Film önerisi istediğinizde aldığınız cevaplar hep aynıysa ve yeterince izleyiciye ulaşmamış filmlere göz atmak istiyorsanız tam size göre bir listemiz var. Hak ettiği rağbeti görmemiş, kıyıda köşede kalmış ancak yine de izlemenize değecek on filmi sizin için derledik. İyi seyirler!
Beş Vakit (2006)

Reha Erdem tarafından yönetilen Beş Vakit, hem büyüme sancılarıyla, hem de aileleriyle mücadele eden üç çocuğun hikayesini anlatıyor. 25. İstanbul Film Festivali’ndeki ulusal yarışmada En İyi Film ödülünü almış olan yapım; köy hayatı baskısının yanı sıra, ailelerine karşı çıkmaya çalışan ancak bu süreçte başarısız olan ve döngüye devam eden çocukların, aynı süreci kendi çocuklarıyla yaşamasını konu alıyor. Özetle Beş Vakit, büyüdüklerinde ebeveynlerine dönüşmek istemeyen çocukların hikayesi.
Ben X (2007)
Montreal Dünya Filmleri Festivali‘nde üç ödül almış bu film, izlemeden önce kendinizi hazırlamanız gereken yapımlardan.

Belçika-Hollanda ortak yapımı Ben X, otizmli bir lise öğrencisi olan Ben’in hikayesini konu alıyor. Günlük hayatındaki zorlukların yanı sıra sürekli maruz kaldığı zorbalarla mücadele eden Ben’in hayatının en önemli parçası ise oynadığı çevrimiçi rol yapma oyunu. Ben’in sabrı yaşadığı son büyük zorbalığın ardından taşıyor ve bir intikam planı kuruyor. Psikolojik gerilim filmi olan Ben X, izlemesi eğlenceli ya da keyif veren bir yapım olmanın aksine; birçok otizmli bireyin tecrübelerine ışık tutuyor ve seyirciyi duygusal olarak zorluyor.
The Skeleton Twins (2014)
It: Chapter Two (2019), Barry (2018-2023) gibi yapımlardan tanıdığımız Bill Hader ve Bridesmaids (2011) ile adından söz ettiren Kristen Wiig, Saturday Night Live’da 2005’den 2012’ye dek birlikte yer aldıktan sonra, bu kez bir dram/komedi filmiyle izleyiciyle buluşuyorlar.

İntihar girişimlerinin bir araya getirdiği bu iki kardeş, hem birbirlerinden bir kere daha uzaklaşmamaya karar veriyor, hem de her gün mücadele ettikleri sorunların üstesinden gelmeye çalışıyor. Bu mücadelede tartışıyorlar, birbirlerinin kalbini kırıyorlar ama ne olursa olsun birbirlerinden vazgeçmiyorlar.
Soundtrack’inin de hayal kırıklığına uğratmadığı bu film, artık her Nothing’s Gonna Stop Us Now dinlediğinizde aklınıza gelecek.
World of Tomorrow (2015)
Bir bilim kurgu serisinin ilk filmi olan World of Tomorrow, uzak geleceği beklenmedik biriyle ziyaret eden küçük bir kızın yolculuğunu anlatıyor.

World of Tomorrow’un yazar, yönetmen ve yapımcısı olan Don Hertzfeldt aynı zamanda animasyon ve kurgudan da sorumlu. Film, 16 dakika 32 saniye boyunca bilinç, gelişen teknoloji, zaman yolculuğu ve ölüm üzerine ilginç bir perspektif sunuyor. 2016 yılında En İyi Animasyon Oscar’ına aday olan bu kısa film, defalarca izleyeceğiniz ve üstüne uzun uzun düşüneceğiniz eserlerden.
Sarmaşık (2015)
Tolga Karaçelik‘in ikinci uzun metraj filmi olan Sarmaşık, beş gemici ve kaptanın deniz hukuku gereği gemiden ayrılamamasını anlatıyor.

Denizin ortasındaki bu uzun süreli bekleyişin herkes üzerindeki olumsuz etkisi, denizcilerin sinirlerini giderek geriyor ve seyircinin de aynı şekilde gerilmesine neden oluyor.
Handsome Devil (2016)
Dublin Film Eleştirmenleri Birliği tarafından 2017’nin En İyi İrlanda Filmi seçilen Handsome Devil, başrollerini Normal People (2020) ve Dating Amber (2020) filmlerinde yer almış Fionn O’Shea ile Purple Hearts (2022) ve bu ağustosta yayınlanacak olan Red, White & Royal Blue’da (2023) rol alan Nicholas Galitzine’ın paylaştığı bir komedi/dram filmi.

Birbirine zıt olan Ned ve Connor’ın oda arkadaşı olmaya zorlandıktan sonra kurdukları dostluğun, otorite figürleri tarafından engellenmesine tanık olduğumuz Handsome Devil, coming of age (ergenlik çağı) filmlerinin en güzel örneklerinden biri. Andrew Scott’ın Dan Sherry karakterine hayat vermesi ise, filmin bir başka olumlu tarafı.
120 battements par minute (2017)
Cannes’dan Grand Prix dahil olmak üzere dört ödülle dönmüş 120 battements par minute, 1990 Fransa’sındaki ACT UP Paris’in AIDS aktivizminin anlatıldığı politik ve kişisel bir hikaye sunuyor.

Nahuel Pérez Biscayart, Arnaud Valois ve Portrait of a Lady on Fire’dan (2019) tanıdığımız Adèle Haenel’in baş rollerini üstlendiği bu film, sarsıcı ve yürek burkan bir dram.
Matthias & Maxime (2019)
Xavier Dolan’ın yazar, yönetmen ve başrol olarak yer aldığı Matthias & Maxime, Gabriel D’Almeida Freitas’ın da diğer başrolünü paylaştığı bir dram filmi.

Yirmilerinin sonlarındaki iki arkadaşın tatillerinde yaşadıkları bir olaydan sonra birbirlerinden uzaklaşmalarını ve ardından gelen duygu karmaşasını işleyen bu film; Xavier Dolan’ın diğer işlerinden de alışık olunduğu gibi görsel şöleni ve şarkı seçimleriyle izlemesi keyifli olduğu kadar, can yakan da bir eser.
Taipei Suicide Story (2020)
Bir otel düşünün, tek amacı insanları bir geceliğine ağırlamak. Gecenin sonunda ya intihar etmiş oluyorsunuz ya da hayatta kalmaya devam etmeyi seçerek oradan ayrılıyorsunuz.

Otele gelmesine rağmen hala oradan nasıl ayrılacağına karar vermemiş bir kadının resepsiyonistle vakit geçirmesi sonucunda kararının ne olacağını merak ettiren bu orta metraj film, basık atmosferi ve sessizliğiyle seyirciyi iç bunaltan bir otel ziyaretine davet ediyor.
O Ano da Morte de Ricardo Reis (2020)
1936’da, 16 yılın ardından Salazar diktatörlüğünün başlangıcında Portekiz’e geri dönen Ricardo Reis, Lizbon’da bir otelde kalmaya başlıyor.

1984 yılında Jose Saramago tarafından kaleme alınan O Ano da Morte de Ricardo Reis adlı kitaptan uyarlanan bu film; Ricardo Reis’in Fernanda Passao ile hayat, ölüm ve Alberto Caeiro hakkındaki tartışmalarını, kendisinin son günleriyle birlikte gözler önüne seriyor. Passao’nun farklı mahlasları olan bu isimleri, 1930’ların Noir temasında izlemek seyirciyi o dönemlere doğru bir yolculuğa çıkartıyor.


