Krzysztof Kieślowski; 1941-1996 yılları arasında yaşamış Polonyalı film yönetmeni ve senaryo yazarı, bir diğer deyişle sinemanın şairi…
Deha yönetmenin yaşamı sona ermeden hemen önce tamamladığı ‘Üç Renk’ üçlemesi (1993-1994), sinemanın başyapıtlarından biri olmuştur.
Sırasıyla özgürlük, eşitlik ve kardeşlik temalarını işleyen Mavi, Beyaz ve Kırmızı olmak üzere üç ayrı filmden oluşan üçlemede filmler adlarını Fransız bayrağının renklerinden almıştır. Modern sinemanın zirvesi de diyebileceğimiz bu başyapıtın temeli ise; Kieslowski’nin insanlığa sunduğu hediye değerinde ki Dekalog serisidir.
On emirden uyarlama on kısa film: Polonyalı avukat Krzysztof Piesiewciz’in tavsiyesi üzerine, Musevilik inancının temeli olan ve Tevrat’ta geçen on emri filme almaya karar veren Kieslowski’nin ülke televizyonu için hazırladığı, her biri yaklaşık bir saat uzunluğunda olan film dizisi Dekalog, tartışmasız bir sinema dersi niteliğindedir. 1988 yılında çekimine başlanan ve her birinde ayrı öykülerin anlatıldığı bu on kısa film, bilinen ‘dizi-film’ formatından farklı olarak hem alışılmadık süresi, hem izleyicisine verdiği mesajlar, hem de bunu yaparken başvurduğu özgün anlatım biçimiyle sinema tarihinde çok özel bir yere sahiptir. Her bir film usta bir kurgu ve teknikle hazırlanmıştır. Bölümler arasında ince uzvi detayların ilk kullanıldığı proje olan serideki her filmde aynı oyuncunun canlandırdığı ve filmin belli bir yerinde ortaya çıkarak ana karakteri gözleyen bir adam vardır. Ayrıca her filmdeki karakterler bir diğer filmdeki karakterlerle aynı apartman bloklarında yaşamaktadır. Bu sebeple filmlerin bazı sahnelerinde çok kısa da olsa diğer filmlerdeki karakterleri görmek mümkündür.
Dekalog’daki bir diğer önemli farklılık ise on emirdeki konuların birer atlayarak işlenmiş olması. Öyle ki ilk film ikinci, ikinci film ise üçüncü emirle ilgili. Bu döngünün devamında ise onuncu ve son filmde ilk emir işlenmiştir. Daha sonraları serinin 5. ve 6. filmleri uzatılarak Öldürme Üzerine Kısa Bir Film (1988) ve Aşk Üzerine Kısa Bir Film (1988) olmak üzere iki uzun metraj film haline getirilmiş, bu filmler de uluslararası alanda ödüllere layık görülmüştür.
Birbirinden ayırt edilemeyecek ölçüde büyüleyici, çarpıcı ve sarsıcı on güzel hikaye. Farklı ama bir o kadar da aynı bu seriyi daha okurken izlemek için sabırsızlanacaksınız. Keyifli okumalar dileyerek seriyi sizlere sunuyoruz.
Dekalog 1:
Senin tanrın benim, başka tanrın yoktur.
Krzysztof bir üniversitede öğretim görevlisidir ve oğlu Pawel ile yalnız yaşamaktadır. Pawel her çocuk gibi zamanı geldiğinde tanrının ne olduğunu merak eder ama saf bir bilimselliğe inanan babası için tanrı yoktur. Ancak akrabaları Irena, Krzysztof’un aksine küçük Pawel’e tanrının var olduğunu anlatır. İzleyicileri cevap vermek yerine soru sormaya ve düşünmeye teşvik eden bu filmi Kieslowski öylesine kaotik bir finalle bitirir ki, ne bilimselliğin iddia ettiği gerçeği sunduğuna ne de tanrının varlığına ikna oluruz.
Dekalog 2:
Tanrının ismini boş yere ağzına almayacaksın.
Kocası çok hasta olan Dorota başka bir erkekten hamiledir ancak içinde bulunduğu durum dolayısıyla çocuğu doğurup doğurmama konusunda kararsızdır. Kocası yaşayacaksa çocuğu aldıracaktır. Kocasının doktoruyla aynı apartmanda yaşamaktadırlar. Dorota, aynı zamanda komşusu da olan bu doktordan kocasının durumuyla ilgili kesin bir bilgi almak ister. Fakat doktor olaya sıradan bir durum gibi yaklaşır ve kesin hiçbir şey söyleyemeyeceğini belirtir. Bunun üzerine Dorota içinde bulunduğu çaresizliği tüm detaylarıyla doktora anlatır ve ondan kesin bir cevap ister. Nihayetinde doktor, kocasının yaşama şansının olmadığını söyler ve hatta kadını ikna edebilmek için tanrı adına yemin eder. Böylelikle Dorota çocuğu aldırmaktan vazgeçer. Sevgi ve duyarlılığın en yoğun olduğu bu bölümün finalinde beklenmedik bir sahneyle karşılaşırız.
Altı gün çalışacak, bir gün dinleneceksin.
Dekalog 4:
Anne ve babana saygılı davranacaksın.
Dekalog 5:
Öldürmeyeceksin.
Dekalog 6:
Zina etmeyeceksin.
Dekalog 7:
Çalmayacaksın.
Dekalog 8:
Yalan yere şahitlik yapmayacaksın.
Dekalog: 9
Komşunun evine tamah etmeyeceksin.
Dekalog 10:
Komşunun karısına, kölesine, hiçbir şeyine tamah etmeyeceksin.
Onuncu ve son bölüm babalarının ölümünün ardından kendilerine değerli bir pul koleksiyonu bıraktığı, hali vakti yerinde olmayan iki kardeşi anlatır. Diğer bölümlere göre mizahi yönü ön planda olan bu bölüm; günümüz yaşantısında yeni anlamlar bulmak, insanların davranışlarını anlamak için buyrukların ötesinde başka şeyler bulunması gerektiğini önümüze koyar.
Kalplerimizi uyandırıp, ruhlarımızı silkeleyecek, insan olmanın özünü sorgulatacak filmlerden biri olarak hayatımızda yer etmiş/edecek olan on bölümlük bu seriyi okurken bir an önce bitirip izlemeye başlamak istemiş olabileceğinizi düşünerek şimdiden iyi seyirler dileriz.