Tam ismi Malcom James McCormik olan, bizim Mac Miller olarak tanıdığımız Amerikalı sanatçı, rap müzik sektöründe yarattığı büyük etkilerin yanında aynı zamanda yetenekli bir müzisyen, yaratıcı bir şarkı yazarı ve başarılı bir yapımcıdır. Küçüklüğünden beri müziğe ve hip-hop’a ilgi duyan Mac Miller’ın sahne ismi erkek kardeşi ve kendi isminin karışımı olarak ortaya çıkmış. Mac’i herkes yaptığı hip-hop ve rap albümlerinden tanıyor olsa da kendisinin aynı zamanda neredeyse hiç bilinmeyen, Larry Lovestein & The Velvet Revival takma adı altında “You” isimli jazz albümünü 2012 ylında dinleyicileriyle buluşturmuştur. Mac Miller, 2018 yılında stüdyosunda aşırı doz nedeniyle genç yaşta aramızdan ayrılmıştı.

Balloonerism albümü, Mac Millerin ölümünden 7 yıl sonra yayınlanmış kendisinin daha karanlık ve depresif düşüncülerini hareketli beatler, jazz ve raple buluşturarak hazırladığı, 14 şarkıdan oluşan bir albüm. Albümü nasıl ve nerede öldüğünü bilerek dinlemek, düşüncelerini tekrar açıklayacağını bilememek ve şarkılarında bir daha cevaplayamayacağı sorular sorması insanı garip bir çıkmazda hissettirse de Mac’in zihnini keşfettiğimizi bilmek iyi hissettiriyor. Balloonerism, hüzünü, büyümek istememeyi, insan ruhunun çift taraflı oluşunu ve hayatın amacını sorguluyor.
Tambourine Dream
Albümün açılış şarkısı Tambourine Dream 33 saniyelik kısa bir giriş parçası olarak çıkıyor karşımıza. Sadece enstrümantal altyapıdan oluşan deneysel bir şarkı ve aynı zamanda Mac Miller’in 2012’den beri açılış şarkısı olarak kullandığı ilk enstrümantal şarkı oluyor.
DJ’s Chord Organ (feat.SZA)
Albümün ikinci şarkısı “DJ’s Chord Organ”, uzun bir introya sahip. İntronun başında boğuk bir sesin “What he said after the Grammys?” (Grammy’den sonra ne söyledi) dediğini duyuyoruz, bu diyaloglar aslında Mac Miller ve prodüktör Josh Berg’in konuşmaları oluyor. Diyalogların hemen ardından cenaze müziğine benzeyen bir melodi çalmaya başlıyor sonlarına doğru ise SZA’nın vokallerini duymaya başlıyoruz. İntrodan hemen sonra açılışı SZA yapıyor ve bağımlılığın ne kadar can yakıcı ve yıkıcı olduğunu bizlere “Cocaine is ruthless” (Kokain acımasızdır) sözleriyle anlatıyor. Şarkının temaları genel olarak, tükenmişlik, kimlik arayışı ve bağımlılık oluyor.
Şarkının isminin aslında Daniel Johnston’ın “Hi, How Are You?” isimli kısa filmi üzerine çalışırken edindiği bir enstrüman olan “chord organ”a gönderme yapmaktadır. Bu chord organ enstrümanı üfleyerek çalınan klavyeli küçük bir enstrümandır ve aynı zamanda şarkının çıkış yeri ve ilham kaynağı olmuştur.
“I know you miss the nighttime (Gece vaktini özlediğini biliyorum)
I know you miss your lifetime (Hayatını özlediğini biliyorum)”
Do You Have A Destination?
Diğer şarkımız “Do You Have A Destination?” şarkısı, hayatın anlamını sorgulama ve içsel sorunları ele alan bir şarkı oluyor. Mac Miller, şarkı boyunca bağımlılığını, kişisel mücadelerini ve cevaplarını bulmaya çalıştığı soruları bizlerle paylaşıyor ve düşündürüyor. Şarkı boyunca sorularla ve caz ile karşılaşıyoruz. Duyduğumuz caz esintileri şarkının sakinliğini vurgularken bir yandan, sorgulayan atmosferini de vurguluyor.
Dinlemesi keyifli olan bu şarkı, Mac’in yazdığı sözlerle içinde bulunduğu endüstriye ne kadar bağlı olduğunu ve emek verdiğini anlatıyor ama “I gave my life to this shit, already killed myself” (Hayatımı buna adadım, zaten kendimi öldürdüm) sözlerini, Mac’in öldüğünü bilerek dinlemek insanı garip hissettiriyor. Şarkı, Mac’in sahip olduğu şeylere rağmen hayatından mutlu olmadığını, kendisiyle bir savaş halinde olduğunu, hayatının nereye gittiğini bilmediğini ve bir döngü içinde sıkışıp kaldığını anlatıyor. Çevresinden olan insanların dediklerine göre halihazırda yaşamın amacını çokça düşününen biri olan Mac Miller, hissettiklerini ve düşündüklerini bizlerle de bu şarkıyla paylaşmış. Şarkı müzikal olarak, vokallerle dinlerken sanki bir rüyadaymış hissi veriyor.
“Need to let the drug
(Uyuşturucuları bırakmam lazım)
Tryna find Heaven, I get high but never come close
(Cenneti bulmaya çalışıyorum, kafam iyi oluyor ama hiç yaklaşamıyorum)”
5 Dollar Pony Rides
Dördüncü şarkı, 5 Dollar Pony Rides, albümde benim en çok hoşuma giden şarkılardan birisi. Diğer şarkılardan tema bakımından farklı olan bu şarkı, melankolik bir şekilde eskiden sevdiği kadına seslendiği bir şarkı olmuş. Şarkıların sözleri oldukça melankolik ve üzücü olsa da müzikal yapı bize sözlerdeki hisleri vermiyor, albümün diğer parçaları gibi.
Bu parça biraz daha funk ve caz tarzlarına kaymış ve oldukça zengin enstrümantasyona sahip. Yine oldukça ruhani ve deneysel bir şarkı olan 5 Dollar Pony Rides, artık içinde bulunmadığı bir ilişkiye duyduğu özlemi ve geri kazanma savaşını gözler önüne sunarken yine de hayatın anlamını bulma arayışını katmayı da es geçmiyor.
“Killin’ yourself like this
(Kendini böyle öldürüyorsun)
Goin’ crazy, keepin’ all of these secrets
(Deliriyosun bütün bu sırları tutarak)
How is that livin’?
(Bu nasıl yaşamak?)”
Friendly Hallucinations
Beşinci parça Friendly Hallucinations, biraz daha neo-soul ve caz- rapt tonlarında bir şarkı. SZA, bu parçada da vokal olarak destek çıkıyor. Şarkı, aşk, kimlik arayışı, mental sağlık, gerçeklik ve hayal arasındaki sınırları sorguluyor. Kişisel ve mental problemlerin öznel olduğunun ve ne kadar çabalanırsa çabalansın bir başkası tarafından anlaşılamayacağının altını çiziyor.
“Tell me, is it real if you can’t hold it in your arms, but it can touch you?
(Söyle bana, o sana dokunuyorsa ama sen kollarının arasında tutamıyorsan gerçek olur mu?)
Feel its texture pressin’ up against your chest, you say, “I love you”(You don’t hear it back)
Göğüsüne bir doku yaslanıyormuş gibi hissettiriyor, “Seni seviyorum” diyorsun (ama geri karşılığını duymuyorsun)”
Mrs. Deborah Downer
Albüm içinde altıncı şarkı, Mrs. Deborah Downer oluyor. Bu parça 2014 yılında Mac Miller tarafından yazılmış olup, çıkış single’ı olarak kullanılmış. Şarkı, caz, punk ve hip-hop öğelerinin harmanlanmasıyla yapılmış. Parça, pişmanlıklar, ümitler ve ilişkilerin getirdiği hayal kırıklıkları temalarını işliyor. Aynı zamanda “Mrs Deborah” olarak bahsettiği bu kişinin hayatına olumsuzluklar getirdiğini bizlere gösteriyor.
“Do I need to know the beginning to see the end?
(Sonunu görebilmek için başlangıcı bilmem gerekiyor mu?)
What’s the difference ‘tween the truth and things that we pretend?
(Gerçeklikle rol yaptığımız şeylerin farkı nedir?)”
Stoned
Albümün ortanca şarkısı “Stoned”, bu albümden en sevdiğim ve en yakın hissedebildiğim parça diyebilirim. En yoğun ve derin parçalardan biri olan “Stoned”, bir kıza yazılmış ve kızın karakterini anlatan bir şarkı. Parça, duygusal ve mental kaçış, bağımlılık, geçici rahatlama hissi temaları üzerine duruyor.
“She breaks down the pain, she rolls up the weed” sözleriyle kendinden, duygu ve düşüncelerinden bağımlılıkla kaçmayı anlatıyor. “She makes up her bed like she makes up her stories” sözleriyle kendiyle barışık olmayan birinin kendinden ve yaşantısından anlattığı yalanlarla kaçmaya çalıştığını görüyoruz.
“And the water, it’s shallow like the lies that she tells
(Ve su da söylediği yalanlar gibi sığ)
Can’t run from your shadow, can’t hide from yourself
(Gölgenden kaçamazsın, kendinden saklanamazsın)
She hates that she cries when she’s all by herself
(Tek başına olduğunda ağlamaktan nefret ediyor)
And she’s always all by herself
(Ve o her zaman tek başına)
She hardly talks in conversation
(Sohbet sırasında hiç konuşmaz)
But, but when she do, all her words get lost in translation
(Ama ne zaman konuşsa, bütün sözleri tam olarak anlaşılmaz.)”
Mac, kendisinden ve düşüncelerinden kaçmaya çalışan, melankolik birini anlatıyor. İnsanlarla iletişimi mükemmel olmayan, kendini tam olarak ifade edemediği ve zorlandığı için iletişimden kaçınan bu kişiyi anlatırken seçtiği kelimeler ve betimlemeler sayesinde kendini bir yere ait hissedemeyen, anlaşılmadığını düşünen duygularının kontrolünde olmayan ve kendinden kaçmaya çalışan herkesin kendinden bir parça bulabileceği ve yakın hissedeceği ağır bir parça oluyor.
Shangri-La
Sekizinci şarkı, “Shangri-La” zor durumlarda kaçılan ideal metaforik bir yer olarak betimleniyor. Bu terim gerçeklikten uzaklaşmak istenildiğinde gidilen kaçış noktası gibi olmasa da içsel huzurun bulunabileceği, hayali bir cennet olarak anlatılıyor. Parça genel olarak, yalnızlık, boşluk hissi, huzur bulma isteklerini ele alıyor.
“Okay, I was drivin’ up to Shangri-La to get my meditation on
(Tamam, Shangri-La’da meditayon yapmak için gidiyorum)
I was thinkin’ Lamb of God, she was thinkin’ Saint Laurent
(Ben “Lamb of God’ı düşünüyorum, o “Saint Laurent’i)”
Funny Papers
Dokuzuncu şarkımız “Funny Papers”‘ın da temel temaları diğer şarkılar gibi içsel huzuru bulmak üzerinde olsa da ayırt edici tarafı, Mac’in bu huzurun bulunabilecek bir şey olmadığını yani gerçek olmadığını anlaması oluyor. Yüzeysel ilişkileri, lüks, gösterişli hayatları eleştiriyor ve bu gösterişin gerçek, anlamlı ilişkiler kurmanın önüne geçtiğini belirtiyor.Gördüğü bu yüzeysellik yüzünden hissettiği boşluk hissini ve yalnızlığı da şarkı sözlerine döküyor.
“Yeah, somebody died today,
(Evet, bugün birisi öldü,)
I saw his picture in the funny papers
(Fotoğrafını gazetelerde gördüm)
Didn’t think anybody died on a Friday
(Kimsenin Cuma günü öleceğini düşünmemiştim)”
Mac Miller, şarkının bu bölümünde Cuma günü kimsenin öleceğini düşünmediğini yazmış olsa da kendisi de maalesef bir Cuma hayata gözlerini yummuştu.
Excelsior
Onuncu şarkı “Excelsior”, kendini keşfetme, kişisel değişim ve hayal kırıklıkları temalarını işliyor. Excelsior kelimesi; amaca ulaşma, yükselme anlamlarına geliyor. Başarılarından tatmin olma ve hayal kırıklıkları hakkında yazan Mac, aynı zamanda, çocukluğun çok hızlı geçtiğini ve toplumun dayattığı normları da eleştiriyor.
“Me, I used to want to be a wizard, when did life get so serious?
(Ben, büyücü olmak istiyordum, hayat ne zaman bu kadar ciddileşti?)
Whatever happened to apple juice and cartwheels?
(Elma suyu ve parandelere ne oldu?)”
Transformations (feat. Delusional Thomas)
Albümün on birinci şarkısı “Transformations” olgunlaşma ve değişme sürecini ele almaktadır. Mac’in hayatında yaşadığı değişimlerin ve kimliğini bulmanın zorluğundan bahsediyor. Parçanın ana temaları, toplumun normlarıyla yüzleşme, değişim, zihinsel karmaşa ve kişisel beklentiler oluyor.
“Alright, psychopathic thinker, hyperactive drinker
(Tamam, psikopat düşünür, hiperaktif içici)
Blew my shit up with a thumb up like Henry Winkler
(Parmağınla onay vererek beni Henry Winkler gibi patlattın)”
Manakins
On ikinci şarkımız, “Manakins”. Samimiyetsizlik, ilişkilerin yüzeyselliği, özgürlük ve hayal kırıklığı konularının ele alındığı bu parçada insanlar Mac tarafından manikinlere benzetiliyor. Manikinler, giysi tanıtımı yapmak için kullanılan sahte, plastik mankenlerdir. İnsanların birbirlerine olan yüzeysellikleri ve samimiyetsizliklerinin rahatsız ediciliği ve kendini kaybetme konuları eleştiriliyor.
“We are what we believe in
(Neye inanıyoruz?)
There is no such thing as freedom
(Özgürlük diye bir şey yok)”
Rick’s Piano
Sondan bir önceki şarkı olan “Rick’s Piano”, daha sakin ve düşsel bir parça. Bu şarkı, büyük değişimlere odaklanmış, minimalist, insanın kendisi ve toplum çelişkisi, belirsizlik gibi konuları ele alarak bir yandan da eleştirel bir hava katıyor.
“Is there a heaven? Can you see the god in me? I don’t know, probably
(Cennet var mı? Benim içimde tanrıyı görebiliyor musun? Bilmiyorum, büyük ihtimalle)”
Tomorrow Will Never Know
Albümün sonuncu ve en uzun şarkısı, felsefi açıdan oldukça derin ve anlamlı bir şarkı. Zamanı, geçmişi, gelecek kaygısını, yaşadığımız an ve onun değeri ve belirsizlik konularının işlendiği minimalist ve duygusal bir şarkı oluyor. Parçanın ölümün kaçınılmazlığını da ele alması parçayı oldukça karamsar yapıyor.
“You wonder when God will just listen and give you a break
(Tanrının seni dinleyip biraz zaman vereceğini düşünüyor musun)
And He says, ‘See, living and dying are one and the same’
(Ve der ki, ‘Görmek, yaşamak ve ölmek bir ve aynı’)”
Balloonerism albümü her açıdan çok derin ve üzücü bir albüm. Parçaların hepsi Mac Miller’dan bir sarılma gibi hissettiren oldukça ağır şarkılar. Albüm ile beraber Mac Miller’ın zihninin içine tekrar yakından bakabilme şansı buluyoruz, onunla beraber yaşamı düşünüyor ve sorguluyoruz.
Kaynakça
“Mac Miller’s ‘Balloonerism’ Offers a Hazy Sense of Solace”, Rolling Stones, 23.02.2025, Web.
“Balloonerism Mac Miller Review”, Pitchfork, 23.02.2025, Web.
“Mac Miller-Balloonerism”, The Needle Drop, 23.02.2025, Web.
“Mac Miller’s ‘Balloonerism’ Explores Substance Abuse, Self-Discovery”, The Daily Orange, 23.02.2025, Web.
“‘Balloonerism’: Mac Miller’s Authentic Human Reflections on Death Before His Passing”, The Daily Campus, 23.02.2025, Web.


