Milli Mücadele’de Bir Yazar: Yakup Kadri Karaosmanoğlu

spot_img

 

Yakup Kadri Tanzimat Dönemi’nden itibaren Türk toplumunun yaşadığı değişimi bizlere en güzel şekilde anlatan yazarlarımızdandır. 1889’da Mısır’ın Kahire ilinde doğmuştur. İlköğrenimini Türkiye’de Manisa’da bitirmişti ve edebiyata olan ilgisi burada başladı. Daha sonra İzmir İdadisi’nde Şahabbetin Süleyman ile tanıştı ve edebiyat aşkı lisede daha da körüklendi. Fakat bu dönemde babası vefat edince eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı ve Mısır’a geri döndü. Burada Fransızca öğrendi, bunun etkisiyle de Flaubert, Maupassant, Alphonse gibi büyük yazarlara ilgi duymaya ve onların kitaplarını okumaya başladı.

Edebi Hayatı

“Türk” isimli dergide Maupassant’tan yaptığı öykü çevirilerinden oluşan ilk çeviri kitabını yayınladı.1908’de İstanbul’a döndü. Şahabettin Süleyman aracılığı ile Fecr-i Ati topluluğuna katıldı, topluluğun kurucu üyeleri arasında yer almıştı. Resimli Kitap Dergisi’nde “Nirvana” adlı ilk oyunu yayımlandı. Fecr-i Ati topluluğundan sonra Servet-i Fünun’da da edebi hayatına devam etti. Balkan Savaşı ve 1. Dünya Savaşı’nda yaşananlar Yakup Kadri’nin edebi anlayışının yeniden şekillendirmesine sebep olmuştur. “Sanat şahsi ve muhteremdir.” düşüncesine sahip olan Yakup Kadri artık “Sanat toplum içindir.” diye düşüyor, eserlerine bu şekilde yön veriyordu. Kurtuluş Savaşı’nda Batı Cephesini dolaşmıştır. Bu durum onun milli duygularının daha da güçlenmesine neden olmuştur. Ayrıca bu dönemlerde Mustafa Kemal Atatürk ile yakınlaşmış ve arkadaş olmuştur.

Bazı Romanları ve Romanların Konuları

Başarılı romanları ile ününe ün katan Karaosmanoğlu:

-Kiralık Konak eserinde, 1 Dünya Savaşı öncesini

-Yaban’da Kurtuluş Savaşı yıllarını

-Hüküm Gecesi, 2. Meşrutiyet Dönemi yıllarını

-Sodom ve Gomore’de, Mütareke yıllarını

-Bir Sürgün’de, 2. Abdülhamid Dönemi’ni

-Ankara’da, Cumhuriyet’in ilk on yılını

-Panoroma’da ise, 1923-1952 yıllarını konu alan romanlarıdır.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu çok iyi bir gözlemcidir ve bunu eserlerine ustalıkla yansıtmıştır. Karakterlerinin ruh ve fiziksel özelliklerini başarıyla yansıtan Yakup Kadri, realizm akımının etkisiyle eserler vermiştir. Romanlarında toplumun sıkıntılarına ve sorunlarına da yer vermiştir. Türk toplumunun değişimini eserlerinde görmenin mümkün olduğunu söylemiştik, aynı zamanda bu durum Yakup Kadri Karaosmanoğlu içinde geçerlidir. İlk eserleri ve son eserleri arasındaki edebi anlayışı arasındaki değişim çok net ve dikkat çekicidir. İlk basılan romanı Kiralık Konak’ta “toplum için sanat” anlayışını benimsedikten sonraki ilk yazdığı eseridir.

“Nur Baba”, Yakup Kadri’nin ilk romanıdır. Önce gazetede yayımlanmıştır, daha sonra 1922 yılında kitap olarak basılmıştır. Fakat kitap sekiz, dokuz yıl kadar önce yazılmıştır.

Edebiyatımıza kattığı bir yenilik ise “tezli roman düşüncesi”ni getirmesidir. Her zaman kendine özgü bir üslubu vardır, fikir bakımından oldukça güçlü ve karakter tahlilleri son derece başarılı şekilde yapılmış olan eserlerini aşk hikayeleri ile süslemiştir.

Son Yılları

Kadro Dergisi’nin ve Anadolu Ajansı’nın kurucularındandır. Sadece yazar değil, aynı zamanda şair, diplomat ve gazatecidir. Son yıllarını Anadolu Ajansı’nın yönetim kurulu başkanlığını yaparak geçirmiştir. 1912 yılında tüberküloza yakalanan Yakup Kadri Karaosmanoğlu, tedavisine ancak 1926 yılında gidebildi. Tedavisi İsviçre’de yapılmıştır. 13 Aralık 1974 yılında, 85 yaşında iken, Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde hayata gözlerini yumdu. Cenazesi, Yahya Efendi Mezarlığı’na defnedildi.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Editor Picks