Kuş Uçar Kanat Ağlar – Şükrü Erbaş | 17 Alıntı

Arşiv
Arşiv
Söylenti Dergi'de geçmiş zamanda yazar olan dostlarımızın eserleri bu hesapta arşivlenmektedir. Yazar onayı olduğu sürece kaynak göstererek kullanmak serbesttir.
spot_img
spot_img
1.Ölümü insan nasıl kabul eder tanrım
Ağaçlar yaşarken
Bulutlar yaşarken
Çocuklar yaşarken (Sy.10)
2.Ölüler, yaşayanlarla yaşar, bunu hiç unutma.(Sy.13)
3.Yalnızlık, ah canımızla çerçeveli kapımız, penceremiz. Ey anıların dalsız gölgesiz günbatımı… bilmem ki bir gün açılır mısınız zamanın gök bahçelerine.(Sy.18)
4.Biliyor musun, insan birden yaşlanıyormuş. Çocukların gamzeleri, yapraklı sular, büyüklerin gökyüzü saatleri, yatak kokuları, eşlerin büyüsü, ay masalları, ağaçların düğünü… yaşama mucizesi diye sevdiğimiz ne varsa, birden bir çınlamaya dönüşüyor. Yaşlanmanın da ötesinde, insan zaman kılığında bir ölüm hecesiymiş…(Sy.20)
5.İnsan geçmişini sevmeden yaşayamazmış. Hatıra ne demek, yeni anlıyorum.(Sy.21)
6.Önce insana inanıyor insan. Sonra harflere, seslere, renklere. Akşamlar herkesi alıp götürürken sessizce büyüyor. Sabahlar bütün yatakların yaprak dökümü. Anne uzun ağlıyor. Baba tenhalar evliyası. Bahçe ilk harfimiz, akasya hayal, kaysı sonsuz bir kader. İnsan erken öğreniyor gözyaşını. Harfler ıslanıyor. Renkler terk ediyor. Sesler çok eski bir mezar.(Sy.23)
7.Bahçe usul usul iyileşmeye başlamıştı ki babam öldü. Gökyüzü yere indi. Babam, sustuğu bütün sözleri götürdü. Toprağın gökyüzünden büyük olduğunu o gün öğrendik. Annem, babam mezarından daha derine düştü. Bütün sesleriyle ağladı. Odalardan tarlalara bir yumak oldu. Duvarları babamın fotoğraflarıyla doldurdu. Seccadesini fotoğrafların önüne serdi. Duramadı hacca gitti. Bilmediği bütün dualarla babamı sevdi.(Sy.29)
8.İnsan sevdiğinin bir sözüne küser mi… İnsan sevdiğinin söylemediği sözüne de küserdi.(Sy.40)
9.Sen evden çıktın ya, eşik önünden aktı, pencere ardından koştu. Kalabalık içinde yabancı kalma diye aynadaki gülüşün, kâküllerindeki rüya, sandıktaki kokun, üstüne gökyüzü oldu. O uzak, soğuk, kocaman şehir birden ev içine döndü. Ben titreyerek baktım ardından. Kötü bir yalnızlık seni incitmesin diye avuçlarındaki hayat çizgisinden sessizce öptüm…(Sy.43)
10.Şimdi dünya herkesten yapılmış bir gönül yorgunluğu. Şimdi dünya soğuk. İnsan büyüdükçe bir bir ayrılıyormuş sevdiklerinden. İnsan güzellikten önce korkuyu görüyormuş. Şimdi dünya eşiklerde bir salkım gözyaşı. Kimse odalara sığmıyor…(Sy.44)
11.Sen evden çıktın ya, önce duvar nemlendi. Çatı, odalara indi. Pencereler birer örümcek ağı. Eşik çoktan darağacı. Sokaklar zülüflerinden esmiyor artık. Zaman eşyada boğuldu. Ev değil, yaprak döken bir hatıra. Yalnızlık her yerden ses veriyor. Bunaldım diyorum, herkes biraz daha kabuğunun içinde. Bir elim ötekinde çırpınıyor. İnsanın yalnız ağlaması ne kadar acıymış.
Sen evden çıktın ya, kırk beş yıl çıkmıyor işte… (Sy.45)
12.Dünya bitti, diyecek bir gün zamanın sahibi
Gövdem bir yaşama acısı, geleceğim yanına
Taşa, toprağa, ota, böceğe
Karışa dönüşe yeniden başlayacağız hayata.(Sy.51)
13.Hepimiz sakat büyüyoruz. Tanrıya eklenmiş bir adam; cenneti yok da cehennem evin içinde. En iyi bildiğin konuda bile konuşamıyorsun. Söz, ağzında taşa dönüyor. Attığın her adım yanlış. Bir büyük gözaltı ki ölümden sonra da sürüyor. Sonra yaza yaza yaralarından bir baba yaratıyorsun. Sonra yaza yaza görüyorsun ki baban sevmeden ölmüş. İnsanlar ondan korktuğunda sevildiğini sanmış. Azıcık gülümsese, herkes bu çatlaktan sızacak ve onu yerle bir edecek! Buradan, yalnızca sevgi olan bir sevgi doğar mı, güzellik dünyamıza yürür mü, bir başkası bize sevinç verebilir mi…(Sy.57)
14.Şükür cehalet bitti! Kimse okumuyor, herkes yazıyor. Kimse öğrenmiyor, herkes biliyor. Kimse susmuyor, herkes konuşuyor. Kimse çekilmiyor, herkes ortada. Kimse kederlenmiyor, herkes şenlik. Kimse yere bakmıyor, herkes yıldız tozu. Kimse sevmiyor, herkes arzu ediyor. Kimse gözyaşı değil, herkes küfür. Kimse eşik değil, herkes duvarların ötesi. Kimse gölge değil, herkes ışık. Tevazu bitti. İncelik bitti. Hatıra bitti. Gönül bitti. Şarkı bitti… Bir aynalar pazarı ki, yaşıyoruz işte.(Sy.60)
15.Yazının yazgısı mı? İnsan en gizlisini, en dokunulmazını, en özelini yazar. Bunun dışında kalmış tek bir satır gördün mü? Kağıt, kalem ve senden başka tanrısı olmayan bir yalnızlığı, göğüs kafesinde hohlayıp ısıttığın bir yalnızlığı, ürpere çırpına sabaha çıkardığın bir yalnızlığı, yarasını hiç bilmediğin, belki de yarası olmayan insanlara, ‘bak bu yara senin de yaran’ diye sunarsın. Sonra binlerce ayak, binlerce göz, binlerce ses, senin o has bahçende saygılı, hoyrat dolaşmaya başlar.(Sy.64)
16.Çocukluk unutulur mu hiç… sonsuzluktur, dersin. İnsanın bütün yaşlarıdır. Hayatın hazinesidir. Geriye dönüp kendimizi sevdiğimiz, başkalarının kapılarını araladığımız bitmez okuludur dünyanın. Yaşamın ilk harfleridir. İnsan büyümeyi erken öğrenir. Çocuk büyür. Yıllar sonra döner yine çocuk olur. Kendi içinde durmadan kendini doğurur. Çocuk olarak doğurur, yetişkin olarak doğurur.(Sy.68)
17.Üzüldüğüm bütün sözleri unuttum Hatice. Seni üzdüğüm bütün sözlerimi insan olmadığı zamanlara gömdüm. Bulanık fotoğraflarını kaldırdım. İçinde olmadığın fotoğrafları kaldırdım. Bir tek kötü gün bırakmadım hayatımızda. İnsan yaşarken ne kadar az seviyor yaşamayı. Mezartaşına bile gülümseyen fotoğrafını koydum. Bütün uzaklardan sana geliyorum yine. Geldin mi, diyor göğsündeki çiçekler. Geldim, diyorum eğilip tek tek. Kalabalıktı diyorum. Seni okudum insanlara. Emeğini, güzelliğini, merhametini. Yalnızlıkta ot bitmez, dedim. Ayrılığın evi yok, dedim. İnsan ölülerini sevmezse yaşayamaz, dedim.(Sy.70)
 
Kuş Uçar Kanat Ağlar – Şükrü Erbaş
Kırmızı Kedi Yayınevi 2017
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.