Dünyanın en mutlu ülkelerinden birisi olan İrlanda’dan çıkış yapan fakat müzik camiasının melankoli kralı olarak bilinen ismi: Damien Rice.
Aşkın içinde var olan melankoliyi kimi zaman umut ile kimi zamansa devasa bir karamsarlık ile yansıtan Damien Rice, 7 Aralık 1973 doğumludur. Eline geçen her enstrümanı büyük ustalıkla çalan Damien, yaptığı müzik ile geniş kitlelerin beğenilerini toplamış ve dünyaya açılma şansı yakalamıştır.
Rice, müzik hayatına 90’lı yıllarda Juniper isimli bir grup ile başlamıştır. Dinleyicileri tarafından sevilerek dinlenen yayınlamış oldukları 2 teklinin ardından grup büyüme yolunda ilerleme kaydetmiştir. Bu ilerlemeye rağmen Damien, 1998 yılında gruptan ayrılma kararı alarak kariyerine tek başına devam etmeyi seçmiştir. Devam eden süreçte İrlanda’dan ayrılarak tek başına avrupayı dolaşmış ve sokaklarda şarkı söylemeye başlamıştır. Rice o yıllarını “Her şeyi kenara bıraktım ve hiç olmadığım kadar mutluydum, bağımsız ve özgür” şeklinde yorumluyor.
8 aylık macera sonunda Rice, İrlanda’ya geri döndü ve kazandığı parayla ekipmanlar satın alarak odasını stüdyoya çevirdi. Amacı, Avrupa’da dolaşırken söylediği şarkıları kaydetmek ve bir albüm yapmaktan ibaretti.
Yoğun Duygular Yaşayacağınız Bir Albüm: O
Solo kariyerinin ilk yıllarında “The Blower’s Daughter“, “9 Crimes“, “Unplayed Piano” gibi başarılı tekliler yayınlayan Rice, sonraki yıllarda O isimli ilk albümünü yayınlayarak dünya çapında büyük bir başarı elde etmiştir. Daha da ötesi bu albümde kaydetmiş olduğu birkaç şarkı Closer ve The Girl In Cafe gibi ödüllü filmlerde kullanılmıştır.
Albüm adının O olmasının nedeni ise bazı söylentilere göre Rice’ın “Sürekli aynı yere dönüp dururuz, hatalarımızdan asla ders çıkarmayız” şeklinde düşünmesidir.
“Cheers darlin’
(Şerefe sevgilim)
You gave me three cigarettes to smoke my tears away”
(Bana üç sigara verdin gözyaşlarımı söndürsün diye)
Bir Köşede Sıkışıp Kalmış Bir Eser: 9
Damien sadece bir tane albüm yayınlamak istemişti fakat plak şirketinden gelen ağır baskı sonucunda 2006 yılında 9 isimli yeni bir albüm yapmak zorunda kalmıştır. Rice, röportajlarında 9 albümünü yayınladığı için pişman olduğunu dile getirmiştir. Bazı eleştirmenler tarafından “Eğer Rice’dan yeni fikirler, farklı bir albüm yapısı bekliyorsanız tam bir hayal kırıklığı.” şeklinde eleştirilere maruz kalmıştır. Her şeye rağmen 2. albümü olan bu albüm, içinde “Elephant“, “Couconat Skins“, “9 Crimes” gibi başarılı parçaları barındırarak dinleyicilerinin beğenilerini toplamayı başarmıştır.
“Elephant” şarkısı için ilk başta “The Blower’s Doughter 2“ ismini uygun görülmüştü fakat albümün yapım aşaması bitmeden şarkının adı Elephant olarak değiştirilmiştir.
“And she may cry like a baby
(Ve o bir bebek gibi ağlayabilir)
And she may drive me crazy
(Ve beni çılgına çevirebilir)
‘Cause I am lately lonely”
(Çünkü şu sıralar yalnızım)
Farklı Bir Damien Tarzı: My Favourite Faded Fantasy
8 yıllık uzun bir aradan sonra Damien, 2014 yılında üçüncü stüdyo albümü olan My Favourite Faded Fantasy isimli albümünü yayınlamıştır. Rice bu albümde daha deneysel çalıştı. İlk iki albümün çoğu şarkısında vokalleri ile Rice’a eşlik edişiyle duymaya alıştığımız Lisa Hannigan bu albümde yer almamıştır. Yaptığı müziğe yeni bir soluk getiren Rice, Lisa’nın yokluğunu aratmayacak biçimde parçalar yazdı. Buradan anlayabiliriz ki Rice, ilk iki albümünün etkisinden kurtulmak ve kariyerine yeni bir soluk getirmek istemiştir. Bazı insanlara göre bu albümün yapımı tamamen ticari kaygılar üstüne kurulu olsa da Rice bu eleştirileri görmezden gelmiştir.
İlk iki albümü kadar ses getiremese de albümde bulunan “I Don’t Want To Change You“, “My Favourite Faded Fantasy” gibi şarkılar bizi farklı bir dünyada yaşıyormuşçasına hissettirerek duygularımızı en derinden yaşamamızı sağlamıştır.
“You could have my favourite face
(En sevdiğim yüz seninki olabilirdi)
And favourite name
(Ve en sevdiğim isim)
I know someone who could play the part
(Bu kısmı oynayacak birini tanıyorum)
But it wouldn’t be the same”
(Ama senin gibi olmazdı)
Damien Rice‘ın melankoli kralı olmasını belki de sallantılı yaşamıyla bağdaştırabiliriz. Şarkılarından da anlaşıldığı gibi kendisinin çok yoğun bir aşk hayatı olmuştur. Belki kariyerinin giderek değişime uğramasının nedeni de bu aşk hayatıdır çünkü anlaşıldığı üzere Rice’ın en büyük ilham kaynaklarından birisi aşktır. Hepimiz için belki de öyledir, belki de hepimizin içinde açığa çıkmayı bekleyen bir Damien Rice vardır. Bu aşktan gelen ilham kimi zaman böyle güzel şarkılara, kimi zaman gözlerimizi alamadığımız bir tabloya, kimi zamansa elimizden düşmeyen bir kitaba dönüşür. Rice’ın Cheers Darlin’ şarkısı da kendine has bir hikayeye sahiptir. Dergimizde bu hikayenin anlatıldığı bir içeriğimiz de bulunuyor.
Damien, belki de son 20 yılın en melankolik, en dertli ama bunu en güzel biçimde yansıtabilen şarkıcılardan birisidir. Tatlı gitar melodileri, olmazsa olmaz yaylıları ve şiir gibi sözlerini seslendiren şiir gibi vokalleri Rice’ın imzası olmuştur. Rice, bu imzayı 3 farklı albüme sığdırmıştır. Şarkılarında anlattığı hikayeler ve unutulmaz besteleri, elbette ki her iyi müzisyen gibi karşılık bulmuştur. Yazımızın sonuna gelmiş bulunurken sizleri Rice’ın “Delicate” isimli şarkısının stüdyo konseri ile baş başa bırakıyoruz.
Bol müzikli günler dileğiyle.



