Her toplulukta doğa sevgisi ve özelinde çiçek sevgisi vardır. Çiçeklerin; göçebe ve yerleşik Türk kültüründe ve sanatlarında çok önemli bir yeri vardır. Türk kültüründe motif, sembol, damga ve simge haline getirilen çiçekler, geleneksel Türk sanatlarında süsleme unsuru ve Türk edebiyatında estetik bir biçim olarak kullanılmıştır. Osmanlı geleneğinde de özellikle süsleme unsuru olarak çiçekler sıklıkla görülmektedir. Ayrıca Osmanlı geleneğinde çiçek kavramı; süsleme unsuru olmasının yanı sıra kültürel, ekonomik, siyasi ve her türlü sanat alanında sembolik olarak kullanılmıştır. Doğa ve bahçe çiçekleri esin kaynağı olmuşlardır. Bu bahçe çiçeklerinden biri de lale olmuştur. Lale, Geleneksel Türk Sanatlarında hem görünümü hem taşıdığı anlam itibarıyla sanatın en değerli unsurlarından biri olmuştur. Bu güzel çiçeğin etimolojisini ve sanattaki yerini birlikte inceleyelim!
Lale Kelimesinin Etimolojisi

Lale kelimesi, Farsçadan Türkçeye geçmiştir. Kırmızı çiçek, gelincik ya da anemon anlamında olmasına ek olarak Eski Farsçada “kırmızı şey” anlamına gelen “alalag” kelimesinden gelmektedir. Ayrıca “lal” kelimesinin de aynı kökten geldiği anlaşılmaktadır. Lale, Farsça “lal” kelimesinin kırmızı anlamıyla ilişkilendirilir. Lale kelimesi ilk olarak “gelincik” ya da “Manisa Lalesi” olarak isimlendirilirken günümüzde kullanılan lale 17. yüzyıldan itibaren yaygınlaşmıştır.
Lale; incelik, nezaket ve masumiyetin sembolü olarak görülmektedir. Latince kökenli olan yabancılar tarafından “tulip” olarak isimlendirilen lale kelimesi, Türklerin başlarında kullandıkları sarık gibi sardıkları tülbent kelimesi ile ilgili olduğu ve Avrupalıların laleyi “sarık biçimde çiçek” olarak tanımladığı çeşitli kaynaklarda yazılmıştır.
Lalenin Kültürel Açıdan Önemi

Edebi eserlerde ve süsleme sanatında sıkça kullanılan lale çiçeği, özellikle Doğu ve Anadolu kültür ve mitolojilerinde özel bir yere sahiptir. Mitolojide ve semavi dinlerde lalenin ortaya çıkışına dair çok çeşitli anlatılar bulunmaktadır. Örneğin; Antikçağ Anadolu mitolojisinde “Adonis‘in yarasından damlayan kanların toprağa düştüğü yerlerde dağ laleleri” oluşarak ortaya çıktığı söylemi göze çarpan bir detaydır. Pers mitolojisinde; yaprağın üstündeki çiğ tanesine yıldırım düşmesiyle çiğ tanesi ve yaprağın alev alması ile donarak lale haline gelmesinden bahsedilir. Alev alma olayının yorumu, lale çiçeğinin ortasındaki koyuluğa dayandırılmaktadır. Ayrıca Hristiyanlık inancına göre; “Hz. İsa çarmıha gerildiğinde annesi Hz. Meryem’in döktüğü gözyaşlarının toprağa döküldüğü yerde yeşermiş” bir lale çiçeği olduğuna inanılmaktadır. Bu nedenle lale (ters lale) aynı zamanda Hz. Meryem‘i simgeleyen bir çiçektir. Anadolu kültüründe, birbirinden çok farklı ve çeşitli ulusların sanatlarında lale sembol ve motif olarak sıkça kullanılmıştır. Özellikle, edebiyat ve görsel sanatlar için önemli bir yere sahip olmasının yanı sıra tasavvuf inancı için de önemlidir ve böylelikle çok yönlü ve derin anlamlar içermektedir.
Türk ve Doğu kültürlerinin önemli çiçeklerinden olan lale, “Rumi, lale-i numan” (şakayık çiçeği, gelincik çiçeği), Manisa lalesi, Girit lalesi gibi isimlerle Divan edebiyatında sıkça rastlanmaktadır. Geleneksel Türk sanatlarının her alanında süsleme motifi olarak kullanılmasının yanı sıra tasavvuf açısından da lale, kültürel olarak önemli bir çerçeve sunar. Tasavvuf inancında ve Osmanlı sanatında lale çiçeğine “Allah” sembolü yüklenmiştir. Tasavvuf inancında “Allah” ve “Laleh” kelimeleri a-l-l-h harflerinden oluştuğu için ve ikisinin de ebced değeri 66 olduğu için bu iki kelimenin birbiriyle gizemli bir biçimde bağlantılı olduğu inancı vardır. Lale, Allah’ın tecellisini sembolize etmektedir.
Lalenin Edebiyat Açısından Önemi

Lale çiçeği, geleneksel Türk sanatlarında; mimari ve görsel sanatlarda desen ve motif olarak, klasik Türk edebiyatında ise sembol ve estetik bir unsur olarak sıkça kullanılmıştır. Gülden sonra Türk şiirinde en sık rastlanan çiçek laledir. Lale kelimesi; şahıs olarak sevgiliyi ve güzeli, uzuvlar olarak yanak ve dudağı, eşya olarak kadeh ve şarabı, kozmik kavramlar olarak ay ve güneşi temsil etmesiyle Türk şiirlerinde ilişkilendirilmiştir. Lale çiçeği edebi açıdan ilk İran şiirlerinde görülmektedir. Ömer Hayyam, Sadi ve Hafız’ın şiirlerinde ilk defa lale kelimesine rastlanılmaktadır. Bu çiçeğin Türk şiirine geçişi ise Mevlana sayesinde olmuştur. Klasik Türk şiirinde, lale kelimesinin kolayca benimsenmesi ve sıkça kullanılmasının sebebi lale ve Allah lafzının benzer harflerle yazılmasıdır.
Lale Devri ve sonrasındaki lale yetiştiriciliği Osmanlı topraklarında çok değerli sayılmaya başlamıştır. Bu dönemde lale çiçeğine yeni isimler verilmiş ve bazı şairler de bu isimleri şiirlerinde kullanmışlardır. Örneğin Divan edebiyatı şairi Nedim; yeni yetiştirilmiş lale isimlerinden biri olan “ferah- engiz”i bir beyitinde kullanmıştır.
Hemîşe bu müferrih lâle-i dil-cûy-ı hüsn-âmiz
Ola ismi gibi bezm-i şehenşâha Ferah-engîz
(Bu alim, her zaman güzelliğiyle gönül çelen ve hoş bir lale gibidir
Adı gibi, padişahın meclisine neşe ve ferahlık versin)
Klasik Türk şiirinde kendine sağlam bir yer edinmiş olan lale çiçeği, çoğunlukla renginden ve sarılı şeklinden dolayı teşbihlere konu olmuştur. Örneğin; Hayali Bey Divanında, renginden dolayı “âşık, gönül, kan, yara, yanak, gelin, kanlı göz, kanlı kefen, ateş, şafak ve şarap” gibi unsurlarla teşbih edilirken şeklinden dolayı ise “kadeh, çadır, asker, sancak beyi, kırmızı fanus, dil” gibi unsurlarla teşbih edilmiştir. Ayrıca bazı Divan şiirlerinde lale ve elif harfi arasında da ilişki kurulduğuna rastlanmaktadır. Bu durumda lale, sevgiliyi/Allah’ı temsil eden bir kavram halini almaktadır.
Sonuç olarak; lale çiçeği, Türk edebiyatında özellikle Divan şiirlerinde sembolik, etimolojik ve estetik olarak sıkça kullanılmaktadır. Birçok sanat dalı açısından önemi olan lalenin, kültürel, tarihi ve botanik açısından da önemli bir yeri vardır. Klasik Türk şiirinde lale çiçeğinin seçimi ve kullanımı; soyutlama ve üsluplaştırmaya dayalı, düzenli ve sınırları belirli olan geleneksel estetik unsuru tarafından belirlenmiştir.
Kaynakça
- Açıl, Berat. ”Klasik Türk Şiirinde Estetik Bir Unsur Olarak Çiçekler”. FSM İlmi Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi. 5(2015): 1-28.
- Uçan Eke, Nagehan. “Klasik Türk Şiirinde ‘Lale’ İle İlgili Kavramsal Metaforlar”. Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature 7. 3(2021): 659-671.
- Uğurlu, Servet Senem, Atilla Yusuf Turgut. “16. Yüzyıl Osmanlı Saray Kumaşlarında ve Tezhip Sanatında Çiçek Sevgisi: Lale”. Motif Akademi, Halkbilimi Dergisi 17. 47(2024): 1-28.
- Öne çıkan görsel: ilav.org


