2 Ağustos 1990’da Irak’ın güneydoğuda komşusu olan Kuveyt’i işgal etmesi uluslararası arenada tepkilere neden olmuştu. Irak’ın hukuk dışı ve saldırgan politikasına karşı ilk tepki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden geldi. Birleşmiş Milletler, Irak’a bir dizi ekonomik yaptırım uygulama kararı aldı ve daha sonra Amerika Birleşik Devletleri birliklerini Suudi Arabistan’a gönderdi ve diğer devletlerden de bölgeye asker göndermelerini talep etti. Bu çağrı sonucunda ortaya II. Dünya Savaşı’ndan sonraki en geniş çaplı koalisyon gücü çıktı. Başta ABD olmak üzere Birleşik Krallık, Fransa, Suriye, Suudi Arabistan ve Mısır’ın aralarında bulunduğu 37 devlet Irak’a askeri harekat düzenleme kararı aldı (Duman, 2007: 1-3).
Körfez Savaşı, Basra Körfezi Savaşı veya Kuveyt Savaşı, kod adı Çöl Fırtınası olarak adlandırılan harekât 17 Ocak 1991’de Irak’ı Kuveyt’ten çıkarmak amacıyla hava saldırıları ile başladı ve Irak birlikleri havadan vurularak gücü kırılmaya çalışıldı. Hava saldırılarını 24 Şubat’taki kara harekâtı izledi. Kara harekâtının başlamasından 100 gün sonra Irak Kuveyt’ten çıkarılmış ve ateşkes ilan edildi. Koalisyon güçlerinin devreye girmesiyle savaş kısa sürede sona erdi. Ateşkesin ilanından sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Nisan 1991’de 687 nolu kararıyla ateşkes hükümlerini ilan etti ve savaş sona erdi. Sona eren savaşın maliyeti 60 Milyar ABD Doları tutmuş ve bu savaşın maliyetinin 36 Milyarlık kısmını Suudi Arabistan yüklendi. Bunun sebebi ise petrol gücüne sahip olan Suudi Arabistan’ın, Irak’ın işgalini başarılı bir şekilde gerçekleştirerek petrol dengesinin bozulmamasını istemesi şeklinde yorumlandı (Duman, 2007: 1-3).
Kuveyt işgali sırasında Irak Lideri Saddam Hüseyin
Körfez Savaşının Nedenleri
Körfez Savaşı’nın başlamasındaki en önemli neden Irak Lideri Saddam Hüseyin’in Irak-İran Savaşı sonrasında uğradığı mali sıkıntıları çözmek amacıyla Kuveyt üzerinde birtakım iddalarda bulunarak Kuveyt’i işgal edip bir hafta da ilhak etmesi oldu. Kuveyt’e karşı Irak lideri Saddam Hüseyin’in hukuksuz işgali Birleşmiş Milletlerin, koalisyon güçlerinin harekete geçmesini ve kaçınılmaz olarak savaşın başlamasını tetikledi.
Körfez Savaşının Sonuçları
Körfez Savaşı sonucunda Irak’ın yenilgiye uğramasıyla birlikte bölgede istikrarsız bir ortam meydana geldi. Bu savaş sonucunda her iki taraftan insanlar yaralandı ve hayatını kaybetti. Savaş sonucunda Birleşmiş Miletler ve başta ABD olmak üzere birçok devlet Irak’a yaptırım uyguladı. Bu savaş Irak’ta sonraki yıllarda meydana gelen olaylar, işgaller ve huzursuzluğu ortaya çıkardı. Bu sonuçların etkileri de ülkede ve bölgede uzun yıllar görülmeye devam etti.
Körfez Savaşı ve Medya’nın Rolü
TIMES Dergisi’nin Kapağı “Körfez’de Savaş”
17 Ocak 1991’de başlayan Körfez Savaşı Dünya’da canlı izlenen ilk savaş oldu. Savaşa dair haberler ilk defa Amerikan kaynaklı CNN (Cable News Network) tarafından eşanlı olarak verildi. Bunun yanı sıra Körfez Savaşı bilgisayarlar ve akıllı bombalar (smart bombs) ile savaşılan ‘ilk gerçek yüksek teknoloji savaşı’ olarak da tarihe geçti (Liebes, 1992: 45).
Körfez Savaşında koalisyon güçlerinin karşısında yer alan Irak’ın gösterilmeyerek savaşın medyada nasıl yer alacağının örneği açıkça gözler önüne serildi (Liebes, 1992: 47).Savaş başlamadan önce Irak’ın başkenti Bağdattaki yiyecek sıkıntıları ve Irak yönetimi tarafından rehin tutlulan Avrupalı rehineler medya da yer alırken savaşın başlamasıyla birlikte Saddam Hüseyin’in kötülüğün sembolü olarak gösterilmesinin dışında Irak’a dair haberler yer almamaya başladı. İki istisna dışında (Iraklı askerlerin çölde teslim olması ve hava saldırısı sırasında karşı tarafın sığınağının bombalanması) sadece yanan petrol kuyuları ve petrole boyanmış şekildeki kuşların düşman tarafından gerçekleştirilen eylemleri olarak lanse edildi. Pek çok savaşta savaş sürerken düşman tarafından görüntü elde edebilmek oldukça zordur fakat bu savaşta karşı tarafı göstermeme tekniği çoğu uzman tarafından kasıtlı olarak değerlendirildi. Irak’tan bilgi aktaran Peter Arnett’in düşmanın sığınaklarının vurulmasına ve bunun sonuçlarına yönelik yorum yapmasına Amerikan hükümeti ve halkının tepki göstermesi bu değerlendirmeyi desteklemişti. Koalisyon tarafının Irak üzerinde yarattığı etkiye medyanın yer vermemesi savaşın meşrulaştırma çabasında olduğu iddiasını güçlendirdi (Özkaya, 1997: 567-579).
Körfez Savaşı sırasında eşanlı aktaran CNN Muhabiri Peter Arnett
Katz’a göre ise “seyirciler hiç savaş görmedi.Gördüklerimiz sürmekte olduğu söylenen bir savaşın sadece bazı yönleriydi. Irak hudutlarına yığılan askerleri ve koalisyon ve de özellikle başı çeken Amerika Birleşik Devletlerinin teknolojik üstünlüğünü gördük. Savaş esnasında üst düzey sözcülerin hatta daha sık olarak üst düzey ordu yetkililerinin neler olduğunu açıklamak amacıyla verdikleri basın toplantılarını gördük. Tankları, füzeleri, akıllı bombaları ve diğer askeri araçları gördüysek de onları eylem sırasında ya hiç görmedik ya da çok nadir gördük. Sarıki bir karşı taraf yoktu” (Katz, 1992).
Körfez savaşında medya koalisyon güçlerinin sahip olduğu askeri ve teknolojik güce dikkat çekmiş fakat bu gücün yol açtığı şiddet ve acı veren sahnelere yer verilmemişti. Savaş ve şiddet görüntüleri medyada yer aldığında savaşta insanların öldüğü gerçeğini hatırlattı ve kamunun bu gerçekleri görmek istemediği ortaya çıktı. David Marrison 1992 yaptığı “Televizyon ve Körfez Savaşı” isimli çalışmasında, İngiltere’de izleyecilerin çoğunun kan ve şiddet sahnelerini görmek istemediğini ortaya çıkardı. Özkaya, 1997: 573).
Körfez Savaşı sırasında düşmana dair görüntü verilmemesinin yanı sıra grevciler, Vietnam savaşı karşıtı göstericiler ve kentli isyancılar da medya tarafından düzeni bozan eylemde bulunan gruplar olarak lanse edildi. Protesto gruplarına medya da az verilmesi ise isyancıların dikkat çekmek için şiddete başvurmalarına sebep oldu (Liebes,1992: 50-52).
İlk defa medya aracılığı ile eşzamanlı olarak yer alan Körfez Savaşı koalisyon güçlerine ait haberler her açıdan yer alırken karşı tarafa haberler oldukça sınırlı kaldı. Irak’a dair medyada yer alan haberler Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i bombalaması, sızıntı yapan petrol kuyuları ve sızan petrollerin meydana getirdiği karabataklıklarla ile sınırlı kaldı. Düşman’a karşı yapılan bu kısıtlı haberler koalisyonlar güçlerin özellikle ABD’nin savaşı meşrulaştırmak için medyayı kullandığı iddiasını gündeme getirdi.
Körfez Savaşı, Medya ve Propaganda
Savaşın üzerinden yıllar geçtikten sonra medyanın propaganda amacıyla kullanıldığı iddiası ortaya atıldı. Bu iddianın ileri sürülmesinde Körfez Savaşının medya aracılığıyla dikkatleri çeken ve üzerinde durulan iki olaydan dolayı kaynaklanmıştır.
Bu olaylardan ilki Iraklı askerlerin Kuveyt’e girdiklerinde hastanelerdeki 312 çocuğun kuvözlerden çıkarıldığı ve bu kuvözlerin Irak’a gönderdikleri ve bebekleri ölüme gönderdikleri medya da yer almıştır. Hastane de gönüllü çalışan Nayirah El-Sabah adındaki kız ise medya aracılığıyla bu olayı doğruladı. Fakat daha sonra röportaj yapılan kızın hastanede çalışmadığı ve aslında Kuveyt ABD büyükelçisinin kızı olduğunun ortaya çıkması Kuveyt Savaşında medyanın propaganda aracı olarak kullanıldığı iddiasını güçlendirdi (Nadim, 2016).
Kuvözdeki bebeklerin çıkarılmasına Şahitlik eden gönüllü çalışan Nayirah El-Sabah
Bu iddiayı güçlendiren ikinci olay ise Kuveyt’in işgali sırasında hava saldırıları sonucunda petrol kuyularından akan petrol sonucunda oluşan karabatak kuşlarının medyada yer alması oldu. Havaya uçurulan petrol kuyuları nedeniyle çevrenin ve birçok hayvanın zarar gördüğü medyada savaş boyunca yer almıştır. Fakat haberlerde yer alan fotoğrafların ve videoların Fransa sahillerinde çekildiği ortaya çıktı (Nadim, 2016).
Petrole battığı iddia edilen Karabatak Kuşu
Bu iki örnek nedeniyle savaş sonrasında medyanın Körfez Savaşında propaganda yaratmak amacıyla kullanıldığı iddialarını arttırdı ve kanıtlayıcı bir nitelik kazandı. Körfez savaşında medyanın oynadığı düşünülen rol Malcolm X’in şu sözünü akıllara getiriyor; ‘’Eğer, dikkatli olmazsanız, gazeteler (basın ve medya), mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri ise çok sevmenizi sağlar’’ (Nadim, 2016).
Kaynakça :
Duman, Ç. (2007 , 04 07). 1.Körfez Savaşı . TASAM.
Katz, E. (1992). The End of Journalism: Notes on Watching the War. Journal of Communication, 5-13.
Liebes, T. (1992). Our war/their war: Comparing the intifadeh and the gulf war on U.S. and Israeli television. Critical Studies in Mass Communication, 44-55.
Nadim, M. (2016, 12 28). Körfez Savaşı’nda ABD’nin (Batı’nın) Basın ve Medyada Kullandığı Yalanlar. Medium : https://medium.com/@mervannazim/körfez-savaşında-abd-nin-batı-nın-basın-ve-medya-kullandığı-yalanlar-495f4b3a4156 adresinden alındı
Özkaya, A. (1997). Medya ve Körfez Savaşı . Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 567-579.
Görseller: pinterest.com,derintarih.com,medium.com,onedio.com




