Günümüzde Hatay yöresinde -genellikle- düğünlerde çalan Meryem Meryemti şarkısı, aslında yüzyıllar önce Arapça bir ağıt olarak kaleme alınmış. Hatay’da yaşayan insanlardan dinlediğim bu şarkının hikâyesi çok ağır bir acıyı ele alıyor.
Meryem ve Cemil
“Meryem, Meryem’im gözüm Meryem
Kalbim yaralı merhemini istiyor
Ah gözüm Meryem’i istiyor”
Hikâyeye göre Meryem; Hatay‘ın ücra köylerinden birinde yaşayan, uzun siyah ve parlak saçlarıyla ilgi çeken genç ve güzel bir kızdı. Cemil ise aynı bölgede yaşayan fakat vaktinin büyük bir kısmını dağlarda geçiren, kaçakçılık yapan genç bir delikanlıydı. Zaman zaman köyün pazarına gelir, mallarını satar ve ailesinin yanına uğrardı. Yine böyle bir zamanda Meryem’i gören Cemil, ilk görüşüyle Meryem’e aşık olur. Meryem de ona aşık olmuştur fakat bunu söylemek güçtür onun için. Meryem için köye gelmeyi sıklaştıran Cemil, onunla konuşabilmek için her yolu dener.
Ancak Meryem’e âşık olan tek kişi o değildir. Bir yolculuk sırasında bu köyden geçen bir Osmanlı Subayı Meryem’i su taşırken görür ve onu çok beğenir. Sonrasında köye tekrar gelen Subay, Meryem’i sorar ve kim olduğunu öğrenmeye çalışır. Köyün büyükleri de subayı araştırmaya başlarlar ve onun bir Sünni olduğunu öğrenirler. Meryem ise Arap Alevisidir. Bu evlilik uygun değildir onlar için. Zaten Meryem de Cemil’e âşıktır. Ancak bunu bir Osmanlı Subayı’na söyleyebilmek büyük bir cesaret istemektedir o dönem. Bu nedenle subaya Meryem’in nişanlı olduğu yalanını söylerler. Buna çok sinirlenen Subay, bu nişanın iptal edilmesini ister ve tekrar geldiğinde Meryem’i alacağını söyler. Bu süre zarfında Meryem ile evlenmek isteyen Cemil, Meryem’i istemeye gider. Her ikisi de Alevi olduğundan bu evliliğin caiz olduğuna karar veren köyün büyükleri, bu evliliği onaylarlar. Hem de Subay’a, Meryem için nişanlı demişlerdir. Subayın geri geleceğinden korkan köylüler, kısa süre içinde evlilik hazırlıklarını yaparlar ve düğün günü gelir.
Her şey yolunda giderken köyden biri Subay’a Meryem’in evleneceğini haberini verir. Subay, Cemil’in kaçakçılık yaptığını kullanıp onun hakkında yakalama emri çıkartır. Düğün günü köyü basar. Meryem’i düğünden kaçıran subayın peşine düşen Cemil, Meryem’e yaklaşamadan öldürülür. Ardından bu acı dolu ağıt çıkar ortaya.
Ağıtın Sözleri
Meryem, Meryem’im gözüm Meryem
Meryem, Meryem’im gözüm Meryem
Kalbim yaralı merhemini istiyor
Ah gözüm Meryem’i istiyor
Meryem damda saçlarını savurur
Kalbim yaralı Meryem’i istiyor
Ah ruhum Meryem’i istiyor
Ah kalbim yaralı Meryem’i istiyor
Ah gözüm Meryem’i istiyor
Meryem, ızdırabım
Meryem saçlarını toplamış
Osmanlı askeri kaptı Meryem’imi
Ah ruhum Meryem aldılar Meryem’i
Osmanlı askeri kaptı Meryem’imi
Ah gözüm Meryem aldılar Meryem’i
Günümüzde Meryem Meryemti
Günümüzde Antakya çevresi, özellikle Samandağ‘da ikâmet eden insanlar bu şarkının hikâyesine son derece hâkimler. Her evde bu şarkıyı mırıldanan birileri var. 600 yıllık bir geçmişi olsa da şarkıyı yaşatan Hatay, şarkının bıraktığı acıyı da bir miras gibi taşıyor adeta.
Suriye‘de farklı Hatay‘da farklı anlatımları olsa da ağıtın bıraktığı acı her iki kültürde de ortak aslında baktığımızda. Her anlamda zengin bir coğrafyanın yarattığı bu hüznü iliklerime kadar hissettiğim Meryem Meryemti, günümüzde susturulmuş kadınların bir sesi hâline geliyor bir taraftan bana göre. Doğu Akdeniz’in sınırını çizen bu ağıt, günümüzde çoğu kadın için bir ağıttan daha fazlası belki de.
Şarkının başlığına “Susturulmuş Şarkı” dememin sebebi ise, şarkının 80’ler zamanında yasaklanmasıydı aslında. Ancak tek sebebi bu değil elbette. Ağıtın her notasında susturulmuş ve kendi yaşamında söz hakkı olmayan bir kadını görüyorum her dinlediğimde.
Kaynakça
Samandağ TV. “Yasaklanan Şarkı ‘Meryem Meryemti’ Hikâyesi”. Web. Erişim: 13.10.2024