Lefévre – Var Olmayan | 27 Alıntı

Zeynep Gizem Eskici
Zeynep Gizem Eskicihttp://instagram.com/siyahbeyazkutuphane
"küçük hanım yine hayaller peşinde... küçük bir hanım olamayan küçük hanım"
spot_img

1- “Narin bir hayatın içinde usulca büyümektesin.”
(s.13)

2- “Yazdıkça bir masada eksiliyor, eksildiği yerden, uzaklardan gelen bir mektupla tamlaşmayı bekliyor.

Eşyanın sonsuz gizine inanıyor.

Alıştığı acısını kaybetmek istemiyor.”
(s.14-15)

3- ” ‘Kızarmış ekmeğin üzerine çilek reçeli sürdüğün birini asla unutamıyorsun.’ demişti kadın.”
(s.16)

4- “Birbirlerinden habersiz birbirlerine sitem ediyorlar, birbirlerinden habersiz birbirlerine bağırıyorlar, birbirlerinden habersiz birbirlerine saatlerce ağlıyorlar. İkisi de, yalnızlıklarının en kusursuz dönemini yaşıyor.”
(s.17)

5- “Seni kelimelerinden tanıyorum sanki.”
(s.21)

6- “Ellerim anneannemin ellerinden çok büyük ama anneannem her şeyi incelikle düşünüyor ve düşündüklerini de bu incelikle seviyor.

onun gözlerinin gördüğü dünyayı gösteren bir gözlük yapılmasını diliyorum içimden.”
(s.22)

7- “Sana uzunca çocukluğumdan bahsetmek istiyorum! Aklımda uzun uzun canlanan bir anıdan. Masa altında kurulan dünyadan. Okunmamış masallardan. Gözlerini kalbimin üzerinde hissediyorum.”
(s.23)

8- “Ne güzel bir oluşum içindesin, tamamlanmayı bekliyor bütün güzelliklerin.”
(s.25)

9- “Unutmak zorunda bırakıldığın her anıya ihanet ettiğini düşünerek mi yaşıyorsun bugünü?

Senin karmaşıklığının içinde, senden belirsiz olmayan bir cevap oldukça zor. Bir mektubun sesini duyana kadar bekliyorum.”
(s.26)

10- “İçim kocaman, ben orada sıkışarak küçücük kaldım”
(s.31)

11- “Kelimelerini doğru kullanabilmiş olmanın can sıkıntısı içindeyim.”
(s.33)

12- “Yayılmakta olduğun zamanın farkında dahi değilsin. Ağırlığını hissettiğin bir zamana takılıp kalmışsın, orada öylece bekliyorsun.”
(s.37)

13- “Dünyaya ve insanlarına maruz kalmanın ağrısını yıllarca çekmiştin, şimdi hiçbir şey, senden bu güveni alacak kadar güçlü değildi.”
(s.39)

14- “O an, sana uzun bir mevsimden bahsedebilmeyi, bana yönelmiş yaşamını, ayçiçeklerinin güneşe baktığı anları, çocukluğunun düşlerini uzun uzun anlatabilmeyi isterdim. Şimdi yalnızca gözlerini kaçırıyorsun, dalından kopup da avucuna düşen yaprağın yaşam çizgisini de mi aklına kazıyorsun?”
(s.40)

15- “Çocukla vedalaşan kedi, trene bindiğimde bana da el sallar mıydı acaba?
Hareket vakti yaklaştıkça, vedaları, gidişleri ve gelişleri taşıyan trenlerden birinin gelip beni götürmesini daha da kuvvetle bekliyorum.”
(s.50)

16- “Seni sakladım, seni kendimden dahi sakladım, kendine ulaşıp da yarana tuz basma diye sakladım seni, budadığım dallarımla yaranı usulca sarmaya çalıştım.”
(s.51)

17- “Tren raylarının sonsuza kadar uzanmadığını öğrendiğimden beri hiçbir yolun sonsuzluğuna inanmıyorum.”
(s.52)

18- “Yapraklarını okşadığım çiçeklerime içimi nakşeder gibi sesleniyorum her sabah, sana anlatamadığımı onlara anlatıyor, bir serinlikle biçimlenen hareketlerini gördükçe sen cevap verdin sayıyorum.”
(s.56)

19- “Gerçekliğine inandığın bir anıyı kuvvetle yaşıyorduk biz, ömrümü sana tanıdık kılan da buydu.”
(s.58)

20- “Mezarlığa bırakılan kurumuş çiçekleri kitap aralarında yaşatmayı sevdiğimi bildiğinden, bir çiçeği koparmak yerine koparılmışları bulup bana hediye ediyordun.”
(s.61)

21- “Bildiklerimin yankı yapan dinginliğiyle, bir çukurdan en güzel düzlüğe sesleniyorum; iki gözümün bakışı, ayçiçeklerinin solma mevsimi geldi.”
(s.62)

22- “Ama kuş sessizleşti, sessizleşirken daha da hürleşti, hürleşirken de Füruğ diliyle seslendi:
‘Kuş ölür, sen uçuşu hatırla!'”
(s.63)

23- “Bu şehrin göğüyle alıp veremediğin ne?”
(s.65)

24- “Terk edilmiş bir kasabanın en yalnızı olmaya yüz tutmuşken bu kıyıda, ağır adımlarla ezdiğin deniz gelmesin sakın aklına. O deniz, eski deniz değil; durmakta olduğun kıyı da bu kasabaya ait değil.”
(s.71)

25- “Bilmiyorum. Gittikçe bilmemenin içine doğru hapsoluyorum. Bilmiyorum.”
(s.75)

26- “Mekandan soyutlanarak anımsamak da bütün anılarına o an ilişmeyi beraberinde getiriyordu.”
(s.85)

27- “Ankara’ya yeniden sonbahar geldi.
Vega, 12 yıl sonra, yeniden albüm çıkardı. Dinledin mi?”
(s.94)

*(Bu sayfada ince bir şarkı yükselir.)
Michelle Gurevich – Good Times Don’t Carry Over.

Lefévre – Var Olmayan
İndie Yayınları

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

“The Beach At Sainte Adresse” Tablosunu Anımsatan Şarkılar

Monet'nin The Beach At Sainte-Adresse isimli eserini anımsatan şarkılara birlikte göz atalım!

Dijital Dünyada Görünmez Yönlendiriciler: Algoritmalar Nasıl Çalışıyor?

Algoritmalar nasıl çalışır? Arama, öneri ve yapay zeka sistemlerini örneklerle öğrenin; etik ilkeler ve pratik ipuçlarıyla dijital rehberiniz.

İstanbul Mimarisi: Cercle d’Orient

Beyoğlu'nun kalbi olan Cercle d'Orient ya da Büyük Kulüp, ilginç tarihi ve mimarisiyle bize çok şey anlatıyor.

Love or Duty Tablosunun Hikâyesi – Aşk Uğruna Kutsal Yemini Bozmak

Aşk ve inanç arasında sıkışmış bir rahibenin hikâyesini, Gabriele Castagnola’nın tartışmalı eseri Love or Duty üzerinden keşfeden dramatik bir sanat incelemesi.

Madeleine de Proust Nedir?

Hepimiz kimi zaman kendi kendimize veya çevremizin etkisiyle geçmişe bir yolculuk yapabiliyoruz. Yüzyıl öncesinde yazılmış bir kitap da tam olarak bu konuyu ele alıyor ve sonrasında bambaşka kapılar açılıyor. İşte Proust ve ünlü madleni.

Massive Attack – Mezzanine Albüm İncelemesi: Trip-hop’un Zirvesi

Mezzanine, Massive Attack'in yaratıcı gerilimle biçimlenen en karanlık albümü; elektronik müziğin sınırlarını yeniden tanımlarken içsel çatışmanın sesini kayda geçirir.

İsmail Bilgin – Enver Paşa Bir Adanmışlık Öyküsü | 50 Alıntı

İsmail Bilgin bu eserinde, Enver Paşa’nın yaşamını ilkesel bağlılık ve tarihsel temsil çerçevesinde ele alarak dönemin düşünsel iklimini yeniden yorumlamaktadır.

Edip Cansever’in Şiirlerine Yansıyan Hiçlik Travması

Edip Cansever, İkinci Yeni’de bireyin travma, boşluk ve hiçlik duygusunu işler. Şiirlerinde varlıkla yokluk arasında sıkışan ruhsal boşluktaki bireyleri anlatır.

Viyana’da Bir Hafta: Sanat, Tarih ve Lezzet Dolu Gezi Rehberi

Viyana; sanat, müzik ve tarihle iç içe bir şehir. Sarayları, müzeleri, kafeleriyle görsel bir şölen sunuyor. 1 haftada keşfedin, aşık olmaya hazır olun!

İnsanlığımı Yitirirken Neden Bu Kadar Eleştirildi?

Bu yazımızda, Dazai’nin İnsanlığımı Yitirirken romanını psikolojik yönleriyle ele alıp eleştirilme sebeplerini inceliyoruz

Editor Picks