Tarihte daha önce Miken uygarlığı duyulmasa da uygarlığın diğer adı olan Aka uygarlığını çoğu kişi duymuştur. Peki, bu Miken uygarlığının özelliği neydi? Neleri meşhurdu, yaygındı? Neler yaptılar? Bu soruların yanıtlarını yazı içerisinde alacağız.
Anadolu’dan Mykenai Kentine

MÖ 2000 yıllarında Anadolu’dan Yunanistan’a göç etmiş olan Akalar, Miken Uygarlığını yerli neolitik çiftçiler üzerinde feodal-askerî bir egemenlik olarak kurmuşlardır ve çok geçmeden Anadolu, Yakın Doğu ve Batı Akdeniz ile sıkı ilişkilerin temellerini atmışlardır. Ayrıca, Erken Miken – Orta Miken – Geç Miken olmak üzere üç dönem şeklindeki Hellas kültürü, bu uygarlığa aittir. Buna ek olarak, Akaların alfabeleri, MÖ 1400’lü yıllarda geliştirilen Doğrusal B Hece Yazısı veya Miken Yunancası olarak bilinmektedir.
Bu kadim uygarlık; Mora Yarımadası‘nın doğusunda bulunan, bir tepe yerleşkesi ve şehir devleti olan Mykenai‘den türemiş ve burası hızlıca zenginleşerek güçlü bir yönetim merkezi olmuştur. Miken kültürü en net ve geniş biçimde Mykenai şehrinde görülmektedir. Bu şehirde, uygarlığın en belirgin ve göz kamaştırıcı özelliklerini taşıyan A ve B mezar halkaları çıkmıştır.
Miken saraylarına değinmeden geçemeyeceğiz. Sarayları Yunan tapınakları prototipi denilen Megaron etrafında gelişmiştir. Miken Akropolisi ise büyük ölçekli surlar ile çevrelenmiş ve korunmuştur. En önemli eserleri Miken ve Tirins Şatoları‘dır.
Mikenlerde Denizcilik ve Ticaret

Teselya, Trakya ve Çanakkale Boğazı sayesinde Batı Anadolu’da ilerlemiş olan Mikenler, en parlak dönemlerini MÖ 1400-1100 yılları arasında yaşamışlardır. Bu dönemlerin başlarındayken Girit Adası‘ndaki Minos Uygarlığını yıkmışlardır. Daha sonrasında Doğu Akdeniz’deki tüm Minos ticaretini kontrol altına almayı başarmışlardır.
Arkeolojik bulgu ve metinlerde, Miken Çağı’nda, Yunanistan’ın savaşçı bir aristokrasi ile yönetildiğini ve uzmanlaşmış iş gücüne sahip geniş ticari ilişkiler sürdüren bürokratik bölgelerden oluştuğunu gösteren kanıtlar bulunmuştur.
Minos Uygarlığını yıktıktan sonra özellikle deniz ticaretine odaklanmışlar ve Akdeniz’de hâkim bir konuma gelmeye başlamışlardır. Kıbrıs, Mısır ve Anadolu ile ticareti ilerletmişlerdir. Ticaret mallarına, parfüm yağları, zeytinyağı, şarap, baharat, seramik, boya, altın ve bakır gibi örnekleri sıralayabilmekteyiz.
Truva Savaşı

Tarihteki ilk boğaz sorunu olarak kayıtlara geçen Truva Savaşı’nın ise Miken Uygarlığının saltanat yıllarında yapıldığına inanılmaktadır. Bu savaşın asıl sebebi, boğazları geçerek Karadeniz’deki maden yataklarına ve oradaki ticarete egemen olmak isteyen Mikenler ile onlara izin vermeyen Troyalılardır.
Destansı ozan Homeros‘un İlyada eserinde de bu konu temel alınmıştır. Azra Erhat, İlyada çevirisindeki ön sözünde şöyle söyler:
Mykene Kralı Agamemnon 1200 yıllarında bütün Yunanistan ve adaların en güçlü kralı olsa gerekti. İlyada’da “Erlerin Başbuğu”, “Orduların güdücüsü” diye anılan Agamemnon kralların kralıdır. Ona bu üstün gücü altın değneği ile birlikte Zeus vermiştir, diye inanır Homeros. Krallık Zeus’un bir armağanıdır, tanrıların en büyüğü de buyruklarını doğrudan doğruya krala ulaştırır. Zeus’un alışverişi hep Agamemnon veya Priamos’ladır; oysa Agamemnon’un buyruğundaki küçük krallara yol göstermek, haber ulaştırmak, Zeus’un buyruğundaki öbür tanrılara düşer (57).
Kaynakça