Memduh Ün: Sinemaya Aşık Bir Yönetmen

Editör:
Işılay Güzel Yılmaz
spot_img

Yeşilçam Sineması dendiği zaman aklımıza Kemal Sunal, Cüneyt Arkın, Fatma Girik, Türkan Şoray gibi dev oyuncular gelir. Ama işin arka planında bu mükemmel oyuncuları oyuncu yapan, kariyeri boyunca devleşen harika bir yönetmen var: Memduh Ün

Yeşilçam’ın başarılı yönetmeninin olmasının yanında aynı zamanda yapımcı ve oyunculuk da yapmıştır. Girdiği her alandan başarılı şekilde ayrılan Memduh Ün geride bize harika filmler bırakmıştır.

Kim Bu Yeşilçam’ın Ustası?

14 Kasım 1920 yılında İstanbul Kasımpaşa’da doğmuştur. Öğrenim hayatını İstanbul Vefa Lisesi’nde geçirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini kazanmıştır. Ancak aradığı şeyi burada bulamayan Ün, 3.sınıfta okulu bırakarak merak saldığı futbolculuğa yönelmiştir. 1940 – 1942 yılları arasında BJK Beşiktaş’ta, 1941 yılının yazında da Ankara Demirspor da oynamıştır.

1946 yılında askerliğini tamamladıktan sonra İstanbulspor ve İETT futbol takımlarında da antrenmanlara katılan Ün, aynı zamanda Eskişehir Şeker Fabrikası, TCDD ve elektrik idaresinde de memurluk yapmıştır.

Ancak yönetmenin hayattan beklentisinin bambaşka oluşu onu sinemaya yönelten belki de en önemli etkendi. Yapımcı Hürrem Erman’ın teklifi ile 1947 yılında Damga filminde rol aldı ve böylelikle unutulmaz başarılarla dolu sinema hayatına başlamış oldu.

Sinema Hayatı

1951 yılında Hayat Acıları filmlerinde yer aldıktan sonra Arşavir Alyanak ile Yakut Film‘i kurarak yapımcılığa başladı. 1954 yılında Yetim Yavrular filmi ile ilk yapımcılığını da üstlenmiş bulundu. Yapımcılık ve yönetmenliğin yanı sıra oyunculuk kariyerine de devam etti.

Usta yönetmen film kariyerine dair anılarını anlattığı kitap olan Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor adlı kitapta şu ifadelere yer vermişti:

“İlk filmim olacaktı, kendime çok güveniyordum. O güne kadar üretilmiş en iyi filmi yapacağıma inanıyordum. Bitirdiğimde değil en iyi filmi çekmek, o güne kadar ülkemde üretilmiş en berbat filmi yapmış olduğumun farkına vardım. Ciddi şoka girdim.”

Oysa ki bu sinema hayatının henüz başlangıcıydı.

Sinemada Çocuk Yıldızlar Dönemi 

Yetim Yavrucaklar filmi ile büyük başarı yakalayan Ün, 1959 yılına kadar birçoğunun başrolünde Muhterem Nur oynamak üzere melodram türünde filmler yapmaya devam etti. 1958 yılında ise biraz daha duygusal ağırlıklı, büyük şehirlerde kurulan küçük ve samimi dostluğu konu alan, karşılıksız sevginin bizlere önemini vurgulayan Üç Arkadaş filmini yaptı. Bu film ile birlikte büyük bir üne kavuşan yönetmen, 1960 yılında daha farklı bir konuyu ele alan, dönemin içinde bulunduğu savaş ruhunu anlatan Kurtuluş Savaşı konulu Ateşten Damla filmini yaptı. 1961 yılında ise sinema tarihinin farklı bir başlangıcına sebep olacak bir film olan Ayşecik filmini çekerek duygusallığı ve filmi bir çocuk karakteri üzerinden kurarak büyük bir başarı elde etti ve sinemada çocuk yıldızlar dönemini başlattı.

Bu başarısının ardından Yakut Film’den ayrılarak kendi yapım şirketini kurdu: Uğur Film

4.5 yaşındaki bir çocuğu oynatarak büyük başarı elde etmenin büyük bir risk olduğunu söyleyen yönetmen bir röportajında şunları söylemiştir:

“Hikayeyi kafamda canlandırırım. Ve ona uygun insanlar arıyorum. ‘Aman çok iyi oyuncu olsun’ diye bir kaygım yok. Görüntü olarak oraya uyacak, o karakteri taşıyacak oyuncuyu arıyorum. O kim olursa olsun, ‘Ben onu oynatırım’ diyorum. İster sokaktan aldığım birisi olsun, isterse başka biri. Zıkkımın Kökü’nü çekeceğim zaman bir kız oyuncu arıyordum. Bir gün, Uğur Film’e gelirken sokakta bir kadın gördüm, yanında da güzel bir kız vardı. Büroya geldiğimde, hemen birini sokağa gönderdim, ‘Gidip şu anne ve kızını buraya getirin’ dedim. Getirdiler, hakikaten küçük kız filmde oynamak istiyormuş. Hayatında hiçbir filmde oynamamış. O küçük kız, Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü’nü aldı.”

Memduh Ün Sineması

Bize Kemal Sunal’ı sevdiren o harika yönetmen Memduh Ün idi. Bizi Postacı Adem ile tanıştırarak ağızlarımıza ‘bak postacı geliyor, selam veriyor’ şarkısını doladı. Garip filmi ile baba olmak için kan bağının gerekmediğini, karşılıksız sevgi ve fedakarlığın da yeterli olacağını yine bizlere bir çocuk oyuncu üzerinden anlattı. Kanlı Nigar‘da Osmanlı dönemini komedi ile karıştırarak bizleri güldürdü. Orta Direk Şaban filmi ile halkın adamı oldu. Gol Kralı filmiyle futbolculuk sevgisini bizlere bir kere daha Kemal Sunal ile gösterdi. Katma Değer Şaban ile Almanya’dan gelmiş halkın dili oldu.

Sadece Kemal Sunal değil Boş Beşik filmi ile hepimizin aklına kazınan o efsane sahneyi soktu hayatımıza. Bebeği kartalın kaçırmasına şahit oluyoruz. Bu filmde Fatma Girik’i güçlü ve savaşçı kadın olarak karşımıza çıkardı.

                                       

Murat ile Nazlı filminde umutsuz ve imkansız bir aşka şahit etti. Nazlı ile ağladık Murat ile beraber gönülden sevdalandık. Ezo Gelin filmi belki de yüreğimizi en çok yakan aşk filmi oldu. Kadir İnanır saf bir aşık olarak çıktı karşımıza. Fatma Girik o mavi gözleriyle aşık etti kendisine. Ama film bu ya acı verici bir aşkın pençesine düştü aşıklar. Hikaye mutlu bir kavuşmayla değil mutsuz bir ayrılışla bitti. Filmin en acı verici repliği ise şu oldu şüphesiz:

Ezo: “Ali, gitme Ali’m. Ayağının tozu olurum gittiğin yerde. Yalvarırım beni de götür buralardan.”

Ali: “Elleri kınalı, burnu hızmalı Ezo, yüreğim sana inanmaz.”

Bir devrin savaşçı kahramanı Cüneyt Arkın’ı da hayatımıza yine Memduh Ün soktu. Önce Satın Alınan Koca filminde gururu uğruna yaşayan, ama aşkını seçip gururuna yenilen bir kocayı seyrettik. Daha sonra Köroğlu filmi ile bir kahraman hikayesi yazdı. Cüneyt Arkın yiğitliğini sergiledi bu filmde. Devrin kahramanı olup duyurdu adını. Kaleyi tek başına bastı, düşmanlarını tek başına alt etti. Battal Gazi Destanı, Battal Gazi Geliyor, Battal Gazi’nin Oğlu adlı devam filmleri ile Cüneyt Arkın’ın kahramanlığını garantiledi. Battal Gazi’nin gücü kalıbını, Battal Gazi gibi olmanın imkansızlığını hayatlarımıza Memduh Ün yerleştirdi. Bizanslılarla Cüneyt Arkın ile mücadele ettik, sarayın prensesini Cüneyt Arkın gibi sevdik. Cüneyt Arkın Memduh Ün ile kahramanlaştı.

Memduh Ün ilk ve son aşkım dediği Fatma Girik ile de sinema hayatında tanıştı. Birlikte birçok başarılı filme imza atan ikili Memduh Ün’ün ölümüne kadar da ilişkilerini devam ettirmişti. Memduh Ün 1949 yılında evlendiği Cahide Şen’den boşanamadığı için de hiç evlenememişler ve aşkları hep yarım kalmıştı.

Ayhan Işık ile polisiye ve komedi filmleri yapan Ün, Fatma Girik ile güçlü kadın tipleri üzerinden filmlere imza attı.

Ödüllere Doymayan Bir Yönetmen

Filmleriyle “En İyi Yönetmen” ve “En İyi Film” gibi ödüllere layık görülen Ün, Orhan Kemal, Kerime Nadir, Graham Greeni William Irish ve Peride Celal gibi isimlerin eserlerini sinemaya uyarladı.

1961 yılında Türk Filmleri adlı yarışmada Kırık Çanaklar filmi ile, 1966 yılında 3. Antalya Film Festivali’nde Namusum İçin filmi ile “En İyi Yönetmen” ödülüne layık görüldü. 1990 yılında çektiği Bütün Kapılar Kapalıydı filmi ile Antalya Film Festivali’nde “En İyi Kurgu” dalında aldığı ödülün yanı sıra Jüri Özel Ödülü‘ne de sahip oldu. 1998 yılında da yine Antalya Film Festivali‘nde “Yaşam Boyu Onur” ödülünü kazandı.

95 yıllık hayatında yapımcı olarak 124, yönetmen olarak 74 ve oyuncu olarak da 48 filme imza attı. Unutulmaz oyuncuları, unutulmaz karakterleri hayatlarımıza soktu. Birden fazla ödül ile başarısını birçok kez kanıtladı. Yeşilçam’ın unutulmaz adamı oldu. Şaban’ı da Gülsüm Ana’yı da Battal Gazi’yi de hayatımıza o soktu. 16 Ekim 2015 yılında da Bodrum’da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti

İyi ki geçtin bu dünyadan Memduh Ün. Işıklar içinde uyu…

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.