Melisa Kesmez – Çiçeklenmeler | 26 Alıntı

Editör:
İclal Yaka

Çağdaş öykü yazarlarının sevilen isimlerinden Melisa Kesmez, eserlerindeki kendine has üslubu ve huzur veren anlatımıyla birçok okuyucunun radarına girmeyi başardı. 2025 yılının ilk ayında yayımladığı son kitabı Çiçeklenmeler ile de soğuk kış günlerine rağmen okuyucularının kalbine çoktan baharı getirdi. Hayatı ıskalamış biri olan Türkan’ın gerek kitabın ilk bölümünde kaybolduğu hayatta kendini bulurken gerek ikinci bölümde kendine çizdiği yola çiçekler ekerken okuduğumuz satırlar içimizde bir şeyleri uyandırdı. Bu satırlara daha yakından baktığımız Çiçeklenmeler’in en etkileyici alıntılarını derledik!

  1. “Bir kedi aradı gözüm. Yaşamın alelade şekilde sürdüğüne dair bir hatırlatma olacaktı bir kedi. Herkes gitse de bir kedi kalırdı civarda mutlaka.” (s.9)
  2. “Kahve yapmak bana hâlâ dünyaya etki ettiğimi hatırlatıyordu. Dokunduğum bir şeyi değiştirebildiğimi, yok olmadığımı, yeryüzünden gidenin ben olmadığımı, yaşamımın sürdüğünü anlatıyordu.” (s.10)
  3. “Ölenin ardından onun kişisel eşyalarının kaderini tayin edecek yegâne kişi olmak, onun yaşamındaki noksanlığıyla baş etmek maratonunda koşması en zor kilometreymiş.” (s.15)
  4. “Nasıldı iki kişi olmak? Sen birini çok seviyorken onun da seni o kadar sevmesi neye benziyordu?” (s.19)
  5. “Galiba, derdim, galiba, orada, çok derinde bir yerde, beni içeri almadığı, bana göstermediği bir odada, Orhan’ın benim için de yaktığı bir mum var.” (s.25)
  6. “İnip sarılasım geldi boynuna o zaman. Birine sarılmak bütün dağılan, dökülen, devrilen, saçılan şeyleri yeniden yan yana dizecekti sanki.” (s.34)
  7. “Buraya kaçmışım, sığınmışım, saklanmışım, kendime alternatif bir yuva kurmuşum gibi gelmiyordu. Bilakis bir evsizlik, yersizlik, bir müstakil olma haliydi tecrübe ettiğim. Hayatım boyunca içinde dönenip durduğum küçük bir kutudan dışarı doğru adım atmıştım sanki, beni nicedir tutan bir kabın içinden taşmış gibiydim.” (s.46)
  8. “Artık az biraz yürüyebiliyor olmalıydım, muhtemelen o kadar dik değildi omurgam hâlâ, arada emekler ve sürünürdüm belki yine ama son birkaç gündür aklımdan çıkaramadığım biraz daha uzağa gitme fikrinin bana söylediği bir şey vardı: Bazı şeylerin zamanı gelmiş olmalıydı artık.” (s.47-48)
  9. “‘Çok düşünme’ dedi Levent, ‘uzatırsan o vakit kaygılanır, vazgeçersin. Kaygıya mahal bırakmadan çık yola. İyi şeyler birdenbire olur.’” (s.50)
  10. “Ben, kırk sekiz yaşındaki Türkan, bütün yaşamamı durarak geçirmiştim. Bütün yaşamımı birilerinin yanında durarak geçirmiştim. Birilerinin bana açtığı boşluklara sığmış, taşmamış, yükselmemiş bile ama kurumamış da, orada eski bir göl gibi durup beklemiştim.” (s.51)
  11. “Bulamadım aradığım şeyi. Yapamadım. Bıraktım.” (s.66)
  12. “Işık olmadığını söylesem vaz mı geçeceksiniz yürümekten?” (s.69)
  13. “Sonra zaman geçti, yavaş yavaş azaldı o hisler. Gündelik telaşlar sıradanlaştırdı bizi. Başımıza hayat geldi. Öyle diyorlar ya şimdi. Life happened.” (s.71)
  14. “…hayat büyük bir kelime, anları diyeyim, evet, anları paylaşacak birini bulmak zor değilmiş. Biraz gülümsemek yetiyormuş. Gülümsemene karşılık veren, sana yarenlik edecek güzel insanlar çıkıyormuş illaki yoluna.” (s.72)
  15. “Beklemiştim. O kadar uzun süre beklemiştim ki, beklemek yaşamın kendisine dönüşmüştü.” (s.74)
  16. “Bir kuşun nasıl uçtuğunu anlamak için onun içini deşmeye gerek var mıydı? Uçuyordu işte. Uçmuştu. Uçtuğuna, uçmuş olduğuna inanmak istiyordum.” (s.74)
  17. “Belki de güzel bir şeye sahip olup kaybetmektense ona hiç sahip olmamak daha iyidir.” (s.76)
  18. “Belki de ancak ve ancak bir kadın görüyordu başka bir kadının uzaklaştığını. Uzaklaşmaya karar verdiğini. Bir erkek bir kadının gitmekte olduğunun ancak kadın gittiğinde idrakine varıyordu.” (s.86)
  19. “Yola çıktığımdan beri günler önümde yaprak yaprak açılmış, ben hiç alışık olmadığım bir plansızlık içinde, bir sonraki dakikanın beni nereye taşıyacağından habersiz, bir ömür beni alıkoymuş her şeyden uzağa adım atmaktan geri durmuyor, kendimi öylece suya bırakmanın hafifliğiyle sürüklenip duruyordum.” (s.90-91)
  20. “İnsan başına gelecekleri gayet biliyor da ne kendine ne başkasına söyleyebiliyor bunu. Bilmiyormuş gibi yapıyor. Herhalde filmin sürprizi kaçmasın diye.” (s.93)
  21. “Sahici bir karşılaşmaydı bizimki, birinin diğerine muhtaç kaldığı, birinin diğerine emanet edildiği, birinin diğerine razı geldiği bir ilişki değildi.” (s.96)
  22. “Bu eski evde bir sürü şey oldu. Ve aslında hiçbir şey.” (s.102)
  23. “Hane nüfusunun benden ibaret olduğu, tastamam olmak için benden başka birinin varlığına ihtiyaç duymayan bir ev.” (s.108)
  24. “Çok uzun zamandır sırtımda içi taş dolu bir çanta gibi taşıdığım yalnızlık hissi, yerini aynı yalnızlığın kumaşından büyük bir ferahlığa bıraktı.” (s.108)
  25. “Onun çocukluğunun içinden geçerken kendi çocukluğumun da içinden geçtim, bazı hikâyeleri yeni bir alfabeyle yeniden yazdım. Yeni hallerini daha çok sevdim.” (s.111)
  26. “Eski sular aktı, gitti. Bir ilkyaz günü çıplaklarla balkonu yıkamışım gibi bir şey oldu. Büyüdüm, büyüdüm, büyüdüm, yerin altından üstüne çıktım.” (s.115)

Kesmez, Melisa. Çiçeklenmeler. İletişim Yayınları, İstanbul: 2025

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Editor Picks