Leonardo: Gerçekliğin Işığında Renklenen Bir Portre

spot_img

Dizinin yaratıcıları Steve Thompson ve Frank Spotnitz’dir. Dizide; Aidan Turner, Alessandro Sperduti, Carlos Cuevas, Freddie Hihgmore, James D’arcy ve Matilda De Angelis gibi oyuncular rol alıyor.

Tarihin en önemli sanatçılarından birini anlatırken, yine onun gibi önemli insanlara denk gelmek çok normal. Sekiz bölümlük mini dizinin her bölümünde, Leonardo da Vinci’nin hayatının özellikle sanatsal anlamda en önemli kısımları anlatılır. İlk bölümünde Verrocchio’nun atölyesinde ”ilk çırak” olmaya çalışırken görürüz. Aynı zamanda da Caterina’yla ilk tanıştığı zamanlardır.

Gerçekte böyle biri var oldu mu, yoksa tamamen kurmaca bir karakter mi tam olarak bilinmiyor. Leonardo da Vinci’nin birkaç eksizinden yola çıkılarak hayat verilmiş bir karakter olarak geçiyor. Tam adı Caterina da Cremona’dır. Dizide, Leonardo’nun hayatı boyunca bu kadınla arasında bir ilişki olduğuna, birbirlerine karşı aşk ve arkadaşlıkla bağlı oldukları fikrine genişçe yer verilmiş.

Sanatçının eşcinsel tarafı da dizide anlatılan konulardan biridir. Hatta eşcinsellik nedeniyle yakalanıp büyük bir ceza alacakken, hakkında son anda suçsuzdur diye karar verilir. Çünkü onunla aynı mahkemede yargılananlar arasında nüfuzlu birinin de akrabası vardır. Şansı sayesinde tahliye olur. Sonrasında tarihi kişiliklerden olan Milano Dükü Sforza’ya çalışmak için Floransa’dan ayrılır. Adı bir kere eşcinsel olarak duyulduğu için itibar kaybı yaşar.

Milano’da başyapıtlarından biri olan ”Son Akşam Yemeği” freskine başlar. Bu sanat eserinin yapılış aşamalarını izlemek keyifli bir deneyim sunabilir. Freski bitirmeye yakın zamanda askeri müdahalelerin yaşanması ve sanatçıların tedirgin şekilde işlerine devam etmek zorunda kalmalarını izlemek etkileyici olabilir. Bütün bunlardan Leonardo’nun yaratıcılığının etkilenmemesi, işini profesyonel şekilde tamamlaması… O freskin önünde durup gözyaşı dökmemek zor olsa gerek. Her ne kadar kurgusal bir karakter de olsa bu konuda Stefano Giraldi’yi anlayabiliriz.

Mona Lisa tablosuna başlaması… Portre kabul etmediği halde, çocuğunun yasını tutan kadının yüzündeki acı tebessümü görmesiyle kararından vazgeçer ve dünyanın en ünlü tablosu olan Mona Lisa’yı yapmaya başlar, ancak tabloyu uzunca bir süre tamamlayamaz. Ufak ebatlarda olan bu tabloyu gittiği yerlere de yanında taşımıştır. Hep gerçeği arayan Leonardo Mona Lisa’nın ifadesini yaparken zorlandığı kadar hiçbir eserinde zorlanmamıştır.

Mona Lisa’yı çalıştığı sıralarda yeni bir anlaşma daha yaparak Cesare Borgia için çalışmaya başlar. Sadece ressam olmayan Leonardo da Vinci’nin aynı zamanda mimar ve mühendis olduğu da biliniyor.  Bu özelliği aracılığıyla Cesare Borgia’ya şehrin savunmasında yardım eder. Bu şahıs daha önce Son Akşam Yemeği tablosunu yaptığı sırada ona dokunmamış, freskini bitirmesi için izin vermiştir. Leonardo ona bir sanat eseri borçludur. Bunun bir ressam için karşılığı can borcu olarak tanımlanabilir.

Cesare Borgia’yla yaşadığı sarayda Niccolo Machiavelli karşılıyor bizi. Bilindiği üzere ünlü Prens kitabının yazarıdır. Bu kitabı yazarken ”Prens” tipi için Cesare Borgia’dan ilham almıştır. Cesare Borgia tutkulu bir kumandandır. Savaş konusunda da oldukça başarılıdır. Leonardo’dan savaş sanatları konusunda yardım ister. Daha doğrusu evine dönebilmesi karşılığında onun için savaş silahları tasarlamasını talep eder. Leonardo bunu yapmayı istemese bile, ondan isteneni yapar.

Yıllar içinde bağlarını koparamasalar da Caterina’yla ayrı düşmüş olmak Leonardo için büyük bir eksiktir. Aşkın sadece cinsel bir çekim olarak değil, farklı şekilde de yaşanabileceğinin bir örneğidir Leonardo ve Caterina. En son görüşmelerinde ona kızan ve mektuplarına hiç cevap yazmayan Caterina’yı bütün şehirde aratır ve sonunda bulur. Yanına gittiğinde, zor şartlarda hayata tutunmaya çalışan bir kadın bulur. Yıllar geçmiştir, ama tekrar birliktedirler. Leonardo aynı zamanda çırağı Salai’yle bir ilişki içindedir. Caterina’nın dönüşü Salai’yi pek mutlu etmez ve Caterina’nın açığını bulmak amacıyla onu gizlice takip eder. Bu takip, bizi Caterina’nın sırrına tanık eder. Dizi çıkış noktasını bu sırdan alır.

Yıllardan sonra sevdiği iki kişi de yanındadır artık. Yaşı da ilerlemiştir. Bu sıralarda şehirde adını duyurmaya başlayan ve Leonardo’nun reddettiği heykeli tasarlayan bir sanatçıyla daha karşılarız. Leonardo’yu, ünlü Davut Heykeli’ne sevgisiz ve daha çok ”kıskanan” ifadelerle bakarken görürüz.

Ve genç Michelangelo sahnededir. Sanat Tarihinin en önemli heykeltıraşlarından olan bu genç adamla, Leonardo da Vinci arasında bir güç mücadelesi başlar. Tarihin gördüğü bu iki büyük sanatçı arasında gerçekleşen ve tarihin büyülü satırlarında yer alan düelloya tanıklık ederiz. Aynı salonda, karşılıklı iki duvarı resmeden iki büyük sanatçı… O sırada orada bulunanlar nasıl büyük bir olaya tanıklık ettiklerini biliyorlar mıydı acaba? Önemini mutlaka biliyorlardı, ama 21. yüzyıl için ne boyutta önem arz edeceğini bilemezlerdi.

Leonardo da Vinci hakkındaki kaynaklarda Caterina ismine hiç rastlanmıyor, zaten bunun kurmaca bir karakter olduğu ve senaristler tarafından birkaç eksiz doğrultusunda yaratıldığına değinmiştik, ancak genel itibariyle de dizinin kurgulanışıyla gerçek kaynaklar arasında büyük farklılıklar var. Buna rağmen Michelangelo’yla yaptıkları düello ve düellonun yarım kalışı, Mona Lisa’yı gittiği her yere taşıması, Son Akşam Yemeği tablosunun yapım yılları ve genel olarak yarattığı eserlerin kronolojisi doğru şekilde sıralanmış. Kurgusal karakterlerin ve hikayelerin olduğu kısa bir dizidir. Tamamen doğrulara dayansa adı belgesel olurdu. Seyir açısından çok keyifli bir yapım ve dönemi yansıtmakta da başarılı olunmuş. Karakter seçimleri, oyuncuların karakterlere yön vermesi, kostümler ve çekimler izleyiciye hoş görünen ayrıntılar olarak değerlendirilebilir.

Leonardo da Vinci’nin pek çok eserini yarım bıraktığı bilinen bir şeydir. Sıkılganlığıyla bilinen ressamın bu konu hakkında söylediği şey şudur:

”Sanat eseri bitirilmez, terk edilir.”

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks