Mélusine: Su Perisi

Editör:
Ece Günay
spot_img

Doğaüstü varlıkların etkisinin izlerine, Antik Çağ’dan bu yana neredeyse bütün kültürlerde rastlanmaktadır. Bu varlıkların halk inanışlarına olan etkisi, dönem eserlerinde gözlemlenebilmektedir. Özellikle Orta Çağ döneminde, hayvan betimlemeleri eserlerde yoğun olarak yer edinmiştir.

Orta Çağ kiliselerinin cephelerinde Mélusine/Melusina adı verilen, yarı insan yarı yılan biçiminde betimlenen melez hayvanlar görülmekteydi. Mélusine, Orta Çağ döneminde su kadını motifinin tasviriydi. Ölümlü bir şövalye ile evlenerek doğal yaşam alanından uzaklaşan Mélusine, ağırlıklı olarak soylu çevrelerde betimlenen, görünmezliği sayesinde de şövalye sınıfı içinde etki sahibi olan melez bir varlıktı.

Mélusine Banyonda, Cambridge Üniversitesi Kütüphanesi

Çoğu Mélusine metninin Orta Çağ’da kaleme alındığı düşünüldüğünde; o dönem Mélusine motifinin popülerliğinin ve şövalye yaşantısına etkisinin göz ardı edilmeyecek düzeyde büyük olduğu anlaşılmaktadır. Mélusine figürü ile ilgili birbirinden farklı pek çok efsane yazılı ve sözlü anlatılarla varlığını sürdürmüştür.

Konuyla ilgili anlatılan mitlerde peri olarak tasvir edilen su kadınıyla insan arasındaki ilişki genellikle açık veya örtük bir yasağa bağlıdır. Yasak çiğnendiğinde, yani dişil varlığın canavarsı yönü gün yüzüne çıktığında ise ayrılık kaçınılmaz hale gelmektedir.

Fransız Miti: Lanetli Mélusine

Fransız mitine göre Arnavutluk Kralı Elinas, orman içlerindeki bir pınar başında şarkı söyleyen peri kızı Pressina’nın sesini duyunca çok etkilenip kıza aşık olur ve evlenirler. Pressina,  masallarda sıkça rastlandığı gibi kocasına bir konuda yasak koyan bir anlaşma yapmıştır. Anlaşmaya göre kocası, doğum sırasında Pressina’nın yanına gelmeyecektir; ancak Elinas sözünü tutmayarak Pressina; Mélusine, Meliot ve Palatina adlarındaki üçüz kızlarını doğururken heyecanına yenik düşüp odaya girmiştir. Kral’ın doğum odasına girdiğini gören Pressina ile kızlar birdenbire ortadan kaybolmuşlardır.

Bir adada gözden uzak büyüyen kızlar 15 yaşına geldiklerinde babalarından annelerine verdiği sözü tutmamanın intikamını almaya karar vermişlerdir. Kızlar, babalarını Brandelois dağında tuzağa düşürerek öldürünce olan biteni öğrenen anneleri öfkeyle; kışkırtıcı olmakla suçladığı Mélusine’i lanetleyerek haftanın cumartesi günleri belden aşağısı yılan olan bir yaratığa dönüştürmüştür.

Mélusine, kissatmidnight.wordpress.com

Annesi gibi Mélusine da bir insana aşık olmuştur. İsmi Raymond olan bu insan ve Mélusine evlenir ancak Mélusine, Raymond ile bir anlaşma yapar ve bu anlaşmaya göre Raymond, cumartesi günleri Mélusine’i göremez. Raymond’un anlaşmayı duyan kuzeni, onun aklına girerek cumartesi günleri Mélusine’nin ne yaptığını merak etmesini sağlar. Bunun üzerine Mélusine’i gözetleyen Raymond, onun cumartesi günleri belden aşağısı yılan olan bir canavara dönüştüğünü görür ve bu sırrı saklamayı başaramaz. Bu olay üzerine Mélusine, kıyamet gününe kadar yeryüzünde avare bir hortlak gibi dolaşacağını söyleyerek evi terk eder. Raymond ise üzüntüsünden dolayı kendini bir manastıra kapatır ve hayatının sonuna kadar keşiş olarak yaşar.

Lüksemburg Miti: Gizemli Bakire Mélusine

Mélusine‘nin Lüksemburg’un kurucusu Kont Siegfried‘in karısı olduğu söyleniyor. Evlendiklerinde, Siegfried’den her ay bir tam gün ve gece onu yalnız bırakmasını ve ne yaptığını sormamasını veya öğrenmeye çalışmamasını ister. Siegfried bu dileği kabul eder ve her şey yıllarca iyi gider. Her ayın ilk çarşamba günü Mélusine, şehrin altındaki bir mağarada odasına çekilir ve perşembe gününün sabah ışıklarına kadar kimseye görünmezdi.

Melusine, Ancient Pages

Karısının tek başına ne yapıyor olabileceğini merak eden Siegfried, bir gün dayanamadı ve mağaradaki odanın anahtar deliğinden baktı. Mélusine’in küvette yattığını ve küvetin kenarından bir balık kuyruğu sarktığını görünce şok oldu. Kocasının kendisi hakkındaki gerçeği öğrendiğini anlayan Mélusine, pencereden Alzette nehrine atladı ve onu bir daha gören olmadı. İnsanlar ara sıra nehirden güzel bir kızın kafasının fırladığını ve Alzette nehrinin sakin sularında dalgalanan bir balık kuyruğu gördüklerini iddia ederler.

Başka bir efsaneye göre Mélusine, Lüksemburg Şehri’nin muazzam savunmasını oluşturmaya yardımcı olan kayanın içine hapsedilmiştir. Zamanını örgü örerek geçirir ama her yıl sadece bir dikiş atabilmektedir; çünkü örgüsünü serbest bırakılmadan önce bitirirse tüm Lüksemburg halkı onunla birlikte kayaların arasında kaybolacaktır. Mélusine, yedi yılda bir, ağzında altın anahtar olan bir yılan ya da güzel bir kadın görüntüsünde geri döner. Özgürlüğünü kazanmak için gereken tek şey, cesur bir ruhun öpücüğü veya anahtarı yılanın ağzından almasıdır. O cesur ruhun henüz ortaya çıkmadığına inanılır.

Alman Miti: Melusina ve Yargıcın Oğlu

Baden’de Stollenwald adında bir orman vardır ve bu ormanda, Stollenberg Dağı‘nın tepesinde eski bir kalenin kalıntıları bulunur. Yakındaki Stauffenberg Sarayı‘nda bir zamanlar kuşları yakalamaktan büyük zevk alan bir yargıcın oğlu yaşar. Günün birinde ormana giden yargıcın oğlu, Stollenberg dağından gelen güzel bir ses duyar ve ardından sesin sahibi olan güzel kadının suretini görür.

“Kurtar beni, kurtar beni!
Sadece beni üç kez üç kez öp!”

“O halde kimsin?” delikanlıyı aradı ve hayalet şöyle dedi:

“Melusina benim adım,
Göksel şarkının kızı!
Dokuzuncu saatin erken saatlerinde,
Korkusuzca öp ağzımı ve yanaklarımı,
O zaman kurtulurum
Ve seninle olurum sevgili güvey!”

Mucizevi varlığa daha yakından bakan genç, Melusina‘nın olağanüstü güzel bir yüzü, mavi gözleri ve sarı saçları olduğunu görür. Vücudunun üst kısmı da harika bir şekilde orantılıdır; ancak küçük açık torbalara benzeyen ellerinde parmak yoktur ve ayakları yerine yılan gövdesine benzer bir gövde vardır. Yine de delikanlı hayalete ilk üç öpücüğü korkusuzca verir. Kâfir mağarasındaki bakirenin ilk öpücüğünü alması gibi, bundan duyduğu sevinci dile getiren Melusina, ortadan kaybolur.

Ertesi sabah aşık geri döner ve Melusina’nın kendine doğru ilerlerken söylediği baştan çıkarıcı tatlı şarkıyı dinler. Artık kanatları olduğunu görür. Yılanın vücudu yeşil beneklidir ve bir ejderhanın kuyruğuyla bitmektedir. Ama gözleri ve yüzü o kadar güzel görünüyordur ve ağzı o kadar baştan çıkarıcıdır ki; yargıcın oğlu Melusina’nın arzusuna yenik düşer ve onu tekrar üç kez öper. Şehvet ve arzuyla titreyen Melusina, kanatlarını delikanlının başının etrafında çırpar.

Mélusine, Ancient Pages

O gece delikanlı gözlerini güçlükle kapatabilir; dayanamaz ve gün ağarmadan önce ormana gider. İşittiği tatlı sesi takip eden delikanlı karşısında kurbağa kafasına sahip bir Melusina görür. Delikanlı bunun üzerine arkasına dönerek olabildiğince hızlı kaçar; ardında koşuşturma sesi ve ıstırap dolu çığlıklar duyar. Bir daha asla Stollenberg Dağı’na gitmez.

Yargıcın oğlu, Melusina kadar sihirli bir güzelliğe sahip olmasa da güzel denilebilecek bir kızla evlenir. Stauffenberg Sarayı’ndaki düğün ziyafeti hazırlanır ve tavanda küçük bir çatlak açıldığında herkes kutlama yapmaktadır. Çiy benzeri bir damla, bu çatlaktan servis tabağına düşer ama kimse fark etmez. Üzerine damlanın düştüğü bir lokmayı yiyen herkes düşerek ölür. Bu sırada tavandaki çatlaktan küçük bir yılanın kuyruğu çıkar. Böylece kutlama sona erer ve salona büyük bir korku yayılır.

Anlatılan başka bir hikayeye göre ise; Melusina bir çoban kızına görünür ve bu kızı Stollenberg Dağı’na götürür. Yeraltı hazinelerini gösteren Melusina, çoban kıza büyüyü bozabilirse bunların kendisinin olacağını söyler. Kız bu sırrı saklayamaz ve rahip, hayaletle iletişim kurmaya devam etmesi halinde kilisenin yaptırım uygulayacağını söyler. Bu tehdit üzerine çoban kız sessizliği tercih eder ve konu bir daha açılmaz. On İki Taş denilen yerin yanında, tek kökten büyüyen çift köknar ağaçı hala durmaktadır ve bu ağaç Melusina Ağacı olarak anılır. Bu efsane bağlamında Melusina yalnızca su perilerine değil; aynı zamanda dağ ve orman perilerine de atıfta bulunmaktadır.

Arnavutluk Miti: Adil Melusina

Arnavutluk’u yöneten bir kral vardır ve bu kral eşi öldüğü için çok üzgündür. Bir gün ormanda gezintiye çıkan kral, susuzluğunu gidermek için önüne çıkan pınara yaklaşır. Bu esnada tatlı bir sesin şarkı söylediğini duyar; sesin sahibi Pressina‘dır. Onun şarkısını dinleyerek uzun süre pınarın başında oturan kral, o kadar tatlı ve nazik yaklaşır ki Pressina’yı onunla evlenmesi için ikna eder. Bir perinin bir ölümlüyle evlenmesi akıllıca bir şey değildir ancak Pressina bu teklifi bir şart koşarak kabul eder: Kral, çocukları olduğunda onu görmeye asla gelmemelidir. Kral memnuniyetle bu sözü tutacağını söyler.

Günün birinde kralın önceki eşinden olan oğlu aceleyle yanına gelir ve Pressina’nın üç kız bebek doğurduğunu söyler. Duyduğuna çok sevinen kral verdiği sözü unutur ve koşarak odasına gider. Kral odaya girdiğinde Pressina, üç kız bebeği yıkamaktadır. Krala sözünü tutmadığı için onu bir daha göremeyeceğini söyleyerek bebeklerle birlikte ortadan kaybolan Pressina, Kayıp Ada‘ya gider ve bebekleri burada büyütür.

Mélusine, murreyandblue

Kızlarını her gün Arnavutluk’u tepeden görebilecekleri bir dağa çıkaran Pressina “Çocuklarım,” derdi, “o uzak, güzel ülkeyi görüyorsunuz. Babanız orada yaşıyor. O ülkenin kralı ve eğer o bana verdiği sözden dönmeseydi, ben de orada mutlu bir şekilde yaşıyor olabilirdin. Artık onunla yaşayamazdım çünkü onu bu konuda uyarmıştım ve bir peri sözünden dönmemelidir.” Bu her yıl devam eder ve sonunda kızlar on beş yaşlarına geldiklerinde, ilk doğan Melusina, babalarının söylediği sözün ne olduğunu ve bu sözü nasıl bozduğunu anlatması için annesine yalvarır. Melusina hikayeyi duyduğunda çok sinirlenir, kız kardeşleriyle babalarından intikam almak için bir komplo kurar.

Üç bakire, Pressina’ya hiçbir şey söylemedi ve gizlice Arnavutluk’a doğru yola çıkar. Kralı yakalarlar ve onu sonsuza dek bir dağın ortasına kapatırlar. Zaferle dönen kardeşler, annelerine ne yaptıklarını anlatırlar ancak Pressina hiç memnun değildir. Bunun üzerine kızlarını cezalandırır. Melusina’yı her cumartesi belden aşağısı yılan olmaya mahkum eder. Melusina için tek kaçış yolu, cumartesi günü ona asla bakmayacağın söz vererek bu söze sadık kalcak bir eş bulmaktır.

Mélusine, carolineaksich.com

Güzel Melusina bu sadık kocayı aramak için dünyayı dolaşmaya başlar. Kara Orman’dan geçti ve sonunda Periler Pınarı (Susuzluk Pınarı) olarak bilinen bir yere gelir. Aynı gece ay ışığında dolanan Kont Raymond, tesadüfen bu yola sapar ve dans eden üç peri görür. Bu periler arasında en güzeli Melusina’dır. Melusina’ya aşık olan Kont, onunla evlenmesi için yalvarır ve Melusina beklediği adamı bulduğunu anlar, cumartesi günleri onu asla görmemeyi kabul ederse evlenebileceklerini söyler. Kont Raymond bu şartı kabul eder ve evlenirler. Bir süre boyunca evliliklerinde hiçbir sıkıntı olmaz, birlikte mutlulardır ancak Melusina’nın yaptığı kötülük ve laneti yaşamaya devam etmektedir. Doğurduğu her çocuk, bakılamayacak kadar kötü görünür. Yine de Kont’un sevgisi azalmaz.

Mélusine, Wikimedia Commons

Bir gün biri Kont’a Melusina’nın cumartesileri ne yaptığını bilmenin kendi için akıllıca olacağını söyler ve bunun üzerinden zaman geçtikçe Kont’un merakı daha da artar. En sonunda dayanamayan Kont Raymond, bir cumartesi günü fark edilemeyeceği bir yere saklanarak Melusina’yı gözetledi. Güzel Melusina’yı gördü ancak belden aşağısı beyaz uçlu, gümüş pullarla bir yılandı Melusina. Kont bu olay üzerine sessizliğini korur ancak üzerine büyük bir gölge düşer.

Oğullarından biri, bir erkek kardeşini acımasızca öldürür ve Kont Raymond kederden kendinden geçer. Birdenbire bütün çocuklarının nasıl çarpık doğduklarını ve bunun annelerinin yaptığı kötü bir şey yüzünden olmuş olabileceğini düşünür. Saray mensuplarının arasında feryat ederken Melusina Kont’u teselli etmek için yanına gelir ve bu anda Kont büyük bir öfkeye kapılarak yüksek sesle haykırır:

“Git buradan! Gözümün önünden kaybol, seni iğrenç yılan! Seni kötü kadın!”

Mélusine’in Suçlanması, Bibilothèque Nationale de France

Kont’un tepkisi üzerine üzüntüden bayılarak yere düşen Melusina, kendine geldiğinde ona hüzünlü gözlerle bakar. Sadık olduğu adam sözünü tutmamıştır ve artık cezasının kaçamayacağının farkındadır.

“Elveda! Elveda!” diye inler Melusina. “Sadık olduğunu ve kaderimden kaçabileceğimi ummuştum. Olmayabilir. İçimdeki ölümlü ölüyor, ama peri hayatımda sonsuza dek yeryüzünde uçmalıyım. Zavallı bir kayıp ruh.” 

Melusina’nın bedeni hafif bir çığlık eşliğinde yeniden yer düşer; Kont Raymond ve çevredeki insanların gözü önünde kaybolur Melusina ve bir daha kimse onu göremez. İlerleyen yıllarda köylülerin söylediğine göre; şatonun başına ne zaman yeni bir kont gelse zavallı ve kimsesiz bir hayaletin Susuzluk Pınarı etrafında dolaştığını söylemiştir.


Kaynakça

  • Ludwig Bechstein, “Melusine,” Deutsches Sagenbuch (Leipzig: Verlag von Georg Wigand), 1853), no. 894, s. 729-30.
  • Gredt, “Die Sage von der schönen Melusina, der Ahnfrau der Luxemburger Grafen,” Sagenschatz des Luxemburger Landes (Lüksemburg: Druck von B. Bück, 1883), s. 9.
  • Horace E. Scudder, The Book of Legends: Told Over Again (Boston: Houghton Mifflin Company, 1899), s. 65-70.
  • BAYRAKTAR, Gülru (2021). Öncüleriyle Alman Orta Çağ Edebiyatı. Ankara. Nobel Yayınevi.
  • Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türkoloji Dergisi 26, 1 (2022) 20-39 (e-ISSN: 2602-4934)
  • Betül ,YALÇINKAYA AKÇİT. “Orta Çağda Su Kadını: Thüring Von Ringoltingen’in Melusine Uyarlaması ve İhanet Motifi Üzerine” Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türkoloji Dergisi 26, 1 (2022) 20-39 (e-ISSN: 2602-4934)
  • “Melusine, Melusina (Avrupa Folkloru)” Web. 10.03.202
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Rose Adası’nın İnanılmaz Hikâyesi Film İncelemesi: Bir Mühendisin Ütopyası

68 kuşağının rüzgârını arkasına alarak kendi bağımsız ada devletini kuran İtalyan mühendis Giorgio Rosa'nın gerçek hayat hikâyesini işleyen, eğlenceli, ilham ve umut dolu bir film.

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.