Mai ve Siyah Romanında 5 Tema

Editör:
Nazlıcan Karakaya
" hide_table_content="td_encvalW2dpemxlXQ=="]

Modern Türk romanının kurucusu kabul edilen Halid Ziya Uşaklıgil‘in romanları çok sevilmiştir ve Türk Edebiyatı için önem taşımaktadır. Başlıca eserlerinden birisi de Mai ve Siyah‘tır. Servet-i Fünun Dönemi‘ne ait bu kitap modernist tekniğin kullanıldığı ilk romandır. Halid Ziya, edebiyatla iç içe olmuş ve kendinden önceki yazarlardan farklı olarak realizme yaklaşmıştır. Realizmin romantizmden daha önde olduğunu savunduğu bir eseri de Mai ve Siyah’tır. Bu romanın içinde birçok duyguya ve temaya yer verilerek Ahmet Cemil karakterinin mavi hayallerinden siyah gerçeklerine geçiş anlatılır. Şimdi gelin birlikte bu mavi hayallerin karanlığına bakalım.

1.Yalnızlık

Halid Ziya Uşaklıgil Kimdir, Hayatı ve Eserleri - Kitap Diyarı
Halid Ziya Uşaklıgil, kitapdiyarı.com

Ahmet Cemil üzerinden hissedilen yalnızlık duygusu kitapta kendini göstermektedir. İlk olarak bu temayı karakterimizin babasını kaybetmesiyle görürüz. Genç yaşta olan Ahmet Cemil, ailede tek erkek olarak kalınca annesi ve kız kardeşinin yükünü tek başına sırtlanır. Para kazanmak için çeşitli işlerde çalışarak onlara babasının eksikliğini hissettirmemeye çalışır. Baba yokluğu teması ve karakterin aldığı sorumluluklar ona ağır bir yük olur; kendisini bir anda hayatın ortasında yalnız bulur.

Ahmet Cemil, kız kardeşinin karnındaki bebeğiyle eniştesi tarafından öldürülmesiyle büyük bir üzüntü yaşar. Özellikle babasını kaybettiğinden beri uğruna çabaladığı kız kardeşinin artık hayatında olmaması Ahmet Cemil’i yalnızlığa iter. Kardeşi İkbal’i kaybettikten sonra büyük bir boşluk ve eksiklik doğar. Cenazeden sonra Cemil, yalnız kalıp acısıyla yüzleşmek ister.

Bir diğer yalnızlık hissi ise karakter ve toplum çatışması ile ortaya çıkar. Bu çatışma modernist romanlar için gerekli olan bir olaydır; birey- toplum çatışması romanı doğurur. Ahmet Cemil’in hayatta tek başına ettiği mücadeleler, yediği darbeler, karşılaştığı zorluklar ile bu çatışmalar pekişir.

“Artık bugünün bitmesi, bir an önce şu yabancılar arasından çıkarak matemiyle yalnız kalması için sabırsızlanıyordu.” (s.268)

2. Aşk

Mai ve Siyah servetifunundergisicom

Ahmet Cemil‘in öğrencilik yıllarından arkadaşı Hüseyin Nazmi ile kopmayan bir bağı vardır. Eskiden beri onun evine gidip gelerek kardeşi Lamia‘yı da tanımıştır. İlk başlarda onu neşeli, küçük ve tatlı bir kız çocuğu olarak görmüştür.

Ahmet Cemil büyüdükçe kafasında bir genç kız tasviri oluşur ve bir kıza karşı sevgi duymaya hazırdır fakat o kişi belli değildir. Aradan yıllar geçtikten sonra Lamia’nın büyümüş halini görür ve hayalindeki kızın o olduğuna karar verir. Onun güzelliğine hayran kalır, aşık olur. Hüseyin Nazmi’nin kız kardeşi Lamia zengindir ve iyi yetişmiştir. Ahmet Cemil’e göre daha farklı hayatı olan, güzel bir kızdır. Kitap boyunca Ahmet Cemil’in kafasında hayalleri dönmektedir ve artık bu hayaller de Lamia da vardır. Lamia ile ilgili hayallere dalar, ondan gelen davranışları bir umut ışığı olarak görür. Cemil, bu aşkı ve mai hayallerini ne Lamia’ya ne de Lamia’nın ailesine söyler. Aynı zamanda Lamia’ya layık olabilmek istemektedir. Onun için para kazanıp onun seviyesinde biri olmak için çabalamaktadır. En sonunda Lamia’nın başka biriyle evlendirileceğini duyduğunda ise kardeşini kaybetmiş olmanın verdiği acıyla birlikte daha da kahrolur.

Ahmet Cemil’in bu eyleme geçemeyişi, yaşadığı zorluklar onu tüketmektedir. Uzun zamandır içinde yaşadığı aşkı yaşayamaması ve hatta başka birinin bunu yaşayacak olması onu mahveder. Biz bu kitapta aşkı Ahmet Cemil’in Lamia’ya duyduğu platonik aşkta buluruz.

”Artık saklamaya ne lüzum var? İşte bütün düş kırıklığı içinde geçen gençlik sevdasının emellerinin özü, o aydınlık rüyalarının genç kızı, hayatında birinci ve sonuncu olmak üzere seveceği varlık, işte o, biraz önce gülerek, dudaklarını basarak, hafifçe başıyla selamlayarak ‘Efendim!’ diyen Lamia’ydı.” (s.167)

3. İdealler

Mai ve Siyah servetifunundergisicom

Ahmet Cemil, babasının kaybıyla iş hayatına aniden atılmıştır ama kafasında bazı hayalleri vardır. Kendisine ait bir eserinin olmasını arzulamaktadır. Hatta aşık olduğu Lamia’yı da bu hayaliyle ilişkilendirmektedir. Edebiyata, okumaya ve yazmaya ilgisi vardır. İleride ünlü bir şair olmak, matbaa sahibi olmak gibi düşünceleri vardır. Çalışmaya başladığı gazetede bu hayallere de yaklaşmıştır. Ancak, hayallerini gerçekleştirme yolunda ortaya koyduğu eser, beklediği ilgiyi görmeyince, alay edildiği ve küçümsendiği düşüncesiyle onu yok eder. Böylece diğer idealleri de birer birer sönüp gider.

Çalıştığı yerlerde ne kadar zaruri sebeplerle bulunsa da ilgi alanına yakın işler yapma fırsatı bulmuştur. Bu durum, ona geleceğe dair hayallerinde cesaret kazandırmış ve adım atma imkânı vermiştir. Bir dönem öğrencilere ders vermiş, ancak çocukların şımarıklıkları onu rahatsız etmiştir. Yaşadığı bu tür zorluklar Ahmet Cemil’i, zaman zaman ”Keşke bu işleri yapmak yerine kendi eserimle ilgilenseydim.” ya da ”Okuluma daha çok odaklanıp yüksek bir puanla mezun olsaydım.” gibi düşüncelere sürüklemiştir.

“En küçük sebepleri en büyük hülyalara yeterli saymış, kendisine sahte temeller üzerine kurulmuş bir hayat vücuda getirmişti.” (s.298)

4. Gerçekler

Halid Ziya Uşaklıgil biyografyacom

Roman boyunca ana karakterimiz Ahmet Cemil‘in hayallerine eşlik ederiz. Olaylar ve bu olayların onun dünyasındaki yansıması bize verilmiştir. Okurun bu romanla bağ kurmasındaki en büyük etken, karakterin etkili bir şekilde bize yansıtılması olmuştur.

Kitaptaki gerçeklerden biri Ahmet Cemil’in arkadaşı Hüseyin Nazmi‘nin hayatıdır. Nazmi ile iyi olan dostluğu bir yana onun yaşadığı hayat Cemil’in hayalidir. Hüseyin Nazmi, ailesinin sağ olması ve maddi durumlarının yerinde olmasıyla hem daha rahat bir yaşam sürüyor hem de edebiyat gibi ilgi alanlarına para kazanma derdi olmadan yönelebiliyordu. Kitabın sonunda da bir isteğini gerçekleştirerek işe başlamış ve başka bir yere atanmıştır. Ahmet Cemil de tam bu sırada acı dolu bir şekilde yaşadığı yeri terk etmektedir. İkisinin buradan ayrılış şekilleri arasındaki fark üzücüdür. Ahmet Cemil’in kardeşi İkbal’in kötü giden evliliği ve acı ölümü de yine Cemil’i mai dünyasından uyandırıp gerçeklerle yüz yüze getirir. Bunlar, tüm bu yaşadıkları, onun gerçekleridir.

”Bilmediği bir sebeple bugün Eyüp’e, İkbal’in mezarına gitmek için ihtiyaç duymuştu. Şimdi kardeşiyle kendisinin hayatında bir başka türlü benzerlik görüyor, onun için o ölünün hatırasıyla kendi mahrum hayatının arasında her vakitten ziyade bir bağ keşfediyordu. Gidip sanki ona, “Bak! Ben de senin gibiyim, o kadar genç öldüğüne teessüf etmeyesin diye sana kendimi göstermeye geldim,” demek istiyordu.” (s.191)

5. Hayal Kırıklığı

Mai ve Siyah servetifunundergisicom

Ahmet Cemil hayal-hakikat çatışması sonucunda, büyük bir hayal kırıklığı yaşar. Kitapta belki de en öne çıkan tema budur. Çünkü onun hayalleri gerçek olamamış, bir bir çökmüştür. Eserinin ortaya çıkamayışı, İkbal‘i eniştesinden koruyamaması, yeterli olamama fikri ve hatta eylemsizlik onu bitirir. İkbal’i içinde bulundukları zor durumdan bir kurtuluş olacağı düşüncesiyle evlendirmiştir. Ancak bu evlilik Cemil için bir vicdan azabına dönüşmüştür.

En yakın arkadaşı Hüseyin Nazmi ona yeni görevine atandığını müjdelediğinde, kendi içindeki burukluktan dolayı bu habere sevinememiştir bile. Hemen ardından Lamia’nın başka biriyle evlendirileceğini duyunca ise tamamen yıkılır. Tüm bu yaşananlardan sonra annesini de yanına alarak uzaklara bir yolculuğa çıkar.

”Gözlerinin önünde o mai geceyle bu siyah gece karşılaştı: Mai ve siyah…” (s.313)

Halid Ziya Uşaklıgil‘in Mai ve Siyah romanında incelediğim yalnızlık, aşk, idealler, gerçekler ve hayal kırıklığı temaları, Ahmet Cemil’in mavi hayallerinden siyah gerçeklerine geçişini simgeler. İdealleri onu ayakta tutmaya çalışsa da, gerçeklerle yüzleştiğinde tüm hayalleri birer birer yıkılır. Uşaklıgil roman boyunca, Ahmet Cemil’in hayatının merkezine oturan bu temalarla, hayal ve hakikat arasındaki ince çizgide bireyin mücadelesini biz okurlara yansıtır.

Kaynakça

Uşaklıgil, Halid Ziya. Mai ve Siyah. Can Yayınları. 14.10.2024

“Mai ve Siyah Romanının Özeti ve Tahlili”. makaleler.com. Web. 15.10.2024

Alkan, Mehmet.”Mai ve Siyah’ın Sönmüş Hayaller’i”. Kafkas Üniveritesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. Web. 15.10.2024

Kapak Görseli: edebiyathaber.com

spot_img
Emine Doğa Yalçın
Emine Doğa Yalçın
Hold your own flowers instead of flying into other people's lives with ballons

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Marmaris’te Yaz Rüyası: 5 Günlük Keşif Rotası

Ege ve Akdeniz'in incisi Marmaris için keyifli bir yol rotası.

Feminizmin Gücü: Patriyarka’nın Sosyal Yapılara Etkisi

Patriyarkal sisteme meydan okuyan feminizm, kadını güçlendirip eşitlikçi bir toplum inşasına öncülük eder.

Söylenti Konser Takvimi: Üç Büyükşehirde Kimler Var?

Söylenti müzik ekibi tarafından hazırlanan; İstanbul, Ankara ve İzmir'e müzik coşkusunu tattıracak birbirinden farklı Mayıs ayı konserleri sizlerle!

5 Farklı Sebeple Neden Yaşlı Adam ve Deniz Okumalıyız?

Yaşlı Adam ve Deniz, mücadelenin değerini ve kaybetmenin içinde de bir başarı ve onur olduğunu dile getiren zamansız bir hikayedir.

Türk Mitolojisinde Kartal Figürü

Kartal, Türk mitolojisinde önemli bir yere sahip hayvan figürüdür. Destanlara ve efsanelere konuk olarak hükümdarlık alametine dönüşmüştür.

Geyik: Türk Mitolojisinin Derinliklerindeki Ruhsal Rehber

Türk mitolojisinde geyik, doğa ile insan arasındaki ilişkiyi simgeler. Ruhsal yolculuk, rehberlik ve dönüşüm figürü olarak geçmişten günümüze derin bir anlam taşır.

Alıntının Hikâyesi: Livaneli’den Aşk, Travma ve Unutabilmek Üzerine

“Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.”