Minyatürlerinden Dolayı Yasaklanan Eser: Zenanname

Editör:
Canan Avent
spot_img

Enderunlu Fazıl’ın Yasaklanan Eseri: Zenanname

Enderunlu Fazıl, 18. yüzyılda yaşamış önemli bir Osmanlı şairidir. Babası Ali Tahir, Akka’yı geri almak için isyana katıldığı sırada Şam Valisi tarafından idam edilmiştir. Bu olayın ardından Fazıl saraya alınmış ve Enderun Mektebi’nde eğitim almıştır. Ancak, saray hayatı sıkıntılı geçmiştir. Daha sonra Fazıl, Rodos’a sürgün edilmiştir. Sürgünde bulunduğu sırada gözlerini kaybettiği ve sebebinin Reisülküttâb Ebubekir Ratib Efendi’nin idamı olduğu söylenmektedir. Bu durumun etkisiyle Fazıl İstanbul’a geri dönmüş ve sonraki on yılını yatakta geçirmiştir. Fazıl, eserin başlangıcında kadınlara ilgisi olmadığını ünlü bir beyitinde dile getirmiştir. Ancak yine de sevgilisinin isteği üzerine kadınları ele alan Zenanname adlı eserini yazmıştır. Fazıl’ın ölümünden birkaç yıl önce gözlerinin açıldığı da söylenmektedir.

Zenanname, 18. yüzyıldan kalma 1101 beyitlik resimli bir mesnevidir ve otuz üç ülkenin kadınlarını, fiziksel özellikleri ve sosyal hayatlarıyla ele almaktadır. Eserde bulunan kırk dört minyatürde, doğum sahneleri, kadınlar hamamı, kır eğlenceleri gibi konular tasvir edilmektedir. Enderunlu Fazıl, eserde Osmanlı Devleti’nin etkisi altındaki topraklarda bulunan kadınların gelenek, davranış, giyim kuşamları ve sosyal hayattaki rollerini anlatmaktadır. Ayrıca, kadınları milliyetlerine göre ayırmış ve cinsel yaşamlarını da ele almıştır.

Zenanname, bazı kesimleri rahatsız ettiği için müstehcen minyatürler içerdiği gerekçesiyle şikayet edilmiştir. Bu nedenle, Osmanlı tarihinde toplatılıp yakılan ilk kitap olmuştur. Ancak bu olay, Zenanname’nin değerini ve etkisini azaltmamıştır. Tam tersine, eser, yasaklanmasının ardından daha da popüler hale gelmiştir. Zenanname’nin yasaklanması, dönemin sansür politikalarını ve toplumdaki cinsiyet ayrımcılığı sorunlarını da yansıtmaktadır. Eserde bahsi geçen kadınlar milletlerine göre ayrılmıştır ve sırasıyla şöyledir: Doğu Hindistan, Acem, Bağdat, Mısır ve Kahire, Sudan, Habeş, Yemen, Fas, Cezayir ve Tunus, Hicaz, Şam, Halep, Anadolu, Akdeniz, İspanya, İstanbul, İslam ülkelerindeki Avrupalı, Rum, Ermeni, Yahudi, Çingene, Rumeli, Arnavut, Boşnak, Tatar, Gürcü, Çerkez, bazı Hıristiyan ülkeler, Leh, Avusturya, Rus, Avrupalı, İngiliz, Hollanda ve Amerika kadınları.

Enderunlu Fazıl’a göre: Acem kadınları, badem şekilli, sarhoş gibi görünen gözleri ve kıvrımlı vücutları ile çekicidir. Hoş edalı, hoş hareketli, hoş seslidirler. Nazlıdırlar. Bağdat kadınları ise parlak yanaklara sahiptirler ve esmer tenlilerdir ancak tat ve keyiften yoksundurlar ve insan oldukları bile belirsizdir. İspanyol kadınları, seçkin ve ince uzun boyludurlar. Ermeni kadınları artık iyi tavırlarını kaybetmişlerdir, ancak hala zarif yürüyüşleri vardır. İngiliz kadınları ise hoş yüzlü, zarif ve süs eşyalarına ilgi duyarlar. Hepsi temiz huyludur. Anadolu kadınları, iç yakıcı olmayan güzellikleri ve kalpleri delmeyen aksanları ile tanınır. İstanbul kadınları ise peçe yapımındaki uzmanlıklarına ve erkeklere karşı davranışlarına göre dört kategoriye ayrılır.

Birinci bölük perdelidir, evde oturan kadınlardan oluşur. Bu kadınlar mahşerde bile görünmezler. Namusludurlar.

İkinci bölük, perdeli ve namuslu gözüken aşiftelerden oluşur. Çeşit çeşit süslü elbiseler giyerler. Arkalarında bir iki cariye yürür, çarşıyı dükkân dükkân dolaşır, naz içerisinde yürürler. Sevdikleri hangi dükkândaysa, naz ve şive ile oraya giderler.

Üçüncü bölük, çarşılarda dolaşan, aşifte ve iş üzerindeki kadınlardır. Gözleri sürmeli, yüzleri yumuşak, hoş sözlü ve süzgün gözlüdürler. Hele bir bölükleri vardır ki, içlerinde en beterleri onlardır, sanki mahşer gününün şirretidirler. Kaşlarına rastık çekerler. Suratsızdırlar, hamama gittiklerinde kızlıklarını sanki yeniden bulacaklarmış gibi çeşit çeşit ilaç taşırlar.

Dördüncü bölük ise, birbirlerine aşık olan kadınlardan oluşur.

New England olarak bilinen Amerika’dan bir kadının görseli.

Parkta dinlenen kadınlar.

16. yüzyılın sonlarında, farklı sınıflardan insanların kaynaşması ve bir arada eğlenmesi oldukça popülerdi. Bu sosyal birliktelik genellikle doğanın içinde, kırsal alanlarda gerçekleştirilen pikniklerde ve keyifli sohbetlerde görsel bir şekilde tasvir edilirdi. Bu minyatürler, bizlere farklı sınıflardan insanların günlük yaşamda bir araya gelebildiği ve birlikte keyifli vakit geçirebildiğini sunmaktadır. Bu yüzden Zenanname adlı eserde yer alan kadın minyatürleri, sadece bireysel olarak tasvir edilmelerinin ötesinde bir araya geldikleri ortamları da yansıtır. Bu minyatürler kadınların sosyal hayatta yer alış biçimlerini ve farklı sınıflardan kadınların kaynaşma şekillerine işaret eder. Ayrıca, minyatürlerde kadınların kıyafetleri, takıları ve saç stilleri gibi detaylara da dikkat çekilir.

Zenanname, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerindeki sosyal ve kültürel hayatı yansıtmaktadır. Bu nedenle eser, hem edebi açıdan hem de tarihi bir belge olarak değer taşımaktadır. Sonuç olarak, Enderunlu Fazıl’ın Zenannamesi, Osmanlı edebiyatının önemli eserleri arasında yer almakta ve kadınların güzelliği ya da çirkinliği, giyim kuşamı, hal ve hareketleri, duyguları ve hayatları hakkında bize fikir vermektedir.

Ancak, bu fikirlerin birçoğu modern toplumda kabul edilebilir değildir ve insan haklarına aykırıdır. Bu fikirler, kadınların erkekler tarafından ayrımcılığa maruz kalmalarına, haklarının ihlal edilmesine ve onur kırıcı muamelelere maruz kalmalarına yol açabilir. Günümüzde de bazı erkek kesimlerin hala bu tür fikirleri benimseyebildiğini ve destekleyebildiğini görüyoruz. Gelişen bir toplum olmak için toplumda eşitlik, adalet ve insan hakları ilkelerine dayalı bir yaklaşıma ihtiyaç vardır.

Bunlara ek olarak, Enderunlu Fazıl’ın Zenannamesi gibi eserlerin günümüzde okunması ve tartışılması, toplumun modernleşmesi açısından önemli bir adım olabilir. Bu tür eserlerde yer alan onur kırıcı, kadınları küçük düşürücü ve ayrımcı düşüncelerin günümüzde hala bazı kesimlerde mevcut olması, toplumumuzun ilerleyişi açısından engelleyici bir etken olduğundan, Zenanname gibi eserlerin okunarak, tartışılarak ve eleştirilerek günümüz toplumuna ibret verici bir örnek olabilir.

Kaynakça:

bilimdili.com/dusunce/zenanname-osmanli-minyaturlerinde-ecnebi-avrat-tasvirleri/

oggito.com/icerikler/enderunlu-fazil-in-yasaklanan-kitabi-zenanname/9507

blogs.bl.uk/asian-and-african/2016/11/the-ottoman-turkish-zenanname-book-of-women.html

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Sevilme İhtiyacının Gölgesinde: Onay Kompleksi ve Sosyal Kimlik

Kendi ışığınla var olmak, sevilmeden de sevebilmek ve onaysız yaşam, özgürlüğün ve içsel huzurun sessiz zaferidir.

Amy Winehouse – Rehab ve Psikoloji Çerçevesinde İncelenmesi

Kendini inkârın sesi: Amy Winehouse'un Rehab'ı bir kadının içsel direnişini ve kırılganlığını anlatan dürüst bir itiraf.

Çamurda Doğan Saflık: Nilüfer Çiçeği ve 5 Eser İncelemesi

Nilüfer çiçeğinin Doğu’dan Batı’ya uzanan anlamsal yolculuğu ve bu yolculuğun sanat üzerindeki büyüleyici izleri.

Hailey Bieber Stil İncelemesi: Çabasız Şıklığın Öncüsü

Hailey Bieber, minimalist ama iddialı stiliyle sade şıklığı bir güç ifadesine dönüştürüyor.

Bakü Seferi ve Kafkas İslam Ordusu

Osmanlı ordusunun Kafkasya’daki son seferi, Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu’nun Bakü’yü kurtararak Azerbaycan’ın bağımsızlık yolunu açtığı zaferdir.

“The Beach At Sainte Adresse” Tablosunu Anımsatan Şarkılar

Monet'nin The Beach At Sainte-Adresse isimli eserini anımsatan şarkılara birlikte göz atalım!

Dijital Dünyada Görünmez Yönlendiriciler: Algoritmalar Nasıl Çalışıyor?

Algoritmalar nasıl çalışır? Arama, öneri ve yapay zeka sistemlerini örneklerle öğrenin; etik ilkeler ve pratik ipuçlarıyla dijital rehberiniz.

İstanbul Mimarisi: Cercle d’Orient

Beyoğlu'nun kalbi olan Cercle d'Orient ya da Büyük Kulüp, ilginç tarihi ve mimarisiyle bize çok şey anlatıyor.

Love or Duty Tablosunun Hikâyesi – Aşk Uğruna Kutsal Yemini Bozmak

Aşk ve inanç arasında sıkışmış bir rahibenin hikâyesini, Gabriele Castagnola’nın tartışmalı eseri Love or Duty üzerinden keşfeden dramatik bir sanat incelemesi.

Madeleine de Proust Nedir?

Hepimiz kimi zaman kendi kendimize veya çevremizin etkisiyle geçmişe bir yolculuk yapabiliyoruz. Yüzyıl öncesinde yazılmış bir kitap da tam olarak bu konuyu ele alıyor ve sonrasında bambaşka kapılar açılıyor. İşte Proust ve ünlü madleni.

Editor Picks