Tarihte, göz önünde olanların yanında bilinmeyen kahramanlarımız vardır. Bazılarının isimleri söylendiğinde bizlere bir şeyler çağrıştırsa da o kişiler hakkında tam olarak bilgiye sahip değiliz. Savaşlarda genellikle sonuca odaklanılsa da aslında bir o kadar da savaşın olumlu veya olumsuz gidişatını değiştiren o isimsiz kahramanlardır. Kahramanlıkları hakkındaki ayrıntılı bilgi sahibi olmayı bırakın birkaçı hariç çoğunun hikayeleri bilinmemektedir. Bu isimlerden biri de Kara Fatma‘dır. Bu yazıda Kara Fatma’yı biraz daha yakından tanıyacaksınız.
Kara Fatma, 19. yüzyıldan itibaren vatanı için savaş meydanlarında mücadele eden, cesur, gözü pek, yiğit kadınların ortak bir ismi olmuştur. Kadınlar, Kırım Savaşından başlayarak savaşlarda yer almaya başlamış ve ortak bir isimle yani Kara Fatma ismiyle anılmışlardır. Bu ortak isimler anılmaları ileride onlar hakkında bilgi karmaşasıda yaratacaktır. Türk uluslaşmasının en önemli dönüm noktası olan Milli Mücadele Döneminde Kara Fatma, en önemli kadın kahramanı olmanın yanında Türk kadınını sembolize etmiştir. Milli Mücadele yıllarında kadınlar hem cephe de hem de cephe gerisinde güçlü bir direniş göstermişlerdir. En az bir erkek kadar mücadelesini gerçekleştirmiş, zor şartlarda kalmış, cephede erkeklerle omuz omuza savaşmış ama asla mücadelelerinden vazgeçmemiştir. Konu eğer vatan, toprak, bayrak ve namus ise akan sular durur. Cephe gerisindeki Türk kadınları, mitingler düzenleyerek, cemiyetler kurarak, yardım toplayarak, basında yazılar yazarak savaşa önemli katkılarda bulunmuşlardır. Bunların hepsi ideal bir Türk kadınını oluşmasında önemli etkileri olmuştur. Kara Fatma hakkında belgeler yok denecek kadar azdır. Kara Fatma’nın çetesi milis güçlerden oluşuyordu. Kara Fatma hakkında bilgilerin karışıklığının nedeni birçok kadın kahramanında Kara Fatma olarak anılmasıdır.
Fatma Seher Nam-ı diğer Kara Fatma. 1888’de Erzurum’da Yusuf Ağa’nın kızı olarak dünyaya gelmiştir. Bu Türk kadını Milli Mücadele yıllarında adını altın harflerle yazdıracak ve “Kara Fatma” lakabını Mustafa Kemal ile Sivas’taki karşılaşmasından sonra bizzat kendisinden alacaktı. Kara Fatma İzmir, İznik, Bursa, Sakarya, Sapanca, Adapazarı, Düzce, Hendek, Afyon Cephelerinde bizzat savaşmıştı. Askerliği yaşamının en onurlu görevi olarak gördüğünden yaşamı boyunca askeri üniformasını ve İstiklal Savaşındaki kahramanlık ve yararlılık nedeniyle kendisine verilen İstiklal Madalyasını ölene kadar göğsünden çıkarmadı. Boyu 1.45 olan kahraman, vatanını savunmak için her şeyini geride bırakıp cepheye koştu. Yapmış olduğu evlilikle beraber savaş alanlarındaki kan ve barut kokusu onun hayatında kalıcı bir yer elde etti. Balkan Harbinde Edirne Cephesi’nde olan eşinin yanına gitti. Eşinin kim olduğu hakkında çeşitli bilgiler vardır fakat kesin olarak bilinmemektedir. Cephelerde bazen yemek, bazen de hasta bakardı. Eşinin tayini Edirne’den Sarıkamış Cephesine çıktığında bu durum Kara Fatma için yeni bir dönem olmuştur. Çünkü Sarıkamış’ta eşi şehit edilmişti. Yaşadığı bu acı Kara Fatma’yı daha da güçlendirmiştir. İki çocuğunu da yanına alıp cepheden cepheye koşmaya başlar. Onun için vatandan ve onun istikbalinden önemli hiçbir şey yoktur.
Kendisi gibi yürekli, cesur kadınları etrafında toplamaya başlar ve böylece Kara Fatma artık bir çete reisi olur. Bu kurduğu küçük çeteyle birlikte kendi köyünü ve bulunduğu noktalardaki yerleri korumaya başlarlar. Kara Fatma kadınların, çocukların ve en önemlisi küçük kız çocuklarının zarar görmesini istemez bu yüzden özellikle de kadınların ve küçük kız çocuklarının zarar gördüğü yerlerde Kara Fatma’nın varlığından sıkça bahsedildiği görünür. Savaş sırasında kocasından sonra iki oğlunu da şehit verir. Ailesinden, yakınlarından toplam yirmi üç kişiyi kaybeder. Ölenlerin ardından ağıt yakmak yerine savaşmayı tercih eden bir yürektir onunkisi. Kara Fatma göstermiş olduğu kahramanlıkların yanı sıra acıyla da bir sınav verir. Fakat bu acılar onun bu yoldaki kararlılığını asla zedelemez. “Bu vatan, bu vatanın her yerindeki bütün çiçekler benim kızım, yavrum, odum, ocağımdır.” der. Mahallesindeki çocukların annelerinin onları dövmesine asla izin vermez ve şöyle der; ” Siz kimin çocuklarını dövüyorsunuz, biz onlar için can verdik, kan döktük. Onlar bu vatanın bizim çocuklarımız” der.
Kendisine inanan kişilerden bir müfreze oluşturur. Ancak disiplinli bir askeri birliğin başarılara imza atabileceğinin farkında olduğu için düşmana karşı nerede ve nasıl yararlı olabileceğini sormak ve görev istemek için Mustafa Kemal Paşa’ya ulaşmaya karar verir. Ayağında çarığıyla birlikte İstanbul’dan Sivas’a yürüyerek ulaşır. Mustafa Kemal Paşa bu sırada Sivas Kongresi hazırlığı içerisindedir. Oraya vardıklarında öğle yemeği arasındadırlar ve Paşaya ulaşıp derdini anlatır. Kara Fatma lakabını Mustafa Kemal ile karşılaştıktan sonra alır. Mustafa Kemal ona “Savaştan ateşten korkmaz mısın?” diye sorduğunda cevabı; ” muharebe bana düğün gelir.” der. Mustafa Kemal bunun üzerine küçük bir kağıda ona görevini yazar ve verir ve ardından “keşke bütün kadınlarımız senin gibi gözü kara olsa Kara Fatma” der ve o günden sonra herkes ona Kara Fatma der. Yani bu lakabı kara kaşı, kara gözünden değil, gözü karalığından dolayı almıştır. Aksine Kara Fatma kızıl saçlı, renkli gözlü birisidir. Muharebelerde kadın olduğu belli olmasın diye saçını hep kısa kesmiştir. Kara Fatma beyaz atıyla başarılardan başarılara koşmuştur. Başarılarından dolayı Üsteğmen rütbesi ve İstiklal Madalyası verilir. Kumanda ettiği kırk üç kadın ve yedi yüz erkekten oluşan birliğiyle Birinci-İkinci İnönü Muharebesi, Sakarya Meydan Muharebesiyle, Dumlupınar Meydan Muharebesi’nde savaşan Kara Fatma, büyük taarruzun ilk günlerinde General Trikopis’in birliğine esir düşer fakat kaçmayı başarır. Bursa’nın Yunan işgalinden kurtuluşunda rol alır. Kara Fatma akılcı savaş taktiklerini sever. Bir keresinde tamamı kadınlardan oluşan birliğiyle bir saldırı düzenler ve aralarında biri Yunan Subayı olmak üzere yirmi beş esir askerle geri döner. Bir röportaj sırasında “ben kadınken çok iyi dikiş dikerdim” der. Bunun nedeni de ellerinin barut yanığı olmasıdır. Savaşta kadınlar ölmeye doğru koştular. Önlerinde iki seçenek vardı, ya ölüm ya da namustu onlar da ölmeyi seçtiler. Bürokratik işlemlerle harcayacak zamanları olmadığından kahraman kadınların kayıtları yoktur.
Kara Fatma yabancı basınının da dikkatini çeker. 1923 tarihinde The Times gazetesinde röportajı yayımlanır. Savaştan sonra kendisine Üsteğmenlik maaşı bağlanmak istenir fakat o bunu kabul etmez. “Ben para için savaşmadım, vatanım için savaştım.” diyerek maaşı Kızılay’a bağışlar. Savaştan sonra Kara Fatma İstanbul’a yerleşir fakat burada artık yaşam mücadelesi vermeye başlar. Kara Fatma kalabalıkların içinden çıkıp yalnız kalmıştır. Bir süre sonra yoksul ve yardıma muhtaç bir şekilde İstanbul’da Rus Manastır’ında yaşamak zorunda kalır. 1933 tarihinde bir gazetede haber olur. Daha sonra İstanbul Belediye başkanı Lütfi Kırdar ona bir Kasımpaşa’da ona bir vakıf evi tahsis eder. Burada kız kardeşinden yadigâr kalan yeğeni ve altı torunuyla birlikte zorlu bir yaşam mücadelesi verir. Yıllar sonra iki mebus onun bu durumunu fark eder ve maaş bağlanması için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne önerge verir. Hasta ve yaşlı olan Kara Fatma maaşını sadece bir yıl alabilir ve o yılın sonunda yani 2 Temmuz 1955 yılında hayatını kaybeder. İstanbul Kasımpaşa’daki Kulaksız Mezarlığı’na defnedilir. Naaşı askeri bir birlikle top arabasına konularak Tophane’deki ailesinin evinden büyük bir kalabalık eşliğinde defnedilir. Bir süre sonra mezarlığının yeri unutulmuştur fakat İlknur Bektaş’ın çabaları sonunda Kızılay’ın ve Genelkurmay’ın katkılarıyla anıt mezarlığa dönüştürülür. Kara Fatma bir röportajında; “Bu memleketin şarkı da garbı da benim için bir. Tüm Türkiye benim vatanım, benim toprağım. Bütün çocuklar, benim çocuklarım. Biz, çocuklar için ölmedik mi?” der. Bu söz Kara Fatma’nın isteği üzerine mezarında yazmaktadır.
Kadın kahramanlar hakkındaki araştırmalar yok denecek kadar azdır. Bu konuda çalışma yapan isimlerden birisi “Milli Mücadele’de Bir Üsteğmen Kara Fatma” adlı çalışmasıyla tarihçi-yazar İlknur Bektaş‘tır.
KAYNAKÇA
- İçli, Tülin, “Atatürk ve Türk Kadını”, Dergipark, Cilt 9, Sayı 25, Syf. 25-27, 1992.
- Torun Çelik, Esma, “Milli Mücadele’de İzmit’te Türk Jaenne Darc, Fatma Seher Hanım”, Uluslararası Gazi Süleyman Paşa ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu-III.
- “Kara Fatma-Kahraman Türk Kadını-Fatma Seher Erden”, Türk Dünyasında Kadın Belgeseli, 16 Mayıs 2021 tarihinde www.trtavaz.com adresinden erişildi. (16 Kasım 2016)
- Görseller, 02-10-2018 tarihinde yayınlanan “7 Maddede Kara Fatma’nın Hayatı ve Milli Mücadele’ye Katkıları” başlık altında ele alınan https://www.beyaztarih.com/ adresinden 16 Mayıs 2021 tarihinde alınmıştır.