Ya da şimdiki ismiyle Buda.
Genelde heykel halini bildiğimiz hatta üzerinde onlarca esprisi, karikatürü yazılmış ve çizilmiş bir Budist figürüdür Buda. Hep daha öncesini merak edenler için tarihe ufak ışıklar tutan bir makale olsun istedim.
Siddhartha Gautama, Milattan 560 yıl önce yaşamış, Hindistan’ın Lumbini köyünde doğmuş Budizmin kurucusu ve ruhani öğretmendir. İstediği her şeye sahip olduğu bir sarayda doğan Siddhartha, Sakya soyundan gelen bir kralın oğludur. Babasının kendisinden sonraki kral olmasını istemesi üzerine saray sınırları dışına çok fazla çıkamamıştır.
29 yaşında tek oğlu Rahula doğduktan sonra evini, çocuğunu ve eşi Yasodhara’yı terk ederek ruhani huzuru, acının çıkış kapısını aramaya çıkar çünkü hayattaki acıların, önceki yaşamın, paranın, mal ve mülkün bütünüyle dünyevi olduğunu anlamıştır. Hint tanrısı Bharma’ya insanlığı ve kendini acılar içinden kurtarmaya söz vermesiyle de şimdi bile bütün dünyada büyük etkisini gördüğümüz Budist düşünce temelleri atılır.
6 yıl boyunca Ganj Nehri çevresinde dünyevi olandan uzaklaşıp görünmeyeni aramıştır. Türlü eğitmenlerle, akıl hocalarıyla karşılaşmış ve kendisine doğrultulan her kapıdan içeri göz ucuyla bakmıştır. Bunlardan bazıları ona manevi, bazıları ise ‘çilecilik’ adı altında maddi olarak zarar vermiştir. Bu arayıştan vazgeçemeyen ama karşılaştığı kimseden gerçek amacının karşılığını göremeyince çözümü bu sefer de kimseyi yanına almamakta, ihtiyacı olan bilgiyi ve hissi kendi içinde aramakta bulmuştur. Kendi tekniklerini denediği yola diğer dinlerin sapma ve aşırılıklarını barındırmadığı için buna ‘orta yol’ ismini vermiştir.
Bir keşişten etkilendiği dönemde söylentileri hala değişen bir süre kadar -kimine göre 49 gün, kimine göre 6 ay ve kimine göre 6 yıl- dünyevi her şeyden uzak durduğu bir hayat yaşar ama aklına yatmayan şeyler olmuş, bu hayatın onu gerçeklikten uzak tuttuğuna karar vererek bundan vazgeçmiştir.
Siddhartha’nın Buda oluşu bir mayıs ayının dolunayındadır. Bo ağacı denilen bir tür Hindistan kökenli incir altında oturup kendisiyle baş başa kalmak istemiştir. Uzunca süren düşüncelerin ardından aydınlığa erişir ve Buda olur. Buda; aydınlanmış ve bilgeliğe erişmiş kişiler için kullanılan Sanskritçe bir kelimedir ve Siddhartha’dan sonra kimsede bir unvan olarak kalmamıştır.
Aydınlanmasından sonra Hindistan’ın farklı yerlerinde vaazlar vermeye başlamış ve giderek artan bir cemaat onun yoluna katılmıştır. Bu topluluk kısa sürede Sangha adını almıştır. Sangha; bhikkhu (erkek rahipler) ve bhikkhuni (kadın keşişler) bireylerin topluluğu haline gelmiştir.
Siddhartha’nın 80 yaşındaki ölümünden sonra, hayat hikayesi ve görüşleri Sangha topluluğu tarafından yaşatılmak istense de toplanan ilk iki konseyde alınan kararları gerçekleştirememeleri üzerine yaşanılan ayrılıklar görüyoruz. Budistlerin kendi içinde birlik sağlayamaması nedeniyle görüş Hindistan’ın dışına çıkarken sapmalara uğramış ve yer yer yanlış anlaşılmalar yaşanmıştır. 400 yıl kadar süren bir sözlü aktarımdan sonra “Tipitaka” adıyla görüşler yazılaştırılmıştır.
”Çevremdeki herkes hastalanacak ve mutlaka ölecek. Bunlardan kurtuluş yok. Bu saraydaki şeylerle: gençlikle, sağlıkla, varlıkla öğünmek saçma. Kurtulmak için tutulabilecek iki yol var. Bu yollardan biri doğru, diğeri yanlış. Hastalık ve ölümden kurtulmanın olanaksızlığını gördüğü halde kurtuluşu gene de bunlar arasında araması yanlış yoldur. Doğru yol ise; hastalık, yaşlılık ve ölümün gerçek doğasını anlamak ve bunları aşan şeylerde kurtuluşu aramaktır.”
Dört Yüce Gerçek
Budist okullarda hala öğrencilere öğretilen bir ilkedir. Yine Budist kaynaklarda yazanlara göre Dört Yüce Gerçek; Siddhartha’nın yaşadığı aydınlanmadan sonra verdiği ilk vaazda öğrettiği ilkedir.
- Gerçek Dukkha: Acı; hayatın ve varoluşun bir parçasıdır.
- Gerçek Samudaya: Acıların kaynağı; arzu ve isteklerdir.
- Gerçek Nirodha: İstek ve arzular bırakılırsa acılar sona erdirilebilir.
- Gerçek Magga: Acıların sona erdirilmesinin yolu Sekiz Aşamalı Asil Yol’dan geçer. Doğru kavrama, doğru düşünce, doğru söz, doğru eylem, namuslu kazanç, doğru çaba, uyanıklık, ve doğru konsantrasyon.
Sekiz Aşamalı Asil Yol:
- Gerçek Bilgi
- Doğru Zihniyet
- Doğru Söz
- Doğru Davranış
- Doğru Yaşam Biçimi
- Gerçek Çaba
- Gerçek Dikkat
- Gerçek Uyanıklık
Bu 8 basamağı Budistler 3 basamağa topluyorlar. Bunlardan ilki olan ‘Bilgelik’ ilk iki maddeyi, ‘Güzel Ahlak’ sonraki üçü ve ‘Ruhsal-Manevi Arınma’ son üç maddeyi kapsar. Bu yolun her basamağı ‘doğru’ ve ‘gerçek’ manası taşıyan ‘Samma’ sözcüğü ile başlamakla birlikte bireysellik, bencillik hissiyatı tamamen dışta bırakılır. “Sekiz Aşamalı Asil Yol” Buda’nın insanları davet ettiği gösteriş ve aşırılıktan uzak olan yoludur. Her basamağı birbirine bağlı ve her biri hayatı temsil eder.
Budist olunmasa bile Buda’dan öğrenecek çok şeyimiz var. Hayatı boyunca ayrımcılığı, bencilliği ve her türlü insani kötülüğü reddetmiş, insanların huzuru kendilerinde bulmasını sağlayacak yollar aramış olan Buda’nın görüşlerinden pay çıkarmak için dinini kabul etmek gerekli değil, her cümlesinde sizi siz yapan değerleri fark ettirecek bir gücü var.
”Yaşayan varlıkların hepsi; zayıf, güçlü, uzun, kısa, büyük, orta veya küçük görünen, görünmeyen; doğmuş olan veya doğmakta olan, hepsi mutlu olsun! Kimse kimseyi aldatmasın, kimse kimseyi küçümsemesin, kimse kimseye öfke ile darılma ile zarar vermek istemesin.”