Kürk Mantolu Madonna Alıntıları

Asya Konaklıoğlu
Asya Konaklıoğlu
“Hepimiz susalım, öyle anlar vardır ki sözcükler bir işe yaramaz, şu anda ağlayabilmeyi, her şeyi gözyaşlarımla söylemeyi, anlaşılmak için sözcüklere başvurmak zorunda kalmamayı ben de çok istiyorum.”
spot_img
spot_img

 

Kürk Mantolu Madonna, 1943 yılında Sabahattin Ali tarafından yayımlanan bir romandır. Sabahattin Ali, bu romanı yazarken bir kitap olarak düşünmeden kaleme almıştır. Günü gününe gazeteye yetiştirmeye çalışmıştır. Fakat, gazetedeki yazılarının derlenmesinden sonra bir roman halinde raflarda yerini almıştır.

Kağıtta bıraktığı izler kadar, okuyucuların kalbinde de iz bırakan Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna alıntılarında gençlik yıllarında birçok kez ziyaret ettiği Almanya’dan söz eder okuyucuya. Roman, baş karakterin Berlin’e gitmesi ve orada bir tabloyu görmesiyle başlar. Ana karakter, bu tabloya o kadar hayranlık duyar ki günlerce başından ayrılamaz. Roman ise bu hayranlığın yol açtığı olaylar etrafında döner. Sizler için bu başyapıttan 20 alıntı derledik:

  1. “İnsanlara ne kadar çok muhtaç olursam onlardan kaçma ihtiyacım o kadar artıyordu.” (s.12)
  2. “Bitmiyor, sadece bazen belki güneşli bir günde veya kalabalık bir gecede geçtiğini sanıyorsun ama geçmiyor esasında. Alışıyorsun zamanla. Asla bitmiyor.” (s.35)
  3. “İlk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde, ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz.” (s.38)
  4. “Seninle şöyle bir oturup konuşamadık.” (s.42)
  5. “Bir insanın diğer bir insanı, hemen hemen hiçbir şey yapmadan bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu?” (s.74)
  6. “Kafamın içinde ona söylenecek uçsuz bucaksız şeyler bulunduğunu hissediyorum, senelerce söylense bitmeyecek şeyler.” (s.76)
  7. “Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince, insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.” (s.86)
  8. “Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi.” (s.87)
  9. “Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım.” (s.88)
  10. “Yollarımız bir kere karşılaştı. Fakat ona dair hiçbir şey bilmiyorum.” (s.88)
  11. “Her şey bitti mi? Zannetmem. İkimizin de çocuk olmadığımızı biliyorum. Yalnız bir müddet dinlenmek ve birbirimizden uzak kalmak lazım. Ta ki birbirimizi tekrar görmek ihtiyacını şiddetle duyuncaya kadar.” (s.116)
  12. “Evden çıktıktan sonra bir şey unuttuğunu fark ederek duraklayan, fakat unuttuğunun ne olduğunu bir türlü bulamayarak hafızasını ve ceplerini araştıran, nihayet, ümidini kesinde, aklı geride, ileri gitmek istemeyen adımlarla yoluna devam eden insan gibi üzüntülüydüm.” (s.118)
  13. “Bir kadının bize her şeyini verdiğini zannettiğimiz anda, onun hakikatte bize hiçbir şey vermemiş olduğunu görmek, bize en yakın olduğunu sandığımız o anda bizden, bütün mesafelerin ötesindeymiş kadar uzak bulunduğunu kabule mecbur olmak acı bir şey.” (s.122)
  14. “Bir ümidim yok. Bu sondu. Artık hiçbir şeyin değişmesine imkan yok, lüzum da yoktu.” (s.122)
  15. “Yalnız onun yanındayken içimi müthiş bir korku, onu kaybetme korkusu sarardı.” (s.125)
  16. “Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı. Çünkü o, benim için bütün insanlığın timsaliydi.” (s.153)
  17. “Hayat ancak bir kere oynanan bir kumardır, ben onu kaybettim. İkinci defa ise oynayamam.” (s.155)
  18. “Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum.” (s.160)
  19. “Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz.” (s.165)
  20. “Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana, dünyada başka türlü hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.” (s.181)
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.