ve Thisbe Andreas Nesselthaler 1795

Hâlâ aslanın varlığından korkan Thisbe ise sevgilisini yüzüstü bırakmaktan daha çok korkuyormuş. Bembeyaz dutlarla dolu o ağaca doğru yola koyulmuş ancak bir türlü o upuzun kar kadar beyaz meyvelerle dolu dut ağacını bulamamış. Ağaç oradaymış ancak tek bir beyaz meyveden eser yokmuş. Ağaca bakarken bir şeylerin hareket ettiğini gören Thisbe, gittikçe ürpermeye başlamış. Ağaca daha da yakından baktıkça neyin hareket ettiğini fark etmiş: Pyramus. Bu âdeta kan banyosunda yıkanan biricik aşkı Pyramus’muş. Onu kollarının arasına alıp artık soğuk kesilmiş dudaklarından öpmüş ve ona bakması için yalvarmış, “Benim, ben. Biricik aşkın Thisbe.” Onun adını duyar duymaz ağır bir şekilde açmış gözlerini Pyramus ancak ölüm daha ağır basmış.

Pyramus’un elinden düşen kılıcıyla parçalara ayrılmış pelerinini gören Thisbe, her şeyi oracıkta anlamış. “Kendi ellerin ve bana duyduğun aşkmış seni öldüren. Ben de cesur olabilirim. Ben de sevebilirim. Yalnızca ölüm bizi ayırabilecek güce sahip. Şimdi o güce de erişemeyecek.” Hâlâ sevgilisinin kanıyla ıslak olan kılıcı alıp kendi kalbine saplamış. Buna acıyan tanrılar, bu iki aşığın sevgisini ömür boyu hatırlamak için dut ağacının koyu meyvelerinin öylece kalıp karadut olmasına izin vermiş. Tek bir kupada külleri, Thisbe ve Pyramus’u bir arada tutmuş. Böylelikle onları ölüm bile ayıramamış.


Kaynakça

Hamilton, Edith. (1998). Mythology. “Eight Brief Tales of Lovers: Pyramus and Thisbe”, New York: Little, Brown and Company.

Alara Akgün
Alara Akgün
“Bütün yaşam bir hikâyedir ve biz de onun içindeyiz.”

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Jane Eyre Hangi Şarkıları Dinlerdi?

Gelin, hep birlikte Jane'in muhtemelen profilinde herkese açık paylaşmayacağı, yalnızca kendisinin erişebileceği müzik listesine ulaşmaya çalışalım!

Epik Fantastik Türüne Giriş ve Kralkatili Güncesi Evreni

Epik fantastik türüne derinlemesine bir bakış ve Kralkatili Güncesi ekseninde modern mit yaratımının izleri...

Söylenti Sinema Şeridi: Direniş ve Özgürlük Ayı

Hayatın içinden beyaz perdeye taşınan zorluklar, yaşam mücadelesi ve daha nicesinin işlendiği film önerilerimiz.

Yerel ve Evrenselin Birlikteliği: Çağdaş Moda Tasarımlarında Anadolu İzleri

Moda dünyasında sürdürülebilirlik ve özgünlük arayışı giderek daha fazla tasarımcıyı yerel ve kültürel unsurlara bakmaya yönlendiriyor.

Met Gala 2025: Moda Dünyasında Dikkat Çeken Kültürel Tema

Met Gala 2025, kültürel teması ve "Black dandyism" vurgusuyla moda dünyasında kimlik ve stil hakkında güçlü mesajlar verdi.

Ölü Ozanlar Derneği Hangi Albümle Eşleşir?

Sistemin duvarlarını şiirle yıkan bir film ve notalarla öfkesini haykıran bir albüm: Ölü Ozanlar Derneği ve The Wall’u birlikte inceliyoruz.

Terapide Kaybolmak: “Beyaz Psikoloji”den Kültürel Uyum Arayışına

Batı merkezli terapi yaklaşımlarının kolektivist kültürlerde neden uyumsuzluk gösterdiğini "beyaz psikoloji" kavramı üzerinden inceledik.

Orta Çağ Avrupası’nda Moda, Sağlık ve Hijyen

İnsanın kendini eğitmesi, araştırması ve en önemlisi sorgulaması kadar güzel bir şeyin olmadığı dersini veren Orta Çağ Avrupası'ndan bir soru: “Siz hangi çağda yaşıyorsunuz?”

Crash (1996) Film İncelemesi: Bedenin Arzuyla Çarpışması

Cronenberg’in Crash filminde beden, arzu ve makina birleşir; kaza, hem haz hem dönüşüm alanına dönüşür. Film, gerçekliğin simülakra evrildiği bir evren çizer.

Söylenti Aylık Frekans

Mayıs ayını taçlandıracak müzik önerileriyle karşıladığımız Söylenti Frekansı sizlerle!

Editor Picks