Korku Sineması: Slasher Filmler

spot_img

Slasher Film Nedir?

“Aptal bir katil, rol yapamayan ve ön kapıdan kaçması gerektiğinde her zaman merdivenlerden yukarı koşan iri göğüslü bir kızı takip ediyor.”

Sidney Prescott, Scream’de birçok kişinin slasher filmler hakkında ne düşündüğünü bu sözlerle özetlemişti. Prescott’un tanımı bir yana, Slasher filmler, bıçaklı silahlarla insanları takip eden ve öldüren genellikle maskeli bir katili içeren bir film türüdür. Slasher filmler kendine özgü bazı unsurlar içerir: Kanlı ölüm sekansları, geçmiş bir travma yüzünden insanları öldüren bir katil, cinsel olarak aktif karakterlerin ölmesi ve bakire olanların hayatta kalması ve genellikle The Final Girl diye adlandırılan ölen arkadaşlarından sonra hayatta kalan bir kahraman.

İlk Slasher Film Hangisiydi?

Slasher türünün kökenleri şaşırtıcı derecede büyük bir tartışma konusudur. Hangi filmin teknik olarak ilk Slasher olduğu konusunda büyük bir anlaşmazlık var. İlk Slasher filmi genellikle John Carpenter‘ın 1978’deki Halloween’i olarak kabul görür. Bazıları için Slasher türü, 70’lerin sonlarında bu filmle doğdu. Teknik olarak ilk slasher filmi olmasa da Halloween, bu türün kriterlerinin çoğunu en iyi şekilde içeren filmdir.

Giallo türü, Slasher türüyle pek çok ortak noktaya sahiptir. Ancak kendi özel kriterleri vardır. Giallo film türünün kökleri, hem The Texas Chainsaw Massacre’dan hem de Black Christmas’dan on yıldan fazla bir süre öncesine uzanır. Giallo filmleri genellikle İtalyan Slashers olarak anılır. Slasher alt türüyle ilişkilendirilen birçok kriterle örtüşen en eski film ise Alfred Hitchcock‘un Psycho filmidir. Birçok kişi ise bu konuda da ortak bir karara varamayıp Peeping Tom’u ilk Slasher olarak kabul eder. Konuya dair tartışma sürse de biz sizin için önemli Slasher filmlerden bazılarını aşağıda listeledik.

Child’s Play (1988)

Child’s Play yeni bir ikonun doğuşuna damgasını vurdu: Chucky. Bu oyuncak bebek 6 yaşındaki bir çocuğun eline geçer ve Chucky’nin cinayet çılgınlığı, bir insan vücuduna geri dönüş yolunu bulma motivasyonuyla birleşir.

Peeping Tom (1960)

Bu İngiliz korku filmine gelen tepkiler, gösterime girdiğinde o kadar güçlüydü ki, yönetmen Michael Powell’ın kariyerini bitirdi diyebiliriz. Kadınları öldürmek için kamerasını kullanan ve onların ölüm anlarını çeken, hevesli bir film yapımcısının etrafında dönen şiddet, cinsel içerik ve röntgenci temalar, o dönemin izleyicisinin hazır olmadığı bir şeydi.

Blood And Black Lace (1964)

Blood And Black Lace, gerilim unsurlarını korku ile birleştiren stilize cinayet gizemlerine atıfta bulunan bir İtalyan Giallo filmi. Yönetmen Mario Bava, her ölümü farklı renk şemaları ve cinayet silahlarıyla farklı şekilde çekiyor. Bu da hem estetik açıdan zengin hem de çok şiddetli bir izleyici deneyimi sunuyor.

Torso (1973)

Sergio Martino‘nun Giallo’su, İtalyan meslektaşlarının görsel tarzına sahip değil. Daha çok Hollywood Slasher filmlerine yakın bir tarza sahip. Film, kadın üniversite öğrencilerini takip eden ve öldüren maskeli bir katili takip ediyor. Klasik bir Slasher antagonisti gibi, Torso’daki katil de geçmişte kendisine haksızlık edildiğini düşünüyor.

Friday The 13th (1980)

Bu filmin tüm zamanların en kalıcı ve başarılı serilerinden birine dönüşmesi şaşırtıcı değil. Film, bir çocuğun boğulmasından yıllar sonra bir yaz kampını yeniden açmaya çalışan bir grup kamp danışmanına odaklanıyor. Ancak, görünmeyen bir düşman tarafından birer birer yakalanmaya başlıyorlar. Friday the 13th, büyük ölçüde kendisinden önce gelen Slasher filmlerden yararlansa da, daha sonra sıradan hale gelecek bazı unsurları temellendiriyor. Bunlardan biri, evlilik öncesi cinsel birliktelik daima ölümle sonuçlanmasıdır.

Maniac (1980)

Yönetmen William Lustig‘in Maniac‘ı tipik bir Slasher filminde olması gereken her şeye sahip. Lustig, kadınların kafa derisini yüzmeye ve mankenleriyle sohbet etmeye meraklı bir katil olan Frank Zito’nun bakış açısıyla anlattığı filmini cesur, psikolojik bir bakış açısıyla sunuyor. Zito avını takip ediyor ve korkunç bir şekilde öldürüyor. Lustig, katilin giderek artan deliliğine ve derin anne sorunlarına rahatsız edici bir şekilde yaklaşıyor.

Deep Red (1975)

Mario Bava, İtalyan Slasher’ın yolunu açmış olabilir. Ancak yönetmen Dario Argento, Deep Red ile bunu ustalaştırıyor. Argento, çocukluk travmasını araştırıyor ve birbiri ardına cinayetler işlenirken toplumsal cinsiyet normlarıyla oynuyor. Yönetmen, görsel yeteneği sayesinde seyircisini katilin acımasız cinayetlerine ortak etmeyi başarıyor. Sonuç ise Giallo film türünün zirvesi oluyor.

The Burning (1981)

Friday the 13th’e benzer bir olay örgüsüne sahip olsa da The Burning, çok iyi bilinmiyor. Yine de tabuları yıkan bir finalle, birkaç açından Friday the 13th’i gölgede bırakıyor. The Burning, makyajını Tom Savini’nin yaptığı, kampçılar tarafından ateşe verilen eski bir kamp bekçisi olan Cropsy ile akıllara kazınıyor.

The Slumber Party Massacre (1982)

Amy Holden Jones tarafından çekilen bu film, ilk bakışta herhangi bir korku filmi gibi görünüyor. Elektrikli alet kullanan bir katilin partiyi basıp kızları birer birer yakaladığı basit bir konuya sahip. Fakat buna ek olarak, Final Girl unsurunda zekice kurulmuş bir plot twist’e sahip. Diğer Slasher filmeri kadın düşmanı bir anlatım içerirken, bu filmde konuya canlandırıcı bir bakış getiren feminist bir eğilim görüyoruz.

A Nightmare on Elm Street (1984)

Wes Craven‘in bu filmi, tam da Slasher akımı sona ererken, yeni ve önemli bir unsurun tanıtılması sayesinde ilgiyi yeniden canlandırıyor. Doğaüstü karakterler! İnsanların en savunmasız oldukları uyku anıyla ilgilenen Craven, çocukları rüyalarında öldürerek intikam almak isteyen şeytani bir varlık olan Freddy Krueger ile bir korku ikonu yarattı. Harika özel makyaj efektleri, korkunç bir kötü adam ve korku dünyasının en sevilen Final Girl kahramanı Nancy ile, tüm zamanların en başarılı korku serilerinden birini başlattı.

Candyman (1992)

Bernard Rose tarafından yazılan ve yönetilen ve Clive Barker’ın bir hikayesine dayanan Candyman, Slasher’a gotik romantizm katıyor. Lisansüstü öğrencisi Helen Lyle, Candyman olarak bilinen şehir efsanesi bir öcüyü çağırır. Böylelikle Chicago’da bir ölüm selini serbest bırakmış olur. Yönetmen Rose, Slasher formülünü bozuyor ve onu ırk, ayrıcalık ve tabulaşmış ilişkiler temaları etrafında yeniden inşa ediyor.

The Texas Chain Saw Massacre (1974)

Leatherface’in perspektifinden aktarılan Tobe Hooper‘ın ufuk açıcı korku filmi, bir Slasher’dan ziyade bir mekan korkusu gibi duruyor. Yine de The Texas Chain Saw Massacre, bildiğimiz şekliyle modern korkunun şekillenmesinde hayati önem taşıyor. Film, maskeli bir katil, olmamaları gereken yerlerde dolaşan genç arkadaş grubu ve Final Girl arketipinin önceki örneklerinden birine sahip.

Psycho (1960)

Yönetmen Alfred Hitchcock, 1960’ta izleyen herkesi korkudan titreten Psycho ile korku filmleri adına çıtayı oldukça yükseltti. Filmin kahramanı Janet Leigh‘in herkes tarafından bilinen meşhur duş sahnesi, sinema adına oyunun kurallarını değiştiren bir an olmaya devam ediyor. Psycho, kimileri tarafından Slasher filmlerin ilki kabul edilirken kimileri için yalnızca çok iyi bir psikolojik gerilim filmi olarak kalıyor.

Black Christmas (1974)

Bu filmde, yurtta kalan bir grup kız öğrencinin, Noel tatilinde bir yabancı tarafından takip edilip öldürülmesiyle karşılaşıyoruz. Oldukça basit olan olay örgüsü bu filmde tamamen gerçekçi yazılmış karakterler ile daha karmaşık hale getirilmiştir. Tüm karakterler seyirciyi yanlış yönlendirmeyi amaçlayan bir sempatiye sahip olsa da hepsi bir o kadar da kusurludur. En ürkütücü olanı ise filmin karakterlerinin şiddetli ölümlerine anlam vermeyi reddetmesidir. Clark’ın uzun soluklu çekimleri, belki de en çok onun filminden ilham alan John Carpenter’ın Halloween filmi de dahil olmak üzere gelecekteki filmleri de etkiledi.

Scream (1996)

90’ların bu noktasında, Slasher’a duyulan ilgi neredeyse bitmişti. Yazar Kevin Williamson ve yönetmen Wes Craven’ın bu filmi ise türe duyulan ilgiyi canlandırdı. Scream, tür geleneklerine bir meta-farkındalıkla yaklaştı ve bunu sürekli olarak izleyici beklentilerini altüst etmek için kullandı. Hikaye, yalnızca korku filmlerini ve kinayelerini tam olarak anlamakla kalmadı, aynı zamanda izleyicinin Slasher filmler hakkında bildiklerini onlara karşı kullandı. Scream, 90’ların gençlik korku dalgasını başlattı ve kendinden sonra gelenlere ilham verdi.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Pim’s Poffertjes & Pannekoekenhuis: Hollanda Usulü Krepler

1986’dan beri hizmet veren Pim’s Poffertjes & Pannekoekenhuis, Hollanda’da krep ve poffertjes keyfi için sıcak ve samimi bir durak!

One Battle After Another Film İncelemesi: Katmanlı Bir Savaş Hikâyesi

Paul Thomas Anderson'ın büyük sükse yaratan yeni filmi One Battle After Another, politik bir aksiyon olarak karşımıza çıkıyor.

The Rolling Stones – Paint It, Black ve Psikoloji Çerçevesinde İncelemesi

The Rolling Stones'un karanlık ruh halini müziğe gönüştürdüğü başyapıt; Paint It Black

Tove Ditlevsen – Bağımlılık | 11 Alıntı

"Dışarıdaki dünya insafsız ve karmakarışık ve ona karşı gücümüz yetmediğinden, ondan kaçınmayı yeğliyoruz."

Çocukluk Travmaları: Belirtileri, Sonuçları ve Çözüm Yolları

Çocukluk döneminde yaşadığımız olaylar karşısında hissettiğimiz duygular ve düşündüğümüz düşünceler travmalar doğurabilir. Peki, bu travmaların belirtileri, sonuçları ve çözüm yolları nelerdir?

Söylenti Radarında Bu Ay: Sombr

"back to friends" şarkısıyla zirveye tırmanan genç sanatçı Sombr'ın müzik serüvenine yakından bakalım

Sevmek Zamanı Filminden Unutulmaz Replikler

Halil'in boya yapmak için gittiği bir evde gördüğü resme aşık olmasıyla gelişen olayları konu alır.

2025 Gen Z Protestoları: Nepal, Fas ve Türkiye Üzerine Karşılaştırmalı Bir Analiz

2025’te Türkiye, Fas ve Nepal’deki Gen Z protestoları, dijital dayanışma, özgürlük ve adalet talepleriyle yeni bir küresel siyasal uyanışın simgesi haline geldi.

Keşfetmemiz Gereken Yazarlar: Truman Capote

Başarı ve parıltılı bir hayatın ardında yalnızlığını saklayan bir deha. Zamansız eserleri ile Truman Capote.

Love Bombing Kavramının Chuck Bass ile Eşleştirilmesi

Chuck Bass'in Blair'e yaptığı aşk bombardımanının gerçek aşk değil de manipülasyon olması.

Editor Picks