Kral Lear, tiyatro tarihinin en acımasız ve gerilimi en yüksek oyunlarından bir tanesidir. Oyun, gerçek sevginin kimde olduğunu göremeyecek kadar bencil bir kralın en büyük mirasını, ülkesini, yanlış ellere teslim ederek kendi sonunu hazırlamasını anlatıyor. Biz seyirciler/okuyucular olarak, söz konusu iktidar olduğunda aile ilişkilerinin nasıl çirkinleşebileceğini görüyoruz ve her bir karakterin iki yüzlü mücadelesinin tanıkları oluyoruz.
“Tiyatronun kilometre taşı” olarak nitelendirebileceğimiz bu oyundan alıntıları sizler için derledik. Keyifli okumalar!
- “Kudret, kapılırsa yaltaklanmalara
Görev, sesini duyurmaktan korkar mı sanırsın?
Yücelik aklını kaçırırsa, dürüstlük namus borcu olur.” (s.7) - “Özgürlük dışarıdaysa, sürgün sizin yanınızdır.” (s.9)
- “Gönlümü hoş tutmadıktan sonra
Dünyaya hiç gelmeseydin keşke.” (s.11) - “Ne gariptir Tanrım, onların o buz gibi kayıtsızlığı
Alev alev tutuşturuyor benim aşkımı.” (s.12) - “Zaman ikiyüzlülüğün gizlediğini
Nasıl olsa bir gün ortaya çıkarır.
Kusurlarını örtenin sonu nasıl olsa utançtır.” (s.13) - “Ey doğa, tanrıçam sensin benim:
Ben senin yasalarının kulu kölesiyim.” (s.14) - “Yaşlıların acımasız baskısı altında kalmanın hem bir zayıflık, hem de budalaca bir kötülükten başka bir şey olmadığını anlamaya başladım. Bunu bize, güçlü olduklarından değil, körü körüne boyun eğdiğimiz için yapabiliyorlar.” (s.17)
- “Hayatımızın o güzel günleri geçti artık… Hile, yalan, dolan, ihanet ve her türlü yıkıcı düzenler peşimizi bırakmayacak artık… ta mezara kadar.” (s.19)
- “İşte insanlarım sersemliğine güzel bir örnek: Çoğu kez kendi ektiğimizi biçtiğimiz halde, bahtımız kapandı mı, başımıza gelecek felaketlerin sorumluluğunu gider güneşe, aya ve yıldızlara yükleriz.” (s.19)
- “Hiçbir dönemde modası geçmedi kaçıkların,
Her gün aklı kaydı biraz daha akıllıların,
Kafalarını nasıl kullanacaklarını bilemediler,
Yaptıkları her işte saçmalığı seçtiler.” (s.30-31) - “Sen yüreğim, ne kadar da dayanıklıymışsın!
Tutabilecek misin bunca seli, tufanı?” (s.68) - “Kendi başına acı çeken, ruhunda acıyı daha fazla duyar,
Çünkü geridedir her türlü tasasız şeyler,
Geçmişte kalmıştır mutlu bakışlar.
Ancak acının ortağı, dayanmanın dostu varsa,
Ruhun da çilesi hafifler.” (s.97) - “Talihten yana en yoksul, en aşağıda olan kimse,
Hep bir umut ile yaşar, çekinmez hiçbir şeyden.
En acıklı değişim, yüksekteyken, iyiden kötüye olanıdır,
Kötü durumdakiler içinse her değişim iyiye doğrudur.” (s.105) - “..Dünya, dünya, ah dünya!
Senden nefret etmemize neden olan şey talihimizin cilvesidir.
Yoksa böylesine boyun eğmezdik yaşlanmaya, ölüme.” (s.105) - “Varlık, çoğu kez aşırı güven veriyor herkese,
Oysa yokluk, düşkünlük, yaralı oluyor bizlere.” (s.106) - “Sinekler neyse yaramaz oğlanlara, biz de oyuz tanrılara,
Öldürüyorlar bizi keyifleri için.” (s.107) - “Zamanımızın laneti bu: Deliler gösteriyor körlere yolu.” (s.108)
- “Doğduğumuzda ağlarız,
Çünkü bu büyük maskaralar sahnesine çıkarız.” (s.129) - “Sen mutluluk veren bir ruhsun,
Oysa ben ateşten bir tekerleğe bağlıyım
Ve gözyaşlarım erimiş kurşun gibi
Akıp yakıyor benliğimi.” (s.137) - “İnsanlar, bu dünyaya gelişlerine katlandıkları gibi,
Göçüp gitmeye de katlanabilmelidirler,
Önemli olan hazırlıklı olmaktır ölüm gelince.” (s.145)
Kral Lear, William Shakespeare, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 18.Baskı