Melisa Kesmez Kaleminden Öyküler

Editör:
İrem Nur Kaya
spot_img

Çağdaş Türk edebiyatının öne çıkan yazarlarından bir olan Melisa Kesmez, 1980 yılında İstanbul’da dünyaya gelir. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversite’sinde Sosyoloji okuduktan sonra bir süre Londra’da yaşar. Yaratıcı yazarlık, gazetecilik ve fotoğrafçılık alanlarında eğitimler alır. Birçok dergi ve gazetede edebiyat ve müzik alanında yazılar yazar. Editör ve çevirmen olarak çeşitli projelerde yer alır. 

Kaleme aldığı tüm öykülerinde Kesmez’in derdi aynı noktada kesişir: İnsanın yaşadığı gitme kalma ikilemi, şehir hayatını terk etme isteği, aidiyet duygusu eksikliği, bir yere kök salma ya da bir yere kök salamama. Bu sorunlar günümüz insanı olan bizlerin bir kere de olsa aklından geçmiş ve ne yapacağı konusunda kararsız kaldığı konulardır. Bizleri böylesine anlayan ve sorunlarımızı kaleme alan Melisa Kesmez’in öykü kitaplarını gelin birlikte inceleyelim. 

1. Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz

2013 yılında okuyucusuyla buluşan kitap, yirmi dört öyküden meydana gelir. Kitap, ilk olarak ismiyle dikkat çeker. Melisa Kesmez’in kalemine aşina olduktan sonra neden bu ismi verdiği daha net anlaşılır. Kitabın temasıyla örtüşen isim; yersizliğe, yurtsuzluğa ve kişinin bulunduğu yere ait olamamasına vurgu yapar. Öykülerinde, hayatın içinde fark edemediğimiz durup bakınca önemini anladığımız anların fotoğrafını çeker Melisa Kesmez.  

Balık Kraker” adlı öyküsünde anne babası ayrılmış iki çocuğun büyüdükleri eve, babasını ziyarete geldiklerinde gördükleri tablo bir travma sebebidir. Kesmez, bu tabloyu okuyucusuna aktarırken yaşamın gerçek detaylarıyla uyuşan mekan tasvirlerinden faydalanır.  

“Babamın bir kahraman değil de sıradan bir adam olduğunu fark ettiğim ilk an, onca hüzünlü hatıramız arasında, sanırım o andan başkası değil. Karşımda kılıcını yere indiriyor usulca babam, pelerinini çıkarıp sandalyenin üzerine atıyor. Sokakta gördüğüm sıradan adamlardan biri şimdi.”  (sf.10)

2. Bazen Bahar

Melisa Kesmez’in ikinci öykü kitabı olan Bazen Bahar, 2015 yılında yayımlanır. 2017 yılında NDS Edebiyat Ödülü‘nde mansiyon ödülünü almaya hak kazanan kitap on öyküden oluşur. İlk kitabına göre Bazen Bahar’da daha uzun soluklu öykülere yer verir ve dili, kalemi gelişir.

Öyküyü zaman içerisinde aldığı parça parça notlardan meydana getirdiğini söyleyen Melisa Kesmez’in en sık işlediği konulardan biri gitme kalma ikilemidir. Bazen gitmek bazen de kalmak isteyen ama ne tam olarak gitmeyi ne de tam olarak kalmayı becerebilen ve gittiğinde ise bir parçası geride kalan karakterlerle öykülerinde sıkça karşılaşırız.

 İstanbul’u çok seven fakat bu şehirde nefes alamadığını söyleyen Kesmez, kendi içinde yaşadığı ikilemi “Bir Bahçeyi Beklemek” isimli öyküsüyle dile getirir. Ayşe ve Deniz iki yakın arkadaştır. Deniz, İstanbul’u arkasında bırakır ve bir köye yerleşir. Ayşe ise İstanbul ile baş başa kalır. İki arkadaş mektuplaşarak birbirlerinin “Gitseydim ne olurdu?” ve “Kalsaydım ne olurdu?” sorularına cevap verir. Melisa Kesmez, hayatta gidenler ve kalanlar olarak ikiye ayrıldığımızı ve kendisinin kalanlar tarafına ait olduğunu düşünür.  

“Bazen gitmenin mi, yoksa kalmanın mı daha zor, daha hüzünlü, daha çekilmez olduğunu anlamamız için hayatın bize bunu bilhassa yaptığını düşünüyorum. İki seçeneğin de kurtuluş olmadığını anlamamız için.” (sf.82)

3. Nohut Oda

Melisa Kesmez tarafından yazılan Nohut Oda 2018 yılında okuyucusuyla buluşur. 2019 yılında Sait Faik Hikaye Armağanı‘na layık görülür. “Değerli yazar Melisa Kesmez, ‘Nohut Oda’ adlı öykü kitabında insan ilişkilerinin karmaşıklığını, sarıp sarmalayan sıcaklığını ve nefessiz bırakan boğuntusunu telaşsız, duru bir üslupla anlatmayı başarmıştır.” diyerek jüri tarafından ödül verilir. Kitap beş öyküden meydana gelir.  

Nohut Oda kitabında bir aile çatışması ele alınır. Kesmez, her öyküde bir aile sorunsalıyla kavga ettiğini söyler. Yazdığı çoğu şeyin dış etmenlerden çok içinde yaşadıklarından ortaya çıktığını düşünür. Aile, aile içi sorunlar, anne baba kimliği, çocuğun ailedeki yeri, kadınların tek başına verdiği mücadele, anne kız arasındaki ilişki ilham aldığı konulardır.  

Melisa Kesmez, bir karakterin annesiyle babasıyla olan ilişkisini öyküde yer almasa bile hayal eder ve karakterin hayatında olan çoğu şeyi bu ilişkilerin belirlediğini düşünür. “Kız Kardeşim Handan” öyküsüyle bu düşüncesini destekler. Handan ve Aliye babalarını küçük yaşta kaybeder çok büyük sayılamayacak yaşta da anneleri onlara veda eder. İki kardeşin de acıyla başa çıkma yöntemi başkadır. Aliye, kaçıp uzaklaşırken Handan, annesine ait olan her şeyi benimser.  

“Durduğum yerden bakınca, Handan hayatı evirip çevirme konusundaki ustalığı, dünya yansa vazgeçmeyişi, yaşam dolu inadı, sabrı, kanaatkarlığı ile gökyüzünde mutlu, uzak bir yıldız gibi ışıldayıp durmuştu hep. Ben çırpınıp dururken, o ne yapıp edip suyun üzerinde kalmayı başarmıştı.” (sf.93)

4. Küçük Yuvarlak Taşlar

2022 yılında yayımlanan Küçük Yuvarlak Taşlar, Melis Kesmez tarafından cüce roman olarak nitelendirilir. Kitap, birbirleriyle bağlantılı üç kişinin hayat öyküsünden oluşur: Nergis, Mehmet ve Elif. İki anne ve bir babadan oluşan kitap Melisa Kesmez’in tutkunu olduğu aile konusunu içerir. Nergis, anne olmanın verdiği ağırlığın altında ezilirken Mehmet, kızı Elif ile sonsuz ve samimi bir ilişki kurar.  

İlk olarak Nergis ve kızı Elif, babasını terk eder. Daha sonra Elif annesini terk edip babasına sığınır. Yıllar sonra Elif çocuğuyla beraber, annesinden habersiz annesinin yaşadığı hayatı yaşarken bulur kendini.

“Bir sevgili giderken geride filizlenen bir şey bırakmamalıydı. Aksine bir aşk biterken her şeyi ayağından yakalayıp çekmeliydi boğulduğu karanlık sulara. Bütün köprüleri yakıp yıkmalıydı giden. Olasılıksız, umutsuz, yarınsız, ufuksuz bir yerde son bulmalıydı. Gidiyorum. Hoşça kal. Nokta.” (sf.47)

Her kitabında bizi benzer görünen ama bir hayatı derinden etkileyen konuları ele alan Melisa Kesmez’in kalemiyle hala tanışmadıysanız bu kitaplardan biri ile başlamanızı öneriyoruz. Yazarın çıkaracağı yeni kitapları heyecanla bekliyoruz.

KAYNAKÇA

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.