Karakter odaklı oyunculuğun aranan ismi Mia Goth, son yıllarda kariyerinin en başarılı dönemini yaşamakta. Modellikten oyunculuğa, oyunculuktan ise yardımcı yazarlığa doğru ilerleyen yolculuğunda onu diğerlerinden ayıran şey belki güzellik algılarını yıkan görünüşü, belki de oynadığı aykırı karakterler idi.
Mia Gypsy Mello da Silva Goth… Brezilyalı bir anne ve Kanadalı bir babaya sahip olan ünlü aktris 1993 yılında İngiltere’de dünyaya geldi. Erken yaşta çocuk sahibi olan annesi, ona daha iyi bir hayat sunabilmek için Goth ile birlikte Brezilya’ya taşındı. Burada belli bir süre yaşayan aktris seneler boyunca onlarca kez taşınmak zorunda kaldı. Bir yere bağlı kalmaması ileride oyunculuğuna büyük etkiler bırakacaktı.

Büyükannesinin Brezilyalı ünlü aktris Maria Gladys olması Goth’a küçük yaşlarda ilham kaynağı olmuş, dünyaya daha büyük bir çerçeveden bakmasını sağlamıştır. Ne var ki sektöre attığı ilk adım, bir moda fotoğrafçısı tarafından keşfedilmesi ile gerçekleşmiştir. Sıra dışı görüntüsü onu yaşıtlarından ayırmış, henüz ergenlik çağındayken modellik yapmıştır.
Oyunculuk Serüveni Başlasın
Modelliğe başladıktan birkaç yıl sonra asıl tutkusu olan oyunculuğa yönelmek için film seçmelerine katılmaya karar vermiştir. İçinde yer aldığı ilk yapımın Lars von Trier’in Nymphomaniac Vol II filmi olması oyuncunun yıldızının daha ilk günlerden beri parlıyor olduğunun bir kanıtıdır. Henüz 20 yaşındayken bu yapımda P. rolünü üstlenmesiyle kariyerinin hangi yönde ilerleyeceğini belirlemiştir. İlk rolünde zor bir yönetmenin yine zor bir filminde rol alsa da, daha önce modellik yapması kamera karşısında rahat hissetmesini sağlamıştır.

2015 senesinde, Everest filmindeki Meg ve The Survivalist filmindeki Milja rolleri sayesinde ünlü isimlerle birlikte çalışmış ve oyunculuk yolunda ciddi bir adım atmıştır. Rolü için haftalarca duş almamış ve hatta günlerce dışarıda uyumuştur. Yan rollerde oynaması ona ileriki başrolleri için gelişme imkanı sağlamıştır.
Adım Adım İkonluğa

2017 senesine gelindiğinde ise şu an korku kraliçesi olarak adlandırılmasına neden olan tekinsiz filmlerin dünyasına ilk adımını atmıştır: Önce A Cure for Wellness, daha sonra da Marrowbone. Donuk bakışları ve aykırı oyunculuğu sayesinde korku-gerilim sektörünün vazgeçilmezi olacağını kanıtlamıştır.
Bu filmlerden yalnızca bir sene sonra hayatında bir başka dönüm noktasını yaşayacak olan Goth, Luca Guadagnino tarafından yeniden çekilen Suspiria filminde yer almasıyla birlikte sektörde iyice tanınmış ve ünlü yönetmenlerin radarına girmiştir. Rolüyle bütünleşebilmek için kendini dans eğitimlerine adaması oyunculuk yolunda kararlı olduğunun bir kanıtıdır.
Robert Pattinson’ın sırtladığı High Life filmindeki yardımcı rolüyle de adeta bir başrol ciddiyetinde oynayarak yeteneğini herkese göstermiştir.

Sonraki senelerde ise kendi tarzından biraz uzaklaşıp sırasıyla Emma ve Mayday filmlerinde yer almıştır. Marrowbone’da başrolü paylaştığı Anna Taylor-Joy ile Emma filminde tekrardan bir araya gelmişlerdir.
Daha İyisi Neden Olmasın
Hayatı ve kariyerinin en büyük kırılma noktası ise 2022 yılında çekilen ve daha sonra üçleme olacağı duyurulan X ve Pearl filmlerindeki başrolü sayesinde gerçekleşmiştir. 70lerin Amerika’sında geçen X filminde hem ünlü olmayı hedefleyen genç ve asi Maxine karakterini hem de film çekimi için gittikleri çiftliğin sahibi yaşlı ve dengesiz Pearl karakterini canlandırmıştır. Goth’un üst düzey oyunculuğunu ve karakter çözümlemesini gören yönetmen Ti West, Pearl filmini beraber yazmayı teklif etmiş ve ünlü oyuncunun hayatının tamamen değişmesini sağlamıştır.

“Pearl bendim, ben Pearl’düm.”
Goth, hayatının dönüm noktası olarak kabul ettiği Pearl’ü bilinç akışı tekniği ile, senaryo formatından uzaklaşarak yazmıştır. Yazım esnasında Pearl karakterini içselleştirerek onu dünyaya daha iyi anlatmayı amaçlamıştır. Karakter ile öylesine bütünleşmiştir ki masa başında sergilediği eşsiz monoloğu ve kapanış sahnesindeki ürkütücü mimikleri ile seyircilerden takdiri almıştır. Bu performans esnasında kendi sınırlarını zorlamış, neler başarabileceğini gördükten sonra da büyük bir öz güven kazanmıştır. Bu öz güven sayesinde pek çok festival tarafından en iyi kadın oyuncu ödülüne layık görülmüştür. Üçlemenin son filmi olan ve genç Maxine karakterinin ünlü olma yolculuğunu anlatan MaXXXine’in yakında vizyona girmesi bekleniyor.
Pearl’deki üstün performansı sonrası Goth’un yeni bir projede yer alması çok da uzun sürmedi. 2023 yılında vizyona giren Infinity Pool’da başrolü Alexander Skarsgård ile paylaşan Goth, korku türünün yalnızca canavarlar ve doğaüstü varlıklar ile kısıtlı olmadığını, insan doğasının ne kadar ürkütücü olacağını kanıtlar nitelikte bir karaktere can vermiştir.
İyi Oyunculuk Titiz Seçimlerin Eseridir
“Tüm karakterler benim, biraz azı biraz fazlasıyla.”
Kendisi çoğunlukla korku-gerilim türünde boy gösterse de bunun bilinçli bir seçim olmadığının, özellikle bu türe yönelmediğinin altını çizmekte. Genellikle yönetmen odaklı çalışmayı tercih eden Goth, beğendiği yönetmenlerin filmlerinde çok daha rahat hissettiğini ve daha iyi bir oyunculuk çıkardığını belirtiyor. Hatta çoğu zaman filmin metnini hiç önemsemiyor, yalnızca oynayacağı karaktere odaklanıp onu daha iyi tanımaya çalışıyor.

Tüm bu filmlerin yanı sıra Future Unlimited’ın Haunted Love isimli müzik klibinde yer almış, Magpie ve Staggering Girl kısa filmlerinde de oynamıştır. Çok yönlü olmayı ilke haline getiren oyuncu aynı zamanda The House isimli stop-motion animasyon filminde Mabel karakterini seslendirmiştir. Şu an halen modellik yapmakta ve Nymphomaniac setinde tanıştığı oyuncu Shia LaBeouf ve bir yaşındaki bebeği ile birlikte yaşamaktadır.
Onu sinema sektörünün bir ikonu haline getiren şey, canlandırdığı karakterlerin pek çok ortak yöne sahip olmasıydı. Karanlık, savunmasız, sınırları zorlayan, anlaşılması zor…Tüm bu karakterler Goth’un oyunculuğu sayesinde kendilerini anlatmayı, kusurlarına rağmen kabul edilmeyi bekliyor.