Kıyasın Psikolojisi: Görünen Hayatlara Bakarken Kaybolmak

Aylin Koçcu
Aylin Koçcu
"Hayatını eşyayla değil macerayla doldur. Gösterilecek şeylerin değil, anlatılacak hikayelerin olsun."
spot_img
Editör:
Aylin Koçcu
spot_img

İnsan, kim olduğunu anlamak için sık sık kendine “Başarılı mıyım?” veya “Yeterli miyim?”  gibi sorular sorar. Bu sorulara yanıt ararken başkalarıyla kendini kıyaslama eğilimine girer. Çoğu zaman farkında olunmadan gerçekleşen bu karşılaştırmalar, bireyin benlik algısını şekillendirir.

Psikolog Leon Festinger, bu eğilimi 1954 yılında “Sosyal Karşılaştırma Teorisi” ile açıklamıştır. Bu teoriye göre birey, kendisi hakkında fikir edinmek için diğer insanları referans alır.

Günümüzde kıyas, hem sosyal medya gibi dijital ortamlarda hem de günlük yaşamda sık ve yoğun şekilde yaşanmakta; bu da bireyin psikolojik iyi oluşunu olumsuz etkileyebilmektedir.

Sosyal Karşılaştırma Teorisi

Unsplash

Sosyal karşılaştırma teorisi, insanların kişisel ve sosyal değerlerini, kendilerini başkalarıyla karşılaştırarak belirlediklerini ileri sürmektedir. Festinger’e göre (1954) bireyler, görüş ve yeteneklerini değerlendirmek için evrensel bir dürtüye sahiptir. Bu nedenle de objektif bir ölçüt olmadığında insanlar, kendilerini başkalarıyla karşılaştırmaktadırlar.

Sosyal karşılaştırma teorisi, başlangıçta bireylerin kendini sadece benzer özelliklere sahip kişilerle karşılaştırma yaptığı savundu. Ancak 1981 yılında Jerry M. Wills, sosyal karşılaştırma kuramını geliştirdi. Wills iki tür kıyas türünü ortaya koydu;

  • Yukarı Doğru Karşılaştırma: Burada birey kendin daha başarılı, daha mutlu ya da daha yeterli olduğuna inandığı kişilerle karşılaştırır. Bu tür bir kıyas başlangıçta ilham verici olabilir ancak zamanla yetersizlik hissi, kıskançlık ve özgüven kaygı gibi duyguları tetiklenebilir.
  • Aşağı Doğru Karşılaştırma: Burada birey, kendini daha olumsuz durumda gördüğü kişilerle karşılaştırarak bir tür rahatlama hissi yaşar. Bu durum, moral arttırıcı bir işlev görebilir ancak uzun vadede kişinin gelişimini engelleyerek yapay bir üstünlük hissi yaratma riski taşır.

Bu kıyasların hem olumlu hem olumsuz yönleri vardır ancak günümüzde sosyal medyanın da güçlü etkisiyle dengesiz biçimde yukarıya kıyas baskındır. 

Sosyal Medya ve Görsel Kıyaslama

Unsplash

Sosyal medya, bireylerin kıyaslama eğilimini tetikleyen ve bu eğilimden fayda sağlayan en güçlü etkenlerden biridir. Uygulamalar geliştikçe, kullanıcıların daha uzun süre platformda kalmasını hedefleyen algoritmalar sayesinde bu mecralar giderek daha bağımlılık yapıcı bir hâl alır. Bu durum, potansiyel olumsuz sonuçları da beraberinde getirir: depresyon, anksiyete, düşük öz saygı, olumsuz beden algısı ve düzensiz yeme davranışları gibi.

Platformların doğası gereği, bireyler başkalarının hayatlarına sürekli maruz kalır. Paylaşımlar çoğunlukla kişilerin en mutlu, en başarılı ya da en estetik anlarını yansıtır. Bu da gerçeklikten uzak, idealize edilmiş bir yaşam algısı oluşturur.

Sosyal medya platformlarında yapılan karşılaştırmalar, bireyin kendi hayatına yönelik memnuniyetsizlik geliştirmesine neden olabilir. Bu nedenle sosyal medya ortamlarında sosyal karşılaştırma çok daha yoğun yaşanmakta; psikolojik iyi oluş üzerinde sağlıksız etkiler bırakabilmektedir.

Sosyal medya, yalnızca kıyas duygusunu değil, aynı zamanda bir şeyleri kaçırıyor olma korkusunu da besler. FOMO (Fear of Missing Out) olarak adlandırılan bu durum, kişinin başkalarının yaşadığı deneyimlere sürekli tanıklık etmesiyle kendi hayatını eksik ve yetersiz hissetmesine yol açabilir. Bu etki, sosyal medyanın çoğunlukla “en parlak anları” sergileyen bir vitrin gibi işlemesiyle daha da pekişir; bu durum literatürde “highlight reel” olarak tanımlanır.

Toplumsal Kıyas ve “Olunması Gereken Kişi” Baskısı

Unsplash

Dijital ortamlar kıyas duygusunu yoğunlaştırsa da bu duygu yalnızca sosyal medya ile sınırlı değildir. Toplum, bireyden belirli yaşlarda belirli hedeflere ulaşmasını bekler: iyi bir eğitim, başarılı bir kariyer, kurulu bir düzen ve sağlıklı bir ilişki… Bu beklentiler açıkça söylenmese bile, çevreden gelen imalar, kıyaslamaları kaçınılmaz hâle getirir.

Toplumsal beklentiler içselleştirildiğinde bireyin zihninde ulaşması gereken bir “ideal benlik” oluşur. Bu benlik; daha başarılı, daha üretken, daha mutlu veya daha ilişkili bir kişidir. Kıyas, bu noktadan sonra dışarıya değil, kişinin bu hayali benlik kurgusuna yönelir.

Toplumsal beklentiler zamanla bireyin zihninde bir “olması gereken kişi” imgesi oluşturur. Bu kişi genellikle daha başarılı, daha düzenli, daha üretken ve daha uyumlu biri olarak hayal edilir. Birey, kıyaslamayı yalnızca çevresindeki insanlarla değil, bu içselleştirilmiş benlikle de yapar. Bu durum, Carl Rogers’ın tanımladığı “ideal benlik” ile “gerçek benlik” arasındaki uyumsuzlukla örtüşür. Zihin, ulaşılması güç bir versiyonu sürekli karşısına koyar ve bu da bireyin kendine yönelik algısını zedeler.

Zamanla bu kıyaslama, bireyde yetersizlik, geç kalmışlık ve suçluluk duygularını artırabilir. “Bu yaşta hâlâ bir düzenim yok” veya “Arkadaşlarım evlendi, ben hâlâ yalnızım” gibi düşünceler, bireyin kendi yolculuğuna yabancılaşmasına neden olur. Özellikle aile, arkadaş çevresi ya da sosyal normlar bu düşünceleri beslediğinde birey kendi ihtiyaçlarından çok, beklentilere uygun yaşamaya başlar.

Zihinde başlayan bu kıyaslama süreci, zamanla duygusal yükler ve içsel çatışmalarla birlikte bireyin günlük yaşantısını da etkilemeye başlar.

Kıyasın Psikolojik Etkileri

Pinterest

Sürekli kıyas içinde yaşamak, zamanla bireyin psikolojik bütünlüğünü zedeler. Yetersizlik, değersizlik, geç kalmışlık ve suçluluk gibi duygular; içsel huzurun yerini kaygı, baskı ve tatminsizlik duygularına bırakmasına neden olur. Birey, attığı her adımı bir başkasıyla karşılaştırarak değerlendirmeye başladığında, kendi ihtiyaçlarını ve önceliklerini görmezden gelebilir. Bu durum, öz saygının zayıflamasına, benlik algısının bozulmasına ve yaşam doyumunun düşmesine yol açabilir.

Özellikle kıyas duygusunun süreklilik kazandığı durumlarda, birey yalnızca ne yaptığına değil ne kadar “geride” olduğuna odaklanır. Böyle bir zihinsel çerçeve içinde motivasyon yerini baskıya, merak yerini kaygıya bırakır. Kimi zaman kişi üretmeyi bırakır, kimi zaman ise ne kadar üretirse üretsin yetmediğini düşünür. Dışsal ölçütlerle tanımlanmaya başlanan değer duygusu, bireyin kendi iç sesiyle bağını koparabilir. Ancak bu kıyas döngüsünden çıkmak, önce onu fark etmekle; ardından bireyin kendi ölçütlerini yeniden tanımlamasıyla mümkün olabilir.

Farkındalık ve Alternatif Yaklaşımlar

Unsplash

Kıyas duygusu insan doğasının bir parçasıdır; tamamen ortadan kaldırılması mümkün değildir. Ancak bu duygunun birey üzerindeki etkisi, onunla nasıl bir ilişki kurulduğuna bağlı olarak değişebilir. Sürekli dışsal ölçütlere göre yaşamak, bireyin kendine ait yönünü görmesini zorlaştırır. Oysa farkındalıkla yaklaşıldığında kıyas bir baskı aracından çok, içsel bir pusulaya dönüşebilir. Bu dönüşüm, bireyin kendi değer tanımlarını yeniden gözden geçirmesiyle başlar. Toplumun çizdiği zaman çizelgesine göre değil, kendi ritmine ve ihtiyaçlarına göre yaşamak, kıyasın yönünü dıştan içe çevirebilir. Sosyal medya kullanımını sınırlandırmak, içsel konuşmaları gözlemlemek ve şefkat temelli bir bakış geliştirmek gibi küçük adımlar, bu sürecin önemli parçaları olabilir. Birey kendi yolunu tanımaya başladıkça başkalarının yolları onun için daha az tehdit edici ve daha az baskılayıcı hâle gelir.


Kaynakça

Newport Academy. “Theory of Social Comparison.” Newport Academy, https://www.newportacademy.com/resources/empowering-teens/theory-of-social-comparison/.

Psychology Today. “Social Comparison Theory.” Psychology Today, https://www.psychologytoday.com/us/basics/social-comparison-theory.

Positive Psychology. “Social Comparison: The Direction of Social Comparison.” PositivePsychology.com, https://positivepsychology.com/social-comparison/#the-direction-of-social-comparison.

Küçük, B. “Sosyal Karşılaştırma Teorisi ve Benlik Saygısı.” Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, vol. 20, no. 1, 2018, pp. 25–38. DergiPark, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/554029.

Tunçel, G., and P. Başar. “Sosyal Karşılaştırma Teorisi: Kuramsal Bir İnceleme.” Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, vol. 51, no. 2, 2018, pp. 355–372. DergiPark, https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/949481.

Evrim Ağacı. “Sosyal Karşılaştırma Teorisi: Karşılaştırmaya Dayalı Tercihlerimiz ve Sosyal Karşılaştırma Hayatımızı Nasıl Etkiliyor?” Evrim Ağacı, https://evrimagaci.org/sosyal-karsilastirma-teorisi-karsilastirmaya-dayali-tercihlerimiz-ve-sosyal-karsilastirma-hayatimizi-nasil-etkiliyor-9319.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.