Kültür 101: Azteklerde Kültürel Yaşam

Editör:
Sıla Karaca

Mezoamerika’nın son uygarlığı olan Aztekler (diğer adıyla “Mexica”lar), 1345-1521 yılları arasında varlıklarını sürdürmüşlerdir. Aztek uygarlığının başında Tlatoni denilen krallar bulunurdu. En parlak dönemlerini Kral Montezuma döneminde yaşamışlardır. Birçok alanda gelişen ve büyüyen Aztekler 1521 yılında, Hernan Cortes adlı bir İspanyol komutanın, bölgedeki Aztek düşmanları ile işbirliği yapması sonucu yıkılmıştır.

Şehir Yapısı

Başkentleri olan Tenochtitlán günümüzde modern Meksika’nın altında gömülü durumdadır. Yaklaşık 500 yıl önce 400.000 civarı sakini ile büyüyen bir metropol olmuştur. Bu sayı, şehri o dönemdeki birçok büyük Avrupa şehrinden daha büyük hale getiriyordu. Tenochtitlán, düz yollar ve geniş caddelerin yanı sıra; piramitler, tapınaklar, saraylar, temiz su için kullanılan yapay depolar ve bahçelere sahipti.

World History Encyclopedia‘ya göre şehrin merkezinde “Kutsal Bölge” olarak bilinen ve tanrıların tapınaklarını bulunduran bir alan mevcuttu. Kutsal Bölge’deki en dikkat çekici tapınak, “Templo Mayor” ya da “Büyük Tapınak”tı. Şehrin ufuk çizgisine hükmeden bu yüksek piramit, iki tapınakla taçlandırılmıştı.

Din ve Ritüel

Aztekler politeist bir inanca sahiptiler. Her biri birbirinden farklı güçlere, mizaçlara ve sembollere sahip bir tanrılar topluluğuna inanıyorlardı. Çeşitli araştırmalara göre Aztek panteonu en az 200 tanrıdan oluşuyordu. Dört büyük tanrı ve çok sayıda küçük tanrı vardı.

İçlerinden en önemlileri ise: Azteklerin babası Huitzilopochtli, Yağmur Tanrısı Tlaloc, Gece Tanrısı Tezcatlipoca, olarak karşımıza çıkar.

İnsan kurban etme, uzun bir süre boyunca Aztek kültürünün ayrılmaz bir parçası olarak varlığını sürdürmüştür. Tutsaklar; dini kurban törenlerinde kullanıldığından dolayı Aztekler için, düşmanları savaş yerinde öldürmektense yakalamak daha önemliydi. Bu ritüel öyle korkunç sınırlara ulaşmıştı ki, hükümdar Ahuitzotl tarafından 1487 yılında Tenochtitlán’daki yeni bir tapınağa ithafen yapılan şenlikler sırasında yaklaşık 20.000 esirin kurban edildiği bilinmektedir.


Sosyal hiyerarşide yüksek mevkide olanlar sanat objeleri, her çeşit kurbanlık hayvanlar, güzel kokulu reçine ve şifalı bitkiler gibi değerli eşyaları takdim ediyorlardı. Zengin tüccarlar kurban olarak köleleri; askerler ise savaş esirlerini sunuyorlardı. Rahiplerin koparıp dışarıya çıkardığı kurbanların kalpleri ise hala atar bir vaziyette tanrıya sunuluyordu.

Her yirmi günde bir, büyük dini festivaller düzenlenirdi. Soylu kişiler, sıradan insanlara kendi başarılarını bu festivaller aracılığıyla gösterirlerdi. Bir Aztek’in sosyal kariyeri, bu dini festivallerin düzenlenmesinde gösterdiği başarıya büyük ölçüde bağlı olmasının yanında her bir tanrıyı ayrı ayrı tatmin etmek gerekiyordu. Bu da insan kurban etme sebeplerinden yalnızca birini oluşturuyordu.

Toplumsal Yapı

Aztek uygarlığı 16. yüzyılın başlarında zirvesini yaşarken 200.000’den fazla nüfusu vardı. Tenochtitlan, Kolomb öncesi uygarlıkların en büyük şehriydi. Bu toplumun dini ve sosyal yönleri tamamen iç içe geçmiş durumdaydı. Aztek toplumunu üç tabaka oluşturuyordu: Köleler, köylüler ve asiller.

Bir asker katıldığı ilk üç savaşta hiç mahkum yakalayamazsa sonsuza kadar toplumda kınanır ve köylü sınıfından kabul edilirdi. Bu nedenle askerler genelde düşmanı tutsak etmek için bir olur, soylu sınıfından olma şanslarını artırırlardı. Eğer işlenen bir suçtan hüküm giyerlerse köle sınıfına dahil edilirlerdi.

Aztek Toplumunda Kadınlar ve Eğitimin Yeri

Aztekler, kadınlarını erkeklerle eşit tutuyordu. Soylu kadınlar sekreterlik yapabiliyor, hükümette muhasebeci veya yönetici olarak çalışabiliyordu. Sıradan olan atfedilen kadınlar ise tüccar, terzi veya yemek tedarikçisi olabiliyorlardı. Ayrıca bir seks işçisi olarak da çalışabiliyorlardı.

Eğitimde ise çocuklar için eğitimi zorunlu hale getiren ilk uygarlık Aztekler olarak karşımıza çıkmıştır. Aztekler, kız ve erkek ayrımı gözetmeksizin, yedi yaşından yirmi yaşına kadar eğitim almaktaydılar. Bilimsel ve dini yatılı okullarda rahiplerce ya da askeri ve mesleki okullarda ordu görevlilerince eğitilmişlerdir. Toplumdaki temel prensipler ve değerler bütünü de öğrencilere fazlasıyla aktarılmaktaydı.

Yazı

Aztek dili “N’ahuatl” hiyeroglif gibi resimlerden oluşmaktaydı. Azteklerin hiyeroglif sistemi, Amerika’da farklı medeniyetler tarafından geliştirilen birkaç sistem arasındaydı. Aztek dili ‘Nahuatl’ hala 2 milyondan fazla yerli Meksikalı tarafından konuşulmasının yanında, Azteklerin hiyeroglifleri insanlığın ürettiği en güçlü yazı sistemleri arasında yer almaktadır.

Mezopotamyalılar gibi Aztekler de kayıt tutuyordu. Aztek kültürü ve şiirlerinin çoğu böylelikle günümüze kadar ulaşabilmiştir. Her birinde Aztek halkının hayatlarına dair askeri, dini ve tarımsal hikayeler yer almaktadır. Bazı kayıtlarda ise İspanyolların gelişinden sonraki tarihi olaylar da bulunmaktadır.

Mimari ve Sanat

Aztekler’de loncalar halinde örgütlenen ve ana saraylara bağlı olan zanaatkarlar, ametist, kaya kristali, altın, gümüş ve egzotik tüyler gibi malzemelerle metal işleri, ahşap oymacılığı veya taş heykelcilikte uzmanlaşabilirlerdi. Böylece mimari, el işleri ve boyama gibi çeşitli alanlarda üretken olmuşlar, eski bina kalıntıları üzerine yapılarını yeniden inşa etmişlerdir. Bu, o dönem için oldukça zor bir işlem olduğundan Azteklerin mimari becerisi gözler önüne serilmektedir.

Aztek mimarisine ait günümüzde pek çok yapı hala durmakta olduğundan, (Cholula Piramidi gibi) daha fazla bilgi sahibi olduğumuz alanlardan birisidir. Bunun nedeni ise Azteklerin, inşaat sürecinde kullandıkları malzemelerin kalitesinden ve sağlamlığından kaynaklanmaktadır.

Aztek sanatı, minyatür oymalı değerli nesnelerden devasa taş tapınaklara kadar uzanıyordu. Aztek sanatı her türlü konuyu tasvir etmiş, ancak hayvanlar, bitkiler ve tanrılar, özellikle doğurganlık ve tarımla ilgili olanlar ön plana çıkmıştır.

Güneş Takvimi

Aztek Takvimi, Güneş Taşı olarak da bilinmektedir. Avrupa’da astronomi bilimi daha tam gelişmemişken, Aztekler hassas hesaplara dayanan bu takvimi, günlük hayatlarında kullanıyorlardı. Yalnızca Aztekler değil, tüm Mezoamerikan medeniyetler tarafından kullanıldığı da bilinmektedir.

Aztek Takvim anıtı, 15. yüzyılda yapılmış 25 ton ağırlığında, 3,7 metre çapında olan dev bir yapıttır. 1479 yılında inşaa edilmiş ve Aztekler’in baş tanrısı Güneş’e adanmıştır. Anıtın hem mitolojik, hem de astronomik değeri bulunmaktadır. Bu güneş takvimi 365 günlük bir döngüye dayanır. 260 günlük bir ritüel döngüsünü de barındıran bu takvim ile Aztekler, dini ayinlerinin ve kurban törenlerinin takibini bu sayede kolaylıkla yapabiliyordu.

Azteklerin Güneş Taşına ait replika örneği

Eğitimi zorunlu hale getirerek bu davranışta öncü olan Aztekler, mimari açıdan da sağlam yapılarıyla önem taşımaktadır. Süregelen sanatları ve unutulmaz ritüelleri ile hafızalarda yer edinmiş, mitolojisi ve dini inanışlarıyla da tarihe kazınmışlardır.


Kaynak

webErişim tarihi: 24.02.2023
web Erişim tarihi: 24.02.2023
web Erişim tarihi: 25.02.2023
web Erişim tarihi: 25.02.2023
web Erişim tarihi: 25.02.2023
web 26.02.2023
web Erişim tarihi: 26.02.2023

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Notting Hill: Londra’nın En Renkli Yüzü

Notting Hill; renkli sokakları, pazarı ve kültürel dokusuyla Londra’da hem ruhunuza hem gözünüze hitap eden özel bir semttir.

Dostoyevski’nin Rus Edebiyatı Üzerindeki Etkisi

Dostoyevski, Rus edebiyatında sadece bir isim değil aynı zamanda döneminin edebiyat anlayışına da yön veren önemli bir yazardır.

Söylenti Radarında Bu Ay: Isaac Winemiller

Isaac Winemiller, sakin melodileri ve içe dönük sözleriyle müzikal yalnızlığı estetik bir deneyime dönüştürüyor. Bu ay Söylenti Radar'ında onunla tanışın!

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Editor Picks