Taylor Swift, 2020 yılında yeni albümü folklore‘u yayımlayacağını yalnızca 24 saat öncesinde duyurarak herkesi şaşırtmıştı. Buna rağmen rekor kırmaya devam eden Taylor, duygularımızı karantina döneminin izole ortamında tanımlayan; çocukluk arkadaşları, dedesi, hayali bir aşk üçgeni, yasak ve kaybedilmiş aşk, savunmasız benlik gibi konuları ele alan bir çalışma ortaya koydu. Albümün altıncı parçası olan mirrorball, Taylor’ın kendisini bir “mirrorball” yani; kırık cam parçalarından oluşan parlak bir disko topuna benzeterek kariyerini ve karantina dönemini ele aldığı bir parçadır.
Dans Ettiren Kırık Parçalar

Disko topları, kendisini oluşturan küçük ayna parçaları sayesinde üzerlerine gelen ışığı etrafa yayarak ortamı aydınlatırlar. Şarkının ilk kıtasında Taylor, hayranlarıyla şarkıları aracılığıyla bağ kurduğunu belirtiyor. İnsanlar, topluma uyum sağlamak için hayatlarının farklı alanlarında kendilerinin farklı versiyonlarını yaratmak zorunda kalırlar ve hayatımızın herhangi bir deneyiminde veya herhangi bir aşamasında Taylor Swift şarkılarıyla bağ kurulabilir. Bize, şarkılarında kendimizi ve yansıttığımız versiyonlarımızı bulacağımızı ve disko toplarının yaydığı ışığın bizi dans pistine çekme gücünün olduğunu söylüyor. Ayrıca, Taylor, hayranlarının kendisine verdiği destek ve sevginin kendisi için bir ışık olduğunu ima ederek, onların sayesinde parladığını ifade ediyor.
“I want you to know
(Bilmeni isterim ki)
I’m a mirrorball
(Ben bir disko topuyum)
I’ll show you every version of yourself tonight
(Bu gece sana kendinin her versiyonunu göstereceğim)
I’ll get you out on the floor
(Seni piste çıkaracağım)
Shimmering beautiful
(Güzelce parıldayan)”
Bir disko topu, doğası gereği kırılgan bir yapıya sahiptir; bir araya gelmiş ayna parçalarından oluşur. Herhangi bir darbede milyonlarca parçaya ayrılabilen bir kırılganlığı vardır. Ayrıca, topa yöneltilen ışığın aynalar üzerinde kırılmasıyla çevreye milyonlarca ışık yansıtarak ‘güzel parıldayan‘ bir görüntü yaratır. Buna ek olarak, Taylor, kendi hislerinin de kırıldığında milyon parçaya ayrıldığını ima eder. Şarkılarını yazmak için hislerini ve deneyimlerini ilham olarak kullanır ve bu kırıklığını kullanarak bir sanatçı olarak parladığını söyleyerek, kendini bir ayna topuna benzetiyor. Bu şekilde, ilk kıtanın son dizesine birden çok anlam yüklüyor.
“And when I break, it’s in a million pieces
(Ve kırıldığımda, bir milyon parça olur)”
Pes Etmemek

“Hush, when no one is around, my dear
(Sessiz ol, etrafta kimse yokken, canım)
You’ll find me on my tallest tiptoes
(Beni en uzun parmak uçlarımda bulacaksın)
Spinning in my highest heels, love
(En yüksek topuklarımda dönerken, aşkım)
Shining just for you
(Sadece senin için parlarken)”
Taylor, şarkının nakaratının ilk yarısında, karşısındaki için ne kadar çabaladığına değiniyor. Karşısındaki onun için eğilmiyorsa bile, onun karşısındakine ulaşmak için en yüksek şekilde gayret edeceğini ima ederek; ne olursa olsun, daima müziğiyle hayranlarının yanında olmaya çalışacağını söylemeye çalışıyor.
“Hush, I know they said the end is near
(Sessiz ol, sonun yakın olduğunu söylediklerini biliyorum)
But I’m still on my tallest tiptoes
(Ama ben yine de en uzun parmak uçlarımdayım)
Spinning in my highest heels, love
(En yüksek topuklarımda dönüyorum, aşkım)
Shining just for you
(Sadece senin için parlıyorum)”
Sosyal medya ön planda olmak üzere, dünya çapında Taylor Swift hakkında çıkan birçok haber ve eleştiri yazısı bulunur. Eğlence sektöründe, bir kadının kariyerinin bir adamın kariyerine kıyasla daha hızlı bittiği söylenir. Taylor, bu konudaki düşüncelerini kendi belgeseli Miss Americana‘da şöyle dile getiriyor: ”Eğlence sektöründeki kadınların 35 yaşına geldiğinde fil mezarlığına atıldığı bir toplumda var oluyoruz. Bu muhtemelen bir sanatçı olarak bu tür bir başarıya ulaşmak için son fırsatlarımdan biri. Bu yüzden… 30 yaşına gelirken toplumun hala başarılı olmama tolere ederken ben gerçekten çok çalışmak istiyorum.” Bu nedenle, kariyerinin sonunun yakın olma olasılığı olsa da, Taylor yine de kariyeri ve dinleyicileri için çalışıp parlamak istiyor.
Her Yere Uyabilen Kırık Parçalar

“I want you to know
(Bilmeni isterim ki)
I’m a mirrorball
(Ben bir disko topuyum)
I can change everything about me to fit in
(Uyum sağlamak için kendimle ilgili her şeyi değiştirebilirim)”
Taylor, yaşı ilerledikçe daha az ilgi çekeceğini düşünüyor ve o zamana gelene kadar çalışmak istiyor. İkinci kıtanın ilk yarısında Taylor, üzerindeki ilginin azalma olasılığına meydan okuyor ve gündemde kalmak ve başarısını sürdürmek için kendini ve tarzını yenileyerek, mevcut başarısını sürdürme çabalarını anlatıyor. Kendine özgü bir şekilde, farklı albüm eraları ve albümlerin farklı müzik türleriyle ilgi odağında kalmak ve eğlence sektöründe sürekli ilerleyen ve gelişen bir şekilde uyum sağlama çabalarına değiniyor.
Taylor, ikinci kıtanın ikinci yarısında medya ve bazı diğer ünlülerle yaşadığı dramalardan bahsediyor. Tüm dramatik olaylara ve eleştirilere rağmen, yanında olan hayranlarının dış toplumdan farklı olduğuna değiniyor. Gerçek kimliğini ve benliğini saklayarak, hem iyi bir imaj sergileyen ancak içinde kötülük barındıran toplumla hem de bir maske arkasında anonim olabilen medyanın, Taylor’ın kendi kırık parçalarını şarkılarında kullanarak parlatmasından kendisinin acı çektiği için maskelilerin sevinç, parlattığı için sinir içinde sarhoş olmalarından bahsediyor.
“You are not like the regulars
(Sen her zamankiler gibi değilsin)
The masquerade revelers
(Maskeli balo düşkünleri)
Drunk as they watch my shattered edges glisten
(Parçalanmış köşelerimin parıldayışını izlerken sarhoş olan)”
Her Şeye Rağmen Devam Etmek

“And they called off the circus, burned the disco down
(Ve sirki iptal ettiler, diskoyu yaktılar)
When they sent home the horses and the rodeo clowns
(Atları ve rodeo palyaçolarını eve yolladıklarında)
I’m still on that tightrope
(Ben hala o gerili ip üzerindeyim)
I’m still trying everything to get you laughing at me
(Ben hala bana gülmeni sağlamak için her şeyi deniyorum)”
Albümde karantina döneminde yazılan mirrorball şarkısında Taylor, bu karanlık döneme de atıfta bulunuyor. Şarkının köprü kısmında, dış dünyayı sirk ve disko gibi eğlenceli ve gülünç gören Taylor, her yerin kapatılıp herkesin eve gönderildiği ve dünyanın karantinaya alındığı duruma değiniyor. Ancak herkes dağılmış ve gitmişken, Taylor hala kendini sirkte görüyor ve işine devam etmeye çalışıyor. Bu konuda Taylor, folklore: the long pond studio sessions belgeselinde şunları söylüyor: ”Bu şarkıyı tüm şovlarımın iptal edildiğini öğrendikten hemen sonra yazdım ve bu sanki ‘hala o gerili ipin üzerindeyim, hala bana gülmeni sağlamak için her şeyi deniyorum,’ gibi bir şey. Sanki fark ettim ki, hala burada tüm bu müziği yazıyorum, hala deniyorum ve arkama yaslanıp bir şey yapmamak için bahanem olduğunu biliyorum ama yapamıyorum ve bunun nedenini bilmiyorum.”
“And I’m still a believer, but I don’t know why
(Ve hala inançlıyım, ama neden bilmiyorum)
I’ve never been a natural, all I do is try, try, try
(Ben asla doğal olmadım, tüm yaptığım denemek, denemek, denemek)
I’m still on that trapeze
(Ben hala o trapezdeyim)
I’m still trying everything to keep you looking at me
(Ben hala bana bakmanı sağlamak için her şeyi deniyorum)”
Karantinaya alınan dünyada bazı insanların işleri durmuşken ve parıldayan başarısının her an söneceğini düşünürken Taylor, yine de inancını kaybetmiyor. Dünya karantinaya girdiğinde insanlar işlerine ara veriyordu. Çalışmamak için bahanesi olmasına rağmen karantinadaki insanlar gibi doğal olmak yerine durum ne olursa olsun işini devam ettirmeyi deniyor. Ayrıca, Taylor doğal olmak yerine her şeyi detaylıca hesaplayan biri olarak biliniyor. Yeni çıkacak albümlerini daima çok önceden ipuçlarıyla gösteriyor. Buna ek olarak, düşündüğü gibi kendisine olan ilgi ve desteğin azalacağını kabullenmiyor. Bunun yerine, durmadan denemeye devam ediyor ve sevenleriyle arasındaki bağı güçlü tutmak için var gücüyle çalışıyor.
Taylor’ın Ağzından

Taylor, folklore: the long pond studio sessions belgeselinde mirrorball şarkısından bahsederken, mirrorball gibi enstrümantal bir parça yazarken aklında sahne seti gördüğünden bahsetti. ”Yalnız bir disko topu, parıldayan ışıklar, neon tabelalar, barda bira içen insanlar, dans pistinde başıboş dolaşan birkaç kişi, biraz hüzünlü, mehtaplı, daha önce hiç gitmediğiniz bir kasabada yalnızlığı deneyimlemek. Ve ben sadece şunu düşünüyordum: ‘Tamam, dans pistinin ortasında ayna toplarımız var çünkü ışığı yansıtıyorlar, milyonlarca kez kırılıyorlar ve onları bu kadar parlak yapan da bu, toplumda da böyle insanlar var, orada asılı oluyorlar ve her kırıldıklarında bizi eğlendiriyorlar. Ve üzerlerine ışık tuttuğunuzda, bu ışıl ışıl ve fantastik bir şey ama çoğu zaman, spot ışığı üzerinde olmadığında hala ordalar, baş tacı gibiler, ama kimse onları izlemiyor.”’
Disko toplarının popüler olduğu dönem geçeli çok oldu. Hala etrafa ışık saçmak için kullanılsalar da, onlara hayran kalanların sayısı çok az. Taylor, kendini bu yüzden de bir disko topuna benzetiyor. Çünkü kendi başarılı dönemi de gün gelecek ve geçecek ama hayranları onu dinleyip ona ışık tuttukça parlamaya devam edecek.
Kaynakça
Taylor Swift mirrorball lyrics. Genius. Web. 18.07.2024


