Madeline Miller’ın Ben, Kirke isimli kitabı Titan tanrıçası Kirke’nin hikayesini oldukça akıcı bir dille anlatıyor. Özellikle Yunan mitolojisine ilgi duyanların dikkatini çekebilecek bu çok satan kitaptan 10 alıntıyı sizler için derledik, iyi okumalar.
- “Hayatım çamurdan ve derinlikten oluşuyordu ama ben o karanlık suların bir parçası değildim. O suların içindeki bir varlıktım.” (s.28)
- “Bir engereğe avucunuzdan yemek yemeyi öğretebilirsiniz ama ısırma arzusunu içinden söküp alamazsınız.” (s.101)
- “Bu kadar çeşitlilik, zihinlerin ve yüzlerin bu derece sonsuz farklılığı nasıl sürüp gidebilirdi? Dünya çıldırmamış mıydı bu yüzden?” (s.110)
- “Ne yaparsan yap, demek istedim, aşırı mutlu olma. O zaman başından aşağı ateşler yağar.” (s.140)
- “Mühürler balmumuna nasıl bastırılırsa yüzünü işte öyle zihnime bastırdım, böylece yanımda taşıyabilecektim o yüzü.” (s.155)
- “Onun üstünde hiçbir hak iddia edemezdim, bunu biliyordum. Ama yalnız bir yaşamda, bir başka ruhun sizinkinin yanına damladığı ender anlar vardır, yıldızların senede bir defa yeryüzüne sürünüp geçmesi gibi.” (s.156)
- “Onu sevseydim çoktan çekip gitmiş olurdu, oysa kaçınmam tekrar tekrar geri dönmesine neden oluyordu.” (s.161)
- “Yüreklerimizde gerçekte ne olduğu bilinseydi kaçımız affedilirdi?”
- “Onunla yaşamak deniz kıyısında durmak gibiydi. Her gün bir başka renk, farklı bir köpük sorguçlu dalga ama daima ufka doğru çekilen huzursuz yoğunluk.” (s.221)
- “Dünya gizemlerden oluşuyordu, ben de milyonlarcasının arasında bir başka bilmeceydim yalnızca.” (s.223)
- “Hayatım boyunca trajedinin beni bulmasını beklemiştim. Bulacağından hiç kuşkum yoktu çünkü başkalarının hak ettiğimi düşündüğünden daha fazla arzum, isyanım ve gücüm vardı, yıldırımları üstüne çekecek şeylerdi bunlar. (s.249)
- “En muhtaç durumdakilerin en nefret ettiği şey minnettarlıktır, sırf kendilerini yeniden iyi hissetmek için ilk fırsatta saldırırlar.” (s.269)
- “Ama belki de hiçbir anne baba evladını gerçekten göremez. Baktığımızda sadece kendi hatalarımızın bir yansımasını görüyoruz.” (s.318)
- “Kadınların narin yaratıklar olduğu, çiçek, yumurta, bir anlık dikkatsizlikle ezilebilecek şeyler olduğu söylenir hep. Buna eskiden inanmış olsam bile artık inanmıyordum.” (s.322)
- “Hayat, dokuma tezgahı gibi basit bir şey değil. Dokuduğun şeyi bir çekişte sökemiyorsun.” (s.353)