Leonardo Da Vinci’nin “Kakımlı Kadın”ı Üzerine

Arşiv
Arşiv
Söylenti Dergi'de geçmiş zamanda yazar olan dostlarımızın eserleri bu hesapta arşivlenmektedir. Yazar onayı olduğu sürece kaynak göstererek kullanmak serbesttir.
Editör:
Esra Şahin
spot_img

Kakımlı (Erminli) Kadın, (Lady with an Ermine 1489-91) Leonardo Da Vinci‘nin yaptığı dört kadın portresinden biri olmasıyla ünlenmiştir. Eser aynı zamanda Da Vinci’nin tamamladığı nadir eserlerinden de biridir. Sanatçının Mona Lisa tablosunda olduğu gibi farklı teknikler kullandığı portresini incelemeye geçmeden önce Rönesans dönemi dâhisi Da Vinci hakkında biyografik bilgiler verelim.

Leonardo Da Vinci

Leonardo Da Vinci, 15 Nisan 1452’de İtalya’nın Vinci kasabasında doğmuştur. Kaynakların çoğunda kabul gören bu bilgiye karşı Walter Isaacson, Leonardo’nun doğduğu yerin Vinci kasabasına yaklaşık üç kilometre uzaktaki Anchiano köyü olabileceği ihtimali üzerine de düşünülmesi gerektiğini yazmıştır. Leonardo’nun annesi Caterina Lippi öksüz, yetim ve yoksul bir kadındır. Babası ise seçkin bir aileye mensup Piero Da Vinci’dir.

Functional Images
Leonardo Da Vinci

Dönemin toplumsal normları gereği Caterina ve Piero evlenememiştir. Bu sebeple Da Vinci evlilik dışı bir çocuk olarak doğmuştur. Sanat tarihçileri tarafından bu durumun onun en büyük şansı olduğu düşünülmektedir. Zira Da Vinci, bu vesileyle aile mesleği olan noterliği yapmaktan kurtulup sanata yönelebilmiştir.

Daha fazlası için: Yüzyılın Dehası: Leonardo da Vinci yazısını okuyabilirsiniz.

Kakımlı Kadın Kimdir?

Kakımlı Kadın tablosu 1489 yılında Milano Dükü’nün siparişi üzerine o dönem Dükün hizmetinde olan Da Vinci tarafından çizilmeye başlanmıştır. Portreye konu olan kadın Cecilia Gallerani. Cecilia, soylu bir aileden gelmiyor olsa da Milano Dükü Ludovico Sforza‘nın emrinde çalışan diplomat babası sayesinde Milano Dükü ile tanışma fırsatı bulmuştur. Sanata olan tutkusu, eğitimi ve güzelliği ile Dükü etkilemiştir. Şiir yazıp hatiplik yapıyor olmasının yanında Latince mektuplar kaleme oluyor oluşu da Dük tarafından ilgiyle karşılanmıştır.

Cecilia ve Milano Dükü ilişki yaşamaya başlamış ve bir sene sonra Cecilia ve Dükün bir çocukları olmuştur. Gelgelelim Dük, Cecilia’ya ne kadar düşkün olsa da soylu bir aileden gelen bir kadınla evlenmeyi tercih etmiştir. İlk başta ertelenmiş olan bu evlilik bir sene sonra gerçekleştirilmiştir. Fakat Dük, evlendikten sonra dahi Cecilia ile görüşmeye devam etmiştir. En nihayetinde ilerleyen yıllarda Cecilia, Gallerani Milano Dükü tarafından varlıklı bir kontla evlendirilmiştir. Cecilia bundan sonraki hayatına edebiyat hamisi olarak devam etmiştir.

Tablo Hakkında

Bu tablo, yedi yıldır Milano’da bulunan ve emprezaryo olarak girdiği saraydaki görevi gereğince at heykeli üzerinde çalışan Da Vinci’nin aldığı ilk sipariştir. Tablonun yapıldığı sıralarda Cecilia Gallerani’nin 15 ila 16 yaşlarında olduğu tahmin edilmektedir. Leonardo’nun ceviz pano üzerine yağlıboya kullanarak yaptığı bu portre sanat tarihçileri tarafından yenilikçi, canlı ve duygu yüklü olarak betimlenmiştir. Yirminci yüzyıl sanat tarihçisi John Pope-Hennessy‘e göre Kakımlı Kadın tablosu; Avrupa sanatını, bir portrenin, poz ve jestler aracılığıyla modelin iç dünyasını yansıtabileceği fikriyle tanıştıran ilk tablodur.

Cecilia Gallerani, portrede Leonardo’nun o dönemde kullandığı yenilikçi bir teknik olan dörtte üç profilden resmedilmiştir. Vücudu sola dönük vaziyetteyken başı, dikkatini çeken bir şey varmışçasına sağa dönük haldedir. Karşı denge anlamına gelen ve contrapposto adı verilen bu teknik, porteye canlılık katmasından sebep dönemin sanatçıları tarafından da kullanılmıştır. Teknik, resmedilen yüze canlılık verdiği gibi tablonun tamamına da hareketlilik katmıştır.

Kafa detayına odaklandığımızda Cecilia’nın saçlarının o dönemin modasına uygun olarak belirgin biçimde ikiye ayrılıp çenesinin altında toplanmış olduğunu görürüz. Giymiş olduğu kıyafet pek şatafatlı değildir. Hatta kıyafetinin dönem şartlarına göre oldukça sade kaldığını da söylemek mümkün. Bazı sanat tarihçilerine göre Leonardo, resmin odağında karmaşıklıktan kaçınmak için daha sakin bir elbise tercih etmiştir. Portredeki en ilgi çekici detaylar sırasıyla kucaktaki kakım, Cecilia’nın gözleri, boyundaki kolye ve oldukça estetik bir forma sokulmuş el olduğu düşünülmüştür.

Tablodaki kakımdan bahsetmeye geçmeden önce sırasıyla gözler, kolye ve elden bahsetmek yerinde olur. Dönemine göre oldukça ileri bir teknikle tasarlanan gözler, Leonardo Da Vinci’nin tıp ve biyolojiye olan ilgisini düşündüğümüzde bizi şaşırtmamaktadır. Gözler, portre içine canlılık ve derinlik katmaktadır. Kolyenin siyah taşlarının Milano Dükü’ne bir gönderme olduğu ihtimaliyle karşı karşıya kalırız. Bunun sebebinin Dükün ten rengi olduğu düşünülmektedir. Oldukça estetik bir formda bizi karşılayan bir diğer öğe ise Cecilia’nın kakım üzerindeki elidir. Portrenin ölçülerine göre biraz büyük formda tasarlanmış bu zarif ince uzun parmaklı el, üzerinde ne kadar fazla çalışıldığını gözler önüne sermektedir. Dönemin saray şairi Bernardo Bellincioni portre için övgü ve hayranlık dolu şu sözleri sarfetmiştir:

“Ey doğa, kime öfkelendin? Hasedin kime?
Yıldızlarından birini resmeden Vinci’ye;
Güzel gözleri güneşi karanlık bir gölge kılan
Cecilia ne kadar da güzel böyle…
Öyle bir resmetmiş ki onu, sanki hiç konuşmuyor da dinliyor sadece…
Öyleyse şükran duymalısın Ludovico’ya,
Bir de dehası ve ustalığından dolayı Leonardo’ya
Onu gelecek kuşaklarla buluşturmak isteyen.”

 

Gelelim portrenin en etkileyici kısımlarından biri olarak gösterilen kakım figürüne. Kakım, dönemin soyluları tarafından beslenen bir gelincik türüdür. Olduğundan büyük boyutlarda tasvir edilen hayvan, sanat tarihinde saflık, masumiyet ve doğurganlığı da simgeler. Bu anlamlardan sebep Cecilia’nın masumiyetinin öne çıkarıldığı bu portre yapılırken kendisinin hamile olduğu yönünde iddialar ortaya atılmıştır. Ek olarak kakımın Milano Dükü’nün o dönem üyesi olduğu Kakım Tarikatı’nı simgelediği de ortaya atılan diğer iddialar arasındadır. Denildiği üzere sanat tarihinde bir konuda kesin bir yargıya varmak zordur. Fakat bahsi geçen bu iddiaların doğruluk payları yüksektir.

Bu tablo, gerek Leonardo Da Vinci’nin eşsiz sanatı gerek ise Cecilia Gallerani’nin masumiyetinin tasvir edilmesi (ve Cecilia’nın varlığından haberdar olunması) adına çok kıymetli bir tablo olarak anılmaktadır. Fakat birçok insan için bu tablonun taşıdığı en büyük anlam portredeki kakımın ta kendisidir. Yazılanların haricinde kakımların en etkileyici özellikleri, avcılar tarafından kovalansalar dahi çamurun ve kirin içine asla girmeyen bir canlı oluşlarıdır. Belki de birkaç dakika sonra öleceklerini bilmelerine rağmen hayatları pahasına çamurun içine girmezler. Kendilerine tek bir kir zerresi dahi bulaştırmaya tahammülleri yoktur. Velhasıl kelam, günümüz insanının kakımlardan öğreneceği çok şey vardır, Leonardo da Vinci de bu detayı farketmiş olsa gerek ki kadının portresini çizerken özellikle bu hayvanı figür olarak kullanmış.

Merakla kalın.

Kaynak

I., Walter, Leonardo Da Vinci, İstanbul: Domingo, 2019.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks