Martin Scorsese ve Justine Triet ile Bir Akşam: SBIFF

Editör:
Sedef Hızlan
spot_img

Santa Barbara Uluslararası Film Festivali’nin (SBIFF) bu sene 39.su düzenlendi. 7 Şubat-17 Şubat tarihleri arasında gerçekleşen festivale Mark Ruffalo, Robert Downey Jr., Bradley Cooper gibi birçok tanınmış sima katıldı. Bunun dışında festival, 19 filmin dünya prömiyeri; 56 filmin ise ABD prömiyerine ev sahipliği yaptı. 

Biz de Söylenti Dergi olarak, 12 Şubat akşamı, Martin Scorsese ve Justine Triet ile yapılan söyleşiye katılma şansı bulduk. Söz konusu söyleşide Scorsese ve Triet’ye bu sene çektikleri Dolunay Katilleri (Killers of the Flower Moon) ve Bir Düşüşün Anatomisi (Anatomie d’une chute) filmlerini onurlandırmak üzere Outstanding Directors of the Year (Senenin Olağanüstü Yönetmenleri) ödülü takdim edildi. İşte söyleşiden öne çıkanlar: 

SANTA BARBARA, CALIFORNIA – FEBRUARY 12: Justine Triet and Martin Scorsese receive the Outstanding Directors of the Year Award ceremony during the 39th Annual Santa Barbara International Film Festival at The Arlington Theatre on February 12, 2024 in Santa Barbara, California. (Photo by Tibrina Hobson/Getty Images for SBIFF)

Sandra Hüller ile Çalışmak

SANTA BARBARA, CALIFORNIA – FEBRUARY 12: Honoree Justine Triet speaks onstage at the Outstanding Directors of the Year Award ceremony during the 39th Annual Santa Barbara International Film Festival at The Arlington Theatre on February 12, 2024 in Santa Barbara, California. (Photo by Rebecca Sapp/Getty Images for SBIFF)

Justine Triet, Bir Düşüşün Anatomisi filminde başrolü verdiği oyuncu Sandra Hüller ile çalışmanın çok özel olduğunu belirtti: ‘‘Bence Sandra oynamıyordu, rolü yaşıyordu. O çok özel biri, normalde çok utangaç ancak sette bambaşka birine dönüşüyor.’’ 

Bu sene Cannes Film Festivali’nden Altın Palmiye ile dönen yönetmen, aynı zamanda son derece kompleks bir karakter olan Sandra’yı yazarken, Sandra Hüller’in kendisine ilham olduğunu da söyledi. 

Sandra Suçlu mu?

Elbette filmi izleyen herkesin aklına aynı soru geliyor: Sandra suçlu mu, masum mu? Sandra Hüller verdiği bir röportajda bu sorunun cevabını kendisinin de bilmediğini, Triet’ye bunu sorduğunda, yönetmenin kendisine sadece ‘‘masummuş gibi oyna’’ dediğini söylemişti. Meşhur soru, filmi partneri Arthur Harari ile birlikte yazan Justine Triet’ye de soruldu. Bu sorunun cevabını sadece bir kişiye (Sandra Hüller değil) söylediğini belirten Triet, bu akşam da cevap vermemeyi tercih etti ancak ‘‘Belki 10 sene sonra söylerim, belki böylece beni davet etmeye devam edersiniz’’ dedi. 

SANTA BARBARA, CALIFORNIA – FEBRUARY 12: Honoree Justine Triet speaks onstage at the Outstanding Directors of the Year Award ceremony during the 39th Annual Santa Barbara International Film Festival at The Arlington Theatre on February 12, 2024 in Santa Barbara, California. (Photo by Sedef Hizlan)

Filmin Müziği

Filmde, Snoop Dogg’un 2000’lerin başında çıkarttığı meşhur şarkısı P.I.M.P.’nin enstümental versiyonu tekrar tekrar çalarak akıllarımızda yer etmişti. Triet’ye bu müzik seçiminin arka planı sorulduğunda aslında ilk tercihinin Dolly Parton’ın Jolene şarkısı olduğunu, ancak şarkının lisansını almak konusunda problem yaşandığı için ikinci tercihe yöneldiklerini anlattı. P.I.M.P.’nin filme kattığı havayı göz önünde bulunduracak olursak, şahsi görüşümüz kesinlikle bu şarkının filme Jolene’den daha çok yakıştığı yönünde. 

Dolunay Katilleri’nin Perde Arkası

SANTA BARBARA, CALIFORNIA – FEBRUARY 12: (L-R) Honoree Martin Scorsese and Scott Feinberg speak onstage at the Outstanding Directors of the Year Award ceremony during the 39th Annual Santa Barbara International Film Festival at The Arlington Theatre on February 12, 2024 in Santa Barbara, California. (Photo by Sedef Hizlan)

Justine Triet’nin hemen ardından sahneyi, günümüzde yaşayan en büyük yönetmenlerden biri olan Martin Scorsese aldı. Dolunay Katilleri’ni çekme fikrinin uzun süredir aklında olduğunu belirten Scorsese, The Irishman (2019) filmini çektiği sırada Osage ırkını ve Oklahoma’yı iki kere ziyaret ettiğini ve hikayenin sadece bir polisiye prosedürü olmaktan çok daha ileri gittiğini fark ettiğini söyledi. Okudukça ve oradaki insanlarla konuştukça tüm bu yaşanan trajedilerle yüz yüze geldiğini ve bu şekilde senaryoyu değiştirerek Osage halkının yaşadıklarını daha incelikle anlatan bir hikaye ortaya çıkarttığını belirtti. 

Robert De Niro ile Dostluğu

Sinema dünyasının en sağlam dostluklarından biri olan Scorsese – De Niro dostluğunun kökenleri yıllar öncesine dayanıyor. İkili, Dolunay Katilleri de dahil olmak üzere birlikte on uzun, bir kısa metraja imza attılar. Bu on filmin içerisinde Taxi Driver, Raging Bull ve Goodfellas gibi sinema tarihinde çok önemli yeri olan başyapıtlar da yer alıyor. Dostluklarının kökeni ise ikili henüz 15-16 yaşlarındayken, New York’taki mahallelerine kadar gidiyor. İkisi de İtalyan kökenli Amerikalı olan ustalar, o yaşlarda yakın mahallelerde oturdukları için birbirlerini tanıyorlarmış. De Niro daha dışa dönük ve popüler bir çocukken, Scorsese evden çıkmayı pek sevmezmiş. ‘‘Arkadaşları biraz külhanbeyiydi ama Bobby (De Niro’ya bu şekilde hitap ediyor) iyi bir çocuktu, severdim’’ diyen Scorsese, ‘‘Benim farklı bir arkadaş grubum vardı ancak arada sırada bir araya gelirdik’’ diye de ekledi. Hatta bir gün bu mahallede büyük bir kavga çıkmış ve yıllar sonra bu kavgayı Raging Bull filmine koymuşlar. Velhâsılıkelâm, aradan yıllar geçmiş, New York’tan taşınılmış ve ikili de böylece kopmuş. Yıllar sonra Robert De Niro, Brian de Palma’nın yönettiği Hi, Mom! filmiyle ismini yavaş yavaş Hollywood’da duyurmaya başladığında De Palma ona, ‘‘Marty ile tanışman lazım’’ demiş. 1969 yılının Noel gecesi, ikisini de bir yemeğe davet etmişler. O yemekte De Niro; ‘‘Beni hatırladın mı? Ben Bobby’’ demiş. Bu şekilde tekrar bir araya gelen ikili, yıllar boyunca sürecek ve sinema dünyası için bir nimet sayılabilecek dostluklarının da temellerini atmışlar. Akşam katıldığı söyleşide Scorsese, kadim dostu için şu cümleleri kurdu: ‘‘Ona çok güveniyorum ve ondan öğreniyorum. İnsan doğası ve psikolojisine dair çok iyi içgüdüleri var.’’ 

Leonardo DiCaprio ile Tanışması

SANTA BARBARA, CALIFORNIA – FEBRUARY 12: Martin Scorsese receives the Outstanding Directors of the Year Award ceremony during the 39th Annual Santa Barbara International Film Festival at The Arlington Theatre on February 12, 2024 in Santa Barbara, California. (Photo by Tibrina Hobson/Getty Images for SBIFF)

Bilindiği gibi usta yönetmenin bir diğer sadık yaveri, filmlerinde ekseriyetle görmeye alıştığımız ünlü aktör Leonardo DiCaprio. Enteresan bir şekilde DiCaprio’yu Gangs of New York filminde oynaması için Robert De Niro önermiş. ‘‘Normalde Bobby bu konularda ketumdur, aktörlerle alakalı iyi veya kötü yorum yapmaz’’ diyen Scorsese, 25 sene önce De Niro’nun kendisini arayıp ‘‘This Boy’s Life filminde 16 yaşında bir çocuk var, bu çocukla bir tanış, ilginç bir tip’’ dediğini anlattı. Sinemanın bir diğer ikonik işbirliği işte bu şekilde başlamış. Scorsese ve DiCaprio o zamandan beri birlikte altı filme imza attılar. Dolunay Katilleri ise, 2015 yapımı The Audition isimli kısa film hariç; Scorsese, De Niro ve DiCaprio üçlüsünü bir araya getiren ilk film. 

Dolunay Katilleri’nin Final Sahnesi

Final, kuşkusuz Dolunay Katilleri’nin en çarpıcı sahnelerinden biri. Bu sahneyi yazmanın dört-beş ay sürdüğünü belirten Scorsese, sahnenin bir türlü içine sinmediğini, en sonunda bir hafta sonu oturup, sahnedeki diğer her şeyi çıkartıp, şimdiki haline getirdiklerini söyledi. 

 

Cover photo: SANTA BARBARA, CALIFORNIA – FEBRUARY 12: (L-R) Honorees Justine Triet and Martin Scorsese pose with their Outstanding Directors of the Year Awards during the 39th Annual Santa Barbara International Film Festival at The Arlington Theatre on February 12, 2024 in Santa Barbara, California. (Photo by Rebecca Sapp/Getty Images for SBIFF) 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.