1999 yılında ilk filmi yayınlanan ve bugüne kadar güncelliğini korumayı başarabilen 4 filmlik bir seri Matrix. Şöhretini bütün dünyaya yaymayı başarabilen seri kendi adını bir marka haline getirip kendi endüstrisini oluşturmayı başardı. Film sinematik olarak da felsefi olarak da izleyiciyi ekrana kilitlemeyi başaran bir yapım olmuştu.
Nedir Bu Matrix?

Matrix Wachowski Kardeşler’in yönetmen koltuğuna oturduğu, başrolünü ise Keanu Reeves’in üstlendiği 1999 yapımı bir filmdir. Film distopik bir gelecek fikrini yansıtmaktadır. Bu gelecekte insanların yarattığı makineler insanlara karşı savaş açmış ve bu savaşın tartışmasız galibi makineler tarafı olmuştur. Film ise bu savaşın sonrasında dünyanın geldiği hali bize yansıtmaktadır.
Savaş Neden Çıktı?

Makineler yıllar boyu insanlara fedakar ve sorgusuz bir şekilde durmadan yardım ettiler. İnsanlar makineleri işlerini kolaylaştırmak uğruna geliştirdikçe geliştirdiler ve makineler artık kendi bilinçleri olan ve kendi kendilerini geliştirebilen varlıklar haline gelmişti. Bir gün bir makinenin sahibi olan insana başkaldırıp onu öldürmesi sonucu otoriteler makinelerin infazını istemeye başlamıştı. Söz konusu makinenin tüm serisi toplanıp imha edildi.
Makinelerin kendi bilinçlerini kazanmasıyla makinelerin bağımsızlığını isteyen gruplar bu olay karşısında çılgına dönmüştü. Dünyanın dört bir yanında isyanlar çıktı. Makineler artık köle değil birey olmak istiyorlardı. Fakat savaşı başlatan bu değildi. Makineler insanlarla müzakereler içerisine girdiklerinde tüm istekleri reddedildi hatta kendileriyle alay edildi ve dışlandılar. Bunun üzerine insanlar kendileriyle anlaşmak isteyen makinelere alenen savaş ilan etmiş oldu. Bu savaşı hiçbir zaman istemeyen makineler ise savaşa ellerindeki teknolojiyle insanlardan çok daha hazırlardı.
Savaş meydanında makinelerin ezici üstünlüğü vardı. Bu ezici üstünlük sonucunda insanların aklına tek bir plan gelmişti. Makinelerin tek enerji kaynağını ortadan kaldırmak istiyorlardı. Güneşi yok edeceklerdi. Böylece makineler enerji sağlayamayacak ve savaşı tümden kaybedeceklerdi. Ama teoride işe yaraması beklenen bu plan pratikte başarısız olmuştu. Çünkü makineler kendi bilinçleri ve teknolojileriyle arada geçen sürede güneşe alternatif enerji kaynakları üretmişlerdi.
İnsanlar kendi enerji kaynağı olan güneşi yok etmişler ve bu durumun makineleri hiçbir zarar vermesini sağlayamamışlardı. Bunun sonucunda insanlar makinelerin şartlarını kabul etmek zorunda kaldılar. Gerçek dünyada kozaların içinde bedenleri saklanacak olan insanların bilinci ise bir bilgisayar programına aktarılacak ve bu programda tüm bu olanları unutarak günlük hayatlarını yaşamaya devam edeceklerdi. Bu programa ise Matrix adını verdiler.
Matrix Nasıl Dizayn Edildi?

Matrix’in dizayn edilmesini anlamak için Mimar adlı programı tanımak gerekir. Mimar makineler tarafından geliştirilen bir programdır. Bu programın sistemdeki görevi insanların gerçek hayattaki uykularından uyanmamalarını sağlayacak bir simülasyon tasarlamaktır. İlk tasarladığı simülasyonda kötü olan hiçbir şeyi kullanmayıp ideal dünyayı tasarlayan mimar başarısız olmuştur. İkinci denemesinde ise bir cehennem benzeri her şeyin kötü olduğu bir dünya yaratmıştır fakat insanlar yine uyanmaktadırlar. Bunun yerine gerçek dünyanın bir kopyası gibi olacak dengeli Matrix’i dizayn eden Mimar sonunda amacına ulaşmıştır. İnsanların uyanmadan ve etrafında olup bitenleri fark etmeden sonsuza dek yaşayabilecekleri bir dünya tasarlamayı başarmıştır. Fakat bunu yaparken birinin yardımına ihtiyaç duymuştur. Mimar’ın Matrix’in babası olarak adlandırıldığı yerde annelik görevini üstlenen Kahin Matrix’in ihtiyaç duyduğu son hamle olacaktır.
Kahin ve Neo İlişkisi

Esas sorunun cevabını anlamak için Kahin programını tanımak gerekmektedir. Makineler insanları uzun süre analiz etmişler ve bu analizler sonucunda insanları dünyaya bağlayan şeyin mutluluk olmadığını fark etmişlerdir. İnsanları içlerinde bulunduğu dünyaya bağlayan yegane şey karar verme yetisidir. Karar verme yetisi ve bu kararların sonuçları olması durumu insanların ihtiyaç duyduğu en önemli şeydir. Kahin ise seri boyunca bu ihtiyacı karşılayan program olmuştur.
Seriden öğrendiğimiz üzere bizim seyrettiğimiz versiyonu Matrix’in ilk versiyonu değildir. Matrix Mimar tarafından daha önce tasarlanmış ve birkaç kere baştan başlatılmıştır. Her seferinde de Matrix programında bir hata sonucu oluşan bir seçilmiş kişi insanları kurtarmaya çalışmış ve bir grup insanı seçerek baştan başlama hakkına sahip olmuştur.
Fakat bu durum seride gösterildiği üzere sistemdeki basit bir açıktan çok daha fazlasıdır. Seçilmiş kişilerin ortaya çıktığı kod hataları Mimar tarafından kasıtlı olarak yaratılmış kod açıklarıdır. Makineler Matrix’i tasarlarken insanların içinde bulunduğu simülasyonu keşfetmelerini ve onu yıkmaya çalışmalarını istemişlerdir. İnsanlar bunu başardıkça ise simülasyon baştan başlatılmıştır.
Kahin’in bu hikaye örgüsündeki görevi ise kehanetleriyle her versiyonun seçilmiş kişisinin bulunmasına yardımcı olmak ve bu seçilmiş kişiye yol göstermek olmuştur.
Neo Gerçekten Seçilmiş Kişi Mi?

Morpheus sayesinde Kahinle tanışan Neo’nun Kahin ile görüşmesi sırasında yaşananlar bu soruyu doğurmaktadır. Neo’nun kahini ziyaret etme sebebi seçilmiş kişi olup olmadığını öğrenmektir. Kahin bu soruya karşılık Neo’ya seçilmiş kişi olmadığını söyler. Buna göre Neo seçilmiş kişi değildir.
Fakat olaylar ilerledikçe Neo’nun normal insanların yapamayacağı şeyler yapabildiğini görürüz. Neo mermileri havada durdurabilmekte hatta uçabilmektedir. Tüm bunları yapmak Neo için nasıl mümkün olabilmiştir. Bu olayların sonucunda ise Neo’nun aslında seçilmiş kişi olduğunu ve Kahinin cevabının olay örgüsüne hizmet edecek bir plandan ibaret olduğunu görürüz.
Kahin’in mutfağının kapısında yazan ”Temet Nosce” Latince ”Kendini Tanı” anlamına gelmektedir. Neo’nun seçilmiş kişi olup olmadığı sorusunu cevaplayabilmek için bu söz büyük bir önem taşımaktadır. Film boyunca Neo’nun kendisini tanıma süreci seyirciye yansıtılmaktadır. Neo kendisini tanıdıkça daha fazlasını başarabilmekte ve insanları simülasyondan kurtarmaya daha da yaklaşmaktadır.
Bu noktada Kahin’in planlı yazılmış bir Matrix programı olduğu unutulmamaktadır. Seçilmiş kişileri bulmak ve onlara yol göstermek kahinin Matrix simülasyonundaki yegane görevidir. Tam da bu noktada Kahin’in Neo’ya ikram ettiği kurabiye devreye girer. Her şeyin kodlardan ibaret olduğu bu dünyada basit bir yiyecek gibi görünen kurabiye Neo’ya tüm güçlerini bahşedecek olan kod açığından başka bir şey değildir. Neo bu kurabiye ile bir nevi güncellenmiştir. Tam da bu sebeple Neo hem seçilmiş kişidir, hem de seçilmiş kişi değildir.


