“Tekinsizim size göre,
İbret için yakılması gereken”
14 Mart 1941 İzmir doğumlu şair üniversitede felsefe okumuştur. İlk şiir kitabı ”Gezgin’dir. Genelde halk şiiri tarzında yazardı ve bolca benzetmelere yer verirdi. Madımak Oteli yakıldığında 2 Temmuz 1993 yılında ağır yara aldı ve komaya girdi. Ancak sadece iki gün dayanabildi. 5 Temmuz 1993’te hayata veda etti.
Metin Altıok, Behçet Aysan ve Uğur Kaynar’ın aralarında geçen son diyalog ise şu şekildedir: 3 şair olacakların farkındadır aralarından birisi “Olaylar büyür de birimize bir şey olursa ne yaparız?” diye sorar. Elindeki kırık fırça ile, dışarıda bekleyenlerin nefretine, kinine karşı koyamayacağını bildiği halde o kırık fırçayı elinden bırakmayan ve uzaklara dalan şair Metin Altıok, o soruya şöyle cevap verir:
“Kalanlar ölenler için şiir yazar”
Bugün bu yazıyı 2 Temmuz 1993 yılında yobazca katledilen aydınlarımızı daha doğrusu 35 masum insanı bir kez daha anmak ve unutturmamak için yazıyoruz. Çoğu belki hissetmiş gibi ölüm dolu satırlar yazmıştı. Metin Altıok da böyle satırlar yazan isimlerdendi.
1.Ne Zaman Geldim sana
‘‘Bütün gece bir saat tıkır tıkır işledi
Düşündüm bütün gece
Kurulmuş bir saat gibi.
Elimde seçkin bir sözcük demetiyle,
Düşündüm gelip arasam seni.
Bütün gece bir saat tıkır tıkır işledi ”
”Vakti anlamak güçtü, ama kulağımdaydı sesi
Bir saat suyun dibinde,
Kıvrımlar çizen yelkovanı akrebi.
Duydum çaldı gecenin bir yerinde.
Düş müydü, gerçek miydi?
Vakti anlamak güçtü, ama kulağımdaydı sesi.
Geldim mi sana, yoksa gelmedim mi?
Ne zaman kapatsam gözlerimi,
Hep o saat dibinde suyun
Ve ben yanında bir gemi leşi.
Belki hiç yaşamadım senin öznel tarihini.
Geldim mi sana, yoksa gelmedim mi?
Sen sırtına giymedin çiy tanelerini,
Avucuma düşmedi yılın ilk cemresi
Seni hiç görmedim, sana gelmedim,
İkiye ayırmadık biz o tarihi.
Neden durmuyor öyleyse dipteki saat?
Sen sırtına giymedin çiy tanelerini.
Anılardır bir batığın koruyan gövdesini,
Acı verseler bile.
O saat, o çarpık saat duyuracak sesini
Düşümde, gerçeğim de
Sevgiyle kurarak kendi kendini.
Anılardır bir batığın koruyan gövdesini.”
2. Günlerden Öyle Bir Gündü
” Günlerden öyle bir gündü;
Üstüne tarih düştüğüm.
Gözümün önüne geldi birden
Balkıyan güzel yüzün.
Ve yüreğim yandı söndü,
Ter bastı avuçlarımı.
Bir işlek kovan uğultusu
Kapladı kulaklarımı.
Uzandım usulca cigarama;
Yavan ömrüme katık.
Ben o gün öldüm gülüm,
Bir daha ölmem artık.”
3.Neden
” Neden hep boş bir bardağa yüksünmeden , boyun eğer sürahi?”(Neden)
4. Son Deyiş
”Dolaştım yıllardır şurda burda,
Ucuz otellerde kaldım.
İğne iplik taşıdım yanımda,
Bir düzen tutturamadım.
Kadınlar da oldu elbet yaşamımda,
Biri hariç hepsini bağışladım.
Sınadım kendimi karşılıklı acıyla,
Ben hep ölüme ve aşka inandım.
Bir şey var dokunur bana Yüzüme uymayan iğreti adım.”
5.Sis
‘‘Özenle boyadım ipliğini sevginin,
Gidip de bulamamanın incinmiş rengine.
Sisi gümüş bir rüzgarla tepelerden eğirdim,
Dokudum yalnızlığın bu serin kumaşını,
Sesime ayrılıklardan bir gömlek diktim.
Ölümü tastamam ezberledim de geldim,
Dilimde bu buruk türkü tadıyla
Bilmem ki buradan nereye giderim.
Sonunda kendime bir top yangın edindim,
Soluğumla besledim dudağımın ucunda.
Ömrümün külüydü savrulan hep ardımda,
Örterek yavaş yavaş bıraktığım izleri
Yanmış bir günün sürüklenen kanatlarıyla.
Koştum, durmadan koştum o küçük yangınımla,
Adımın çaresiz kıyılarında kendi göğümü bulmaya.”
6. Kavaklar
” Bedenim üşür, yüreğim sızlar.
Ah kavaklar, kavaklar…
Beni hoyrat bir makasla
Eski bir fotoğraftan oydular.
Orda kaldı yanağımın yarısı,
Kendini boşlukla tamamlar.
Omzumda bir kesik el,
Ki durmadan kanar.
Ah kavaklar, kavaklar…
Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar.”
https://www.youtube.com/watch?v=zdngjh5cy5E