İşte, yılın beklenen o günü geldi: Cadılar Bayramı (Halloween). Ülkemizde ve yaşadığımız coğrafyada Batı’daki kadar köklü bir kutlama geleneği olmasa da son yıllarda popüler kültürün de etkisiyle dikkatleri üzerine çekiyor. Renkli kostümler, şekerler ve bolca korku filmleri ile geniş bir yelpaze sunmasıyla ilgileri üzerinde tutmayı başarıyor doğrusu. Ancak Cadılar Bayramı, göründüğü gibi yalnızca şeker toplayıp şaka yapmaktan ibaret değil; arkasında binlerce yıl geriye uzanan karanlık bir geçmiş saklanıyor. Hazırsanız Cadılar Bayramı’nda izlemeniz gereken filmlere göz atalım.
Trick ‘r Treat (2007)

Michael Dougherty yönetmenliğinde 2007’de vizyona giren film, Cadılar Bayramı ruhunu on ikiden yakalayan ender filmlerdendir. Birbirinden bağımsız kısa hikâyeleri bir araya getirmesiyle korku antolojisi olarak karşımıza çıkan film, kurgusal bir kasabada geçmektedir. Zaman zaman birbirleriyle denk gelen dört farklı hikâye anlatılmaktadır. Hikâyeler farklı olsa da hepsinin ortak bir noktası var: Kafasında düğmeli bir çuval bulunan, turuncu tulumlu çocuk görünümündeki varlık, yani Sam.
Filmin kilit karakteri diyebileceğimiz Sam, Cadılar Bayramı’nın yazılı olmayan kurallarını korumaktadır. Bu kurallar, balkabağı fenerlerini söndürmemek, kostüm giymek ve şeker dağıtmak gibi yazılı olmayan ama Cadılar Bayramı’nın ruhunu taşıyan rutin aktivitelerdir. Sam ise bu aktivitelerin sürdürülmesinden sorumludur ve yazılı olmayan kuralları çiğneyenleri cezalandırmaktadır.
The Witch (2015)

1600’lerin İngiltere’sinde bir taşrada geçen The Witch (2015) filmi, başarısını satranç taşlarıyla resmen hafızalara kazımış Anya Taylor-Joy‘un başrolünde yer aldığı karanlık ve gerilim dolu bir filmdir. Cadılar Bayramı’nda izlenebilecek rengarenk, ”şaka” ve ”şeker” dolu filmlerin aksine daha dramatik ve psikolojik korku türündeki film, cadılık efsanesini en sade, basit ama doyurucu ve keskin haliyle gözler önüne seriyor.
Robert Eggers‘ın yönetmenliğini üstlendiği bu folklorik eser, Puritan inancına sahip bir ailenin en küçük çocuklarının kaybolmasıyla din-doğa çatışmasını, günah-sevap kavramlarını aile üzerindeki etkilerine de dayanarak işliyor ve Thomasin‘in (Anya Taylor-Joy) cadılığa ”uyanışını” ve ”özgürleşmesini”, kısaca ”kendini kabullenmesini’‘ izliyoruz. Film cadılıkla ilgili birçok ögeye ve anlayışa ev sahipliği yaparak korku türüne ait olsa da filmin alt metninde baskılanmış bir kadının kendi dönemindeki özgürlük arayışına şahitlik ediyoruz aslında. Belki de bu Cadılar Bayramı’nda Eggers’in filminden almamız gereken mesaj, özgürleşememiş, baskı altındaki bir kadının hayatının ne kadar korkunç olduğudur.
Halloween (1978)

Korku sinemasının klasiklerinden kabul edilen Halloween (1978), John Carpenter yönetmenliğinde bizi bir Cadılar Bayramı gecesinin ürpertici atmosferine götürüyor. Modern slasher türünün temel taşlarından biri kabul edilen yapım, bir seri katile dönüşen Michael Myers‘ı merkezine alıyor. Küçükken kız kardeşini öldürüp akıl hastanesine kapatılan Michael, 21 yaşında bir Cadılar Bayramı gecesi hastaneden kaçmasının ardından kasabaya dönüp gençleri avlamaya başlıyor. Hedeflerden biri olan Laurie Strode kendini bir kaçma kovalama hikayesinin ortasında buluyor.
Filmin farklı zaman çizgisinde ilerleyen devam filmleri de bulunuyor. Haluk Bilginer‘in de Dr. Ranbir Sartain rolüyle yer aldığı 2018 yapımıyla birlikte genişleyen seri, Cadılar Bayramı’nın karanlık atmosferini derinden hissedeceğiniz dakikalar sunuyor.
Terrifier (2016)

Yönetmenliğini Damien Leone‘un yaptığı, son yıllarda oldukça popüler olan ve Cadılar Bayramı’nda kesinlikle izlemeniz gereken bir diğer film Terrifier. Tara ve Dawn adındaki iki arkadaş Cadılar Bayramı gecesinde kutlama yaparlar. Daha sonra acıktıkları için pizzacıya giderler. Art the Clown adındaki palyaço kostümlü katilimiz onları pizzacıya kadar takip eder ve garip hareketler sergiler. Film, Art’ın bu iki arkadaşı hedef almasını ve ardından gelişen olayları konu alır. Son yılların oldukça popüler slasher filmlerinden olan Terrifier serisi 3 filmden oluşmakta. Seri genel olarak diğer slasherlara göre çok daha fazla kan ve işkence sahnesi içerdiğinden ötürü bazı izleyiciler için çok üst düzey kalabilir. Bundan dolayı bazı eleştirilere de maruz kaldı fakat genel olarak olumlu yorumlar alan bir seri olmayı başardı. Art the Clown’ın en kendine has özelliğiyse kurbanlara direkt saldırmak yerine bir palyaço edasıyla oyun oynaması, şaklabanlıklar yapması. Bu detay filmi kimi zaman komik kimi zaman rahatsız edici yapsa da dehşeti mizahla harmanlamış olmasından dolayı farklı bir hava katıyor.
The Craft (1996)

1996 yapımı The Craft, gençlik korku türünün en dikkat çekici örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Yönetmen Andrew Fleming, cadılık temasını ergenlik dönemi psikolojisiyle harmanlayarak izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Fleming, filmi sadece bir korku öyküsü olarak değil, aynı zamanda dört genç kızın kimlik arayışını ve güç mücadelesini anlatan bir karakter draması olarak tasarlamış ve geleneksel cadı imgelerinden kaçınarak karakterleri modern ve özgün bir şekilde yansıtmış.
Filmin başrollerinde Robin Tunney, Fairuza Balk, Neve Campbell ve Rachel True yer alıyor. Tunney’nin canlandırdığı Sarah Bailey, yeni taşındığı Los Angeles’ta bir Katolik okulunda, dışlanmış üç kızla tanışır: Bonnie, Rochelle ve Nancy. Dördü birlikte doğaüstü güçlere sahip olabileceklerini keşfeder ve kendi ritüellerini oluşturarak Manon adlı hayali bir tanrıya tapmaya başlarlar. Ancak güçlerinin sınırlarını aşmaları, onları karanlık ve tehlikeli bir yola sürükler. The Craft, Cadılar Bayramı döneminde izlemek için ideal bir film; gizemli atmosferi, kasvetli okulu ve ritüel sahneleriyle o dönemin ruhunu mükemmel yansıtıyor.
Kaynakça:
Öne çıkan görsel: History


