Christopher Nolan‘ın 2000 yapımı Memento (Akıl Defteri), sinema tarihinde önemli yapımlardan biridir. Kısa süreli hafıza kaybı yaşayan Leonard Shelby, karısının katilini bulmak için çıktığı yolculuğu izleyicilere ters zaman akışıyla sunması izleyicide derin bir iz bırakmıştır. Eğer Memento’yu beğendiyseniz bu filmlere göz gezdirebilirsiniz.
Memento ile ilgili yazımı buradan okuyabilirsiniz.
Yazının devamı spoiler içeriyor.
Tenet

Nolan’ın en karmaşık işlerinden olan Tenet (2020), zaman akışını tersine çevirebilme fikri üzerinde kuruludur. Filmin kahramanı küresel bir felaketi önlemek için zamanla ileri değil, geriye doğru ilerlemek zorunda kalıyor.
Film bir CIA ajanının ”Tenet” adlı gizli bir organizasyon tarafından görevlendirilmesiyle başlar. Ajan gelecekte geliştirilen ve nesnelerin zaman akışını tersine çevirmesini sağlayan bir teknolojiyi durdurmak için görevlidir. Bu silah tüm dünyayı yok edebilecek bir silah dönüşebilir. Ajan görevi tamamlamak için Rus silah tüccarı Andrei Sator ile mücadele ederken dünyayı kurtarmaya çalışır. Memento‘daki ters kurgu deneyimi, burada dev bir bilim kurgu-aksiyon evrenine taşınıyor. İzlerken her sahneyi iki kez düşünmek gerekiyor çünkü film, ”şimdi mi oldu? birazdan mı olacak?” sorusunu sürekli izleyiciye sordurtuyor ve heyecanı daima zirvede tutuyor.
Tenet ismi Palindormik bir sözcüktür, tersten okunuşu aynı olan cümle, sayı veya kelimelere verilen addır. Tenet isminin hikayesi 5 harflik Latin palindormlarından biri olan Sator Karesi‘ne dayanmaktadır. Eski Hristiyan kaynakların da yer alır ve gizemi hala çözülememiştir.
Shutter Island

Martin Scorsese‘nin psikolojik gerilim filmi olan Shutter Island (Zindan Adası – 2010), Denis Lehane‘nin, aynı isimli kitabından uyarlanmıştır. Hikaye, 1954’te Boston adalarında geçiyor. Polis ve savaş gazisi Teddy Daniels, ortağı Chuck Aule ile birlikte akıl hastanesinden kaçan Rachel Salondo‘yu aramak için adaya gelir. Teddy aynı zamanda eşinin ölümünden sorumlu tuttuğu Andrew Laeddis‘i de bulmaya çalışır. Filmde Teddy’nin savaş travmalarını, halüsinasyonları ve rüyalarıyla birlikte zihninin giderek karıştığını görürüz. Araştırmalar sırasında kayıp hasta bulunur fakat olaylar Teddy için taşlar yerine tam oturmamıştır, bunun üstüne Teddy’nin şüpheleri onu en sonunda fenerdeki Dr.Cawley ile yüzleştirmeye götürür. Teddy aslında iki yıldır hastanede tedavi gören hasta ve kayıp hastanın kendisi olduğu ortaya çıkar. Gerçek adı Andrew Leaddis‘tir, üç çocuğunu ve eşini vurmuştur fakat suçunu kabul etmediği için kendini kafasında hikaye yaratmıştır, tıpkı Leonard Shelby gibi. Memento‘daki ”gerçek mi, hayal mi?” çatışmasının daha farklı bir atmosferde ele alıyor.
Fight Club

David Fincher‘ın kült flmi Fight Club (Dövüş Külübü – 1999), kapitalizm eleştirisiyle bilinse de aslında kimlik bölünmesi ve bilinçaltının oyunlarına dair çarpıcı bir hikaye anlatıyor. Chuck Palahniuk Fight Club adlı kitabından uyarlanmıştır.
Uykusuzluk sorunu yaşayan sigorta memuru Jack sorunlarıyla başa çıkmak için katıldığı terapi grubunda Tyler Durden ile tanışır. İlerleyen süreçte Tyler’ın aslında anlatıcının bastırılmış kişiliğinin bir yansıması olduğu ortaya çıkar. Tyler, anlatıcının cesaretini, öfkesini ve isyanını somutlaştırır. Birlikte kurdukları ”Dövüş Külübü”, sıradanlığa başkaldırının ve içsel çatışmanın simgesi haline dönüşür ve toplumsal sınırları reddeder üyeler, burada fiziksel dövüşlerle kendilerinin ifade eder ve özgüven kazanırlar. Memento‘nun kimlik ve güvenilmez anlatıcı temasını sevenler için güzel bir tavsiye.
Donnie Darko

Donnie Darko (Karanlık Yolculuk – 2001), 1988 yılında yaşayan genç Donnie adında sorunlu bir gencin halüsinasyonlarla yüzleşmesinin konu alır. Donnie gece insan-tavşan karışımı Frank adında gizemli biri tarafından yönlendirilir ve bu süreçte kasabada gerçekleşen garip olaylara dahil olur. Finalde, zaman ve kaderle ilgili şaşırtıcı bir çözülme gerçekleşir. Jake Gyllenhaal‘ın (Donnie Darko) performansı ve tavşan kostümlü gizemli figür ile birleşince ortaya lezzetli bir deneyim ortaya çıkıyor. Memento‘daki zaman ve gerçeklik karmaşasını sevenler için güzel tavsiye.
Se7en

David Fincher‘ın karanlık başyapıtı Se7en (Yedi – 1995), Brad Pitt ve Morgan Freeman‘ın baş röllü paylaştığı film, yedi ölümcül günaha göre cinayetler işleyen bir seri katili anlatıyor.
Katili çözmek için farklı bakış açılarına sahip olan ikili hem cinayetleri hem de kendi karakterlerinini keşfeder. Somerset (Morgan Freeman), soğukanlı ve sistematik bakarken olaylara, Mils (Brad Pitt), olaylara daha aceleci ve duygusal bakar. Katil John Doe, işlediği cinayetlerde kurbanlarına belirli ipuçları bırakır ve birnevi psikoljik oyun oynar. Film, dedektifleri sürekli bir adım geride bırakacak şekilde ilerler. John Doe, sonunda teslim olur ve iki büyük günah (kıskançlık ve öfke) kalır. Dedektifleri tuzağa çeken Doe, Bir kutuda Mills’in eşi Tracy‘nin kafası bulunur ve kıskançlık günahı ortaya çıkar. Son günah öfke, Mills‘in tepkisiyle tamamlanır. Bu unutulmaz sahne tüm polisiye türünün alt üst eder. Memento‘da olduğu gibi burada da adelet ve suç kavramları izleyicinin zihnini kemiriyor.
Prisoners

Denis Villeneuve‘ün yönettiği Prisoners (Tutsak – 2013), Şükran günü kutlamak için bir araya gelen Dovers ve Birches aileleri her şeyin yolunda gittiği akşam yemeklerini yerler ve ilerleyen saatlerde sarsıcı bir haberle altüst olurlar kızlarının kaybolması sonrasında paniklerler. Saatler geçsede kızlar hala ortada yoktur ve artık kaçırıldıklarını düşünmeye başlarlar ve polise giderler. Polis, soruşturmada yeterince hızlı ilerleyemeyince, çaresiz baba Keller Dover, kendi adeletini kendi sağlamak için suçluyu bulmaya kararlıdır ve olaylar giderek karanlık bir hal alır. Dedektif Loki‘den yardım isteyen adam, kendi suçlu ile masumun birbirine karıştığı şaibeli bir davanın ortasında bulur. Dedektif Loki ise ipuçlarını takip eder ve etik kuraların dışına çıkarak gerçeğe ulaşmaya çalışır. Memento‘da olduğu gibi doğru ile yanlış arasında sürekli gidip geliyor izleyici.
The Prestige

Nolan‘ın sihirbazlık evreninde geçen The Prestige (Prestij – 2006), 19.yüzyılın sonlarında Londra’da yaşayaniki ilizyonist olan Rober Angier ve Alfred Borden‘ın ezeli rekabetini konu alıyor. İki sihirbaz, birbirlerininin sırlarını çalarak alt etmek için ellerinden gelen her şeyi yaparlar ve artık bu psikoljik bir savaşa dönüşmüştür. Borden‘ın geliştirdği etkileyici numarası, Angier‘ı saplantılı hale getirir ve kendi sınırlarını zorlamaya iter. Her ikisi de kendi sınırlarını zorlar ve bu sırlar işi içinden çıkılmaz bir hale sokar. Film izleyiciye şaşırtıcı bir ters köşe ile finale sürükler. Memento‘da olduğu gibi anlatıcıya güvenmek imkansız.
Oldboy

Park Chan-Wook‘un başyapıtı Oldboy (İhtiyar Delikanlı – 2003), intikam sinemasının en sert örneklerinden biri. Hiçbir neden gösterilmeden uzun yıllar boyunca bir odada hapsedilen Oh Dae-Su serbest bırakıldığında sorumlusunu bulmaya ve intikam almaya çalışır. Lee Woo-Jin isimli düşmanın ardındaki sırları keşfetmeye başlar. Filmde, Dae-Su‘nun geçmişteki hataları aile sırları ve Woo-Jin‘in psikolojik oyunları ortaya çıkar. Finalde Woo-Jin, Dae-Su’nun geçmişteki bir olay yüzünden intikam almaktadır ve Dae-Su, sevdiği kadının kendi kızı olduğunu öğrenir. Tıpkı Leonard‘ın dövmeler ve notlarla hafızasını yeniden inşa etmeye çalışması gibi, Oldboy, kanlı intikam yolculuğunu anlatırken arka planda şok edici bir gerçek saklıyor ve izleyiciyi derinden etkiliyor.
Inception

Nolan‘dan çok söz ettik başka bir kült eseri Inception (Başlangıç – 2010), İnsanlarının bilinçaltına girerek fikir çalan veya fikir eken bir grup uzmanı hikayesini merkezine alıyor. Cobb, yasadışı işler yüzünden ailesinden uzak kalmıştır ve geçmişiyle boğuşmaktadır. Usta bir fikir hırsızı olan Dom Cobb, kariyerini geri kazanmak için rakip iş adamının zihnine fikir yerleştirme görevi olan bu imkansız görevi kabul etmek zorunda kalır. Bir fikri bir iş adamının zihnine yerleştirmeye çalışır. Ancak bu riskli görevi başarıyla tamamlarsa geçmişten gelen suçlamalardan kurtulacak ve ailesine dönebilecektir. Cobb ve ekibi rüya içinde rüya katmanları yaratarak adeta zihinsel bir labirent oluşturur. Memento‘daki gerçeklik algısı bu filimde ”rüya mı, gerçek mi?” sorusuna dönüşüyor.
Mulholland Drive

David Lynch‘in en gizemli filmlerinden biri olan Mulholland Drive (Mulholland Çıkmazı 2001), gizem ve sürrealizmin iç içe geçtiği filmde, trafik kazası geçirerek hafızasını kaybeden esrarengiz bir kadınla, Hollywood’da şan şöhret peşinde koşan hevesli oyuncu Betty Elms‘in yollarının kesişmesini konu alıyor. Film, İkilinin Rita‘nın kimliğini ve geçmişini öğrenmeye çalışırken rüya ve gerçeklik arasındaki sınırlar iyice birbirine girer. İzleyiciyi kimlik, arzu ve bilinçaltı arasındaki karmaşık bir yolculuğa çıkarlar. Doğrusal bir hikaye verilmez, olaylar semboller, rüyalar ve gerçeküstü sahnelerle iç içe geçer. Memento‘yu sevdiyseniz göz gezdirebilirsiniz.
Memento, bir filmden daha fazlası, izleyicinin algısıyla oynayan bir deneyim. Bu listedeki yapımlar da benzer şekilde hafızanın güvenmezliğini ve kimlik belirsizliğini işliyor. Memento gibi bittiğinde zihninizde yankılanmaya devam edecek.
Kaynakça
Öne çıkarılan görsel: Memento. TMDB, web. Erişim tarihi: 4 Eyl. 2025.
Outlaw, Kofi. “Tenet Title And Names Secret Meaning Explained.” ComicBook.com, web. Erişim tarihi: 4 Eyl. 2025.
Inception Themes. GradeSaver, web. Erişim tarihi: 4 Eylül 2025.


