Ana SayfaToplum & PsikolojiKlasik (Tepkisel) Koşullanma: Küçük...

Klasik (Tepkisel) Koşullanma: Küçük Albert Deneyine Yakından Bir Bakış

J. B. Watson, Davranışçılık (Behaviorism) adı verilen bir psikoloji okulunu kodlamak ve popüler hale getirmekle tanınan Amerikalı bir psikologdu. Watson; bilinçdışı, duygusal ve diğer soyut kavramları araştıran “orijinal” Freudyen Psikoloji’den farklı olarak psikolojinin bilimsel yöntemle ölçülebilir ve gözlemlenebilir davranışları incelemesi gerektiğini öne sürdü. Watson, Little Albert çalışması ve “düzine sağlıklı bebek alıntıları” (dozen healthy infants quote) ile ünlüdür. Bununla birlikte ikna edici teorisi, Watson’ın kendisinin de deneyimlediği gibi uygulamada başarısız oldu. Watson’ın uygulamaları ve mirası on yıllardır hararetle tartışılırken kendisi 20. yüzyılın en etkili psikologları arasında yer alıyor.

Küçük Albert deneyi, Johns Hopkins Üniversite Hastanesi’nde 1919’da davranışçı John B. Watson ve yüksek lisans öğrencisi Rosalie Rayner tarafından yürütülen ünlü bir psikoloji deneydir. Daha önce Rus fizyolog Ivan Pavlov köpeklerde kondisyon, koşullandırma sürecini gösteren deneyler yapmıştı. Watson, Pavlov’un araştırmasını duygusal tepkilerin insanlarda klasik olarak şartlandırılabileceğini göstererek bir adım daha ileri götürdü. Küçük Albert deneyi, bir insanın klasik olarak şartlandırılabileceğini gösteren ilk deney oldu. Bu deney ile Watson, bir bebeği laboratuvar faresinden korkacak şekilde programlamak için klasik şartlandırma yöntemini kullandı. Pavlov, koşullandırmanın genetik olarak miras alınan biyolojik tepkileri nasıl tetikleyebileceğini gösterirken; Watson, miras alınmayan yeni davranışları da kişilere aşılayabileceğimizi varsaydı.

Watson ve Rayner’in “Albert B.” olarak adlandırdığı Küçük Albert, çeşitli nötr uyaranlara tepkileri üzerinde test edilen 9 aylık bir bebekti. Watson ve Rayner onu beyaz bir fare, bir tavşan, bir maymun, maskeler ve yanan gazeteler de dahil olmak üzere bir dizi uyarana maruz bıraktı ve çocuğun tepkilerini gözlemledi. Çocuk başlangıçta gösterilen nesnelerden hiçbirinden korkmadı.

Daha sonra, Albert fareye dokunmak için her uzandığında Rayner çelik bir çubuğa çekiçle vurarak yüksek bir ses çıkardı, çocuk yüksek sesi duyduktan sonra korkup ağlamaya başladı. Beyaz sıçanı yüksek sesle tekrar tekrar eşleştiren Albert, beyaz olanı gördüğünde korkutucu bir ses beklemeye başladı.

Kısa süre sonra Albert, sıçanı gördükten hemen sonra (çekiç çelik çubuğa vurulsa da vurulmasa da) ağlamaya başladı. Beyaz fare ve yüksek gürültünün sürekli birleşmesinden sonra, küçük Albert klasik olarak sıçanı gördüğünde korku yaşamak için koşullandı. Albert’in korkusu, bir kürk manto ve biraz pamuk yünü dahil olmak üzere fareye benzeyen diğer uyaranlara genelleştirildi. Haftalar sonra çocuk, her türlü tüylü bir nesneye karşı sıkıntı geliştirdi ve böylece koşullandırmanın sadece sürdürülmediğini, aynı zamanda genelleştirildiğini de gösterdi. Watson, davranışımızın ya bir uyaran tarafından uyandırılan bir refleks ya da mevcut motivasyon durumlarımızla ve uyaranlarımızla eşleştirilmiş pekiştirmelere ve cezalara daha önce maruz kalmaya ilişkin bireysel geçmişimizin bir sonucu olduğunu varsaydı.

Küçük Albert Deneyi, klasik şartlandırmanın bir fobi yaratmak için kullanılabileceğini gösterdi. Fobi, tehlikeyle orantılı olmayan mantıksız bir korkudur. Bu deneyde, daha önce korkmayan bir bebek, bir fareden korkmaya şartlandırıldı.

Watson ve Rayner şöyle yazdı: “Sıçan gösterildiği anda bebek ağlamaya başladı. Neredeyse anında keskin bir şekilde sola döndü, sol tarafına düştü, kendini dört ayak üzerinde kaldırdı ve o kadar hızlı sürünmeye başladı ki masanın kenarına ulaşmadan önce zorlukla yakalandı.”

Klasik koşullanma

Küçük Albert deneyi, duygusal bir tepkiyi koşullandırmak için klasik koşullanmanın nasıl kullanılabileceğine dair bir örnek sunar.

  • Nötr Uyaran: Başlangıçta bir tepki ortaya çıkarmayan bir uyarıcı (beyaz fare).
  • Koşulsuz Uyaran: Refleks bir tepki ortaya çıkaran bir uyarıcı (yüksek ses).
  • Koşulsuz Tepki: Belirli bir uyarana karşı doğal bir tepki (korku).
  • Koşullu Uyaran: Koşulsuz uyaranla tekrar tekrar eşleştirildikten sonra bir yanıt ortaya çıkaran bir uyarıcı (beyaz fare).
  • Koşullu Yanıt: Koşullu uyaranın neden olduğu yanıt (korku).

Uyaran Genelleme

Watson ve Rayner, insanlarda duygusal tepkilerin koşullandırılabileceğini göstermenin yanı sıra uyaran genellemesinin gerçekleştiğini de gözlemlediler. Koşullandırmadan sonra Albert sadece beyaz fareden değil, aynı zamanda çok çeşitli benzer beyaz nesnelerden de korkuyordu. Korkusu arasında Raynor’un kürk mantosu ve Noel Baba sakalı takan Watson da dahil olmak üzere gibi diğer tüylü nesneler de vardı.

  • Araştırmacılar, küçük Albert’i genelleştirilmiş uyaranlarla (tavşan ve köpek) aynı nötr uyaranları kullanıp şartlandırarak kendi deneylerini karıştırdılar.
  • Bu korku tepkisinin aslında bir fobi olup olmadığı konusunda bazı şüpheler var. Albert’in parmağını emmesine izin verildiğinde Albert hiçbir tepki göstermedi. Bu uyaran ona yüksek sesi unutturdu.
  • Diğer sınırlamalar arasında hiçbir kontrol unsuru bulunmuyordu ve sınırlamlar Albert’teki korku tepkisinin objektif bir ölçümünü içermiyordu (örneğin, bağımlı değişken işlevselleştirilmedi).
  • Bu, bir bireyin bir deneyi olduğu için, bulgular başkalarına genelleştirilemez (örneğin, düşük dış geçerlilik). Albert doğumdan itibaren hastane ortamında yetiştirildi ve personel tarafından hiç korku ya da öfke gösterdiği görülmediği için alışılmadık bir durumdaydı. Bu nedenle, küçük Albert bu deneyde diğer küçük çocukların nasıl olabileceğine farklı tepki vermiş olabilir, dolayısıyla bu bulgular ona özgü olacaktır.
  • Küçük Albert Deneyi, psikolojide etik kurallar uygulanmadan önce yapılmıştır ve bu çalışma ancak geriye dönük olarak değerlendirilebilir. Örneğin, (i) deney Albert’in ebeveynlerinin bilgisi veya rızası olmadan gerçekleştirildi, (ii) bir korku tepkisi yaratmak psikolojik zararın bir örneğidir ve son olarak (iii) Watson ve Raynor, deneyin sonunda Albert’i sıçan korkusuna duyarsızlaştırmadı.

Bilişsel yaklaşım, zihinsel süreçleri hesaba katmadığı için davranış modelini eleştirir. Bir uyaran ve bir cevap arasında meydana gelen düşünme süreçlerinin, cevabın duygu bileşeninden sorumlu olduğunu savunurlar.

Eleştiri ve Etik Konular

Bu deney psikolojinin en ünlü deneylerinden biri olsa da ve hemen hemen her psikoloji giriş dersine dahil olsa da, çeşitli nedenlerden dolayı yaygın olarak eleştirilmektedir. İlk olarak deneysel tasarım ve süreç dikkatli bir şekilde inşa edilmemiştir. Watson ve Rayner, kendi öznel yorumlarına güvenmek yerine Albert’in tepkilerini değerlendirmek için nesnel bir araç geliştirmediler.

Deney aynı zamanda birçok etik kaygıyı da beraberinde getiriyor. Küçük Albert bu deney sırasında zarar gördü, deneyden daha önce var olmayan bir korkuyla ayrıldı.

Küçük Albert’e Ne Oldu?

Küçük Albert’e ne olduğu sorusu uzun zamandır psikolojinin gizemlerinden biri olmuştur.  Son zamanlarda, küçük Albert olarak bilinen çocuğun gerçek kimliği ve kaderi keşfedildi. Amerikan Psikologunda bildirildiği gibi psikolog Hall P. Beck liderliğindeki yedi yıllık bir arama keşfe yol açtı. Orijinal deneyleri ve çocuğun annesinin gerçek kimliğini bulduktan sonra, küçük Albert’in aslında Douglas Merritte adında bir çocuk olduğu öne sürüldü.

Ancak hikayenin mutlu bir sonu yok. Douglas, doğumdan beri yaşadığı hidrosefali (beyninde sıvı birikimi) nedeniyle 10 Mayıs 1925’te altı yaşında öldü. Beck,” Yedi yıllık arayışımız küçük bir çocuğun hayatından daha uzundu.” diye yazdı.

2012’de Beck ve Alan J. Fridlund, Douglas’ın Watson’ın 1920 deneyinde anlattığı sağlıklı, normal çocuk olmadığını bildirdi. Watson’ın çocuğun nörolojik durumunu bildiğine ve kasıtlı olarak gizlediğine dair ikna edici kanıtlar sundular. Bu bulgular yalnızca Watson’ın mirasına gölge düşürmekle kalmadı, aynı zamanda bu iyi bilinen deneyin etik ve ahlaki sorunlarını da derinleştirdi. 2014 yılında, araştırmacılar William Barger adındaki bir çocuğun gerçek Küçük Albert olduğuna dair kanıt sunduğunda Beck ve Fridlund’un bulgularına şüphe düştü. Barger, Merritte ile aynı gün, Merritte’nin annesiyle aynı hastanede çalışan bir sütannenin çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk adı William iken, tüm hayatı boyunca göbek adı Albert olarak biliniyordu. William Barger’in torununun araştırmacılara aktardığına göre kendisi uzun ve tatminkar bir hayat yaşadı, ancak bazı hayvanlardan korkuyordu. Bu hayvanlar arasında deneyde kullanılanlar da vardı.

Uzmanlar, Watson’ın deneyinin merkezindeki çocuğun gerçek kimliğini tartışmaya devam ederken Küçük Albert’in psikoloji alanında kalıcı bir izlenim bıraktığına dair çok az şüphe var.

 

Kaynak

  • McLeod, Saul. “Little Albert Experiment”. Simply Psychology. Erişim tarihi 6/04/2021 https://www.simplypsychology.org/little-albert.html
  • Cherry, Kendra. “The Little Albert Experiment”. Erişim tarihi 6/04/2021
    https://www.verywellmind.com/the-little-albert-experiment-2794994
  • “Watson’s Theory of Behaviourism”. Sprouts schools. Erişim tarihi 8/4/2021
    https://sproutsschools.com/watsons-theory-of-behaviourism/

Görseller: wikimedia, sproutsschools.com

Asya Yüce
Asya Yüce
no more tears and no regrets

Yazarın Popüler Yazıları

Yazarın Son Yazıları

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

İlginizi Çekebilir

Kuzuların Sessizliği Filminin Psikolojik Bağlamda İncelenmesi

Ana-akım Batı sinemasının en önemli polisiye-gerilim filmlerinden biri olan Kuzuların Sessizliği’ni psikolojik bağlamda ele aldık.

Filmde Aidiyet Teması Üzerine: The Blind Side

"The Blind Side” filminin aidiyet duygusu üzerine vurguladığı temalara yakından baktık.

Sevginin Gücü: Léon Karakterlerinin Psikolojik Analizi

Luc Besson'un yönettiği 1994 yapımı Sevginin Gücü (Léon), karakterlerin derin psikolojik portreleri ve sıra dışı hikayesiyle dikkat çeker. İşte bu eşsiz karakterlerin psikolojik analizi.

5 Maddede Alfred Adler

Döneminin dâhisi Alfred Adler'in hayatına ve Adleryen yaklaşıma yakından baktık. İşte 5 maddede Alfred Adler...

Son Yazılar

Buffy the Vampire Slayer Karakterleri Bir Şarkı Olsaydı Hangisi Olurdu?

Dertlere derman, hislere tercüman olan şarkılar bu kez "Buffy the Vampire Slayer" karakterlerini anlatıyor.

Haftalık Frekans #36

Birbirinden farklı ve özenle seçtiğimiz yeni keşiflerimizle, haftalık frekans serimizde karşınızdayız!

Cornetto Üçlemesi: Sinemada Yeni Bir Deneyim

Yönetmenliğini Edgar Wright'ın yaptığı ve "Cornetto Üçlemesi" olarak bilinen eser, birbirinden hikaye bağlamından ayrılan ve başarılı oyuncuları, kaliteli mizahı, heyecan dolu sahneleri ile sinema izleyicilerinin favori komedi yapımları arasında yer almaktadır.

Behzat Ç.’de Harun’un “Siz Kimsiniz?” Sorusuna Verdiği En İlginç Cevaplar

Harun'un "Siz kimsiniz?" sorusuna verdiği birbirinden ilginç cevapları sizler için derledik!