Kürk Mantolu Madonna melankolik, karamsar ve yalnız bir adamı anlatır. Konusuna biraz daha detaylı bakarsak roman, ana karakter Raif Efendi‘nin bir tabloya tutulması ile başlar. Tablodaki kadın ressam Maria Puder‘dir. Ve Raif ile aralarında fırtınalı, ders niteliğinde bir aşk yaşanır. İkisi de bu aşktan farklı şeyler öğrenir. Özellikle bu aşk Raif Efendi’yi değiştirir, kendisiyle arasındaki iletişimi çok etkiler. Diğer karakterler ise Rasim, Raif Efendi’nin iş arkadaşı, ve bir de Maria’nın Almanya’dan arkadaşıdır.
Romanın ana karakteri Raif Efendi, tam olarak naif, ince gönülllü bir insandır. Bir sanat galerisine gider ve gördüğü tabloya oracıkta aşık olur. Bunun sebebi belki de dış dünyaya kendini kapattığı içindir. O an ilk gördüğü resmin içinde kaybolması belki de bundandır. İlk anda neyi görse belki de ona aşık olacaktı. Bu bir tablo da olabilir, veyahut gerçek bir insan da. Kürk Mantolu Madonna içine kapanık, topluma yabancılaşmış, yalnız ve ruhu eğilmiş bükülmüş insanların kitabıdır. Bu yüzden bir albüm olsa ancak Ayten Alpman albümü olurdu. Naif, kırılgan, nostaljik. İşte Kürk Mantolu Madonna romanını üç kelimeyle size anlattık.
Albümle Romanın Eşsiz Uyumu

Yolunu kaybetmiş insanlar daha çabuk aşık olur genelde. Aşk mantıksızdır, akıl işi değildir çünkü. Bu nedenle ne kadar aklınız başınızda değilse sizi o kadar içine çeker. Kontrolü kaybetme işidir aşk. Raif Efendi’nin Maria Puder’ini bulması kontrolsüzlüğünün sonucundaki umutsuz ve hayali bir aşktır. Sevmek Zamanı filminde de dediği gibi: “Ben senin resmine aşığım. Ben resmine değil de sana aşık olsaydım, belki de alay edecektin sevgimle.” Çünkü aşk insanın kendisiyle arasındaki ilişkidir aslında. Sevgili sevildiği için güzeldir, sen sevdiğin için gözüne güzel gelir. Güzele güzelliğini veren içindeki duygudur. Raif Efendi’nin içindeki karanlık da belki Maria Puder’in onunla alay edeceğini, eğleneceğini düşünmesidir. Ayten Alpman şarkıları da keza aşkın içinde güzellik ve kibarlık arayan naif şarkılardır. Bütün umutsuzluklara rağmen umut etmekten çekinmeyen şarkılar, tıpkı Kürk Mantolu Madonna ve Raif Efendi gibi…
”Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.” Burada da görüyoruz ki karakter başka bir dünyayı da tanıdığına ve orada kendini bulmasına seviniyor. Kendinden o kadar bıkmış olmasına rağmen onu tanıdığına mutlu oluyor. Umutsuzluğun içinde bir nebze umut olmasa insan, aşkı ruhuna ışık tutunca nasıl bu kadar mutlu olabilir?
Raif Efendi, yalnızlıktan korkmuyor çünkü artık o var ve onu sevdi bir kere hatta onunla hayatı anlam buldu. Maria Puder olmasaydı Raif Efendi olmazdı, onu o yapan yaşadığı aşk ve yaşanmışlıklarıydı.
Edebiyat ve Müziğin Uyumu

Ayten Alpman ve şarkıları, nostalji ve naiflik deyince akla ilk gelen isimlerden biridir. Klasik Türk sanat müziğinin gözdesi, pop ve caz müziği öyle güzel birleştiren, unutulmaz bir sanatçıdır. Melankoliyi kibar anlatmak gerek, çünkü melankolinin kendisi zaten yeterince ağırdır. Ayten Alpman da bu kırılgan dengeyi koruyabilen nadir müzisyenlerdendir.
Sabahattin Ali aşkı en iyi anlatan yazarlardandır. Aşk incelik işidir, bu inceliği ve naifliği anlatmak ve hissettirmek de bir o kadar zordur. Bu unutulmaz romanı en iyi tanımlayacak albümü seçmesi ne kadar zor olsa da “Ayten Alpman Klasikleri (Türk Pop Tarihi)” kadar iyi eşleşen bir başka albüm bulmak neredeyse imkansız. Albümün siyah beyaz kapağı, sanki Raif Efendi’nin baktığı tablonun otoportresi gibi hissettirir, karanlık ve zarif. Raif Efendi ve Maria Puder’in aşk denklemi gibi.
Albümdeki Şarkılarla Romanın Atmosferi
Albümün ilk şarkısı “Memleketim”, Raif Efendi’nin yurt dışında geçirdiği zamanları ve ülkesindeki hayatı hatırlatır bize. Topluma yabancılaşması detayını da incelikle yansıtır. “Tek Başına” Raif Efendi’nin roman boyunca geçirdiği buhran ve bitmek bilmez yalnızlığının yansımasıdır sanki.
“Yoksa yalnız mısın sen yine?
Benim gibi boynu bükük Gözü yaşlı tek başına”“Ben Böyleyim” parçası bir pişmanlığın, kendinden bıkmışlığın şarkısı. Buna rağmen kendiyle barışmaya çalışanların da tutunduğu dal. Raif Efendi’nin kitabın sonunda yaşadığı vicdan azabına gör kırpıyor sanki. “Unutsana” ve “Yanımda Olsa” aşkın gelgitlerini, Raif ve Maria arasındaki iniş çıkışları adeta özetler niteliktedir. “Birazcık Umut” ise aşkın ve Raif’in ruhunun bütün ümitsizliğine karşı tıpkı ismi gibi biraz umut der gibi. “Neden Sanki” bütün bilinmezliklere karşı sorulan o soruyu, “Seninle şöyle bir oturup konuşamadık.” alıntısını aklımıza getirir. Unutulmayan bir anıyı anlatan “O Sabah” belki de Raif’in Maria’yı gördüğü andır. “Son Bir Defa”, Maria ve Raif’in bir noktada maalesef son bulan mektuplaşmalarını anımsatır. “O Gün” ise bizce yine akla kazınan bir an olan Raif’in her şeyi öğrendiği ve Maria’dan bir çocuğu olduğu ana yazılmış gibi.
“İster vur
İster okşa İster tut İster yolla“Ve Tanrı Aşkı Yarattı”; bu başyapıtı en kısa ve öz şekliyle anlatan bir şarkı ismi. Raif ve Maria’nın muhteşem aşkı, ve bu aşkın karakterler üzerindeki etkisini, romanın bütün havasını hissettiriyor bize sanki. Albümün son şarkısı olan “Ben Varım” romana yakışır şekilde duygusal ve unutulmaz bir sona hazırlıyor bizi. ”Şimdi ben gidiyorum. Fakat ne zaman çağırırsan gelirim…Nereye çağırırsan gelirim!” alıntısına tam da uyumlu bir şarkı oldu diyebiliriz.
Bu muhteşem ve kült aşkı bir de bu albümü dinleyerek okumanızı şiddetle tavsiye ederiz. Romanın içindeki dünyaya girerken hissettiklerinizde değişiklikler yaratacağına eminiz!
Kaynakça
- Ali, Sabahattin. Kürk Mantolu Madonna. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2018.
- 1000kitap.com. “Kürk Mantolu Madonna Sözleri ve Alıntıları”. Web. 02.07.2024
- kitapdiyarı.com.”Kürk Mantolu Madonna Özeti, Konusu ve Karakterleri”. Web. 02.07.2024
- Ayten Alpman Albümleri, Spotify