M3GAN: Çocuğunuzun En İyi Arkadaşı

Ayçe Cansu Yaşar
Ayçe Cansu Yaşar
"Yaşamaktan yazmaya vakit kalmadı."
spot_img
Editör:
Ayçe Cansu Yaşar
spot_img

2023’ün ilk günlerinde bizi karşılayarak gişede çarpıcı bir başarı elde eden “M3GAN”, kamera önündeki ve arkasındaki yıldızı parlak isimlerle ilk andan itibaren dikkat çekmeyi başardı. “M3GAN”ın yönetmen koltuğunda “Housebound” u çekerek korku-komedi türünün hatırı sayılır örneklerinden birine imza atan Gerard Johnstone oturuyor. Filmin yapımcılığını üstlenen isimler arasında modern korku sinemasının mimarlarından olan, “The Conjuring” ve “Saw” ile adından çokça söz ettiren usta yönetmen James Wan var. Filmin senaristliğini ise James Wan ile “Malignant”, “Hell Fest” gibi filmlerde birlikte çalışan Akela Cooper üstleniyor. Gişedeki başarısıyla 2023’e iddialı bir giriş yapan filmin başrollerini ise Allison Williams, Violet McGraw ve Amie Donald paylaşıyor. Ayrıca M3GAN’ın devam filminin sinyallerinin yakıldığını da belirtelim.

Filmde Allison Williams’ın hayat verdiği Gemma karakteri büyük bir oyuncak firmasında çalışan işkolik ve oldukça yetenekli bir robotik mühendisidir. Uzun süredir yapay zekâ destekli robot bir oyuncak tasarlamak için çalışmaktadır. Gemma, bu robota “M3gan” ismini koymuştur. (Açılımı: Model 3 Generative Android) Bu konuda oyuncakların sadece ticari boyutunu düşünen sığ patronuyla Gemma arasında büyük bir çatışma vardır. Patronu daha uygun fiyatlı, seri üretime müsait oyuncaklarla rekor satışlar yapmanın peşindedir. Dolayısıyla Gemma’nın deneysel çalışmalara bir yığın para ve uzun emekler harcamasına karşı çıkmaktadır.

İşine hırsla bağlı olan Gemma, bir anda trajik bir kaza sonucu yeğeni Cady’nin vekâletini üstlenmek durumunda kalınca hayatında büyük bir dönüm noktası yaşar. Daha kendi sorumluluğunu bile alamayan ve ebeveynliğe dair hiçbir şey bilmeyen Gemma, böylesine ağır bir mesuliyet karşısında şaşkına döner. Artık teyze ve yeğen birlikte yaşamaktadır.

Gemma, bir gün Cady’e üniversitedeyken yaptığı bir robotu gösterir. Cady, “Böyle bir oyuncağım olsa bir daha başka bir oyuncağa ihtiyacım olmazdı.” deyince Gemma’nın içinde tekrardan “M3gan”ı yaratmak için bir heves yeşerir. Maliyeti ne kadar yüksek olursa olsun, M3gan öyle bir oyuncaktır ki bir çocuğun sahip olabileceği her şeydir. M3gan, sadece bir oyuncak veya bir arkadaş değil, aynı zamanda bir öğretmen olarak da programlanmıştır. Eşleştirildiği çocuğa bağlanır, onu tehlikelerden korur, ona yeni bilgiler öğretir, duygusal olarak destekler ve onun en iyi arkadaşı olur. Böylece Gemma, gecesini gündüzüne katarak hem kendisi hem çevresi hem de yeğeni Cady için büyük bir tehlike oluşturacağını bilmeksizin tekrardan “M3gan” üzerinde çalışmaya başlar ve yarattığı prototipi Cady ile eşleştirir. Hikâye bu noktada gelişmeye başlar. M3gan, çocuk bakımında bir ebeveynin yapması gereken her şeyi yapabilecek çok üst düzey bir oyuncak robottur. Böylece Gemma, başlarda Cady’nin sorumluluğunu üzerinden atarak çok rahat eder ve kendi işine odaklanır. Başlarda her şey mükemmel gitse de M3gan’ın Cady’e olan bağlılığı ve koruma içgüdüsü son derece tekinsiz bir hâl alacaktır…

Çocukların en büyük dostu olan sevimli oyuncaklar ve kuklalar uzun yıllardır sevimliliklerine zıtlık oluşturacak bir şekilde korku-gerilim janrında bir motif ya da tema olarak kullanılmıştır. Bu zıtlıklardan yararlanmayı seven korku sineması, yine aynı şekilde, çocukları eğlendirme işleviyle bilinen palyaçoların da uzun yıllar boyunca ekmeğini yemiştir. Sinemada katil bebek temalı korku filmi (baby doll horror) furyasının ilk hatırı sayılır örneği 1988 yılında Tom Holland’ın “Child’s Play” filmi ile verilmiştir. Child’s play ile katil bebek Chucky bir neslin kâbuslarına misafir olmuştur. Son yılların en meşhur katil bebek temalı korku ürünü ise yapımcıları arasında M3gan’ın yapımcılarından James Wan’ın yer aldığı “Annabelle” serisidir. James Wan’ın genel olarak katil bebek temasını sevdiğini söylemek mümkün. Bunların yanı sıra, son yılların nispeten başarılı katil bebek temalı korku filmleri arasında -devam filmi ile hüsrana uğratsa da- 2016 yapımı “The Boy” filmini de örnek gösterebiliriz. Dolayısıyla M3gan, aslında ortalama bir korku-gerilim izleyicisinin aşina olduğu bir alt türün ürünü.

Child’s Play (1988, Tom Holland)

“M3gan”, izleyiciye tamamen farklı bir tat sunmasa da kendisinden önceki katil bebek temalı korku-gerilim filmlerinden ayırılan belli başlı özellikleri var. Sözgelimi yukarıda bahsedilen benzer temadaki korku filmlerinin çoğu sırtını paranormal hikâyelere yaslarken; M3gan, seyirciye gerçeküstü gelebilecek yönlerini bilim-kurgu türünün olanaklarına sığınarak sunuyor. Ortada bir cin, ruh ya da şeytanî bir varlık yok. Dolayısıyla M3gan’ın katil bebek korkusunu bilim-kurgu türüyle harmanlayarak muadillerinden farklılaştığını söyleyebiliriz. Öte yandan, film seyirciyi korkutmak ya da germek için bünyesindeki korku ögelerinden yeterince faydalanmamış gibi duruyor. Hatta çoğu yerde korkudansa komedi türünün izdüşümlerine rastlıyoruz. M3gan, ne zaman ne yapacağı belli olmayan ve etrafı amaçsızca terörize edebilecek kötücül bir karakterden ziyade daha güvenilir, korumacı ve sadece damarına basıldığında şiddete başvurabilecek bir imaj çiziyor. Barbie bebekleri andıran görünüşü ise seyirciyi görsel anlamda rahatsız etme konusunda işlevsiz kalıyor. Fakat bunun da filmdeki komedi unsurlarının da bilinçli bir tercih olduğunu öne sürmek gayet mümkün. Korkunç ve biçimsiz bir tiplemedense kusursuz bir Barbie bebek görünümü yaratılarak seyirciyi rahatsız etmek hedeflenmiş. Kusurlar kadar kusursuzluk da gerilim ögesine dönüşebilir pek tabii. Yine de bu filmin korkmayı ya da gerilmeyi bekleyen sinemaseverlerin beklentisini karşılamayacağı gayet açık.

M3gan’ı farklı kılan bir diğer özellik ise, filmin katil bebeği yaratan kişiyi de hikâyenin merkezine yerleştirerek aralarında ortaya çıkan tanrı-kul/ yaratıcı-yaratılan ilişkisini yansıtması. Dolayısıyla Gemma’nın tanrı rolünü, M3gan’ın ise kul rolünü üstlendiği söylenebilir. Gemma; yaratıcı olarak M3gan’dan ona itaat etmesini, buyruklarını yerine getirmesini, kendisi istemediği sürece hiçbir şeye karışmamasını bekliyor. M3gan ise bir noktadan sonra kendi mevcudiyetinin kontrolünü ele alarak deyim yerindeyse yaratıcısına isyan ediyor. Filmin sonlarına doğru M3gan ve Gemma arasında geçen diyaloglarda bu başkaldırışı net bir biçimde görebiliyoruz. Bu bağlamda M3gan’ın hikâyesinin, Mary Shelley tarafından yazılan ve daha sonra defalarca sinemaya uyarlanan Frankenstein hikâyesi ile paralellikler taşıdığını söylemek mümkün. Frankenstein hikâyesinde genç bir bilim adamı olan Victor Frankenstein’ın yasadışı deneyler yaparak kendi laboratuvarında yarattığı, daha sonra kontrolünü tamamen kaybettiği akıllı ve korkunç canavar ile ilişkisi ve olayların çığırından çıkışı anlatılıyordu. Benzer şekilde Gemma da kendi elleriyle başına büyük dertler açacak bir düşman yaratıyor. Fakat ne Victor Frankenstein ne de Gemma yarattıkları şeye tam olarak kızamıyorlar. Çünkü nihayetinde her şeyin sorumlusu yine kendileri. Tabii ki iki eser arasında tema olarak belli paralellikler olsa da doğrudan bir bağdaştırma yapmak doğru olmaz. Çünkü dönem, fikir, tarz, tavır, zihniyet olarak tamamen birbirine yabancı iki eserden bahsediyoruz. Üstelik Frankenstein; kötülüğün doğası, tanrı-insan ilişkisi gibi birçok katmanlı ve evrensel fikre hitap ederken M3gan; arkasındaki fikri derinleştirme açısından yetersiz kalıyor. Böylece seyir zevki oldukça yüksek olsa da ana akım korku sinemasının seri üretimlerinden farkı olmayan yavan bir film ortaya çıkıyor.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.