Mehmet Rauf – Eylül | 12 Alıntı

Ayşenur Gedizli
Ayşenur Gedizli
let it happen,,
spot_img
Editör:
Guşef Alhas
spot_img

Servet-i Fünun Dönemi‘nin en önemli yazarlarından biri olan Mehmet Rauf‘un Eylül adlı romanı, Türk Edebiyatı’nın ilk psikolojik romanıdır. Roman, yasak bir aşkı konu alır. Romanda dışarıdan mutlu bir çift görüntüsü veren Süreyya ve Suat‘ın çalkantılı evliliğini ve Süreyya‘nın halasının oğlu olan Necip‘in bu çifte önce özenerek başlayan hayranlığının zamanla Suat‘a karşı bir aşka dönüşümü ele alınır. Suat ve Necip‘in birbirlerine duydukları aşk, Süreyya‘ya karşı duydukları suçluluk ve iç hesaplaşmaları detaylıca anlatılmıştır.

  1. “Sende bir şey var, öyle bir şey ki hiçbirinde rastlamıyorum… Öyle bir şey ki işte bütün endişelerim senin yanında yok oluyor.” (s.4)
  2. “Bütün kabahat, daima aynı hayatı sürdürmekte…” (s.12)
  3. “…zaten ben, hiçbir şeyden memnun olmamak nasibiyle doğmuş değil miyim?” (s.33)
  4. “Bilir misin, nefis kadınlar hangileridir? Temiz ruhlular! Sana cidden söylüyorum Süreyya, saadetinin kıymetini bil…” (s.43)
  5. “Kendine saygı duyamamak kadar ona acı çektiren hal yoktu.” (s.58)
  6. “Suat’a gelince… O gittikçe acıklı olan garipliği içinde dalmıştı. Hayatın saadetlerinin nasıl hissedilmesi ve çözülmesi mümkün olmayan, nasıl iradesi imkansız küçük şeylere bağlı olduğunu, karşıdan yargılaması pek kolay görünen fakat ellerinde nasıl oyuncak olarak kalınan şeylerle bozulduğunu görerek büyük bir üzüntüyle şaşırıyordu.” (s.97)
  7. “Her şeyin, ilk istek ve renklerin bolluğundan sonra yavaş yavaş bir yok oluşla hüzün ve kedere, kasvet ve karanlığa gidişi onu damla damla öldüren bir uyuşturucu gibi geliyor ve kendi buna kurban olduktan sonra bunun sadece kendisi için olmayıp böyle umumi bir kanun olduğunu görmekten acı bir teselli buluyor, garip bir keder sarhoşluğuyla kalıyordu.” (s.100)
  8. “Herkes fikir ve kederini yüklenerek odasına çekilir, birbirlerini ve kendilerini yorgun olmakla aldatarak kederlerini böyle gizlemiş olurlardı.” (s.103)
  9. “Ve onun kokusuyla, yavaşça ona yaklaşıp ensesinden fışkıran onun vücudunun kokusuyla sersem olduğu zamanlar, baştan ayağa sarsılarak ağlamak, boğulmak, düşüp ölmek ihtiyaçlarıyla, bunları yapmamak için kendini tutmak azaplarıyla uğraşıyor, bir saniyede bin duyguya, bin düşünceye, bin hayale esir olarak, bir işkence olan fakat onu yine mesut eden sarsıntılara uğruyordu.” (s.105)
  10. “Ah, onu ne kadar seviyordu yarabbi, ne kadar ateş ve arzuyla seviyordu. Onun en manasız şeylerine bile özel tutkusu vardı. Onun bir düğmesi için kalbinde zaaflar, bağlar buluyor, şömizyesinin kıvrımları, dikişlerin nezaketi, kolundaki küçük düğmeler, nihayet bütün bu değersiz şeyler için onda başka bir cazibe yükseliyor, hepsine ayrı ayrı aşık oluyordu.” (s.136)
  11. “Şimdi hatırladı ki henüz kızken kendi de kötü kocaya düşerse tahammül eden kadınlar gibi sabırlı ve sessiz kalamayacağını zanneder, öyle iddia ederdi. Fakat bugün bu kadarına tahammül ettiğini görerek yavaş yavaş birbirini takip ederek gelecek böyle haksızlıklara bugünkü gibi sabrede ede bir gün alışacağını anlıyor, “Yavaş yavaş ben de onlar gibi bir oyuncak, bir hizmetçi, sadece bir hırs ve zevk aleti olacağım” diyordu.” (s.193)
  12. “Hiç olmazsa vaat et Suat,” diyordu, “Beni seveceğini vaat et… Beni, beni, yalnız beni…Vaat et, bari kalbin benim olsun, beni hiç unutma… Ah söyle Suat! Söyle, hiç olmazsa sevdin mi, söyle sevdin mi?” (s.248)

Rauf, Mehmet. Eylül. İstanbul: İş Bankası Yayınları, 2020.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.