Love Lies Bleeding Film İncelemesi: Âşk ve Takıntı Arasındaki İnce Çizgi

Editör:
Eyüp Can Gürer

Aşkın tahrip edici gücü, kırılamayan döngüler, bağımlılık ve obsesyon: Love Lies Bleeding’in hikâye kurgusu genel olarak bu temalar üzerine oluşturulmuş. İlk filmi Saint Maud ile yaptığı çıkışın ardından Rose Glass bu sefer neo-noir bir queer romantik gerilim ile karşımıza çıkıyor. Senaryosunu Weronika Tofilska ile beraber yazdığı filmin oyuncu kadrosu ise Kristen Stewart, Katy M. O’Brian, Ed Harris, Jena Malone ve Dave Franco gibi isimleri kapsıyor.

Love Lies Bleeding Film Konusu

Kaynak The Movie Database

Hikâye 1989 yılında geçiyor. Bir spor salonunda çalışan Lou (Kristen Stewart), bodybuilder olan Jackie (Katy M. O’Brian) ile tanışmasının ardından aralarında hızlıca gelişen bir aşk görüyoruz. Film boyunca bu ikili arasındaki aşkın sürekli uyuşturucu ile kıyaslanıyor. Film tıpkı uyuşturucunun yarattığı etki gibi, kısa süren bir cicim döneminin ardından birbirlerine olan bağımlılıklarının ne kadar zarar verici olduğunu zamanla gösteriyor. Bunu tetikleyen de tabii ki Jackie’nin Lou’nun şiddet döngüsünden kurtulamayan ailesiyle tanışması oluyor. Bu noktadan sonra işler iyice sarpa sarıyor.

Filmin sinematografisi seyirciye genel atmosferi aktarmakta oldukça başarılı. Ana karakterler queer ancak hikâye bu iki karakterin eşcinsel olması üzerine dönmüyor, bu da muhtemelen pek çok queerin hoşuna gidecek bir durum. Üstelik Jackie karakterinin biseksüel olması medyada çok fazla biseksüel karakter olmadığı için görünürlük açısından iyi bir tercih olmuş. Film seyirciye aşkın nasıl hissettirdiğini ve nelere yol açabileceğini bazı sürreal sahneler eşliğinde veriyor. Film body-horror türüne ait en iyisi olmasa da iyi bir örnek olduğu söylenilebilir. Genel olarak muhteşem sayılmasa da seyir zevki veren bir film olmuş.

Aşk, Şiddet, Takıntı

Jackie ve Lou’nun tanışma sahnesinde ilişkilerinin nasıl ilerleyeceğine dair seyirciye foreshadowing yapılıyor. Jackie kendisini rahatsız eden adama yumruk atıyor. Jackie’nin korkusuzluğunu, dengesizliğini, öfkesini ve içinde barınan şiddeti burada görüyoruz. Farkında olmasa da Lou bu noktada Jackie’ye daha çok çekiliyor. Lou’nun babasıyla ilgili problemleri olduğu en başından beri belirtiliyor. Babası Lou Sr. (Ed Harris) bir katil, hatta Lou’nun annesini de babasının öldürdüğünü, Lou’yu da genel olarak pis işlerine alet ettiği filmin devamında ortaya çıkıyor. Dahası, Lou’nun ablası Beth (Jena Malone) kocası JJ (Dave Franco) tarafından şiddet görüyor. Yani şiddet Lou’ya ailesinden aktarılmış, Lou her ne kadar babası ile iletişime geçmeyerek kurtulmaya çalışsa da ablası Beth’in yaşadıkları yüzünden asla tam olarak şiddet kavramından kaçamıyor. Dolayısıyla Lou hayatı boyunca sadece şiddeti tatmış biri olarak da Jackie’ye çekiliyor.

Bu sahnenin ardından beraber vakit geçirirlerken Lou Jackie’ye steroid veriyor. Zamanla Jackie, steroide bağımlı oluyor. Aslında bu noktada uyuşturucu tamamen birbirlerine olan aşkları ve takıntılarının bir sembolü olarak veriliyor. Lou, Jackie ile tanıştıktan sonra sigarayı bırakıyor. Bi nevi Lou bir bağımlılığını öteki ile değiştiriyor. Jackie steroidlerin ona bodybuilding yarışmasında yardımcı olacağını düşünse de, yarışmada fazla dozun etkisiyle halüsinasyon görüyor, kusuyor ve birine saldırıyor. Hatta kustuğu sahnede kustuğu şeyi Lou olarak görüyoruz, çünkü belirtildiği üzere Jackie’nin Lou’ya olan takıntılı aşkı uyuşturucu bağımlılığı ile kıyaslanıyor. Kendisine iyi geldiğini zannetse de, steroid -ve Lou- aslında ona zarar veriyor. Daha da öncesinde Lou, Jackie’yi korumak için onu eve kitlerken JJ’in cinayetine dair kanıtları temizliyor. Ancak Jackie onu dinlemeyerek steroidleri alıp bir şekilde kaçıyor ve yarışmaya hazırlanmaya devam ediyor. Bu noktada kavga ediyorlar ve hatta Jackie yarışma için Vegas’a kaçmadan önce Lou’ya saldırıyor.

Bütün bunlar yani Jackie’nin suçuna ortak olması, Jackie ona zarar vermesine rağmen onu sevmeye devam etmesi Lou’nun ailesini tekrardan hatırlatıyor bize. Çünkü tıpkı babasına yardım ettiği gibi kız arkadaşına yardım ediyor ve tıpkı eşinden şiddet görmesine rağmen onu sevmeye devam eden ablası Beth gibi davranıyor. Lou sırf Jackie için başkalarına yalan söylüyor, canlarını yakıyor kısacası olmaktan kaçındığı kişiye dönüşüyor.

Şiddetin Nesilsel Aktarımı

Filmin sonunda babasını öldürmeleri ve ardından gelen Jackie ve Lou’nun bulutların arasında koştuğu sürreal sahne her ne kadar başta Lou’nun döngüyü kırdığını düşündürse de, en son sahnede Daisy’nin (Anna Baryshnikov) ölmediğini fark edip onu öldürmesi tam olarak aksini gösteriyor. Lou’nun filmin başında ailesinden tam olarak kaçamamasının sebebi ablası Beth’in gördüğü şiddet dolayısıylaydı. Filmin sonunda ise hem JJ hem de babasından kurtulmuş bir vaziyette, fakat babasının şiddet ağından kurtulduğunu zannederken aslında durum öyle olmuyor. Çünkü Jackie en başından beri içinde şiddeti barındırıyor, Lou’ya olan takıntısı bu şiddeti tamamen ortaya çıkarıyor. Jackie ile beraberliği, son sahnede Daisy karakterini öldürmesi Lou’yu tekrardan şiddet döngüsünün içine sokuyor. Daha doğrusu Lou zaten hiçbir zaman o döngüden çıkamamıştı.

Film aşk ve takıntı arasındaki o ince çizgiyi aşınca neler olduğunu, aynı zamanda şiddetin ve travmanın nesilsel aktarımını başarılı bir şekilde izleyiciye veriyor.

Fragmanı izlemek isteyenler için:

Kaynakça:

  • Love Lies Bleeding. Yönetmen: Rose Glass. A24 Films LLC, 2024.
  • Kapak görseli: Movie Database

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Editor Picks